Belgeleriyle Suriye/Filistin Cephelerinin Gerçekleri Bölüm-3

Cemal Paşa, Ali Fuad Paşa'dan aldığı bilgiye göre; Falkenhayn Kudüs'ün savunulmasını istemiyordu.

Cemal Paşa bu bilgi karşısında bundan büyük bir hata ve bundan açık bir ihanetin düşünülemez olduğunun farkındaydı.

Falkenhayn dini sebeplerden ötürü kutsal makamların top mermileriyle harap olmaması için buna razı gelemiyormuş.

Aynı Hristiyan İngiltere, Müslüman Arapları arkasına alarak Kudüs'e hücum ve ateş ediyor ve bunda kimse sorun görmüyor. Ne ilginçtir ki bizim ithal Alman Paşa sorun görüyor!

Dipnotta geçen bilgi Almanların bilerek Kudüs'ü savunmadıkları yönünde bir başka Alman subayın anılarına dayanmaktadır.

Cemal Paşa Kudüs'ün savunulmasındaki önemi arz ederek Kudüs'e bir iki piyade alayı ve batarya ağır topçusu gönderilmesi rica eder. Falkenhayn cevap vermeye tenezzül etmez.

Kudüs'ü terk eden Ali Fuad Paşa, Cemal Paşa'ya gönderdiği telgrafında Falkenhayn'ın İHANETİ APAÇIK GÖRÜLÜYORDU.

Ali Fuat Paşa, Cemal Paşa tarafından gönderilen süvari alayından başka elde kuvvet olmadığını bir tabur imdat kuvveti dahi alamadığından değişim yaşamadan haftalarca birinci hat siperlerde görev alan askerlerimizin aşırı yorgunluğundan yararlanan İngilizlerin Kudüs'ü işgal ettiğini ve BU DÜŞÜŞÜN SORUMLULUĞUNU TAMAMEN FALKENHAYN PAŞA'YA BAĞLAMAKTADIR.

Cemal Paşa, Ali Fuat Paşa'yı haklı buluyor kendisinde artık takat kalmadığını söylüyordu.

Falkenhayn gibiler yüzünden Filistin ve Suriye'nin artık ebediyen elden çıkacağına inanan Cemal Paşa, Filistin ve Suriye'yi böyle acı bir keşmekeş halinde bırakmak zorunda kalmaklığından ötürü hüzün ve elem içerisinde TRENDE 2 SAATTEN FAZLA HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLAMIŞ!

FALKENHAYN'IN TÜRK ASKERİNİN KATİLİ olduğunu detaylarıyla anlatan CEMAL PAŞA, MUSTAFA KEMAL PAŞA gibi SAVUNMA yapmak taraftarı idi.

Cemal Paşa diyor ki; uğursuz adam YGK'dan alındı. 1918 Eylül'ü başlarında Suriye işleri artık çok bozuk! Durum büyük ölçüde bozulmuş olduğu için ben gitsem bile iş yapabilme imkanım kalmamıştır.

Zavallı MUSTAFA KEMÂL PAŞA bu bozuk durum esnasında fiili olarak cepheye atanır..

Liman Paşa'nın hataları yüzünden Mustafa Kemâl Paşa Ordusu'nu kurtarmak için canını dişine takar...

1.jpg
2.jpg
3.jpg
4.jpg
5.jpg
6.jpg
7.jpg
8.jpg
9.jpg
10.jpg
Veliaht Vahdettin Almanya gezisi için yola çıkacaktır. Bu yolculukta kendisine Mustafa Kemâl ve Lütfi Simavi Bey de eşlik edecektir. Yazarın yararlandığı Lütfi Simavi Beyin hatıraları görünmektedir.

Anlatıya uygun biçimde 1926 yılında Hakimiyeti Milliye Gazetesinde Nablus/Suriye cephelerinde yaşadıklarını anlatan Atatürk'ün söyleşileri (F. Rıfkı Atay, "Atatürk'ün Bana Anlattıkları") uyumludur. 1926 detaylıdır. Ancak sığdıramayacağım için kaynak vermekle yetiniyorum.

MUSTAFA KEMÂL memleketin selameti için yarının Padişahı Vahdettin'i tabiri caizse adam etmeye çalışıyordu. Ve vatan için gerekli izlenecek yolu anlatıyordu.

MUSTAFA KEMÂL PAŞA SORDUĞU SORULARLA ALMAN MAREŞALLERİNİ KÖŞEYE SIKIŞTIRIYOR..
(detaylar için kaynakları okuyunuz)

Suriye/Filistin cephesinin Başkomutanı Liman V. Sanders, anılarında; Enver Paşa'nın Mustafa Kemâl Paşa'yı ALDATTIĞINI, GERÇEKTEN UZAK RAKAMLAR VERDİĞİNİ, ORDUNUN DURUMUNUN ÇOK ELVERİŞLİ OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİNİ ancak MUSTAFA KEMÂL buraya gelince ORDU'NUN SAYICA AZLIĞINI VE BİRLİKLERİN PERİŞAN DURUMUNU GÖRDÜĞÜNÜ söyler.

