Arthur Morgan Felsefesi

Arthur Morgan, bence çok derin bir karakter.

Öncelikle Arthur'dan bahsedelim. Arthur hikayede gerçekten fiziksel olarak çok güçlü bir karakter. Oynarken bize pek öyle görünmüyor ama, az biraz dikkat ederseniz oyundaki karakterlerin çoğu aslında çok zayıf. Özellikle siviller gerçekten Arthur ile kıyaslayınca dökülüyorlar.

Aynı zamanda Arthur karakter olarak "aptal" bir karakter. Aslında değil, bugün bunu açıklayacağım.
Hikaye'nin özellikle Rhodes kasabasında geçen kısmı, ve sonrasında; Arthur bize "Güçlü ama Aptal" olarak tanıtılıyor. Özellikle birden fazla kişinin bulunduğu sahnelerde, Arthur'u tanımayanlar "aptal" olarak sesleniyor. Böyle demelerinin sebebi, Arthur'un yüzüne boş bir gülümseme takınması.
Arthur çoğu ara sahnede, özellikle kendisinin dahil olmadığı konuşmalarda, meraklı bir çocuk gibi etrafa bakıyor. Ve böylesine çam yarması gibi gözüken birinin bu kadar saf bakması insanlarda aptal olduğu düşüncesini uyandırıyor.

İnsanların onu aptal sanmasının bir diğer sebebi de konuşması. Seçtiği kelimeler.
Arthur ile kasabada rastgele bir insana, Greet (Selamlama) yaparsanız. Hep aynı şeyleri söyler. 5 farklı hitap şekli var ve hep bunları söylüyor.
Türkçe olarak ifade edeceğim, söyledikleri aşağı yukarı şöyle bir şey:

"Selam Bayım"
"Merhaba Hanımefendi"
"Bayım..."
"Hanımefendi..."
"Günaydın efendim"

Daha fazlası için tekrar Selamlamanız gerekiyor. Bu sefer de;

"Atınız güzelmiş"
"Kasabanız güzelmiş"
"Size bulaşmak yürek ister"

Gibi şeyleri farklı kelimeler ile söylüyor. Ama insanlar Arthur'u ciddiye almıyor, Arthur rastgele birine iltifat ettiği zaman, "hıhım" "yees" gibi cevaplar veriyorlar.
Aynı insanlara hiçbir şey söylemeden yanlarından geçerseniz, belki de onlar size iltifat edecek veya selam verecek.
Kalabalık bir yerde sadece yürürseniz, insanlar özellikle onlara çarptığınız zaman normalde sizi umursamadıkları halde çok farklı şeyler söylüyorlar.
Ama burada çok güzel bir detay var. NPC'lere çarpıp dikkatli bakarsanız, NPC eğer yerdeyken konuşursa size, hakaret ediyor, küfür ediyor, tehdit ediyor.
Ama ayağa kalktığında veya sizi gördüğünde ise, konuşmaya tereddüt ediyor. Veya daha yumuşak bir şekilde uyarıyor. Bu da Arthur'un fiziksel görünüşünü ortaya seriyor.

Arthur o "Aptal" gülümsemesini, özellikle NPC'ler ile konuşurken takınıyor. Selamlamaya devam ettiğiniz sürece kaybolmuyor.
Dedim ya, insanlar Arthur'u ciddiye almıyor diye. İşte bunun sebebi "Aptal" gibi görünmesi. Kendi büyük beyni küçük gibi görünüyor. Bu tarz insanlar o dönemde çok nadir değildir, köyün delisi muamelesi görüyorlar. Arthur'a da kovaladığı insanlar deli muamelesi yapıyor. "Köyün delisi peşimde!" Gibi söylemlerde bulunuyorlar. Bu çoğu zaman dalga geçmek için, ama boşuna değil.

Peki, Arthur'un nasıl göründüğünü, ve aptal muamelesi gördüğünü yeterince iyi anlatabildiğimi düşünüyorum. Sırada bunun nedeni var.
Peki neden? Arthur neden böyle? İşte asıl bahsetmek istediğim şey bu, ve bu Arthur Morgan Felsefesi.

