Öncelikle ifade etmem gerekir ki "ilahi aşk" nitelemesine, ifrat ve tefritten uzak olma koşuluna ters düşebileceğini düşünmem sebebiyle temkinli yaklaşıyorum. Daha çok, doğru anlamlandırılmış ya da anlanmış "sevgi" olarak nitelendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
İkili kıyas yapmak gerekirse; fani aşk, arzu ve isteklerden beslenir. İnsanın dürtülerine teslim olması, aşk için bir sorun teşkil etmez. Dürtülerine teslim olan insanın ise aklı ve hükümleri şaşar. İlahi sevgi ise tüm arzu ve isteklerin reddine ihtiyaç duyar. İnsanın belli bir olgunlaşma süreci içinde, sürekli kendi ile uğraşması gerekir. Yargı ve hükümlerine dikkat etmesini, yaratılmış her canlıya değer vermesini sağlar. "Ben buyum, beni böyle sev" gibi bir cümle, ilahi sevgiye sahip birinin ağzından dökülemez. Anlaması, öğrenmesi ve gelişmesi gerekir. Yalan, kibir ve riya ve benzeri kötü hallerden uzaklaşması elzemdir. Çünkü sevdiği; tüm bilginin yegane sahibi, her şeyi bilen ve her yaptığı güzel olan yegane varlıktır ve O'nun istekleri, heveslerinden ötürü değildir ki O her türlü eksiklikten uzaktır.