Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 7 Bölüm

Katılım
12 Aralık 2019
Mesajlar
11.104
Makaleler
10
Çözümler
26
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek

1710771172286.png


“Lekelenmiş Eski Tanrı’nın çağrısında bizlere katılın kardeşlerim. Bizlere uyumadan nöbet tuttuğumuz gölgelerde katılın. Tahammül edilemez acılarla yerine getirdiğimiz asla bitmeyecek görevimizde bize katılın. Şayet bu şanlı yolumuzda bizlere eşlik ederken düşerseniz, fedakarlığınızın asla unutulmayacağına ve bir gün Yaratıcı’nın yanındaki sizlerin arasına katılacağımızı emin olun. Daha büyük bir iyilik adına kendinizi karanlık lekenin kollarına bırakmaya hazır olun.”

Işığın yokluğunda gölgeler büyür…

Amaranthine adlı diyarın topraklarının eteklerinde küçük bir çiftlikte yaşayan, çok özel bir kızın etrafında şekillenecek destansı bir fantastik hikâye.

Ağabeyi ve babası tarafından hiç sevgi görmemiş, annesini ise doğar doğmaz kaybetmiş olan Bertha nefret dolu bir çocukluk geçirir.

Kendisini her zaman ailesinden daha farklı biri olduğunu hisseder. Bir gün büyük bir Gri Muhafız savaşçısı olup komutanın adamlarına katılmayı ve Derin Yollarda ki kara nesil ordularından Thedas’ı korumayı düşler.

Fakat babası tarafından Gri Muhafızlara katılması yasaklanıyor. Ama Bertha asla hayırı cevap olarak kabul eden bir insan değildir. Tek başına yollara koyuluyor. O şehirdeki büyük turnuvaya katılmaya ve ciddiye alınmaya kararlıydı.

Ancak çıktığı bu yolda onu hiç beklemediği şeyler bulacaktır. Soyluların aile dramları, iktidar savaşları, ihtirasları, aşk, entrika, kıskançlık, şiddet ve ihanetler ile uğraşmak zorunda kalacak. Ayrıca kendisinin de bilmediği gizemli özel bir kaderi olduğunu keşfedecek.

Bertha tehlikelere atılıp, tüm engellere rağmen olmak için can attığı Gri Muhafızlık için çabalarken öldü bildiği annesinden haber alıyor ve kendi hakkında bildiği her şeyin sadece bir yalandan ibaret olduğunu öğreniyor.

Sizleri güçlü bir kızın yaşayarak anlatacağı üzgün ama şanlı bir hikaye bekliyor...


Bayan elfin sağ omzunda gri muhafız armasını görmem ile kendimi hemen tek dizimin üstüne doğru atarak çökmem bir oldu. Derhal başımı eğdim çünkü gri muhafızlara yapılacak bir saygısızlığın cezasının hapis olacağını biliyordum.

"Ayağa kalk insan." dedi elf. "Diz çökmeni isteseydim, bunu sana söylerdim."

Yavaşça doğrularak bakışlarımı kadına çevirdim. Bana doğru ilerleyen kadın, bakışlarını üzerime dikti. Bundan rahatsız olmuştum.

Birden arkasını hızla dönen elf, yürümeye başladı.

Arkası bana doğru dönük olan elf, "Hava kararmadan önce geldiğin yoldan geri dönerek ormandan çık."

Uzaklaşan kadını izlerken kafam karışmıştı. Sarsıcı ve gizemli bir karşılaşma olmuştu. Anlamsızca aniden olup bitivermişti. Gri Muhafızın bu şekilde ayrılmasına müsaade edemeyeceğime karar verdim ve onun peşinden koştum.

Elfin arkasından, "Burada ne arıyorsunuz?" diye seslendim. Demir ağacından yapılma kadim bir asa taşıyan elf, insanı şaşırtacak derecede hızlı yürüyordu. "Buraya ne için gelmiştiniz, acaba?" diye tekrarladım sorumu.

Elf, "Bilirsin işte muhafızlık işleri." dedi omzundaki armayı işaret ederek.