Mustafa Kemâl, 1918 yılında sıcağı sıcağına cepheden Dr. Rasim Ferit'e yazdığı mektubunda;

"Suriye genellikle acınacak bir duruma gelmiştir. Vali yok, kumandan yok, İngiliz propagandası çok, İngiliz gizli teşkilatı her tarafta faaliyette, ahali hükümetten nefret ediyor ve bir an evvel İngilizlerin gelmesini bekliyor. Düşman birlikler ve vasıtalar bakımından kuvvetli BİZ ONUN KARŞISINDA PAMUK İPLİĞİ."

Diyerek cephedeki durumun içler acısı halini ve Arapların Türklerden ve hükümetinden nefret edişini anlatıyordu. Hastalığı nedeniyle o kötü cephede ızdırabının çoğaldığını da belirtmektedir.

8 yıl sonra Hakimiyeti Milliye Gazetesinde Nablus/Suriye cephesindeki olayları, 8 yıl öncesiyle şaşmadan anlatıyordu:

HERŞEYİN BİTTİĞİNİ YAKIN FELAKETE MANİ OLMAK İÇİN ESASLI BİR TEDBİR BULMANIN ZORLUĞUNU GÖRÜYORDU.

Yüzlerce km uzunluğunda bir cephe üzerinde İsimleri ordu olan zayıf, dağınık bir takım kuvvetler vardı.

Bütün bu kuvvetler ufacık da olsa tek bir ordu olarak birleştirilmeli ve emrine verilmeliydi. Teklifleri kabul edilmedi, küçümsendi. Hastalığı sıkı çalışmaları sonucu arttı.

11.jpg
12.jpg
13.jpg
14.jpg
15.jpg
16.jpg
17.jpg
18.jpg
19.jpg
20.jpg
İngiliz askerleriyle birlikte düşman gemisiyle kaçıp giden Vahdettin, 1923 yılında Osmanlı'ya isyan ederek İngilizlerle işbirliği yapıp Arapların başını çeken Şerif Hüseyin'in daveti üzerine Mekke'ye gider.

Orada bastırttığı beyannamede, devleti Mondros gibi acı bir duruma düşürmekten katkısı bulunanlar arasında Mustafa Kemâl'in de olduğunu iddia etmektedir. Ve şunu söylemektedir:

"Devletin belli başlı kuvvetlerinden çoğunu esir vererek zillet toros eteklerine iltica etmesi yüzünden mütarekenin imzalanmasını kaçınılmaz bir hale getiren Mustafa Kemâl için kabul edilebilecek hiçbir mazeret yoktur"
(Bardakçı, Şahbaba, 1998 s.308)

Vahdettin'in bu görüşü tamamen duygusaldır. Çünkü saltanatını kaybederek ülkeden ayrılmak zorunda kaldığı için Mustafa Kemâl Paşa'ya 1923 şartlarında kızgındır. Zira bu düşüncelerinde samimi olsaydı;

Soru 1) Devletin başı olarak neden onu vatana ihanetten yargılatmamıştır?

MUSTAFA KEMÂL PAŞA'NIN 1917-1918 ARASI ALDIĞI NİŞAN VE MADALYALAR

19 Mart 1917
Tebdilen 2. Dereceden Osmani Nişanı

9 Eylül 1917
2. Rütbeden Demir Salip Nişanı

9 Eylül 1917
1. Rütbeden Demir Salip Nişanı

9 Eylül 1917
2. Rütbeden Harp Alâmeti Askeri Liyakat Madalyası

23 Eylül 1917
Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası

16 Aralık 1917
1. Rütbeden Kılıçlı Mecidi Nişanı

19 Şubat 1918
1. Rütbeden Kılıçlı Kron dö Prus Nişanı

11 Mayıs 1918
Harp Madalyası (Vahdettin tarafından verildi)

Soru 2) Bu nişan ve madalyalar Atatürk yan gelip yattığı için mi verildi?

Soru 3) Vahdettin iş olsun diye mi Atatürk'e Harp Madalyası verdi?

SORULAR DEVAM EDECEK..

KONU DIŞI EK KAPAK:
"Vahdettin, Mustafa Kemâl'i Samsun'a vatanı kurtarsın diye gönderdi" yalanını yayanlara dedeleri Vahdettin'den TOKAT:

"Mustafa Kemâl'i Anadolu'ya YOLLAYAN ve bağlı olduğu hükümetini sonradan TANIMADIĞINDAN dolayı cezalandırılması için askeri kuvvet gönderilmesini lüzum gösteren HÜKÜMETLERE göz yummamda, sorumlu hükümet ile hükümdarlık makamının karşılıklı ilişkilerine ait meşrutiyet (yönetim biçimi) gereklerinden ayrılmamak arzusu ve bazı siyasi zorunluluklar sebep olmuştur."

Yani VAHDETTİN DİYOR Kİ; "MUSTAFA KEMÂL'İ SAMSUN'A GÖNDEREN BEN DEĞİLİM"


21.jpeg
22.jpeg
23.jpeg
24.jpeg
25.jpeg
26.jpeg
27.jpeg
28.jpeg
29.jpeg
30.jpeg

Yorumlar

Blog girdisi detayları

Ekleyen
61340
Okuma süresi
4 dakika okuma
Görüntüleme
807
Yorumlar
1
Son güncelleme
Yazar değerlendirmesi
5,00 yıldız

Tarih kategorisindeki diğer girdiler

61340 adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı