Ben şahsen hiçbir şeye inanmıyorum çok uzun zamandır.
Ben çok küçüklüğümden beri ya çok üst seviye insanların deneyiysek diye düşünürdüm çünkü bu bana kusursuz bir Tanrı'nın durduk yere bizi hadi yaratayım demesinden daha mantıklı gelirdi.
Yapay zeka ilk tohumları ekildiğinden beri bunun üzerine daha çok düşünüyorum sonuçta yapay zeka hemen hemen bizimle aynı. Bir robota yapay zeka koyarsak görmek için gözleri, yürümek için ayakları, düşünmek için bir beyni olur. Eğer ki istenirse sıfırdan doğup, büyüyüp öğrenen bir robot bile yapabiliriz.
Bizlerde aslında beynimizin deneyimlerimiz sonucunda öğrendiklerini uyguluyor sürekli ama bunu biraz daha gelişmiş olarak yapıyor. Yani her zaman en iyi kararı vermek zorunda değiliz ama bunlarda gene beynimiz sayesinde. Rastgele bir dilenciye para verdik diyelim mantıken bunun bize hiçbir yararı yok sadece zararı var ama aslında bunun bize getirisi kendimizi iyi hissetmemiz. Yani bunu kendimizi daha iyi hissetmek için yapıyoruz diğer bir değişle beynimiz bunu yapmamızı istiyor. Çünkü yaparsak olumlu hissedeceğiz beynimizde zevk almaya kodlu olduğundan dolayı bize bunu yaptırıyor.
Yani özetlemek gerekirse insan dediğimiz kemik, et, kan ve beyin. Biz insanlık olarak önümüzdeki yıllarda başka bir insan bile yapabilecek duruma geleceğiz ama insanlar daha hala dünya kendiliğinden oluşamaz diyor. Tabii ki de bunu bir eleştiri olarak söylemiyorum ama bence bu çok yüzeysel bir düşünce.
İnsanlığın refah düzeyinin artmamasında ki en büyük suçlular ırkçılar, yobazlar ve kapalı kapılar ardında yaşayan kör insanlardır.
Tabii sözüm dindar bilim insanlarına veya hiçbir dindara katiyen değil. Avrupa'nın karanlık çağı, Osmanlı'nın sanat düşmanı olduğu çağlar ve bundan önceki birçok kapalı yönetime.