Daha fazla
- Sistem Özellikleri
- RTX 4060TI 8GB, Ryzen 5 5600, 16 GB DDR4 3200Mhz CL16 RAM, ASUS A320M-F, Snowman M200, Aego Gamegaraj 650W PSU
- Cinsiyet
- Erkek
- Meslek
- Öğrenci
Normalde 80 saatlik oyuna 12 saat sonra yorum yapmak huyum değildir ama oyun hakkında kararsız kalanlar bol ve benim de ülke gündemi, sınavlarım vs. derken oyunu uzun vakitler oynamam biraz geç olacak gibi bu yüzden önden yorumlarımı yapayım dedim. Bu bir ön inceleme bile değil. Sadece 12 saatte ne yaşadığımı aktaracağım.
İncelemeymiş gibi paragraflara ayıracağım ki ilgilendiğiniz kısımları okuyup geçebilin.
Oyunu Nereden Oynuyorum:
İncelemelerde bir oyunu nereden oynadığımız da işin içine maddi bir durum girdiği için fark ediyor. Oyunu korsan oynamıyorum(Zaten korsana düşmedi daha) ve Ubisoft+ ile oynamıyorum. Gidip 56 dolar verip Steam'den ön sipariş geçmiştim. Yani oyunu herhangi bir şekilde ücretsiz ya da ucuza alan birinin yorumları olmayacak bu. Bazılarınıza hava atmak gibi gelebilir(Ki para üzerinden atılan hava en nefret ettiğim şeydir) lakin aynı oyunu hem korsan hem para verip alarak oynadıysanız bir oyunu nasıl elde edip oynadığınızın yorumlarınıza az çok etki ettiğini anlarsınız. Bu yüzden nasıl elde ettiğimden bahsettim.
Hikâye:
Hikâye yalan yok oldukça iyi açılıyor. Ve hatta açık dünyaya salınana kadar(Ki bu 2 saat falan yapıyor) oynadığınız kadar ara sahne izliyorsunuz ve sunumu, müziği, görevlerde yaptığınız şeyler keyif veriyor. Lakin oyun sizi açık dünyaya tam anlamıyla salmak istediği noktada işin kötü bir hâl alacağını anlıyorsunuz. Çünkü aynı AC Valhalla ve Far Cry 6 gibi bölgelere ayrılmış harita ve her bölgede alt edilmesi gereken düşman tiplemeleri sistemine geçiyor oyun. Ki o noktadan sonra zaten sunum ve görev kalitesi yokuş aşağı gidiyor. Görevlerin tamamen açık dünyada geçmesi ve zaten yaptığınız şeyleri tekrar yapmanızı beklemesi bir yana gerçekten kayda değer olabilecek görevler ise kısa kesilmiş. Bu oyun bilmiyorsanız Quebec(Syndicate ve Odyssey'i yapan) tarafından geliştirilirken sonradan işin içine tüm Ubisoft stüdyoları dahil oldu ve ana ekip Montreal(AC1-Valhalla'ya kadar tüm ana oyunları yapan) oldu. Ve bunu hissediyorsunuz. Origins ve Valhalla'daki kalitesiz sunumları yapan Montreal'in işin içine dahil olduğu ve sunum tarafında Syndicate ve Odyssey'de iyi iş yapan Quebec'e taş koyduğunu çok fena hissediyorsunuz ne yazık ki. Daha da bir şey diyemiyorum çünkü daha Yasuke açılmadı bile. Bir de hikâye çok klişe be. Zaten sunum ve yapı olarak iyi değil, bir de ne olacağını bildiğiniz olayların, altından ne halt çıkacağını bildiğiniz karakter tiplemelerinin oyunda gözükmesi sizi iyice koparıyor oyundan. Çoğu zaman bu kadar klişe ve ucuz olduğu için güldüm hikâyeye.
