İlk Yazım: Doğru Mesleği Seçebilmek

  • Ekleyen dirzo
  • Oluşturma tarihi
  • Blog girdisi okuma süresi 4 dakika okuma
Öncelikle bir blog açmak bir süredir aklımda olan bir fikirdi (@AsjasFıdas1000 zaten beni kışkırttı şiirleri ile :D) fakat yazmaya değecek bir konu bulamıyordum. Bu, buradaki ilk yazım ve doğru mesleği seçebilmek ile ilgili size bir şeyler anlatacağım.

Öncelikle Şunu Cevaplayalım: Meslek Nedir?

Meslek; iş, meşgale, uğraş hatta bir yaşam tarzı olarak tanımlanabilir. Onunla güne başlar ve günü yine onunla bitirirsiniz, kimileri gün biterken işe başlar ve gün doğarken işini bitirir. Konumuzu bu değil, demek istediğim meslek dediğimiz kavram, günümüzün kimi zaman 8-9 saatini kimi zaman da 10-12 saatini ve dolayısıyla ömrümüzün yaklaşık üçte biri ya da yarısını harcayan bir eylemler bütünüdür.

Bir hesap yapalım hemen. Günün 8 saatinde uyudunuz, 8 saatinde bir işte çalıştınız, 2 saatiniz yolda geçti, 1 saat yemek/tuvalet/duş gibi temel ihtiyaçlar ile geçti peki ne oldu? Geriye sadece 5 saat kaldı, bu 5 saatin de 1 saatini ibadet ve benzeri eylemler ile geçirmiş olsanız, geriye sadece 4 saat kalıyor. Yani günün yaklaşık %20’lik bir kısmı size kalıyor. Bu demektir ki 60 sene yaşayan bir insan, ömrünün sadece beşte birini (12 seneyi) kendisine ayırabiliyor. İşte ömrümüz bu yüzden çok kısa ve giderek de kısalıyor.

Doğru Mesleği Seçmek Neden Önemli?

Bir Çin atasözü der ki:
''Bir saat mutlu olmak istiyorsan,
Şekerleme yap.
Bir gün mutlu olmak istiyorsan,
Balık tut.
Bir hafta mutlu olmak istiyorsan,
Tatile çık.
Bir ay mutlu olmak istiyorsan,
Evlen.
Bir yıl mutlu olmak istiyorsan,
Servete kon.
Bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan,
Sevdiğin işi yap''

Boyu kısa fakat aklı uzun olan bu adamların ataları gerçekten de doğru söylemiş. Ömrünüzün büyük bir kısmı mesleğinizle heba olabiliyor eğer yanlış bir mesleği seçmiş bulunuyorsanız. Kendimden bir örnek vereyim. Ben neyse ki çok geç olmadan fark ettim yanlış bir mesleği seçtiğimi.

Yanlış bir meslekte tam 1 yıl 10 ay 29 gün boyunca çalıştım ve sonuç: Depresyon. Bunun detayını başka bir blog yazısında paylaşacağım. Konusu da depresyona girmek ve depresyondan çıkmak ile ilgili olacak. (y)

Meslek olur, gün boyunca bilgisayar başında oturmaktan, onlarca sayfa evrak ile uğraşmaktan k*ıçınızı ve başınızı ağrıtır ama maaşı yüksek olur, tabii eşek gibi çalışmanız lazım öncelikle. Ve yine bir meslek olur, milletin pisliğini temizlersiniz, işinizi en iyi şekilde yaparsınız ama yine de asgari ücretten yüksek bir maaş alamazsınız ve siz de dahil hiç kimse sizin yaptığınız bu meslekten memnun olmaz.

Hangi Mesleği Seçeceğim, Aklım Karışık?

