Bir Türk'ün Gözünden "Mauser" Hikayesi: Kısım 2 - Kara Barutlu Mauser Tüfekleri
Tüfek incelemeleri kısmına sonunda başlıyoruz, ilk önce kara barut kullanan Mauser modellerini inceleyeceğiz. Bundan sonraki kısımları tam anlayabilmek için önce diğer blog girdilerimi okumanızı önemle rica ediyorum, ayrıca bayağı uzun bir yazı olacağından parça parça okumanızı ve mümkünse çay, kahve, kuruyemiş vs. getirmenizi öneririm. Demedi demeyin sonra. Keyifli okumalar.
ÖNEMLİ DÜZENLEME: Yan yana eklediğim görseller çalışmayı kaydettiğimde kaymış. Soldaki görsel için yukarı, sağdaki görsel için aşağıya bakınız. Yine de anlaşılmayan bir durum olursa lütfen etiketleyiniz dostlar.
-Bilham .338
Mauser-Norris 67/69
1867’de Liege’ye gelen Mauserler burada kendi mekanizmalarının olduğu bir tüfek tasarlıyor. Ancak Norris’in amacı bu tasarlanan tüfeği değil, bu tüfekteki mekanizmayla modifiye edilmiş Chassepot’u Fransızlara satmak. 1868’de Liege’de üretilmiş bir Chassepot’u alan kardeşler bu silaha kendi mekanizmalarını entegre ediyor ve yine 1868’de patentler alınıyor. Alınan patentte hem Mauser-Norris adını alan yeni Chassepot’tan hem de mevcut Chassepot’lara bu yeni mekanizmanın nasıl entegre edileceğinden bahsediliyor. Patentteki bir numaralı mucit olarak görünen Norris bu silahı Fransızlara pazarlayamıyor ve orta parmağı yiyor. Norris’in şanssızlığı bununla da sınırlı kalmıyor, üstüne aldığı patentle firması Remington’un dikkatini çeken Norris ABD’ye geri çağrılıyor. Ortaklık 1869’da bozuluyor ve Mauserler tabiri caizse sap gibi ortada kalıyorlar.
Sonradan tasarlanacak Interim Model 69/70’le karışmasın diye sonradan bu tüfeğin ismine 67/69 kısmı eklenmiş olmalı ki bu kanaate ben vardım, resmi bir bilgi söz konusu değil. Tek dönüşle kendini kurma ve metalik kovanı tırnakla tutma gibi devrimsel özelliklerin hep beraber bulunduğu ilk başarılı bolt-action tüfeğimiz Mauser-Norris oluyor. Silah aslında hem kağıt hem de metalik fişek kullanabilmesi için tasarlanıyor. Bu yüzden mekanizmanın baş kısmı ayrı bir parça şeklinde ve dönmüyor. Böylece hem kağıt fişek kullanıldığında kağıt fişeğe zarar vermiyor hem de bu dönmeyen ön kısım kovan tırnağı için sabit bir oturak oluyor. Canınız metalik fişek kullanmak isterse tırnağı silahtaki yuvaya hemen takabiliyorsunuz.
Mekanizma ise alışılmışın dışında bir şekilde helezon değil düz yaprak şeklinde. Serideki en ilkel tüfek olmasından dolayı da herhangi bir emniyet mekanizması yok. Nasıl bir fişek kullandığını da bilmiyoruz. Uzun lafın kısası, bu silah hakkında aklımızda kalması gereken şey Mauser serisine öncülük ettiğidir.
Mauser-Norris 67/69'un Patent Görselleri, Kaynak: C&Rsenal
Interim Model
Norris’in patentini aldığı tüfeği Fransızlara satamadığını konuşmuştuk ama bu tüfeğin başka ülkelere de pazarlanmaya çalışılacağını şimdi konuşacağız. Ortaklığın sonuna doğru yaklaştığımız günlerde Wilhelm tüfeğini alır ve şanslarını Bavyera’daki testlerde denemek ister. Silahımız Bavyera testlerinde Werder tüfeğine karşı kaybeder, bunun sebebi ise yaşanan bir “out-of-battery” kazası olur.
Peki bu “out-of-battery” olayı nedir diye soracak olursanız, adından da tahmin edileceği üzere mekanizmanın ve dolayısıyla da fişek yatağının herhangi bir mekanik sorundan dolayı namluya kenetlenmemesi ve fişeğin dışarıda patlaması olayıdır bu. Fişek namluda değil silahın gövdesinde patladığından silahınız paramparça olabilir, barut alevi yüzünüzü yakabilir, kopan iğne gözünüze saplanabilir falan filan. Kısacası hoş bir durum değildir, anladık mı?
