Assassin's Creed Odyssey bir süre sonra sıkıyor mu?

Bana göre sorunuzun cevabı : Evet sıkıyor. Çünkü dediğin gibi oyun bir süre sonra "Şurada bir kamp var benim adam orada yatıyor ya onu kurtar getir bana ben sana bilgi verecem hadi aslanım." veya "Ya şurada bir adam var kült üyesi git onu öldür de hem kendine item al hem kültü zayıflat hadi aslanım." olaylarına dönüyor. Ve harita aşırı büyük. Aşırı büyük olması aslına bakarsanız sıkıntı olmamalı ama dünya yaşamıyor. Çevredeki npc ler sırf etraf boş olmasın diye varlar. Bir bakmışsın ot falan olmayan yere orak sallıyor. Bir bakmışsın heykellere tapıyorlar ama heykele arkasından tapıyorlar. Kısacası ölü bir dünya var ve buda seyahatleri hiç güzelleştirmiyor. Üstüne birde gemi seyahatleri var. Gemiyi sürdüğün her yerde korsan gemisi. Çatışma bitmiyor , adeta kurtlar sofrası. Ve ben Odyssey'i , AC4 Black Flag gibi bir efsaneden sonra oynadım o yüzden gemilerde hiç zevk almadım. Ve oyunu bitiremeden bıraktım.
 
Son düzenleme:
Serinin diğer oyunlarını çok az oynadım ben. İlk kez oturup bu seriden bir oyunu bitirme niyeti ile oynamaya başladım ve beni içine çekmeyi başardı. Origins'i de oynamak istemiştim ama onun başlangıcı ve atmosferi beni pek içine çekmemişti sanırım. Bunda ise durum farklı ufak tefek mekanik farklılıklar, mekanın farklı olması ve kadın karakter olması gibi şeyler beni oyuna çekmeyi başardı. Şu an 10 küsur saat oynadım ve işler iyi gidiyor. Ana hikayede ilerlemek için yan görev yapıp seviye atlama mantığı sinir bozucu olsa da idare ediyoruz işte. Hikaye tabanlı bir oyunda neden level sistemi olur onu da anlamış değilim zaten. Kısacası şu ana kadar bana kendini en fazla oynattıran AC oyunu oldu kendileri.

Eski AC oyunlarının ruhundan uzak bir yapıya sahip olsa da benim için durum bu şekilde. Belki de içindeki fantastik unsurlar ile Prince of Persia esintileri beni yakaladı.

Not: Sürprizbozan içinde hikaye ile ilgili bir spoiler yok.
 
Ben oyunu bitirmek üzereyim. Şu an Fate of Atlantis yamasındayım. Oynanış süresi olarak oyun gerçekten çok uzun. Ana hikaye ve yan görevler bence oldukça başarılı. Her şeyi yapmaya kalkarsanız, aylar sürecek bir yapım. Birbirini tekrarlayan kamp görevleri baya sıkıcı bu konuda katılıyorum. Fate of Atlantis DLC'sini çok beğendim. Özellikle Elysium atmosferini görmenizi isterim. Görsel şölen.
 
Aşırı büyük olması aslına bakarsanız sıkıntı olmamalı ama dünya yaşamıyor. Çevredeki NPC'ler sırf etraf boş olmasın diye varlar. Bir bakmışsın ot falan olmayan yere orak sallıyor. Bir bakmışsın heykellere tapıyorlar ama heykele arkasından tapıyorlar. Kısacası ölü bir dünya var ve bu da seyahatleri hiç güzelleştirmiyor.
Haklısınız bir oyundaki en önemli şeylerden biri de oynadığınız haritanın merkezinde sizin olmadığınızı hissetirmesidir ama takdir edersiniz ki bu çok zor. Neden derseniz, ilk neden, teknoloji o kadar gelişmedi. Bunun için yapay zekanın geliştirilmesi lazım. İkinci nedense Assassin's Creed oyunları kısa süreli aralıklarla çıkıyor. 2 yıl yeterli bir süre olmasa gerek. Ben öyle düşünüyorum ki hikaye ve haritaya odaklanıldığından bazı şeyler daha zayıf kalabiliyor.

Değişken çevreyi iyi bir şekilde yapabilen zaten çok az oyun şirketi var. Rockstar bunlara örnek olabilir. RDR2 oyununda gerçekten çok değişken çevre var. Yapay zekası gerçekten iyi ama oyun olduğu için tabii ki bir sonu var. Yine de etrafı gözetlemekle uzun süre vakit harcamazsanız tekrarları görmek oldukça zor. Zaten oyunlarını uzun aralıklarla çıkardığı için oynanış olarak genelde eksiği olmuyor. Optimizasyon vs. başka bir incelemenin konusu ama oynanışta durum böyle bana göre.

Eski Rockstar oyunları bile döneminin şartlarına göre baya iyi bu konuda. Bunun dışında aklıma CD Projects geliyor, başka da bilmiyorum.
 

Geri
Yukarı