Arthur Morgan, Aslında aptal değil. Çok zeki, hatta bence çevresindeki herkesten çok daha zeki.
İnsanların onun Aptal olduğunu düşündüğünü biliyor. Hatta öyle olmasını istiyor, Arthur'un istediği şey tam olarak bu.

Yüksek Onur oynadığınız zaman, Arthur fiziksel gücünü değil beynini kullanıyor. Ve daha fazla aptal gibi görünüyor.
Ama düşük onur onun bütün işini yumruklarıyla ve silahlarıyla halletmesine, ayrıca "gerçekten" aptal olmasına sebep oluyor.
Basit düşünün, aptal insanlar konuşmak yerine şiddete başvurur. Düşük onurlu Arthur'da tam olarak bunu yapıyor.
Oyunu düşük onur ile oynarsanız, insanları konuşarak ikna etme, ve yatıştırma ihtimaliniz azalıyor. Çünkü kullandığı kelimeler bile değişiyor.
Örneğin; Yüksek onur ile birine çarpıp, onu sakinleştirmeye çalışırsanız; "Kusura bakmayın bayım" Gibi bir cümle kurabilir. (Daha fazla diyalog bulunuyor ama en iyi açıklayabileceğim örnek bu).
Aynısını Düşük onur ile yaparsanız, "Kusura bakma" veya "O kadar da kötü değil" Gibi söylemler kullanıyor. Ve bu çoğu zaman işe yaramıyor. Kavga da kaçınılmaz oluyor.

Ama felsefesini derinden inceleyebilmemiz için yüksek onurlu Arthur'u ele alacağız.

Dedim ya, arthur selamlama konusunda çok aptal. Birkaç kelimeden fazlasını söyleyemiyor.
Ama iş hakarete gelince, yüzündeki masum sırıtma bir anda kayboluyor, kaşlarını çatıyor ve o kadar yaratıcı şeyler söylüyor ki hayran kaldım.
Örneğin; "Yemin olsun seni cehennemde bulup tekrar öldüreceğim!", " Afiyet olsun bayım!(yüksek sesle) Yemekte kurşun var. (Normal sesle)
Bunlar beni Arthur'un Aptal rolü yaptığına inandırmaya yetti. Ayırca selamlamayı, gevşek ve çok mutlu bir sesle yaparken, hakareti ciğerinin derinliklerinden gelen çok tehditkar bir sesle yapıyor. Aşırı ciddi ve kalın.

Bu oyunu oynuyorsanız, veya oynamayı düşünüyorsanız. Karakterlerin mimiklerine çok dikkat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü her şeyi ele veriyor.
Mesela rastgele birine önce selam verirseniz, ve arthur çok ağır bir şey söylemezse, karşıdaki eleman önce başını çeviriyor, başı dönükse de şaşırmış bir ifadeyle bakıp; "Ne dedin sen?" gibi bir cevap veriyor. Eğer tekrar selamlarsanız arthur onu sakinleştiriyor. Ve aynı umursamaz yüz ifadesini takınmaya devam ediyorlar. Ama ikinci olarak hakaret ederseniz, bu sefer sizi gerçekten ciddiye alıp karşılık veriyorlar. Ve kavgaya kadar yolu oluyor.

Arthur aptal değil ve bunu kendisi de biliyor, hatta yanlış bir karar verdiğinde, veya öyle olduğunu belirtmesi gerektiğinde. "Düşündüğümden daha aptalmışım" Diyor.
En basit örneği eski yavuklusu Mary'ye yardım ettiği zaman. Yani Arthur aptal olduğunun veya öyle göründüğünün farkında. Bunu ilk elden de görüyoruz.

Arthur çevresindeki insanları aptal olduğuna o kadar çok inandırmış ki, kamptaki şu an hangisi olduğunu unuttuğum ama büyük ihtimalle Tilly ile arasında öylesine bir konuşma geçiyor, ve arthur Tilly'ye, "Ben nasıl bir insanım böyle?","Hayvanları katlediyorum,"Hırsızlık yapıyorum..." Diyerek dert yanıyor. Ama bunları tamamen alaycı bir şekilde yapıyor, ironi yapıyor yani. Fakat tilly onu ciddiye alıyor, "Ahh Arthur... Böyle düşünmemelisin :(" gibi cevaplar veriyor. Arthur konuşmanın sonunda arkasını döndüğü an yüzüne bakarsanız pis bir sırıtış görürsünüz. Bence burada Arthur 4.Duvarı deliyor ve gülüşünü oyuncuya yapıyor. Çünkü oyuncunun her şeyin farkında olduğunu düşünüyor.

Kamptaki insanlar Arthur'la konuşurken başkalarıyla konuşur gibi konuşmuyor. Arthur'u çocuk gibi görüyorlar, daha nazik, daha anlaşılır konuşuyorlar. Arthur herkesin gözünde ayı gibi ama aptal ve saf birisi.

Arthur rol yapıyor ve bence bunun sadece Dutch farkında, Ana hikayede Arthur'un aptal olduğundan bahseden tek kişi Dutch, ve bunu dalga geçerek yapıyor.
İnsanlara Arthur'u aptal olarak tanıtıyor. Dutch kurnaz bir adam Arthur'un da ne kadar zeki olduğunu biliyor ve bu yüzden onu sağ kolu yapmış.
Micah'ın Arthur'un yerinde gözü olduğunu biliyorsunuzdur. Micah Arthur'un sağ kol olmasının sebebinin çok güçlü olması olduğunu düşünüyor.
Ama aslında sebebi zekası ve Dutch bunu herkesten daha iyi biliyor.

Şimdi Arthur'un rol yaptığına ikna olmuşsunuzdur diye düşünüyorum. Sırada bunun sebebi var.

Arthur neden böyle yapıyor?

Basit, aptal olmak istiyor. Çünkü insanlar onun aptal olduğunu düşünerek asıl aptallığı kendileri yapıyor. Aptal bir insanın hiçbir derdi olmaz.
Shean öldüğü an bile işi dalgaya vurabiliyor, insanlara laf sokmaya devam edebiliyor. Ama yalnız kaldığı zaman bütün duygularını günlüğüne döküyor.
İnsanların onu duygusal bilmesini istemiyor, ne yaşıyorsa içinde yaşıyor. Çünkü arthur göründüğünden çok daha duygusal ama her şeyi içinde yaşıyor. İnsanlarla dertleşmesi gerektiği zaman hep aynı şeylerden bahseder, ama Mary'nin 2. görevinde bir anda o kadar duygusallaşıyor ki, işleri halledip kaçmak istediği, uzakta yalnız bir hayat yaşamak istediğinden bahsediyor. Ve bunları çok duygusal şekilde yapıyor. Arthur'un tek zaafı sevdiği kadın.
Arthur Göründüğü gibi olmaya çalışan biri. Zaten aptal gibi görünüyor ve öyle de davranıyor. Her şeyi içinde yaşıyor, kendi kendine durumları analiz ediyor.
Mesela Dutch'ın sağ kolu olmasına rağmen ara sahnelerde Dutch konuşurken uslu uslu oturup dinliyor. Çünkü emir kulu rolü yapıyor, yapması gerekeni yapıyor. Fazlasını yapmıyor bu onun yaşam tarzı, Ve bu Arthur Morgan felsefesi. Bu Arthur'u çok derin bir karakter yapıyor, babacan, eğlenceli, iyi birisi ve bu o büyük vücudun içinde iyi bir kalp olduğu düşüncesine kapılmasını sağlıyor insanların. Arthur aslında böyle olmak istiyor. Olmak istediği karakter bu, insanlara yardım etmek istiyor. Oyunun başında hiçbir onur seviyesinde değilken bile, Sadie'ye "biz de kötüyüz, ama onlar kadar değil". Diyor, bu her şeyi özetliyor aslında.

Daha fazla uzatmak istemiyorum, buraya kadar okuduysanız geri dönüş yapmanızı rica ediyorum. Düşüncelerinizi merak ediyorum.
Bu bilgilerin hepsini kendi oynadığım süreçte elde ettim. Herhangi bir kaynak kullanmadım. Ve düşüncelerimi, analizimi bir araya getirmek için yazıya döktüm.