Onu yakalamaya çalışıyordum. Kadın ardından açıklığı geçip, tekrar ormanın içine daldı.

"Fakat neden burası? Burada ne arıyorsunuz?"

"Ne çok soru soruyorsun" dedi elf. "Etrafı soruyla doldurup taşırdın. Bunun yerine dinlemeyi öğrenmelisin."

Yoğun ağaçların arasından kadını takip ediyordum. Elimden geldiğince sessiz kalmaya çalıştım.

"Bende kayıp halla mı bulmak için buraya geldim." dedim ortamdaki sessizliği bozmak ve onu konuşturmak için.

"Asil bir davranış. Ancak vaktini boşa harcadın." dedi elf.

Gözlerim endişeyle açıldı.

"Ne demek istiyorsunuz?

"Bu yerde varlıklarını asla hayal edemeyeceğin tehlikeler var."

Hala kadının peşinden ilerliyordum. Meraklanmış ve üzülmüştüm.

"Gerçi sözümü dinler misin bilmiyorum. İnatçı birine benziyorsun. Israrla yılmadan hallanı kurtarmak için peşinden gittin."

"Ama cesur bir kızsın." diye ekledi elf. "Güçlü bir iradeye sahipsin. Aşırı gururlusun da. Bunlar iyi özelliklerdir. Ancak bir gün sonunu da hazırlayabilirler."

Elf yosun tutmuş kayalık bir yoldan kolayca çıkmaya başlamıştı.

"Gri Muhafızlara katılmak istiyorsun." dedi.

Heyecanlanarak, "Evet!" diye haykırdım. "Peki, hiç şansım var mı?" Bunun gerçekleşmesini sağlayabilir misiniz?"

Gülen elfin ince ama derinden gelen kahkahası tüylerimi diken etti.

"Kaderin yolları çoktan çizildi. Fakat takip etmek senin elinde her zaman."

Kadının ne kastettiğini anlamamıştım.

Yolun tepesine çıktığımız zaman, elf arkasını döndü ve gözlerimin içine baktı. Aramızdaki mesafe o kadar azdı ki, kadından yayılan büyüsel enerjinin tenimi yaktığını hissediyordum.

"Her şeyin olmasını ya da hiçbir şeyin olmamasını sağlayabilirim. Ancak sen kaderini sakın terk edeyim deme."

İyice şaşırmıştım. Benim kaderim nasıl önemli olabilirdi ki? O an kendimle biraz gurur duymadım desem yalan olurdu.

"Bulmaca gibi konuşuyorsunuz. Anlamıyorum, benimle daha açık konuşabilir misiniz?"

Ancak tekrar kısa bir sessizlik ardından elf bir anda yerin altından fırlayıp onu saran sarmaşıkların arasında kayboldu.

Tüm bu olanlara inanamıyordum. Her tarafa dikkatli baktım, olası sesleri dinledim. Ancak kadına dair hiçbir ipucu yoktu. Acaba bunların hepsini hayal etmiş olabilir miydim, diye düşündüm. Bu gördüklerim bir çeşit düş müydü?

Bulunduğum yerin bana iyi bir görüş açısı sağladığını fark ettim. Etrafa biraz bakındıktan sonra, uzakta bir hareket gördüm. Ardından sesini de duyunca, halla mı bulduğumu anladım.

Yosunlu yoldan düşe kalka aşağı inerek, hallamın olduğu tarafa doğru, tekrar ormana girdim. Elf ile yaşadığım karşılaşmayı aklımdan bir türlü atamıyordum. Bunun gerçekten olduğuna inanabilmek, bana imkânsız geliyordu.

Komutanın muhafızlarından birinin burada ne işi vardı ki? Beni beklediği ortada gibiydi. Fakat neden? Hem şu kaderle ilgili söyledikleri de neyin nesiydi?

Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, anlayamıyordum. Elf hem devam etmem için beni uyarırken, bir yandan da vazgeçmem için aklımı çeliyordu. İçim kötü bir hisle dolup, sanki izleniyormuş gibi hissetmeye başlamıştım...
 

Yeni konular

Geri
Yukarı