Amacı olmayan bir insan, kaptanı olmayan bir gemi gibidir. Dalgalar ne tarafa çekerse o tarafa doğru savrulur, bu yüzden de hiçbir zaman istediği limana yani amacına ulaşamaz.
Günlerini hep boşa geçiren, hayatı eğlenmekten ibaret sanan, okumayan araştırmayan çok sayıda insan var. Dünya eğlenmek için güzel bir yer ama belirli bir amacın yoksa yaşamanın ne anlamı var? Oksijen israf etmenin ne gereği var?
İstikrarın amaç ile bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Ama aslında kişinin yapısıyla alakalı bir etkendir bu. Belirlediğin amaca ulaşmak için verdiğin uğraşın giderek artan bir düzeyde olması gerekir. Pes etme gibi bir durum varsa zaten ortada istikrar diye bir şey yoktur.
Zeka diyelim üçüncü şıkka. Zeki olmamasına rağmen başarılı olan insanlar da vardır ama istisnalar kaideyi bozmaz. Matematikten anlamayan bir öğrenci sınavda o soruları çözemez mesela. Çoktan seçmeli sorular olursa yine biraz şansı var.
Farkındalık dersek de buna gözü açık yahut uyanık olmak şeklinde tanımlayabiliriz. Empati de denebilir. Analiz yapmayı bilmeyen bir kişi nasıl rapor yazabilir?
Başlığa direkt cevap verecek olursam şunları söylemek isterim. Başarılı bir hayat için öncelikle kendini mümkün olan tüm alanlarda geliştirmelisin. Öğrenim okuldan ibaret değildir zaten, atölyede de öğrenirsin kafes dövüşünde dayak yerken de öğrenirsin.
Kısa ve net bir cevap ise şudur: İş, eş, aş. Bu üçü varsa mutlu da olabilirsin, antidepresanı şarapla yutmaktan kendini alamayabilirsin de.