İyi Sosyaller.
 
Arthur Morgan, bence çok derin bir karakter.

Öncelikle Arthur'dan bahsedelim. Arthur hikayede gerçekten fiziksel olarak çok güçlü bir karakter. Oynarken bize pek öyle görünmüyor ama, az biraz dikkat ederseniz oyundaki karakterlerin çoğu aslında çok zayıf. Özellikle siviller gerçekten arthur ile kıyaslayınca dökülüyorlar.

Aynı zamanda arthur karakter olarak "aptal" bir karakter. Aslında değil, bugün bunu açıklayacağım.
Hikaye'nin özellikle rhodes kasabasında geçen kısmı, ve sonrasında; arthur bize "güçlü ama aptal" olarak tanıtılıyor. Özellikle birden fazla kişinin bulunduğu sahnelerde, Arthur'u tanımayanlar "aptal" olarak sesleniyor. Böyle demelerinin sebebi, Arthur'un yüzüne boş bir gülümseme takınması.
Arthur çoğu ara sahnede, özellikle kendisinin dahil olmadığı konuşmalarda, meraklı bir çocuk gibi etrafa bakıyor. Ve böylesine çam yarması gibi gözüken birinin bu kadar saf bakması insanlarda aptal olduğu düşüncesini uyandırıyor.

İnsanların onu aptal sanmasının bir diğer sebebi de konuşması. Seçtiği kelimeler.
Arthur ile kasabada rastgele bir insana, greet (selamlama) yaparsanız. Hep aynı şeyleri söyler. 5 farklı hitap şekli var ve hep bunları söylüyor.
Türkçe olarak ifade edeceğim, söyledikleri aşağı yukarı şöyle bir şey:

"Selam bayım"
"Merhaba hanımefendi"
"Bayım..."
"Hanımefendi..."
"Günaydın efendim"

Daha fazlası için tekrar selamlamanız gerekiyor. Bu sefer de;

"Atınız güzelmiş"
"Kasabanız güzelmiş"
"Size bulaşmak yürek ister"

Gibi şeyleri farklı kelimeler ile söylüyor. Ama insanlar Arthur'u ciddiye almıyor, arthur rastgele birine iltifat ettiği zaman, "hıhım" "yees" gibi cevaplar veriyorlar.
Aynı insanlara hiçbir şey söylemeden yanlarından geçerseniz, belki de onlar size iltifat edecek veya selam verecek.
Kalabalık bir yerde sadece yürürseniz, insanlar özellikle onlara çarptığınız zaman normalde sizi umursamadıkları halde çok farklı şeyler söylüyorlar.
Ama burada çok güzel bir detay var. NPC'lere çarpıp dikkatli bakarsanız, NPC eğer yerdeyken konuşursa size, hakaret ediyor, küfür ediyor, tehdit ediyor.
Ama ayağa kalktığında veya sizi gördüğünde ise, konuşmaya tereddüt ediyor. Veya daha yumuşak bir şekilde uyarıyor. Bu da Arthur'un fiziksel görünüşünü ortaya seriyor.

Arthur o "aptal" gülümsemesini, özellikle NPC'ler ile konuşurken takınıyor. Selamlamaya devam ettiğiniz sürece kaybolmuyor.
Dedim ya, insanlar Arthur'u ciddiye almıyor diye. İşte bunun sebebi "aptal" gibi görünmesi. Kendi büyük beyni küçük gibi görünüyor. Bu tarz insanlar o dönemde çok nadir değildir, köyün delisi muamelesi görüyorlar. Arthur'a da kovaladığı insanlar deli muamelesi yapıyor. "köyün delisi peşimde!" gibi söylemlerde bulunuyorlar. Bu çoğu zaman dalga geçmek için, ama boşuna değil.

Peki, Arthur'un nasıl göründüğünü, ve aptal muamelesi gördüğünü yeterince iyi anlatabildiğimi düşünüyorum. Sırada bunun nedeni var.
Peki neden? Arthur neden böyle? İşte asıl bahsetmek istediğim şey bu, ve bu Arthur Morgan felsefesi.