Optimizasyon:
Optimizasyon ve hatalar anlamında oyun iyi demiştim lakin yanılmışım. Oyun sadece giriş bölümleri için optimize edilmiş. Girişi bitirip açık dünyada yeni bölgelere geçtiğiniz anda hem oynanış hem optimizasyon anlamında oyun bitiyor. Aşırı derecede FPS droplar, haritayı açmak istediğinde 7. nesil oyun gibi yükleme yapması, menülere gir çık yapınca FPS'in düşmesi, ara sahneler 30FPS'e kilitli olduğu için Frame Gen teknolojisi yüzünden ara sahnelerin yer yer bozulması, Ara sahnelerde ani kamera geçişinde drop yaşanması, yatmanız gereken çalıda eğilince görülmemek, eğilseniz yeten çalıda yatınca bile görünmek, boşluğa tırmanmaya çalışıp çıkıntıya tutunmamak gibi bolca problemi var oyunun.
Oynanış:
Oynanış sevdiğim tek kısım oldu. Dövüşmek, aynı Odyssey gibi oturaklı ve keyifli hissettiriyor. O Valhalla'daki keyifsizlik gitmiş lakin şunu söylemeliyim ki bu oyunda oynanışı bitiren bir şey var. Birincisi oynanış hem silah anlamında sadece 3 parçadan oluşuyor ve karakter geliştirme anlamında o kadar da çeşitlenmiyor, ikincisi ise karakteri geliştirmek için yan etkinlik yapmak şart. Bunu seviye atlamak olarak düşünmeyin. Seviyeyi her türlü atlıyorsunuz. Problem şu, ne kadar seviye atlarsanız atlayın sadece yan etkinlikle kazanılan bilgi puanlarını toplamadan yeni yetenek sütunlarını açamıyorsunuz. Problem de bu zaten. Mesela benim harcanmamış 20 yetenek puanım vardı ama yeni bir yetenek alamıyordum çünkü oyun benden gidip yan etkinlik yapmamı bekliyordu. Kendi içinde zaten çok fazla çeşitlenmeyen oyunun bir de o minimal çeşitlilik için senden yan etkinlik yapmanı istemesi çok saçma bir karar olmuş. Ayrıca gizlilikte de şu saçmalık var. Islık çaldığınızda düşmanlar sizin önünüze doğru geliyor lakin oyundaki düşmanların çok büyük bir kısmı önden suikast yapmak istediğinizde sizi engelleyebiliyor. Bu yüzden ıslık sistemi hiçbir halta yaramıyor. Ha çoğu bölge tamamen gizliliğe uyumlu ve gizlilik anında birini öldürdüğünüzde ya da loot yaptığınızda eğer bölge güvenliyse ve çevrede sizi fark eden düşman yoksa oyun otomatik kayıt alıyor. Yani ıslık sistemi çalışmasa bile bekleme ve risk alma yöntemleri ile gizlilik yine keyifli oluyor. Bu arada oyunda bosslar dahil çoğu düşmanı eğer bol bol loot ve yan etkinlik yapıyorsanız gizlilik ile tekte alabiliyorsunuz. Karakter overpowered oluyor çok rahat.
Yan etkinlik ve Yan görevler:
İşte bu kısım Montreal ile Quebec farkını çok rahat anladığınız kısım. Yeri geliyor oldukça keyif alıyorsunuz yeri geliyor tiksiniyorsunuz. Öncelikle şunu söyleyeyim, yan görev diye verilen ve sadece 5 saniye ara sahnesi olan, amacınızın ise aynı bölgede 100 tane düşmanı öldürmekten ibaret olan görevleri oyunun aksine ben yan görev diye saymıyorum. Geriye kalanlara bakarsak eğer, yan görevler hiç özenilmemiş be arkadaşlar. Koca bir tarikatı indirmenizi isteyen yan görev serisinde bile ara sahneler çok kısa ve "Benim için şu tarikatı indirir misin?" seviyesinden ibaret. Koca tarikat be! Yan görev serisinin sunumu bu kadar dandik olmamalı. Bunlar, Odyssey'in yan görevlerini hazırlayan Quebec'ten çıkmış olamaz yani. Öte yandan kaledeki özel düşmanları öldürme ve sandık lootlama, parşömen toplama, mezar lootlama gibi kıytırık yan etkinlikler yine duruyor. Bir tane de meditasyon yan etkinlikleri var ve bunların her biri kendi sunumu ve amaçları olan yan görev serisinden oluşuyor aslında. Quebec'in tasarladığını anladığınız yan etkinlikler bunlar işte. Önce ana görevler ile girişi verilen ve kalanını meditasyon etkinlikleri ile tamamladığınız, karakterlerin geçmişte ne yaptığını, ne ettiğini anlatan oldukça keyifli ve güzel bir yan etkinlik serisi var ortada. Oyunda en azından şu anlık sunum ve amaç bakımından düzgün olan tek yan etkinlik bu meditasyonlar. Ve ne yazık ki karakter geliştirme anlamında size en az katkısı olanlar da bunlar.
Bir Assassin's Creed Sonuçta Bu, Assassin-Templer Olayları Nasıl:
Yoklar. Yani ortada hidden blade ve şapka var, bir ekip toplama olayı da var ama ortada assasinlik olayı yok. Hikâyenin başından beri bir kutunun içindeki eşyanın peşindeyiz ve onun apple of eden olduğu belli lakin oyun bunun lafını etmemek için elinden geleni yapıyor. Templer olayı ise templer adıyla değil de farklı farklı adlar ile anılmış. Oyundan çok fazla templer diye nitelendirebilecek ve farklı görev serilerine ayrılan tarikatlar var.
Mevsim Olayı Nasıl:
Şu ana kadar 3 mevsim gördüm ve Kış mevsiminde karda yürüyünce yavaşlamamız hariç oynanış tarafında bahsedildiği kadar etkili bir şey göremedim ben. Görsel anlamda oyunun değişmesi iyi fakat dediğim gibi pazarlandığı kadar etkili de değil.
Bir Karakter Gizli, Diğeri Dövüşçü Olayı Nasıl:
Açık konuşayım Yasuke ile gerçekten de gizlilik ve parkur yapılmaz. Karakteri kısacık kontrol ettiğiniz giriş bölümünde bile anlıyorsunuz bunu lakin eğer önceki 3 oyunu benim gibi sömürüp %100 bitirdeyseniz Naoe ile gizli gitme zorunluluğu hissetmeyeceksiniz. Evet, karakter çok kırılgan ve 3-5 vuruşta yatırıyorlar aşağı ama eğer seviyeniz düşmanlar ile aynı ise yine çok rahat aşağı indirebiliyorsunuz düşmanları. Düşmanların saldırılarından kaçınma, parry yapma aralığı çok fazla verilmiş. Yanında 5 düşmanla saldıran bir mini boss bile gelse Naoe ile indirmek çok zorlamıyor sizi. Aslında bu kötü bir olay. Çünkü oyun çok büyük oranda Naoe için tasarlanmış. Gizlilik ve tırmanma zaten ana element. Yasuke'de bunlar kısıtlı. Naoe'de dövüş olmaması gerekiyordu ki dengelenme olsun ama dediğim gibi Naoe ile dövüşmek de çok problem yaratmıyor. Açıkçası ben tüm oyunu bu gidişle Naoe ile oynarım. Ha tabii bazı görevler zorunlu Yasuke içeriyor ama onlar ayrı.
Görsel ve Açık Dünya Tasarımı:
Görsel anlamda etkileyici. Ubisoft'un yıllardır hep başardığı tek şey zaten. Lakin bu oyunda eğer yüksek ayarlarda oynuyorsanız şu sinirinizi bozacak, etrafta çok fazla çimen, ağaç ve dağlık alan var. Bu yüzden zaten atla bir yere gitmek işkence oluyor, üstüne çoğu zaman nereye gittiğinizi ve karakterinizi de göremiyorsunuz. Ekran sürekli yeşil ağaç yapraklarıyla dolu oluyor. Uzaktan baktığınızda çok güzel bir görüntü var ama içine girdiğinizde bazen gerçekten çok sinir ediyor.
Oyun İçi Ödemeler ve Battlepass sistemi:
AC oyunları artık aynı Call of Duty gibi tek bir hub üzerinden ilerlemeye kuruldu. Hatta AC Shadows'un kendi menüsü bile yok. Hub sisteminde AC Shadows'a gelip üzerine tıklıyorsunuz ve load seçeneğine bastığınızda oyunu girmiş oluyorsunuz. Bu HUB'da bolca mikro ödeme var. Hiç ihtiyaç duymayacağınız ve 1-2 saat içinde sizin seviyenizden düşük kalacağı için güçsüzlecek silah ve zırh setleri satılıyor mağazada. Bir de battlepass koymuşlar ama şu anlık ücretli değil. Oyun içinde haftalık ek hedefler geliyor. Bunları yapınca 700 puan alıyorsunuz. Her 500-600 puanda battlepass bir seviye ileri gidiyor ve oyun içi ödül veriyor. Tamamen tek kişilik bir oyunda böyle şeylerin olması size zarar vermese bile iyi hissettirmiyor arkadaşlar, kendimizi kandırmaya gerek yok.
En İyi AC Olabilir Mi:
Forumda bilen biliyor daha geçen PS3'te AC2'yi oynayıp platin kupa aldım. Yani neredeyse %100'ledim oyunu ve hayır arkadaşlar. O yıllar önceki AC oyunu bile bir kere açıldı mı bu oyunlardan daha iyi şeyler vaat ediyor hâla daha. Açıkçası AC2'deki 15 saatlik %100 serüvenim, bu oyunda 10 saatlik serüvenden daha keyifli geçmişti. Eskiler bir kenara, oynanış anlamında Valhalla'dan iyi olabilir, sunum anlamında özellikle Qeubec'ten çıkan görevler keyifli olabilir ama bu oyun yine de oynanışın tekrara düşmesi ve hissiyatı, yan görevlerin kalitesi ve hikâyenin sunumu tarafında Odyssey'e hâla daha yeniliyor. Odyssey, bu dörtlü içerisinde hâla daha en iyisi. Daha 10 saat oynadın nereden biliyorsun demeyin. Bir AC oyunundan bahsediyoruz 10. saat ile 80. saat aynı olacak. Ve ben Ubisoft'u tanıyorum. Temeller Quebec tarafından atılmış olsa da ve temelinde iyi hissettirse de Ubisoft'un "Bu tutmazsa batacağız" düşüncesi yüzünden Montreal'i işin içine dahil etmesi ile bu oyunun bitmesi bir olmuş. Temel kaliteli ve Quebec tarafından yapılmış, geriye kalanlar ise Origins ve Valhalla'yı yapan o Montreal'in elinden çıkan ve kalitesiz hissettiren yapıda.
Sonuç:
Zamanında bir Ubisoft oyununu 20 yıl sonra bile oynasan yine bir şey kaçırmış gibi hissetmezsin demiştim. Bu oyunda aynen öyle. Umarım bu kadar kesin konuşmama rağmen beni yanıltır ve çok farklı şeyler çıkar diyeceğim ama başkalarının incelemelerinden anladığım kadarıyla böyle bir şey olmayacak.
İncelemeymiş gibi paragraflara ayıracağım ki ilgilendiğiniz kısımları okuyup geçebilin.
Oyunu Nereden Oynuyorum:
İncelemelerde bir oyunu nereden oynadığımız da işin içine maddi bir durum girdiği için fark ediyor. Oyunu korsan oynamıyorum(Zaten korsana düşmedi daha) ve Ubisoft+ ile oynamıyorum. Gidip 56 dolar verip Steam'den ön sipariş geçmiştim. Yani oyunu herhangi bir şekilde ücretsiz ya da ucuza alan birinin yorumları olmayacak bu. Bazılarınıza hava atmak gibi gelebilir(Ki para üzerinden atılan hava en nefret ettiğim şeydir) lakin aynı oyunu hem korsan hem para verip alarak oynadıysanız bir oyunu nasıl elde edip oynadığınızın yorumlarınıza az çok etki ettiğini anlarsınız. Bu yüzden nasıl elde ettiğimden bahsettim.
Hikâye:
Hikâye yalan yok oldukça iyi açılıyor. Ve hatta açık dünyaya salınana kadar(Ki bu 2 saat falan yapıyor) oynadığınız kadar ara sahne izliyorsunuz ve sunumu, müziği, görevlerde yaptığınız şeyler keyif veriyor. Lakin oyun sizi açık dünyaya tam anlamıyla salmak istediği noktada işin kötü bir hâl alacağını anlıyorsunuz. Çünkü aynı AC Valhalla ve Far Cry 6 gibi bölgelere ayrılmış harita ve her bölgede alt edilmesi gereken düşman tiplemeleri sistemine geçiyor oyun. Ki o noktadan sonra zaten sunum ve görev kalitesi yokuş aşağı gidiyor. Görevlerin tamamen açık dünyada geçmesi ve zaten yaptığınız şeyleri tekrar yapmanızı beklemesi bir yana gerçekten kayda değer olabilecek görevler ise kısa kesilmiş. Bu oyun bilmiyorsanız Quebec(Syndicate ve Odyssey'i yapan) tarafından geliştirilirken sonradan işin içine tüm Ubisoft stüdyoları dahil oldu ve ana ekip Montreal(AC1-Valhalla'ya kadar tüm ana oyunları yapan) oldu. Ve bunu hissediyorsunuz. Origins ve Valhalla'daki kalitesiz sunumları yapan Montreal'in işin içine dahil olduğu ve sunum tarafında Syndicate ve Odyssey'de iyi iş yapan Quebec'e taş koyduğunu çok fena hissediyorsunuz ne yazık ki. Daha da bir şey diyemiyorum çünkü daha Yasuke açılmadı bile. Bir de hikâye çok klişe be. Zaten sunum ve yapı olarak iyi değil, bir de ne olacağını bildiğiniz olayların, altından ne halt çıkacağını bildiğiniz karakter tiplemelerinin oyunda gözükmesi sizi iyice koparıyor oyundan. Çoğu zaman bu kadar klişe ve ucuz olduğu için güldüm hikâyeye.
Optimizasyon:
Optimizasyon ve hatalar anlamında oyun iyi demiştim lakin yanılmışım. Oyun sadece giriş bölümleri için optimize edilmiş. Girişi bitirip açık dünyada yeni bölgelere geçtiğiniz anda hem oynanış hem optimizasyon anlamında oyun bitiyor. Aşırı derecede FPS droplar, haritayı açmak istediğinde 7. nesil oyun gibi yükleme yapması, menülere gir çık yapınca FPS'in düşmesi, ara sahneler 30FPS'e kilitli olduğu için Frame Gen teknolojisi yüzünden ara sahnelerin yer yer bozulması, Ara sahnelerde ani kamera geçişinde drop yaşanması, yatmanız gereken çalıda eğilince görülmemek, eğilseniz yeten çalıda yatınca bile görünmek, boşluğa tırmanmaya çalışıp çıkıntıya tutunmamak gibi bolca problemi var oyunun.
Oynanış:
Oynanış sevdiğim tek kısım oldu. Dövüşmek, aynı Odyssey gibi oturaklı ve keyifli hissettiriyor. O Valhalla'daki keyifsizlik gitmiş lakin şunu söylemeliyim ki bu oyunda oynanışı bitiren bir şey var. Birincisi oynanış hem silah anlamında sadece 3 parçadan oluşuyor ve karakter geliştirme anlamında o kadar da çeşitlenmiyor, ikincisi ise karakteri geliştirmek için yan etkinlik yapmak şart. Bunu seviye atlamak olarak düşünmeyin. Seviyeyi her türlü atlıyorsunuz. Problem şu, ne kadar seviye atlarsanız atlayın sadece yan etkinlikle kazanılan bilgi puanlarını toplamadan yeni yetenek sütunlarını açamıyorsunuz. Problem de bu zaten. Mesela benim harcanmamış 20 yetenek puanım vardı ama yeni bir yetenek alamıyordum çünkü oyun benden gidip yan etkinlik yapmamı bekliyordu. Kendi içinde zaten çok fazla çeşitlenmeyen oyunun bir de o minimal çeşitlilik için senden yan etkinlik yapmanı istemesi çok saçma bir karar olmuş. Ayrıca gizlilikte de şu saçmalık var. Islık çaldığınızda düşmanlar sizin önünüze doğru geliyor lakin oyundaki düşmanların çok büyük bir kısmı önden suikast yapmak istediğinizde sizi engelleyebiliyor. Bu yüzden ıslık sistemi hiçbir halta yaramıyor. Ha çoğu bölge tamamen gizliliğe uyumlu ve gizlilik anında birini öldürdüğünüzde ya da loot yaptığınızda eğer bölge güvenliyse ve çevrede sizi fark eden düşman yoksa oyun otomatik kayıt alıyor. Yani ıslık sistemi çalışmasa bile bekleme ve risk alma yöntemleri ile gizlilik yine keyifli oluyor. Bu arada oyunda bosslar dahil çoğu düşmanı eğer bol bol loot ve yan etkinlik yapıyorsanız gizlilik ile tekte alabiliyorsunuz. Karakter overpowered oluyor çok rahat.
Yan etkinlik ve Yan görevler:
İşte bu kısım Montreal ile Quebec farkını çok rahat anladığınız kısım. Yeri geliyor oldukça keyif alıyorsunuz yeri geliyor tiksiniyorsunuz. Öncelikle şunu söyleyeyim, yan görev diye verilen ve sadece 5 saniye ara sahnesi olan, amacınızın ise aynı bölgede 100 tane düşmanı öldürmekten ibaret olan görevleri oyunun aksine ben yan görev diye saymıyorum. Geriye kalanlara bakarsak eğer, yan görevler hiç özenilmemiş be arkadaşlar. Koca bir tarikatı indirmenizi isteyen yan görev serisinde bile ara sahneler çok kısa ve "Benim için şu tarikatı indirir misin?" seviyesinden ibaret. Koca tarikat be! Yan görev serisinin sunumu bu kadar dandik olmamalı. Bunlar, Odyssey'in yan görevlerini hazırlayan Quebec'ten çıkmış olamaz yani. Öte yandan kaledeki özel düşmanları öldürme ve sandık lootlama, parşömen toplama, mezar lootlama gibi kıytırık yan etkinlikler yine duruyor. Bir tane de meditasyon yan etkinlikleri var ve bunların her biri kendi sunumu ve amaçları olan yan görev serisinden oluşuyor aslında. Quebec'in tasarladığını anladığınız yan etkinlikler bunlar işte. Önce ana görevler ile girişi verilen ve kalanını meditasyon etkinlikleri ile tamamladığınız, karakterlerin geçmişte ne yaptığını, ne ettiğini anlatan oldukça keyifli ve güzel bir yan etkinlik serisi var ortada. Oyunda en azından şu anlık sunum ve amaç bakımından düzgün olan tek yan etkinlik bu meditasyonlar. Ve ne yazık ki karakter geliştirme anlamında size en az katkısı olanlar da bunlar.
Bir Assassin's Creed Sonuçta Bu, Assassin-Templer Olayları Nasıl:
Yoklar. Yani ortada hidden blade ve şapka var, bir ekip toplama olayı da var ama ortada assasinlik olayı yok. Hikâyenin başından beri bir kutunun içindeki eşyanın peşindeyiz ve onun apple of eden olduğu belli lakin oyun bunun lafını etmemek için elinden geleni yapıyor. Templer olayı ise templer adıyla değil de farklı farklı adlar ile anılmış. Oyundan çok fazla templer diye nitelendirebilecek ve farklı görev serilerine ayrılan tarikatlar var.
Mevsim Olayı Nasıl:
Şu ana kadar 3 mevsim gördüm ve Kış mevsiminde karda yürüyünce yavaşlamamız hariç oynanış tarafında bahsedildiği kadar etkili bir şey göremedim ben. Görsel anlamda oyunun değişmesi iyi fakat dediğim gibi pazarlandığı kadar etkili de değil.
Bir Karakter Gizli, Diğeri Dövüşçü Olayı Nasıl:
Açık konuşayım Yasuke ile gerçekten de gizlilik ve parkur yapılmaz. Karakteri kısacık kontrol ettiğiniz giriş bölümünde bile anlıyorsunuz bunu lakin eğer önceki 3 oyunu benim gibi sömürüp %100 bitirdeyseniz Naoe ile gizli gitme zorunluluğu hissetmeyeceksiniz. Evet, karakter çok kırılgan ve 3-5 vuruşta yatırıyorlar aşağı ama eğer seviyeniz düşmanlar ile aynı ise yine çok rahat aşağı indirebiliyorsunuz düşmanları. Düşmanların saldırılarından kaçınma, parry yapma aralığı çok fazla verilmiş. Yanında 5 düşmanla saldıran bir mini boss bile gelse Naoe ile indirmek çok zorlamıyor sizi. Aslında bu kötü bir olay. Çünkü oyun çok büyük oranda Naoe için tasarlanmış. Gizlilik ve tırmanma zaten ana element. Yasuke'de bunlar kısıtlı. Naoe'de dövüş olmaması gerekiyordu ki dengelenme olsun ama dediğim gibi Naoe ile dövüşmek de çok problem yaratmıyor. Açıkçası ben tüm oyunu bu gidişle Naoe ile oynarım. Ha tabii bazı görevler zorunlu Yasuke içeriyor ama onlar ayrı.
Görsel ve Açık Dünya Tasarımı:
Görsel anlamda etkileyici. Ubisoft'un yıllardır hep başardığı tek şey zaten. Lakin bu oyunda eğer yüksek ayarlarda oynuyorsanız şu sinirinizi bozacak, etrafta çok fazla çimen, ağaç ve dağlık alan var. Bu yüzden zaten atla bir yere gitmek işkence oluyor, üstüne çoğu zaman nereye gittiğinizi ve karakterinizi de göremiyorsunuz. Ekran sürekli yeşil ağaç yapraklarıyla dolu oluyor. Uzaktan baktığınızda çok güzel bir görüntü var ama içine girdiğinizde bazen gerçekten çok sinir ediyor.
Oyun İçi Ödemeler ve Battlepass sistemi:
AC oyunları artık aynı Call of Duty gibi tek bir hub üzerinden ilerlemeye kuruldu. Hatta AC Shadows'un kendi menüsü bile yok. Hub sisteminde AC Shadows'a gelip üzerine tıklıyorsunuz ve load seçeneğine bastığınızda oyunu girmiş oluyorsunuz. Bu HUB'da bolca mikro ödeme var. Hiç ihtiyaç duymayacağınız ve 1-2 saat içinde sizin seviyenizden düşük kalacağı için güçsüzlecek silah ve zırh setleri satılıyor mağazada. Bir de battlepass koymuşlar ama şu anlık ücretli değil. Oyun içinde haftalık ek hedefler geliyor. Bunları yapınca 700 puan alıyorsunuz. Her 500-600 puanda battlepass bir seviye ileri gidiyor ve oyun içi ödül veriyor. Tamamen tek kişilik bir oyunda böyle şeylerin olması size zarar vermese bile iyi hissettirmiyor arkadaşlar, kendimizi kandırmaya gerek yok.
En İyi AC Olabilir Mi:
Forumda bilen biliyor daha geçen PS3'te AC2'yi oynayıp platin kupa aldım. Yani neredeyse %100'ledim oyunu ve hayır arkadaşlar. O yıllar önceki AC oyunu bile bir kere açıldı mı bu oyunlardan daha iyi şeyler vaat ediyor hâla daha. Açıkçası AC2'deki 15 saatlik %100 serüvenim, bu oyunda 10 saatlik serüvenden daha keyifli geçmişti. Eskiler bir kenara, oynanış anlamında Valhalla'dan iyi olabilir, sunum anlamında özellikle Qeubec'ten çıkan görevler keyifli olabilir ama bu oyun yine de oynanışın tekrara düşmesi ve hissiyatı, yan görevlerin kalitesi ve hikâyenin sunumu tarafında Odyssey'e hâla daha yeniliyor. Odyssey, bu dörtlü içerisinde hâla daha en iyisi. Daha 10 saat oynadın nereden biliyorsun demeyin. Bir AC oyunundan bahsediyoruz 10. saat ile 80. saat aynı olacak. Ve ben Ubisoft'u tanıyorum. Temeller Quebec tarafından atılmış olsa da ve temelinde iyi hissettirse de Ubisoft'un "Bu tutmazsa batacağız" düşüncesi yüzünden Montreal'i işin içine dahil etmesi ile bu oyunun bitmesi bir olmuş. Temel kaliteli ve Quebec tarafından yapılmış, geriye kalanlar ise Origins ve Valhalla'yı yapan o Montreal'in elinden çıkan ve kalitesiz hissettiren yapıda.
Sonuç:
Zamanında bir Ubisoft oyununu 20 yıl sonra bile oynasan yine bir şey kaçırmış gibi hissetmezsin demiştim. Bu oyunda aynen öyle. Umarım bu kadar kesin konuşmama rağmen beni yanıltır ve çok farklı şeyler çıkar diyeceğim ama başkalarının incelemelerinden anladığım kadarıyla böyle bir şey olmayacak.