Silaha dönecek olursak... silahtaki yaprak şeklindeki mekanizma yayı kaba ve güvensiz olduğundan helezon şeklindeki modern bir haliyle değiştirilir. Silaha ilkel bir emniyet mekanizması da eklenir. Bu değişiklikler Bavyera kazasından sonra yapılır tabii, bu silaha da geçiş formu anlamındaki Interim Model denilmiş olur. Norris, Mauserler ile olan anlaşmasını feshetmeden hemen önce bu Interim Model’i Prusya’ya yollar ve kardeşlerle yollarını öyle ayırır. Prusyalılar tüfeği beğenir ve Wilhelm’i Spandau tesislerine çağırırlar. Interim Model’in emniyet sistemi, Prusyalıların isteği üzerine geliştirilerek sonraki tüm silahlarda göreceğimiz halini alır. Geliştirilmiş Interim Model, Model 1871 adını alarak Alman İmparatorluğu’nun ilk hizmet tüfeği olacaktır. (Spoiler vermişiz.)
[Görsel yok, silahı bulamadım ki görseli olsun...]
Mauser Model 1871
Kaynak: C&Rsenal
ÖN BİLGİ VE TARİHÇE
Ara modeli inceleyen Prusyalı yetkililer emniyet mekanizmasının yetersiz olduğunu belirttiler ve Paul bunun sonucunda yana katlanabilir yaprak tarzındaki emniyeti geliştirdi. Ara modelin emniyet mekanizması ve diğer birkaç özelliği geliştirilmiş hali olan tüfek 14 Şubat 1872’de Infanterie-Gewehr 71 yani Piyade Tüfeği 71 olarak hizmete girdi.
Model 71 birleşmiş Alman devletlerinin oluşturduğu Alman İmparatorluğu’nun ilk servis tüfeği oldu. Tüm Alman devletlerinin bu tüfeğe geçmesi ise 1877’de Bavyera’nın da Werder’i bırakıp Model 71’i seçmesiyle sağlandı. Mauser firması bu silahın 100.000 adedini Wuerttemberg devleti için üretti, Prusya ve Bavyera için de nişangahını üretti. Mauser ayrıca 1876’da 26.000 adet modeli de Çin için üretti. Bu kontrat, kardeşlerin ilk yurt dışı kontratı olması sebebiyle hikayemiz için önemli bir yere sahip.
MÜHİMMAT PROFİLİ: 11x60mmR Mauser
Terminolojiyi bilmeyen arkadaşlar için birimleri tekrardan açacak olursak 11, merminin çapını milimetre cinsinden temsil ederken 60 da kovanın boyunu milimetre cinsinden temsil eder. 60mm’nin tüm fişeğin değil kovanın boyu, 11mm’nin de kovanın değil sadece merminin çapı olduğuna dikkat ediniz. Yoksa siz kursumu hala almadınız mı?
Bu silahta kullandığımız fişek olan 11x60mmR Mauser, Mauser’in kendisi tarafından tasarlandığı dönem itibariyle 4.98 gram kara barut kullanıyor, metalik kovana ve yuvarlak uca sahip.
KOVAN HALKASI
Solda kovan tırnağını görebiliyorken sağda mekanizmanın genel gidişatını seyrediyorsunuz. Kaynak: C&Rsenal
Fişeğin en alt kısmından dışarı doğru uzanan bir halka var. Buna “rim” diyoruz, ismin sonundaki “R” de “Rimmed” anlamına geliyor. Bu halka, fişeğin hem elle daha kolay tutulmasını sağlıyor hem de fişeğin mekanizma ile namlu arasına daha rahat oturmasını sağlıyor. Halkalı fişek kullanan tüfeklerde kovan tırnağının boş kovanı bu halkadan kavradığını da bilmek önemli. Halkalı fişeklerin yerini ileride halkasız yani “Rimless” fişeklerin alacağını söyleyerek her ikisinin avantajlarıyla dezavantajlarını ve “headspace” kavramını ilerleyen kısımlarda konuşacağım.
MEKANİZMA, DİPÇİK VE NAMLU PROFİLİ
Sağ alt resimdeki mavi yazıda "ateşleme iğnesi", sol üstteki yeşil yazıda da "baş kısmı" yazıyor[du], ne olmuş güzellim görsellere... Kaynak: C&Rsenal
[OLMAYAN] ŞARJÖR VE EJEKTÖR
Tüfeğimizde şarjör yok, silahın kapasitesi 1 fişek, #bir# yani. “Repeater” dediğimiz şarjörlü, seri atış gücüne sahip silahlar da o dönemlerde henüz rağbet görmüyor. Boş kovanı atmak için kolu her geri çektiğinizde kovana çarpıp onu dışarı devirecek bir topuk olan ejektör, bu silahta mevcut olmadığından boş kovanı manuel olarak dışarı atmanız gerekiyor. Neden konulmadığı hakkında bir bilgiye ulaşamadım, böyle modern bir tüfek için büyük bir eksiklik.
İKİ PARÇA “BOLT” SİSTEMİ
Silahın mekanizmasına “bolt” diyoruz bildiğiniz üzere. Kolu kaldırıp çektiğimizde gelen, önüne bir fişek alıp namluya götüren, boş kovanı atan ve tutan parçaları kapsayan bu sistemlerin bütününe “bolt” diyoruz. Bunu Türkçeye cıvata diye çeviriyorlar, kesinlikle yanlış. Siz siz olun ve doğrudan mekanizma diye çevirin.
[Cıvatalı tüfek diye şey mi olur?]
Bu silahta “bolt” iki kısımdan oluşuyor: Gövde ve baş. Baş kısmı, önde bulunan ve fişeği namluya sürükleyen parça. Gövde kısmı ise kurma koluna bağlı olan arka parça. Gövde kısmı siz kolu kaldırdığınızda ya da indirdiğinizde dönerken baş kısmı dönmüyor. Bu dönmeyen baş kısmını aklımızda tutmakta fayda var çünkü ileride bu sistemin tamamen yeniden dizayn edileceğini göreceğiz. Interim Model ile Mauser-Norris prototipinde de benzer çift parça sisteminin kullanıldığını da hatırlatmadan geçmeyelim.
KOVAN TIRNAĞI
Kovan tırnağı, “bolt”un baş kısmına sabitlenmiş şekilde ileri doğru uzanıyor ve fişeği en arkadaki halkasından kavrıyor. Mekanizmanın baş kısmı dönmediğinden tırnağın da dönmesi gibi bir durum yok. Bu durumda gövdenin içine bu tırnak için küçük bir oyuk açmışlar ve orada rahat rahat işini görüyor. Eğer tırnak mekanizmayla birlikte dönüyor olsaydı tırnak için daire şeklinde bir oyuk açacaktık. Anladık mı, kapiş?
KİLİT SİSTEMİ
Patlayacak barutun oluşturacağı basınca karşı mekanizmayı sabitleyebilmek ve atıcıyı emniyet altına alabilmek için silahı kurduğumuzda mekanizmayı çeşitli barlar aracılığıyla metal gövdeye karşı kilitlememiz gerekiyor. Model 71’deki tek mekanizma kilitleme barı, kurma kolunun dibinde bulunuyor. Bu durumda silahı simetrik olarak değil tek taraflı olarak kilitliyoruz. Bu durumda fişeğin patlamasıyla çıkan basınç, tüm mekanizmaya eşit olarak yayılmıyor ve mekanizma kilitlenmeyen tarafa doğru bükülüyor.
Ne olmuş yani bükülüyorsa derseniz de Behzat Ç'deki Akbaba’nın silahı gibi sağa sıkarsanız sola gidiyor. Bu sistemin de evrimini inceleyeceğiz. Hala nasıl mı oluyor diyorsanız tek burun deliğinizi kapatarak hapşırmayı deneyin, farkı üstünüzde görün. Tabii ki denemeyin, manyak mısınız kardeşim?
DİPÇİK, KABZA VE NAMLU
Silahta namluyla ahşap dipçiğin birbirine çok sıkı bağlanması ve böylece atıştan sonra genleşen namlunun kendisini sıkıştırarak hassasiyeti bozması gibi bir sorun da mevcut. Kabza ise düz bilek tipinde. Bu kabza tipini Model 1898’e kadar sık sık göreceğiz.
SAVAŞ PROFİLİ
Model 71’leri Almanya’nın Afrika kolonileri sıkça kullanmış. Almanlar Birinci Dünya Savaşı’nda bazı Model 71’lerin Jaeger adlı kısa namlulu versiyonlarını düşman kuvvetlerinin balonlarını vurmak için Lentz adlı yakıcı mühimmatı kullanacak şekilde dizayn etmişler. Model 71’ler, İrlandalı asiler tarafından 1916 Kalkışması’nda İngilizlere karşı kullanılmış. Bu silahlar, kalkışmadan önce Almanya içinde satın alınıp kayıklarla Dublin’deki Howth bölgesine getirildiklerinden bu tüfeklere Howth Mauserleri de denmiş.
Bu silahlar yine ayrıca 1900 senesinde Çin’deki Boxer Kalkışması’nda Çinli ve Alman askerler tarafından da kullanılmış. Kara barutlu fişeğin patlamasıyla ortaya çıkan duman bulutu Almanlara zor anlar yaşatsa da iş görmüştür bu silahlar.
Mauser Model 1878/80
ÖN BİLGİ VE TARİHÇE
Sırp ordusunun 93 Harbi’nden sonra yeni bir tüfek hizmete almayı planladığını duyan Wilhelm, 1879’da Belgrad’a firmasını temsil etmeye gitti. 14 Şubat 1881’de Mauser firması, 120.000 adet 10.15mm’lik tüfeğin kontratını kazanmış oldu. Bu silaha Mauser-Koka gibi isimler de veriliyor. Koka ismi silahın geliştirilmesine yardımcı olan bir Sırp subayı olan Koka Milovanovicz’den geliyor.
MÜHİMMAT PROFİLİ: 10.15x63mm
Bu silahta kullandığımız mühimmat 10.15x63mm. Yuvarlak uçlu, halkalı ve 4.80 gram kara barut kullanan bir fişek.
MEKANİZMA, DİPÇİK VE NAMLU PROFİLİ
"Tang" kısmını görmek için fotoğraftaki kırmızı işaretli alana bakmayı unutma, altta da patenti var. Kaynak: C&Rsenal
MEKANİZMA UZANTISI
Bu silahın en büyük farkı, mekanizmanın arkasından dipçiğe doğru giden bir metal uzantı. Mekanizma gövdesinin altındaki bu uzantı, mekanizmanın aşırı dönüşsel hareketini engelliyor. Bu uzantıya “receiver tang” deniyor, yabancı bir kaynakta görürseniz şaşırmayın. Bu uzantı ayrıca sadece Sırp Mauserlerinde bulunduğundan ayırt edici bir nitelikte. “tang” kelimesinin uygun bir Türkçe dengini bulamadığımdan direkt bu haliyle kullanmayı tercih ettim, bilginize.
KOVAN TOPUĞU
Mauser bu silaha sonunda bir topuk eklemiş. Boş kovanı atmak için silahı yana yatırmamıza gerek yok artık. Kovan geri gelirken küçük bir topuğa çarpıp silahtan dışarı fırlıyor. Ama bu topuk ileride göreceğimiz tiplerden daha ilkel bir yapıda.
ATEŞLEME İĞNESİ
Model 71’deki ateşleme iğnesi geniş kanatlara sahipti ve bu kanatlar mekanizmanın duvarlarına sürtünerek iğnenin fişeğe tam güçle vurmasını engellemekteydi. Mauser bu silahta durumu iğnenin kanatlarını huni haline getirerek çözmüş. Böylece artık sürtünmeden dolayı iğnenin güç kaybetmesi olası değil. Bu iğne sistemini bundan sonraki tüm Mauserlerde göreceğiz.
Bu silahların 7mm’lik mühimmat ve kutu şarjörle modifiye edilmiş hali olan Model 80/7C, 1907 senesinde hizmete alınmış. 80/7C’deki 7, 1907 senesi anlamına gelirken C ise “Sırp” kelimesinin baş harfi olan S’nin Kiril alfabesindeki dengi. Yukarıda saydıklarımız haricinde Model 78/80, Model 71’le tamamen aynı tasarıma sahip. Meraklısına: “Српски” ya da Latin harfleriyle Srpski, Sırpçada Sırp demek. Böyle bir cümleyi dünyanın başka bir ucunda bulamazsınız.
SAVAŞ PROFİLİ
Standart 78/80 ve 80/7C türevi Balkan Savaşları’nda ve Birinci Dünya Savaşı’nda Sırplar tarafından diğer modellerin yanında yaygınca kullanılmış. Bunlarla bizim dedelerimizi de üzmüş olmaları muhtemel.
Mauser Model 1871/84
İnfografikleri incelerken silahın bir önceki modelle olan farklılıklarını ve benzerliklerini anlamadan geçmeyin. Kaynak: C&Rsenal
ÖN BİLGİ VE TARİHÇE
Paul 1880’den beri şarjörlü bir tüfek geliştirmekle uğraşıyor. İlk önce Model 71’e kutu şarjör takmayı deniyor ama sonra olmaz deyip dipçiğin ön kısmında tübüler bir şarjör olan yeni bir model tasarlıyor. Bu modeli de 27 Eylül 1881’de Stuttgart’ta Kayser 1. Wilhelm’e takdim ediyor. Kayser de “beğendim” diyor, başka ne diyecekti. Testler, atışlar derken silah 31 Ocak 1884’te Piyade Tüfeği Model 71/84 namıyla hizmete giriyor. Şarjörlü bir tüfeğin hemen hizmete alınmasının istenmesinde ezeli düşmanları Fransızların 1878 senesinde şarjörlü Kropatschek tüfeğini donanma hizmetine almalarının etkisi var. Deutschland altta kalır mı, kalmaz tabii.