Arthur Morgan, aslında aptal değil. Çok zeki, hatta bence çevresindeki herkesten çok daha zeki.
İnsanların onun aptal olduğunu düşündüğünü biliyor. Hatta öyle olmasını istiyor, Arthur'un istediği şey tam olarak bu.

Yüksek onur oynadığınız zaman, arthur fiziksel gücünü değil beynini kullanıyor. Ve daha fazla aptal gibi görünüyor.
Ama düşük onur onun bütün işini yumruklarıyla ve silahlarıyla halletmesine, ayrıca "gerçekten" aptal olmasına sebep oluyor.
Basit düşünün, aptal insanlar konuşmak yerine şiddete başvurur. Düşük onurlu Arthur'da tam olarak bunu yapıyor.
Oyunu düşük onur ile oynarsanız, insanları konuşarak ikna etme, ve yatıştırma ihtimaliniz azalıyor. Çünkü kullandığı kelimeler bile değişiyor.
Örneğin; yüksek onur ile birine çarpıp, onu sakinleştirmeye çalışırsanız; "kusura bakmayın bayım" gibi bir cümle kurabilir. (daha fazla diyalog bulunuyor ama en iyi açıklayabileceğim örnek bu).
Aynısını düşük onur ile yaparsanız, "kusura bakma" veya "o kadar da kötü değil" gibi söylemler kullanıyor. Ve bu çoğu zaman işe yaramıyor. Kavga da kaçınılmaz oluyor.

Ama felsefesini derinden inceleyebilmemiz için yüksek onurlu Arthur'u ele alacağız.

Dedim ya, arthur selamlama konusunda çok aptal. Birkaç kelimeden fazlasını söyleyemiyor.
Ama iş hakarete gelince, yüzündeki masum sırıtma bir anda kayboluyor, kaşlarını çatıyor ve o kadar yaratıcı şeyler söylüyor ki hayran kaldım.
Örneğin; "yemin olsun seni cehennemde bulup tekrar öldüreceğim!", " afiyet olsun bayım!(yüksek sesle) yemekte kurşun var. (normal sesle)
Bunlar beni Arthur'un aptal rolü yaptığına inandırmaya yetti. Ayırca selamlamayı, gevşek ve çok mutlu bir sesle yaparken, hakareti ciğerinin derinliklerinden gelen çok tehditkar bir sesle yapıyor. Aşırı ciddi ve kalın.

Bu oyunu oynuyorsanız, veya oynamayı düşünüyorsanız. Karakterlerin mimiklerine çok dikkat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü her şeyi ele veriyor.
Mesela rastgele birine önce selam verirseniz, ve arthur çok ağır bir şey söylemezse, karşıdaki eleman önce başını çeviriyor, başı dönükse de şaşırmış bir ifadeyle bakıp; "ne dedin sen?" gibi bir cevap veriyor. Eğer tekrar selamlarsanız arthur onu sakinleştiriyor. Ve aynı umursamaz yüz ifadesini takınmaya devam ediyorlar. Ama ikinci olarak hakaret ederseniz, bu sefer sizi gerçekten ciddiye alıp karşılık veriyorlar. Ve kavgaya kadar yolu oluyor.

Arthur aptal değil ve bunu kendisi de biliyor, hatta yanlış bir karar verdiğinde, veya öyle olduğunu belirtmesi gerektiğinde. "düşündüğümden daha aptalmışım" diyor.
En basit örneği eski yavuklusu Mary'ye yardım ettiği zaman. Yani arthur aptal olduğunun veya öyle göründüğünün farkında. Bunu ilk elden de görüyoruz.

Arthur çevresindeki insanları aptal olduğuna o kadar çok inandırmış ki, kamptaki şu an hangisi olduğunu unuttuğum ama büyük ihtimalle tilly ile arasında öylesine bir konuşma geçiyor, ve arthur Tilly'ye, "ben nasıl bir insanım böyle?","hayvanları katlediyorum,"hırsızlık yapıyorum..." diyerek dert yanıyor. Ama bunları tamamen alaycı bir şekilde yapıyor, ironi yapıyor yani. Fakat tilly onu ciddiye alıyor, "ahh arthur... Böyle düşünmemelisin :(" gibi cevaplar veriyor. Arthur konuşmanın sonunda arkasını döndüğü an yüzüne bakarsanız pis bir sırıtış görürsünüz. Bence burada arthur 4.duvarı deliyor ve gülüşünü oyuncuya yapıyor. Çünkü oyuncunun her şeyin farkında olduğunu düşünüyor.

Kamptaki insanlar Arthur'la konuşurken başkalarıyla konuşur gibi konuşmuyor. Arthur'u çocuk gibi görüyorlar, daha nazik, daha anlaşılır konuşuyorlar. Arthur herkesin gözünde ayı gibi ama aptal ve saf birisi.

Arthur rol yapıyor ve bence bunun sadece dutch farkında, ana hikayede Arthur'un aptal olduğundan bahseden tek kişi dutch, ve bunu dalga geçerek yapıyor.
İnsanlara Arthur'u aptal olarak tanıtıyor. Dutch kurnaz bir adam Arthur'un da ne kadar zeki olduğunu biliyor ve bu yüzden onu sağ kolu yapmış.
Micah'ın Arthur'un yerinde gözü olduğunu biliyorsunuzdur. Micah Arthur'un sağ kol olmasının sebebinin çok güçlü olması olduğunu düşünüyor.
Ama aslında sebebi zekası ve dutch bunu herkesten daha iyi biliyor.

Şimdi Arthur'un rol yaptığına ikna olmuşsunuzdur diye düşünüyorum. Sırada bunun sebebi var.

Arthur neden böyle yapıyor?

Basit, aptal olmak istiyor. Çünkü insanlar onun aptal olduğunu düşünerek asıl aptallığı kendileri yapıyor. Aptal bir insanın hiçbir derdi olmaz.
shean öldüğü an bile işi dalgaya vurabiliyor, insanlara laf sokmaya devam edebiliyor. Ama yalnız kaldığı zaman bütün duygularını günlüğüne döküyor.
insanların onu duygusal bilmesini istemiyor, ne yaşıyorsa içinde yaşıyor. Çünkü arthur göründüğünden çok daha duygusal ama her şeyi içinde yaşıyor. İnsanlarla dertleşmesi gerektiği zaman hep aynı şeylerden bahseder, ama Mary'nin 2. görevinde bir anda o kadar duygusallaşıyor ki, işleri halledip kaçmak istediği, uzakta yalnız bir hayat yaşamak istediğinden bahsediyor. Ve bunları çok duygusal şekilde yapıyor. Arthur'un tek zaafı sevdiği kadın.
Arthur göründüğü gibi olmaya çalışan biri. Zaten aptal gibi görünüyor ve öyle de davranıyor. Her şeyi içinde yaşıyor, kendi kendine durumları analiz ediyor.
Mesela Dutch'ın sağ kolu olmasına rağmen ara sahnelerde dutch konuşurken uslu uslu oturup dinliyor. Çünkü emir kulu rolü yapıyor, yapması gerekeni yapıyor. Fazlasını yapmıyor bu onun yaşam tarzı, ve bu Arthur Morgan felsefesi. Bu Arthur'u çok derin bir karakter yapıyor, babacan, eğlenceli, iyi birisi ve bu o büyük vücudun içinde iyi bir kalp olduğu düşüncesine kapılmasını sağlıyor insanların. Arthur aslında böyle olmak istiyor. Olmak istediği karakter bu, insanlara yardım etmek istiyor. Oyunun başında hiçbir onur seviyesinde değilken bile, Sadie'ye "biz de kötüyüz, ama onlar kadar değil". Diyor, bu her şeyi özetliyor aslında.

Daha fazla uzatmak istemiyorum, buraya kadar okuduysanız geri dönüş yapmanızı rica ediyorum. Düşüncelerinizi merak ediyorum.
Bu bilgilerin hepsini kendi oynadığım süreçte elde ettim. Herhangi bir kaynak kullanmadım. Ve düşüncelerimi, analizimi bir araya getirmek için yazıya döktüm.