Aklınızın karışması lazım elbette, yoksa yanlışı görüp doğruyu nasıl öğreneceksiniz. O karanlık kuyudan çıkmadan Ay ışığını nasıl görebilirsiniz ki? Aklınız karşısın da @Eric Sanchez gibi delirmeyin yeter ki gerisi önemli değil. :D Adamın ta kendisi bu adam. (y)

Doğru mesleği seçebilmek için öncelikle size ileride ekmek parası kazandıracak ve sizi mutlu edecek bir mesleği seçmelisiniz. Bu mesleği bulabilmek için de öncelikli olarak hangi konulara ilgili olduğunuzu ve hangi konularda başarılı olduğunuzu bulmanız gerekir. Eğer eğitim gören bir öğrenci iseniz, derslerinizdeki başarınıza göre seçeceğiniz meslek biraz kendini belli eder. Mesela dil derslerine ilgi duyan ve bu derslerde başarılı olan bir öğrenci, çok okuyarak ve araştırarak bunun üzerine düşerse ileride bir dil öğretmeni olabilir.

Mesela benim ilgi alanlarım aşağıdaki gibi:

Spor (başkalarının yaptığı değil, kendi yaptığım) , uzay, edebiyat-dil, bilim, teknoloji, müzik, tarih, mizah, sinema, siyaset…

Belki daha ilgi alanıma giren fakat farkına varmadığım konular vardır ve bir gün bu konular karşıma çıkar.

Kılavuzu Karga Olanın Burnu…

Doğru mesleği seçmek için bir de hayatın sizi doğru insanlarla karşılaştırması ve insanların sizi doğru bir şekilde yönlendirmesi gerekir. Mesela yazılım öğrenmek istiyorsunuz, karşınıza çok iyi, bilgili bir yazılım mühendisi çıktı ve sizdeki potansiyeli gördü ve size öğrendiği tüm bilgileri öğretmek/aktarmak istedi. Ne kadar güzel değil mi? Ya da karşınıza ansiklopedimsi bir insan olan Rahip Deli Farya çıktı, mesela yani. :)

Ümidin ve sabrın adı: Monte Kristo

Kitabın ağır olduğunu biliyorum fakat okuyup bitirince benim gibi üzülebilirsiniz bittiği için. Technopat benim için Deli Farya'nın dijital versiyonu gibi bir şey. Beni çok değiştirdi, hayatımı kurtardı. :technopat:

Yine mesela, karşınıza, sizin gelecekte sahibi olacağınız mesleği seçerken, aptalın ya da cahilin birisi çıktı. Bu ülkede çok var çünkü böyleleri. Siz mesela müzik ile ilgili ve bu konuda yeteneklisiniz diyelim. Fakat aileniz ve çevreniz sizin, çok iyi futbol oynadığınızı düşünüyor ve müzisyen değil ‘’topçu’’ olmanızı istiyor. Onların sözünü dinlerseniz olacaklar belli; kötü bir lise hayatının ardından spor akademisi gibi sizin hiç ilginizi çekmeyen bir okulda, dört duvar arasında göbekli bir spor hocasını dinlemek, sonra da atanamayıp intihar etmek. :ölü:

Fakat onları dinlemezseniz burnunuzun dikine doğru gider ve belki de işinin ehli bir insan olabilirsiniz. Hipotenüslü burnunuzun dikine gidin derim. :ROFL:

İnsanların sizi yanlış yönlendirmesine izin vermeyin fakat fikirlerinin doğru olduğu çevrenizdeki birçok insan tarafından kabul edilen bir kişi ile istişare edin. Özellikle işinin ehli haline gelmiş, tecrübesi hat safhada olan insanlar ile iletişime geçin. Belki de ileride bir ''danışman'' olursunuz. :)

Ben yanlış yönlendirilmiş bir insanım, şu anda çok farklı yerlerde olabilirdim ama yine bu sitede yer alırdım. :)

Sözün özü, her zaman sevdiğiniz meslek ile iştigal edin.(y)

Bunu yazan tosun :kıkırda: ... Şaka şaka, bunu yazan bir üniversite öğrencisidir.
  • Beğen
İfadeler: 3 kişi

Yorumlar

Bu kadar vaktinizi ayırıp, bizler için bu değerli yazıyı yazdığınız için çok teşekkür ederim. Esprili şekilde anlatımınızda çok hoşuma gitti. Ben de insanlara hep, 'Kendinizi keşfedin.' derim, artık el birliğiyle adalet ve kalkınacağız. :D :D Bir sonraki paylaşacağınız blog konusu çok ilgimi çekti, sabırla bekliyor olacağım. :)

İzninizle ben de birkaç şey söylemek istiyorum.

"İğrenç Meslekler."
Ben liseye başladığımda çok sevdiğim bi' hocam vardı. Sınıfımızda, babası apartman görevlisi olan bir değerli arkadaşımız vardı, bu çocuk ile hep dalga geçerlerdi. Bir gün dersin içinde öğretmenimiz kaynaşmamızı istedi ve bu çocuk, babasının apartman görevlisi olduğunu tekrar dile getirmek zorunda kaldığı için bazı zorbalıklara ve hakaretlere maruz kaldı. Öğretmenimiz hemen müdahale etti ve, "Hiçbir meslek iğrenç değildir." dedi. O sözüne çok hak veriyorum. Hiçbir meslek iğrenç değildir.

Seyis olmazsa atların bakıcılığını kim yapacak? Gerçekten o atların sahibi, aşırı zengin dediğimiz insanlar sabahın köründe kalkıp, atların bakımını yapacaklar mı? Sanmıyorum.

Fırıncı olmazsa, pideyi, ekmeği kim yapacak? Her gün ama her gün kalkıp, ekmek yapabilecek miyiz? Bence hayır.

Sokak görevlileri, temizlik işçileri olmazsa, 7 gün, 24 saat temizleyecek miyiz? Bütün mahalle, yerdeki bütün çöpleri toplayacak mıyız? Sanmıyorum.

Her şeyden önce onlarda ülkemizin, dünyamızın parçası insanlar. Onlarda bizler gibi çocuk oldu, onlarında çocukları var. Onlar baba/anne. Hiçbir kötü sözü hak etmiyorlar. En önemlisi ise dağılmamak, bir parça halinde durmaktır. Bu yüzden herhangi bir insan, bu nedenlerden dolayı hor görülmemeli. Kimse, "Ben seyisim" veya "Ben çobanım." diye utanmamalı. Okuma yolunda olduğumuz için elbette öyle meslekleri tercih edemem, ama o meslekteki bir insana da saygı duymalıyız. Geçmişe, şimdiki zamana bakacak olursanız, mesleğinden ötürü ve maddi durumundan dolayı dışlanan, hatta intihara kalkışan sayısız insanın olduğunu görebilirsiniz. Her insanında okuyabilecek durumu olmadığını göz önünde bulunduralım.

"Hababam Sınıfı Güle Güle" filmindeki Adile Naşit ve kızının sahnesini aklınıza getirin, dediklerimi daha iyi anlayacaksınız.

Tekrardan değerli yazınız için teşekkür ederim.

Bu arada, bugün uzun ve çok güzel bir şiir geliyor. :)
 
Son düzenleme:
D
Şiiri merakla bekliyorum. :)

Kemal Sunal'ın Kapıcılar Kralı diye bir filmi vardı, çok severim. Siz de bilirsiniz eminim. Müthiş bir hikâyedir. Ve Adile Abla çok özleniyorsun...

Apartman yöneticisi olacak sanki pezemenk.
:D
Benim ailemin çok fakir zamanları oldu, yırtık ayakkabılarla okula gidiyordum. Liseye başladığımda babam belediyede çöpçü olarak çalıştı 1 ay boyunca. Tam da oğlum bak git mevzusunun olduğu zamanlardı sanırsam. Herkese de söylerdim babamın işini.

Bir de çobanlık insan tarihinin en eski mesleklerindendir. Peygamberlerin büyük bir çoğunluğu çobanlık yapmıştır. Günümüzde sanırım sertifikalı çobanlık var.

Diğer yazıyı gece atarım.

Görüşmek üzere efendim.
 
Bunu okuyan tosun istediği işi bulsun. Parasına bakmayacaksın işin. Sen o işi yapabiliyorsan zaten o iş sana kazandırır. Severek yap.:aşk:
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
dirzo
Okuma süresi
4 dakika okuma
Görüntüleme
409
Yorumlar
3
Son güncelleme

Genel kategorisindeki diğer girdiler

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı