Sınav öğrencisiyim, tutmuyorum veya ilim öğreniyorum tutmama gerek yok gibi mazeretler kabul edilebilir mazeretler değildir. Aksi halde Ramazan dışındaki bir ayda 60+tutmadığın gün kadar ara vermeden (61 diye bilinir) kefaret orucu tutmak zorundasın. Bunun 60 günü ceza, üzerine eklenenler ise tutmadığın günler şeklindedir. Diyelim 15 gün tutmadın, tutman gereken kefaret 75 gündür.
        
        
     
    
        
    
    
        
            Dediği şey, yani okula gitmek veya eğitimi etkileyebileceği tek başına mazeret kabul edilemeyeceği için, kefaret gereklidir.
        
        
     
Kaza orucu günü gününe tutulur.
	
		
			
			
				
				
					Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun inanç, ibadet, ahlak ve sosyal hayat ile ilgili güncel fetva, karar ve mütalaalarını bulabilirsiniz. Dini sorularınızı yöneltebilirsiniz.
				
				
					
					kurul.diyanet.gov.tr
				
			 
		 
	 
Ramazan orucunu tutmakla yükümlü olduğu hâlde tutmamış veya bir mazeretten dolayı tutamamış kimseler; öncelikle tutmadıkları bu oruçların sayısını belirlerler ve bu oruçlarını, oruç tutmanın yasak olduğu bayram günlerinin dışındaki günlerde kaza ederler.
Tutulacak her kaza orucuna, “Üzerimde borç olan ilk orucun kazasına…” diye niyet edilmesi uygun olur. Kazaya kalan oruçların hesaplanması konusunda iki durum söz konusu olabilir:
a. Kişi mükellef olduğundan beri hiç oruç tutmamış olabilir. Bu durumda ergenlikten itibaren geçen her yıl itibarı ile bir kameri ay hesabı ile —ki, bu yirmi dokuz veya otuz gündür; ihtiyaten otuz gün tercih edilmesi uygundur— oruçlarını tutar.
b. Kişi mükellef olduktan sonra bazı oruçları kazaya bırakmış olabilir. Bu durumda mümkün mertebe tutulmayan oruçların sayısı hesaplanıp gününe gün kaza edilir.
Orucunu mazeretsiz olarak terk eden kimselerin kaza yanında tevbe ve istiğfar etmesi de gerekir.
Gördüğünüz üzere gayet açık. Keyfi tutmasan bile sorumluluğun günü gününe kaza etmek.
    
        
    
    
        
            Kur'an'da Allah "8. sınıfta olanlar oruç tutmayabilir" buyurmadığına göre, ergenliğe girmiş her kişi seferilik veya ağır hastalık, ölüm kalım durumu hariç (orada farklılıklar söz konusu) ibadetlerinden sorumludur.
        
        
     
Kur’an’da Allah su bulamazsanız toprakla abdest alabilirsiniz demiştir, teyemmüm diye bir kolaylık sağlamıştır. Oysa toprağın temizleyici özelliği olmamasını geçtim, türlü türlü mikrop barındırır. Yaraya basılan toprak tetanos sebebiyle ölüme sebep verebilir. İslam’ın içeriği ve ruhu her şeyden önce kolaylık sağlamaktır.
1500 yıl önce 8. Sınıf olmadığına göre Kur’an’dan “8. Sınıflar şunu yapmalıdır” diye kesin hüküm beklemek gerçekçi değildir. Din madem ki zaman ve mekandan bağımsız olarak evrenseldir, ruhu anlaşılarak her koşula uygulanabilir. O yıllarda 1 tam gün sürebilecek 90 km’lik seyahat oruç için mazeret sayılırken, bugün aynı yol 2 saat, okul ise tüm gün sürmektedir. Bu durumda 2 saatlik yol gidenin mi mazereti daha mantıklıdır, yoksa 8 saat okulda eğitim görenin mi? İlk ayeti “Oku” olan, eğitime önem veren bir din için bence hangisinin daha mühim olduğu çok açık. Oysa sizin yaptığınız yoruma göre 2 saat yol giden adam isterse oruç tutmayabilir, ama tüm gün ders çalışmak eğitim almak için kafa patlatan çocuk oruç tutmak zorunda yoksa günaha girecek. 
Ortada net bir ayet olamayacağı için de bu durumu istediğim gibi yorumlarım, hatalıysam gün gelip de sorguya çekilirsem de hesabını veririm. İşte bu gibi yorumlardan dolayı din bireyseldir. Allah herkesi kişisel olarak sorguya çekecektir sonuçta, herkesi kendi yaptığından ve düşündüğünden sorumlu tutacaksa bal gibi de bireysel bir iştir. Günün sonunda kişinin neye nasıl yorum getirdiği ve bu yorumun doğru olup olmamasının sorumluluğu, o kişinin kendisine aittir. Kimseye de sorgulamak düşmez.