Silaha daha test aşamasındayken “Infanterie-Repetier-Gewehr C.82” demişler yani silahın bir “repeater” olduğu isimde geçiyor. Fransızlar bu “repeater” kelimesini duymasın diye silahın isminden çıkarmışlar sonradan. Ama Fransızlar duymuş tabii.
Mauser bu tüfekten 2.000 adedi test aşaması için, 19.000 adedi de sonradan Wuerttemberg için olmak üzere sadece 21.000 adet üretmiş. Koca imparatorluğa sadece 21.000 tüfek mi lazım diyeceksiniz, hayır tabii ki. Bu tüfeklerin üretiminin çok büyük bir kısmı Spandau, Amberg, Erfurt ve Danzig gibi devlet fabrikalarında lisanslı şekilde gerçekleşmiş. Toplamda 1.000.000 civarında tüfek üretilmiş. Tüm imparatorluk ordusunun bu modellerle donatılması 1886’yı bulmuş ki... neyse zamanı gelince söylerim.
MÜHİMMAT PROFİLİ: 11x60mmR Mauser
Bu silahta da 11x60mmR Mauser fişeğini kullanıyoruz. Model 71’de kullanılandan tek farkı yuvarlak uçlu değil düz uçlu olması. Bunun sebebi de bu silahtaki şarjörün kutu değil de tüp şeklinde olması. Tüp şeklindeki şarjörde fişekler arka arkaya dizilmiş olacağından arkadaki fişeğin ucunun öndeki fişeğin primerine değerek zincirleme patlamalara neden olmasının önüne geçilmesi istenmiş.
MEKANİZMA, DİPÇİK VE NAMLU PROFİLİ
Kaynak: C&Rsenal
İLK ŞARJÖR
Karşımızda şarjörlü ilk Mauser modeli var, kapasitesi de 8 fişek. Silahın sol tarafındaki bir aparat sayesinde şarjörle mekanizma bağlantısını keserek silahı tek atışlı hale getirebiliyorsunuz. Aslına bakıldığında bir silaha 8 fişeği tek seferde yükleyip ateş etmekle tek fişek yükleyip ateş ettikçe yüklemek arasında büyük zaman farkı yok. Bu şarjör sisteminin en büyük avantajı size hazırda bekleyen büyük bir atış rezervi sağlaması. Hadi süvariler, gelsenize bu tarafa doğru.
YENİ NESİL KOVAN TOPUĞU
Bu silahta şarjörden mekanizmaya fişek kaldıran sistemle topuk bütünleşik hale getirilmiş. Ortaya çok acayip ama dahice bir sistem çıkmış.
Solda şarjör yüklemesini, sağda ise topuk sisteminin nasıl çalıştığını görünüz. Kaynak: C&Rsenal
Parlayan aparatımız şarjörle mekanizma bağlantısını kesmeye yarıyor, böylece silahı tek atışlı hale getirebiliyorsunuz. Solda aparatın açılmasını, sağda ise kapanmasını izliyorsunuz. Hem bu aparat hem kovan topuğu hem de şarjör kaldıracını tek sistemde toplayan Mauser'e sevgiler. Kaynak: C&Rsenal
Parlayan aparatımız şarjörle mekanizma bağlantısını kesmeye yarıyor, böylece silahı tek atışlı hale getirebiliyorsunuz. Solda aparatın açılmasını, sağda ise kapanmasını izliyorsunuz. Hem bu aparat hem kovan topuğu hem de şarjör kaldıracını tek sistemde toplayan Mauser'e sevgiler. Kaynak: C&Rsenal
KİLİT SİSTEMİ
Bu silahtaki tek kilitleme barı yine kurma kolu. Bu silahta iki parça kilitleme barı olması planlanmış ama olmamış. İsabet ve dayanıklılık sıkıntısı çekmeye devam ediyoruz.
