Belgeleriyle Suriye/Filistin Cephelerinin Gerçekleri Bölüm-4

Dönemin Başbakanının sunumuyla devlet tarafından yayımlanan bu kitapta Vahdettin'in 1923 koşullarına göre hareket edip YALAN konuştuğunu devam eden sorularla kanıtlayacağız.

(Konuşması bir önceki blog girdisinde yer almaktadır)

Özetle; Sultan Vahdettin, Mustafa Kemâl Paşa'yı, askeri hataları nedeniyle devletin belli başlı kuvvetlerinden çoğunun esir edilmesinin nedeni olarak görmekteyse;

SORULARA DEVAM

BELGE 15-16

Mustafa Kemâl Paşa, Padişah Vahdettin tarafından 7. Ordu Komutanlığına atanır.

Soru 4:
Madem Mustafa Kemâl kötü bir komutandı niçin böylesine önemli bir cepheye yani 7. Ordu Komutanlığına Paşa mı kalmadı da Mustafa Kemâl'i atadı?

BELGE 17
Vahdettin, Mustafa Kemâl'i Fahri yaveri yapar.

Soru 5:
Mustafa Kemâl Suriye/Filistin Cephesinde fiili olarak görev yapmayı sürdürürken niçin onu kendi eliyle FAHRİ YAVERİ yaptı?

BELGE 18
Y.O.G ile 7. Ordu karargahını Vahdettin'in kendisi kapatır.

BELGE 19-19a-20
Vahdettin'in de onayı ile Mustafa Kemâl 9. Ordu Birlikleri Müfettişliğine tayin edilmiştir.

Soru 6:
Neden Mustafa Kemâl Paşa'yı Filistin/Suriye cephesinden döndükten ve İstanbul'a vardıktan sonra defalarca huzuruna kabul ederek onunla görüşmüş ve daha sonra Mustafa Kemâl Paşa'nın 9. Ordu Birlikleri Müfettişliği görevini onaylayarak onun Anadolu'ya gönderilmesine olanak sağlamıştır?

BELGE 59
3. Ordu görevinden alınan ve askerlik mesleğinden istifa eden Mustafa Kemâl Bey'in askerlikten çıkarılması ve nişanlarının geri alınması hakkında çıkarılan Padişah (Vahdettin) buyruğu

Soru 7:
Mustafa Kemâl, ulusal kurtuluş direnişini başlatınca hava birden değiştiği için mi kendi eliyle verdiği Harp Madalyası dahil kendisinden önceki dönemlerde aldığı nişan ve madalyalarına kadar geri almak istedi?

Soru 8:
Kendi eliyle verdiği Fahri Yaverlik rütbesini Mustafa Kemâl Anadolu'da kurtuluşu örgütlediği için mi geri almak istedi?

Soru 9:
(Belge 81'de) Mustafa Kemâl Paşa'ya Fahri Yaveri unvanı ile nişan ve madalyaları niçin iade etti? ve bu unvanı neden tekrar geri almadı?

Soru 10:
Mustafa Kemâl Paşa'yı adeta ödüllendirerek 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı görevine getirilmesine niçin izin verdi?

Bölüm 3'de Mustafa Kemâl Suriye/Filistin Cephesinin içler acısı durumundan bahsetmişti. Bu durumun daha iyi anlaşılması için cephede bulunan diğer komutanların aktardıkları önem arz etmektedir. Hepsi Mustafa Kemâl Paşa'yı kelimesi kelimesine haklı çıkarmaktadır.

Filistin ve Suriye Cephelerinde kolordu komutanı olarak savaşan Albay İsmet (İnönü) Bey anılarında mevcut durumun vahametini anlatıyordu.

Cephede bizzat bulunan Atatürk ilk görgü tanığı olduğu için İsmet İnönü ikinci görgü tanığımız olacaktır.

Tanık 2

Mülki idare bozuk, ordunun hali kötü! Atatürk bu durumu memleketi yönetenlere anlatmaya çalışıyor. Halk tahammül edilemez sıkıntılar içinde, evlatları cephelerde bakımsız ve savaş vergilerinin baskısı altında ezilmiş.

Orduları beslemek için kullanılan tedbirler insaf ölçülerinin dışına çıkarılmış. Atatürk, mülki idarenin düzeltilmesi, adaletin kurulması, asayişin sağlanması, suistimallerin tahammül edilebilir dereceye indirilmesi konusunda hükümeti uyarıyor.

Her yerde birliklerin mevcudu çok azalmış. Bir tümen, harbin başındaki bir piyade alayının yarı kuvvetinde bulunursa bahtiyar sayılıyormuş.

Makineli tüfek ve topçu miktarında azalma daha da artmış. Şeyhler yabancı devlet mensuplarıyla temas halindelermiş. Halk siyasi ve ekonomik şartların ağırlığından şikâyetlerini kumandanlara bildiriyor. Halkın hükümetle arası uzak ve soğuktur. Gün geçtikçe bu soğukluk artmaktadır.

Suriyeli Araplar, Türklerin aleyhinde milli kurtuluş harbi tesiri içindeler. Harbin son 6 ayında bu durum Türkleri çok yıpratmıştır. Askerlik çağında bulunanları; bulmak, talim ve terbiye ederek savaş meydanlarına sevk etmek büyük bir sıkıntı.

Tarihte görülmedik bir asker firarisi yaşanıyormuş. Bu derde çare bulmak ciddi manada zormuş. İsmet İnönü, yokluk ve suistimâl içinde gıdasına ve giyimine bakılmayarak düşman karşısında ordu teşkili etmenin imkansız olduğunu söylüyor.

Asker takviyesi yetersiz. Orduların kuvvetleri, ihtiyaçları ve bütünlüğü Atatürk'ün dikkatini çekiyor. Düşman, insan sayısı ve silah gücüyle büyük üstünlük içinde. Suriye halkı Türklere düşman ettirilmiş.



Bu cephelerdeki Osmanlı Ordusu'nun Başkumandanı Liman Von Sanders Paşa da Hatıralarında yaşadıklarını kaleme almıştır. O da kelimesi kelimesine Mustafa Kemâl'in gördüğü vahim tabloyu haklı çıkarmakla kalmayacak daha da beterini kaleme alacaktır.

Tanık 3

Topçu birliği yeterli miktarda yoktu. Yiyecekler o kadar az ki birliklere verecek yiyecek yoktu. Bu yiyecek azlığı firarlara sebep oluyordu.

Türk askerlerinin ayaklarında YIRTIK ÇARIKLAR vardı. Hatta çok kere bu bile yoktu. Ayaklarını PAÇAVRALARLA sarıp savaşıyorlardı. Subayların çoğu düzgün bir ayakkabıdan yoksundu.

Bir yandan sıtma hastalığı öbür taraftan dağlık mevzilerde ayakkabıları dayanmayan mehmetçik öyle ki görevden her zaman KAN İÇİNDE KALMIŞ AYAKLARLA dönüyorlardı.

Mustafa Kemâl'in bir cephesi yedeği bulunmayan askerlerden oluşuyor. Mustafa Kemâl'e gelen alayın komutanları Kafkas Cephesine atanıyor ve yerine kimse gelmiyor. Bu alayın 3. Taburu topluca firar ediyor. Düşman onları psikolojik olarak firara yönlendirmiş. "İngiliz propogandası her yerde" diyordu Atatürk, Liman Paşa bunu detaylıca doğruluyor.

Sıtma ve dizanteri sıcak yaz mevsiminde pek çok şehit verilmesine sebep oluyor. Sıcaklık 55-65 arası olduğu için askerlerin sabah 8'den güneş batana kadar hareket etme olanağı yok. Yazlık elbise yok. PAÇAVRALARDAN OLUŞAN KALIN YÜNDEN KUMAŞ ALTINDA TÜRK ASKERLERİ ACI ÇEKMEKTEDİR. Çoğunun iç çamaşırı da kalmamış.

Türkler düşman ölülerinin elbise, ayakkabı ve çamaşırını soyarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlardı. (Türklerin omuzlarını cılız bulması besinsiz kaldıklarının görsel boyutunu sergilemektedir)

Birliklerin hareket etmesini sağlayan hayvanlar yeterli beslenemiyor çok zaman susuz kalıyor. Her gün yüzlercesi telef oluyor. Kalanların topları çekecek gücü kalmamıştı.

Enver Paşa, Başkumandanın yardım talebine verdiği sözü yerine getiremiyor. 19 Eylül büyük İngiliz saldırısında Mustafa Kemâl'in başına geldiği Ordu dahil iklim koşullarına rağmen 6 ay hiç değiştirilmeden ilk hatlarda kalmış.

ORDULARIN BAŞKUMANDANI DİYORKİ;

"4. ORDU 4 MAYISTAN BU YANA BİR SALDIRIYA UĞRAMADIĞI İÇİN, DİĞER ORDULARDAN BİRAZ DAHA İYİYDİ"

Yorumlar

Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…