İyi sosyaller.

Niye öyle düşündünki aptal değil zaten. I was fool veya foolish saftım kördüm göremiyordum anlamımda yani birnevi o dönemde popüler olan kelime sanki fool şahros drunk gibi. Sen çok derinleştirmişsin. Sanki Amerikan saykomu bu patrick banetman bu gizli sırıtış ardı arkasında filan demişsin. Arthur iki yüzlü gibi övüyon mu gömüyonmu belli değil, 1 kişi fark etmiş karekteri hiç anlayamadığını.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bence Arthur gri karakter. Grinin açık veya koyu tonlarında olmasına onu yöneten karar veriyor. Onun bazı şeyleri fark edip etmeyeceğine de siz karar vereceksiniz.
Mesela Sean'ın vurulduğu alana giderken, hiç sağa sola bakmadan giderseniz pusu süpriz oluyor.
Ama yürümeye başladıktan sonra etrafı incelerseniz NPC'lerin hareketlerinden ne olacağını tahmin edebiliyorsunuz.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bence Arthur gri karakter. Grinin açık veya koyu tonlarında olmasına onu yöneten karar veriyor. Onun bazı şeyleri fark edip etmeyeceğine de siz karar vereceksiniz. Mesela Sean'ın vurulduğu alana giderken, hiç sağa sola bakmadan giderseniz pusu Sürpriz oluyor. Ama yürümeye başladıktan sonra etrafı incelerseniz NPC'lerin hareketlerinden ne olacağını tahmin edebiliyorsunuz.

Oyunun teması bu yönde zaten.

Niye öyle düşündünki aptal değil zaten. I was fool veya foolish saftım kördüm göremiyordum anlamımda yani birnevi o dönemde popüler olan kelime sanki fool şahros drunk gibi. Sen çok derinleştirmişsin. Sanki Amerikan saykomu bu patrick banetman bu gizli sırıtış ardı arkasında filan demişsin. Arthur iki yüzlü gibi övüyon mu gömüyonmu belli değil, 1 kişi fark etmiş karekteri hiç anlayamadığını.

Aptal değil ama özellikle hastalığı öğrendikten sonra değişmeye başlıyor, Micah bunu fark ediyor, Cornwall'ı öldürdüğümüz görevde, arthur ilk kez Micah'ın yanında, yaşadıklarını umursamadan konuşuyor. Ve Micah Arthur'un çok değiştiğini söylüyor ve "zekiyi oynamaya çalışma" diyor. Oyunun ilk yarısında sorgusuz sualsiz Dutch'ın dediğini yapan biriydi, hatta herkesin dediğini yapıyordu. Sonlara doğru, yavaş yavaş düşünmeye başlıyor. Önceden sadece Dutch ve Hosea'nın yanında düşünüyordu. Sona gidildikçe yaptığı her şeyi, verdiği her kararı sorgulamaya başlıyor. Çok uzun bir ömrünün kalmadığını da hesaba kattığı için artık işleri daha ciddiye alıyor.
 
Ah ah, karakteri yazan kişinin bu kadar düşünmediğini bir fark edebilsen. Arthur'un karakterinde o kadar özel bir şey yok. Ona benzer bir sürü karakter var. RDR 2 den bu kadar etkilenmenizin sebebi oyun hikayesini bayağı iyi sunuyor. Zaten hikayeden ziyade nasıl sunduğun önemli sıradan tabakanın beğenisini toplamak için...
 
Dünyanın en iyi oyun karekteri bende bazı yerlerde size hak veriyorum ama oyunda biraz ilerledikçe sonra bu durum daha cok göze batıyor ya da daha çok ön plana çıkarıyorlar özellikle bazı görevlerde veya yan görevlerde Arthurun nasıl biri olduğunu her şeyi içinde yaşadığını anlayabiliyoruz tabii bazı görevlerde onurumuza göre arasahneler, konuşmalar değişebiliyor.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı