Saat 7:00.
Annemin uyandırması ile güne başlıyorum. Okula gitmemin tek sebebi gitmek zorunda olmam. Okul kıyafetlerimi giyip, çantamı alıp 7.15'de evden çıkıyorum. Yürümeye başlıyorum ama kasvetli bir yağmur başlıyor. Gözlerim uykusuzluktan bayık olsa da bunun pek bir önemi yok. 850 Metrelik uzun bir yürüyüşün ardından otobüs durağına varıyorum. Duraktaki eski ve paslı bank'a oturduktan sonra gözüm duraktaki bilgi ekranına kayıyor. Bineceğim otobüsün 2 dakika sonra geleceğini görünce içime bir mutluluk doğuyor, ama bu mutluluk fiziksel olarak fark edilebilir biçimde değil. 120 Saniye geçmeden otobüs geliyor ve biniyorum. Oturacak yer olmaması içimdeki mutluluğu söndürüyor. 16 Duraklık uzun bir yolculuktan sonra niyahet iniyor ve okuluma 600 metre yürüyorum. Okula girdim ilk ders beden olduğu için bahçedeki sıraya girdik. Herkesin birbirleriyle konuşabilecek bir arkadaşı varken benim olmaması, dışarıdan belli olmasa bile içerden kendi kendimi yıpratıyor. Öğretmen gelip yoklamayı aldı ve serbest bıraktı (Spor dersi). Sınıfta kimse bu soğuk ve kasvetli havada oyun oynamak istemiyor ve herkes kantine giriyor. Kantinde oturup ödevlerimizi yaptıktan sonra blok dersin zili çalıyor ve iki derslik spor eğitimi sona eriyor (dersler blok, yani birleşik). Çantamı alıp en üst kata çıkıyorum ve sırama oturuyorum. Matematik dersinde hiçbir şey anlamadığım için 80 dakika boyunca saatin o yavaş ilerleyişini yarı kapanık gözlerimle izlerken, sonunda o zil çalıyor. Kalabalığı içinde yalnızlık çekmek bir yandan kimse ile muhatap olmama gerek olmadığı için mutlu ederken diğer yandan onları görünce biraz kıskanıyorum. Kalan dersler ise normal bir şekilde geçiyor. En son ders bitince bahçeye İstiklal Marşı'nı okumaya iniyoruz. Müdür bazı öğrencilerin bazı öğretmenleri CİMER'e şikayet ettiğini, böyle birşey yapmalarının doğru olmadığını ve ilk önce okul idaresine söylemeleri gerektiğini, yahut sorun çözülmez ise CİMER'e başvuru yapabileceklerini söyledi. Müdürün bu dolaylı tehditleri birinin birilerini şikayet ettiğini gösteriyor. Ayrıca müdür bazı öğrencilerin öğretmenine karşı saygısızlık ettiğini duyduğunu ve her saygısızlığı kendine yapılmış bileceğini belirtti. Marşı okuduk ve çıktık. Otobüs durağına doğru ilerledim ve bindim. Neyse ki bu sefer oturacak yer buldum ve oturdum. Trafik yüzünden normalden uzun sürmüştü. Sonunda indim ve evime doğru ilerledim. Bir gün daha bitti.
Annemin uyandırması ile güne başlıyorum. Okula gitmemin tek sebebi gitmek zorunda olmam. Okul kıyafetlerimi giyip, çantamı alıp 7.15'de evden çıkıyorum. Yürümeye başlıyorum ama kasvetli bir yağmur başlıyor. Gözlerim uykusuzluktan bayık olsa da bunun pek bir önemi yok. 850 Metrelik uzun bir yürüyüşün ardından otobüs durağına varıyorum. Duraktaki eski ve paslı bank'a oturduktan sonra gözüm duraktaki bilgi ekranına kayıyor. Bineceğim otobüsün 2 dakika sonra geleceğini görünce içime bir mutluluk doğuyor, ama bu mutluluk fiziksel olarak fark edilebilir biçimde değil. 120 Saniye geçmeden otobüs geliyor ve biniyorum. Oturacak yer olmaması içimdeki mutluluğu söndürüyor. 16 Duraklık uzun bir yolculuktan sonra niyahet iniyor ve okuluma 600 metre yürüyorum. Okula girdim ilk ders beden olduğu için bahçedeki sıraya girdik. Herkesin birbirleriyle konuşabilecek bir arkadaşı varken benim olmaması, dışarıdan belli olmasa bile içerden kendi kendimi yıpratıyor. Öğretmen gelip yoklamayı aldı ve serbest bıraktı (Spor dersi). Sınıfta kimse bu soğuk ve kasvetli havada oyun oynamak istemiyor ve herkes kantine giriyor. Kantinde oturup ödevlerimizi yaptıktan sonra blok dersin zili çalıyor ve iki derslik spor eğitimi sona eriyor (dersler blok, yani birleşik). Çantamı alıp en üst kata çıkıyorum ve sırama oturuyorum. Matematik dersinde hiçbir şey anlamadığım için 80 dakika boyunca saatin o yavaş ilerleyişini yarı kapanık gözlerimle izlerken, sonunda o zil çalıyor. Kalabalığı içinde yalnızlık çekmek bir yandan kimse ile muhatap olmama gerek olmadığı için mutlu ederken diğer yandan onları görünce biraz kıskanıyorum. Kalan dersler ise normal bir şekilde geçiyor. En son ders bitince bahçeye İstiklal Marşı'nı okumaya iniyoruz. Müdür bazı öğrencilerin bazı öğretmenleri CİMER'e şikayet ettiğini, böyle birşey yapmalarının doğru olmadığını ve ilk önce okul idaresine söylemeleri gerektiğini, yahut sorun çözülmez ise CİMER'e başvuru yapabileceklerini söyledi. Müdürün bu dolaylı tehditleri birinin birilerini şikayet ettiğini gösteriyor. Ayrıca müdür bazı öğrencilerin öğretmenine karşı saygısızlık ettiğini duyduğunu ve her saygısızlığı kendine yapılmış bileceğini belirtti. Marşı okuduk ve çıktık. Otobüs durağına doğru ilerledim ve bindim. Neyse ki bu sefer oturacak yer buldum ve oturdum. Trafik yüzünden normalden uzun sürmüştü. Sonunda indim ve evime doğru ilerledim. Bir gün daha bitti.