EMNİYET RONDELASI
Model 71 ve 78/80’de olduğu gibi bu silahta da kolu geri çekerken mekanizmayı alıp götürmeyelim diye kurma kolunun yanında küçük bir emniyet rondelası var. Model 71’de mekanizmayı silahtan ayırmak için bu rondelayı tornavidayla çıkartmanız gerekiyorken Model 78/80’in ve Model 71/84’ün rondelaları tornavida ile çıkmıyor. Mekanizmayı çıkartmak için rondelayı yukarı doğru kaldırıp mekanizmayı altından kaydırmanız gerekiyor. Bu yeni dizayn tercihinin amacı da vidayla çıkarılan rondelayı askerin kaybetmesini engellemek.
DİPÇİK, KABZA VE NAMLU
Dipçik mobilyası nemde kabarma yaptığından dipçikleri önceden ıslatıp ona göre mekanizmalar üstüne oturtmuşlar. Ama namlu hala dipçiğe çok sıkı oturtulduğundan genleşen namlunun kendisini sıkıştırması mevcut. Bir de arka arkaya 8 fişek ateşlediğinizde ortaya çıkacak genleşme var artık. 71 ve 78/80 modellerinde namlunun altındaki ahşap kabza kısmında harbi varken bu silahta harbi yerine silahı bir yere dayayabilmek için sabit bir çubuk eklemişler. Peki harbi nedir: Harbi hem namluyu temizlemenizi hem de eski silahlarda bilyeyi namludan aşağı ittirebilmenizi sağlayan bir çubuk. İngilizce 101: Ramrod.
Genel hatlarıyla Model 71/84, 78/80’in dipçik uzantısı çıkarılmış, topuğu değiştirilmiş ve şarjör eklenmiş hali. Bu kadar basit.
SAVAŞ PROFİLİ
Almanların 1880’li yılları mucizevi bir şekilde barışçıl geçirmesinden ötürü bu silahı öyle büyük çaplı bir çatışmada görmüş olmamız mümkün değil. Ama Model 71’de olduğu gibi bu silah da Çin’deki Boxer Kalkışması’nda Alman kuvvetlerinin elinde görülmüş ta 1900’de.
Boxer Kalkışmasından Kareler
Mauser Model 1887
Kaynak: C&Rsenal
ÖN BİLGİ VE TARİHÇE
Ve “Mavzer” hikayesine başlıyoruz. Bu kısımda Model 1887’nin Osmanlı piyasasına giriş hikayesinden bahsedeceğiz. Model 87’deki ağırlığımız teknik konular üzerine değil politika üzerine olacak.
İTTİFAK
Öncelikle 1870-1871 senelerine, Fransa-Prusya Savaşı’na gidelim. Bismarck’ın oyunuyla gaza gelen ve Prusya liderliğindeki Kuzey Almanya Federasyonu’na savaş açan Fransa bir güzel dümdüz oldu. Muzaffer Almanya ise topraklarını daha da genişleterek Alman İmparatorluğu’nu ilan etti ve süper güç halini aldı. Dünya üzerindeki nüfuzunu artırmak isteyen Almanların gözüne kestirdikleri birileri de vardı haliyle. Stratejik bölgelerde toprakları olan, ticaret yollarının üzerinde olduğu, doğal kaynaklardan zengin bir ülke... acaba kim?
Şimdi de 1877-1878 senelerine gidelim. 93 Harbi’nden mağlup ayrılan Osmanlı bir kenarda oturup bu orduyu nasıl modernize etmeli, nasıl ayağa kaldırmalı diye düşünürken akıllarına birisi gelir. Şöyle parlak bir askeri geçmişi olan, disiplinli, varlıklı bir ülke. Siz cevap verene kadar Abdülhamid Almanya’ya bir heyet gönderdi ve taleplerini bildirdi bile.
Almanlar hayır der mi hiç, hemen askeri bir heyet çıkardılar yola. Bu heyetin başkanı Colmar Freiherr Von Der Goltz adında bir subay. Hayır, ismini her seferinde yazmayacağız tabii ki. Kendisine Goltz Paşa diyeceğiz. Heyetimiz vakit kaybetmeden modernizasyona soyunacak ve askeri sistemi komple değiştirecek. Konumuz Osmanlı’nın son dönem askeri inkılapları olmadığından bu kadarını bilmemiz kafi.
AĞ
Almanya’ya geri dönüyoruz. Sene 1886 olmuş. Almanlar Model 71/84’ü yeni bir tüfekle değiştirme çabasında. Paul da Oberndorf’ta çalışmalarına devam ediyor. Ülkedeki sanayi almış başını gidiyor, yeni firmalar ortaya çıkıyor, piyasa büyüyor. Londra’da ise birtakım söylentiler kol geziyor. Alman asıllı bir İngiliz iş adamı olan Joseph Jonas’ın kulağına İstanbul’dan birileri bir şeyler fısıldıyor. Diyorlar ki Osmanlı modernizasyon kapsamında yeni bir silah ihalesi başlatacak, haberiniz olsun.
Bu kafadaki Jonas, dönemin Alman silah üreticilerinden olan Loewe şirketiyle bir araya geliyor. Şirketin sahibi Ludwig Loewe’ye şöyle olduğunu rivayet ettiğim kelimeler ediyor: “Savaşmaktan başka bir şey bilmeyen bir millete silahtan başka bir şey lazım değil. Toprağı Osman’dan, silahı Alman’dan alacaksın birader.” Loewe’nin aklına zamanında kendisine makine sattığı bir firma geliyor: Mauser. Böyle teknik bir işin altından kalksa kalksa bunlar kalkar diyor ve 1886’nın Mayıs ayında Mauser ile Frankfurt’ta bir araya geliyor. Paul’a diyor ki gel ortağım ol, bu işten çok para kazanalım. Mauser’in kafasına yatıyor, başlıyorlar ihaleleri beklemeye.
İHALE
1886’nın Kasım ayına geliyoruz. Paul, bir süre önce başlamış olan Osmanlı ihalelerine bir silah göndermiş ve hala gelecek daveti beklemekte. Bu süre içinde şansını Londra’da denemek ister ve bu gönderdiği tüfeğin aynısıyla İngiliz ihalelerine katılır. İngilizler hayır der ve Mauser eli boş döner. Tam da bu esnada Osmanlı’dan davet gelir, Paul ellerini yüzüne sürerek hadi inşallah(hoffentlich?) der ve İstanbul’a yola koyulur.
İstanbul’a yola koyulan grupta Loewe de vardır. Ekibi İstanbul’da Goltz Paşa ve Jonas’a zamanında istihbaratı sağlayan Huber kardeşler karşılar. Mauser tüfeğinin ihalelerdeki önemli rakipleri Steyr-Mannlicher Model 1886 ve Winchester Model 1866 olacaktır. Mauser ihaleye giren tüfekler arasında en iyisi değildir ama bir yolunu bulup galip çıkmıştır. Bir yol nedir diye sorarsanız kaba kuvvet diye cevap vermekten gocunmam. Alman bürokratların hem Osmanlı bürokratları hem de doğrudan Sultan Abdülhamid üzerine kurduğu baskı, bahşişler(anlarsınız ya...), sanayi casusluğu, zorbalık gibi yöntemlerin sık sık kullanıldığını Naci Yorulmaz’dan direkt naklediyorum.
Alman hükumetinin İstanbul’daki bürokratları ve subayları aracılığıyla Mauser’i doğrudan desteklemesi de Almanların nüfuz genişletme politikalarında ne kadar kararlı olduklarını gösterir nitelikte. Kayser 1. Wilhelm ve Şansölye Bismarck Mauser tüfeğinden kuşku duyan Abdülhamid’e doğrudan mektuplar göndererek ne denli doğru bir seçim yapıldığını söyleyeceklerdir.
KONTRAT
İhalelere geri dönecek olursak kazanan Mauser tüfeği Model 1887 adını alır. 50.000 adedi karabina olmak üzere 550.000 tüfeklik bir kontrat imzalanır. Paul, Osmanlı hükumetinden üretimi başlatabilmek adına peşinat talep eder. Ama şöyle bir sıkıntı vardır... Osmanlı’da para yok ki versinler. Bu durum Paul’u küplere bindirir, kontratı bozmakla tehdit eder. Araya Goltz Paşa ve Alman hükumeti girer. Olaylar güç bela yatışır.
Peşinatın geç ödenmesinden dolayı üretim geç başlar. 1887’nin Mart ayı gibi Model 87’ler üretime girer. Bahsetmek istediğim diğer bir başlık da Abdülhamid’in kontrata koydurduğu bazı maddeler, maddeler şöyle:
1) Eğer Paul, bu üretim esnasında yeni bir özelliğin patentini alırsa bundan Osmanlı’ya haber vermek zorunda. Osmanlı da henüz üretilmemiş olan kalan siparişlerin bu yeni özellikle donatılmasını da isteyebilir.
2) Eğer olur da Almanlar, bu üretim esnasında başka bir tüfek hizmete alırsa Osmanlı kalan siparişlerin bu yeni tüfekle değiştirilip gönderilmesini talep edebilir. Bu tüfeği Mauser değil de Steyr-Mannlicher tasarlamış olsa bile Mauser’e mi ürettireceğiz yani, evet.
3) Mauser, Osmanlı’nın siparişlerini üretirken diğer ülkelerden gelen siparişleri almayacak. Bu maddenin Mauser üzerine etkilerini ilerleyen başlıklarda göreceğiz.
Bu şartlar Mauser’i ileride bir hayli zorlayacaktır, yeri gelince bahsedeceğiz. Devam edecek olursak Mauser, bu tüfeklerin üretimimin durdurulmasının emredildiği tarih olan 21 Temmuz 1890’a kadar toplamda 220.000 adet tam boy tüfek, 4.000 adet de karabina Model 87 üretti. Model 87 karabinaların son teslimatı 12 Şubat 1891’de, tam boy tüfeklerin son teslimatı da 2 Mart 1891’de İstanbul’a ulaştı. Yani Model 87’lerden toplamda 550.000 adet değil 226.000 üretildi.
İŞ
Tarihçe kısmımızı bitirmeden önce yaşanan birkaç önemli olaydan da bahsedelim. 1887’nin Kasım ayında İstanbul’da Mauser’in şirketini satıp bu işleri bırakacağına dair bir söylenti çıkmıştı. Abdülhamid, Goltz Paşa’yı olayın aslını öğrenmesi için görevlendirmiş ve Goltz Paşa da Mauser’e telgraf çekmişti. Mauser, iddiaların asılsız olduğunu söyleyerek şirketinin hala başında olduğunu söylemişti.
Manidar olan şudur ki sadece bir ay sonra, Aralık ayında Mauser’in ortağı olan Loewe şirketi Mauser’in tüm hisselerini Mauser’in üst kuruluşu olan Wuerttemberg Vereinsbank’tan satın alarak üst kuruluş haline gelecektir. Paul böylece şirketinin sahibi konumundan teknik lider konumuna düşecektir. Loewe şirketi aynı zamanda sipariş edilen Mauser tüfekleri için mühimmat üreten Alman Lorenz şirketinin sahibine baskı kurarak 1889’da fabrikalarını zorla satın alır. Böylece fişek üretimi de kontrol altına alınır ve mühimmat üretimi tekelleşir.
OLGU
Artık bitirecek olursam Mauser’in Osmanlı pazarına girişi siyasi emeller üzerine kurulu olur. Almanların Osmanlı savunma sanayisi üstündeki nüfuzu sadece tüfeklerle kalmayacaktır elbette. Krupp firmasından toplar, çeşitli tersanelerden savaş gemileri, hücumbotlar gibi birçok teknoloji modernizasyon kapsamında envanterimize girecektir. Goltz Paşa’nın ve ekibinin getirdiği yeni askeri sistem ordumuzda “Prusya ekolü”nü doğuracak ve bu sistem Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını yetiştirecektir.
Bana Model 87'yi tek görselle özetle deselerdi bu görseli gösterirdim. Huber kardeşlerin köşkü kontrattan aldıkları komisyon ile yaptırdıklarını söyleyeyim de işin boyutunu biraz kavrayalım, değil mi? Kaynak: NZ History, Qantara ve TCCB
MÜHİMMAT PROFİLİ: 9.5x60mmR Mauser
Bu silahta Paul tarafından tasarlanmış 9.5x60mmR fişeğini kullanıyoruz. Düz uçlu, halkalı ve 4.47 gram kara barut kullanan bir fişek. Bu fişek Mauser'in 1886-1887 dumansız barut devrimi öncesi tasarlamış olduğu son kara barutlu fişek. Ateşli silah tarihinin en önemli devrimlerinden birisinin döneminde gidip de kara barutlu silah hizmete almak yarasa yarasa Osmanlı'ya yakışırmış... yazık olmuş.
MEKANİZMA, DİPÇİK VE NAMLU PROFİLİ
Kaynak: C&Rsenal
ÇİFT KİLİTLEME BARI
Model 87’nin Model 71/84’ten tek farkı mekanizmanın alt kısmına küçük bir kilitleme barının daha eklenmiş olmasıdır. Bu kadar mı, evet.
İkinci kilitleme barı iş başında. Kaynak: C&Rsenal
SAVAŞ PROFİLİ
Model 87, Birinci Dünya Savaşı’nda daha çok Arap ve Kürt yedek kuvvetlerimizin, arka hat birliklerimizin ve Jandarma’nın kullandığı bir tüfek olmuş.
An itibariyle Kısım 1'in sonuna gelmiş bulunmaktayız. Tüm metin kısmını çeşitli kitapları ve videoları defalarca kez tarayarak kendim yazdım, görselleri ise kendim düzenledim. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum, ha bir de: