Bir Tanrı'ya inanıyor musunuz?

Bizim gerçeği değişmez şekilde bilmek gibi bir iddiamız yok, bilim her saniye gelişmekte ve bilgiler güncellenmekte. Ama dayanakları olan bilimsel bir kuram "evren vardır çünkü sonsuz zamandır var olan tanrı milyarlarca yıl sonra evrenin toz taneciği oranında bir galaksisinin toz taneciği oranındaki bir gezegeninde oluşacak insanlar kendisine tapsın diye onu yaratmıştır" mantığından daha doyurucu geliyor.
 
Yok tabii, ama tanrının olması ne kadar saçmaysa bana evrenin hiçlikten doğması da çok mantıklı gelmiyor. Hangisi daha mantıklı konusunda tanrının olmadığı senaryoyu seçiyorum ben, işin içine kuran hadis vb gibi içinde tonla çelişki olan şeyler girdiği zaman.
 

'Her seyin bir sebebi olmalidir' kuralini Tanrı'ya da uyguluyorsun. Teistik felsefe buna karsi cikar. Tanrı'yi kuralin disinda 'ilk sebep' tanimlar. İki baslangic noktasindan hangisinin dogru oldugunu test etmenin yolu yok. Bu yuzden Tanrı'nin yaraticiya ihtiyaci olup olmadigi sorusu bilinemez.

Mirac gibi olaylar bugunun fizik yasalariyla celisir. Literal ve fiziksel olaylar olarak kabul edersek. Teolojik cevap olaylarin fiziksel olmadigini soyler. Onlarin ruhsal manevi veya sembolik oldugunu iddia eder. Yorum bilimin elestiri alani disinda. Hangi yorumunun dogru oldugu veya olayin gerceklesip gerceklesmedigi de kanitlanmaz.

Evrenin kurallarinin evren disi varliga uygulanip uygulanamayacagi. Ve eski metinlerin literal mi yoksa metaforik mi okunmasi gerektigi. Iki sorunun da kesin cevabi yok. Bunlar kanitlanabilir konular degil. Felsefi durus ve inanc tercihleri. Bu sebeple bilinemez kategorisinde.


'Tapsinlar diye yaratti' argumani karikatur. Ciddi teolojik argumanlar degil. Ornegin evrenin matematiksel duzeni ve 'ince ayari' uzerine kurulan argumanlar vardir. Elestirinin gecerli olmasi icin ciddi argumanlarla yuzlesmesi gerek. Karikaturlerle degil.
 
Son düzenleme:
İnanıyorum. Allah'a her dua edişimde rahatlamam bir rastlantı olmamalı bence. En stresli anımda bile beni rahatlatıyor.
 
Evrenin bir yaratıcısı olduğunu kanıtlayamıyoruz ama yine evrenin bir yaratıcısı olmadığını da ispatlayamıyoruz. Sormamız gereken soru "Yaratıcı var mı?" değil de, "Neden bir yaratıcıya ihtiyaç duyuyoruz?" sorusudur. Kim ne derse desin nihayetinde bu bir inanç meselesi ve benim hissettiğim/gördüğüm o ki; inançlı kişiler yaşadığı kötü olaylarda, önüne çıkan engellerde bir yaratıcının var olduğu inancıyla "Tanrı en doğrusunu bilir." ya da "Allah bizim için en hayırlısını versin." gibi düşünceler ile daha dingin ve daha huzur buldukları bir maneviyata sahip oluyorlar.
 
Bir Tanrı olduğundan şüphem yok, Tanrı tasviri ve temel özelliklerden dolayı İslam dinine inanıyorum.
 

Haklisin. Yaraticiya ihtiyac duyma konusunda. Açıkçası ben oyle bir ihtiyac duymuyorum. Ama bu yuzden 'Tanrı yok' demem. 'bilinemez' diyorum. Varligi da yoklugu da kanitlanamaz.

Bu olay biraz plasebo etkisine benziyor. Hani bos bir igne dusun. Icinde ilac yok. Mantiken hiçbir etkisi olmamasi gerekir. Ama kisi iyi gelecegine inandigi icin psikolojik olarak kendini daha iyi hissedebilir.

Birisi otobusu kacirir. O otobus kaza yapar ve yolcular olur. Otobusu kaciran kisi hemen 'Tanrı beni korudu' der. Rastlantisal bir olaydan kendi inancini dogrulayan bir anlam cikarir. Insan beyni bu tur baglantilari kurmaya egilimlidir. Ve sana bir soru. Sence Tanrı'yi insanlar mi olusturdu.
 
Sormamız gereken soru "Yaratıcı var mı?" değil de, "Neden bir yaratıcıya ihtiyaç duyuyoruz?" sorusudur.
Cevap sizin de sonda söylediğiniz gibi aslında. İnsan kötü hissettiğinde bir şeye sarılmak istiyor, dünyada anlamsız geçen hayatının ölünce bir anlamı olsun istiyor. Bu dünyada ona kötülük yapanların cezasını ahirette çekmesini istiyor, dinlerin doğuş sebepleri genelde bunlardır.

Konuya yazdığınız için teşekkür ederim ben sahsen bu arada, genelde moderatorler çekingen davranıyorlar bu tarz konularda.
 

Ben Tanrıya inanıyorum dolayısıyla insanlar oluşturdu diyemem. Ancak günümüz semavi dinlerindeki bazı kesimin Tanrının karakteristik özelliklerini ve kurallarını yanlış yansıttığını düşünüyorum. Özellikle buna mezhepleri örnek verebilirim. Bir Müslüman olarak sadece Kuran'a inanıyorum ve kendimi "Bu mezheptenim, şu mezheptenim." diye kategorize etmiyorum. Hadislere de inancım yok çünkü hadisler "Peygamberlerin sözü." olarak algılansa ve söylense bile bu çok yaygın bilinen bir yanlış. Güvenilir kabul edilen Kütüb-i Sitte, yani sahih 6 hadis kitabı bile içerisinde çok büyük yanlışlar ve yanlış inanışlar barındırıyor. Ayrıca hepsi de "Peygamber tarafından söylenen sözler." değiller. Buharî olsun diğer sahih kabul edilen kaynakların yazarları olsun, hayatlarını araştırdığımızda çeşitli falsolar barındırıyor ve birçoğu kendinden bir şeyler eklemişler kitaplarına.

Bir Müslüman olarak sadece Kuran'ı kaynak alıyorum. Kuran yeter diyorum. Bilmemne şeyhine, bilmemne alimine, hocasına hiç gerek yok. Onların Kuran'da yazan şeylere farklı anlamlar vermesine (tefsir) de gerek yok. Bunu yapmaları zaten direkt yanlış. Çünkü kendileri Kuran'da yazan ayetleri tefsir edip, çeşitli anlamlar çıkarırlarken aslında bir nevi Müslümanlara "Kuran'ı siz anlayamıyorsunuz, siz anlayamadığınız için de biz sizin için okuyup anlamını çıkarıyoruz." demiş oluyorlar ve Kuran'ın anlaşılır olmayan bir kitap olduğu fikrini eyleme döküyor.

Kendim okurum, kendim yorumlarım. Başkasına veya bir mezhebe/görüşe ihtiyacım yok.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…