Yıl 1927 Cumhuriyet henüz 4 yaşında.
Mustafa Kemal Atatürk, o yıl Ankara’da toplanan Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 2. Büyük Kurultayı’nda altı gün sürecek uzun bir konuşma yapar. Bu konuşma, Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet’in kuruluşunun ayrıntılı bir hesabıdır adı Nutuktur. Atatürk, bu konuşmada Türk milletine geçmişi anlatır nasıl işgal altına girildiğini, nasıl kurtuluşun başladığını, hangi zorluklarla mücadele edildiğini tek tek açıklar.Ama konuşmanın sonunda, sadece geçmişi anlatmakla kalmaz geleceğe bir vasiyet bırakmak ister.
O vasiyetin adı “Gençliğe Hitabe” olur.
Gençliğe Hitabe:
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Atatürk Gençliğe Hitabeyi okuyor:
		
 
	
					
					
						
	
					
					
					
					
					
						
					
					
					
					
					
				Mustafa Kemal Atatürk, o yıl Ankara’da toplanan Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 2. Büyük Kurultayı’nda altı gün sürecek uzun bir konuşma yapar. Bu konuşma, Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet’in kuruluşunun ayrıntılı bir hesabıdır adı Nutuktur. Atatürk, bu konuşmada Türk milletine geçmişi anlatır nasıl işgal altına girildiğini, nasıl kurtuluşun başladığını, hangi zorluklarla mücadele edildiğini tek tek açıklar.Ama konuşmanın sonunda, sadece geçmişi anlatmakla kalmaz geleceğe bir vasiyet bırakmak ister.
O vasiyetin adı “Gençliğe Hitabe” olur.
Gençliğe Hitabe:
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Atatürk Gençliğe Hitabeyi okuyor:
 
 
		 
 
		 
 
		