Şöyle anlatmaya çalışayım.
Bir ses kartı, genel ses sistemlerinde KÖPRÜ görevi görmektedir. Bu köprüden bazı kişiler geçerler. Bu kişilerin bir kısmı dışardan gelenlerdir. Bir kısmı da içerde hazır bulunanlardır. İçerde hazır bulunanlar, bizlerin daha önce bilgisayarımıza depoladığımız müziklerdir. Dışarda bulunanlar ise bilgisayarımıza depolayabilmek için belli aşamalardan geçirmemiz gereken müziklerdir. İşte dışarda bulunanların içeri alınması için gerekli kriterleri yerine getirmesi gerekmektedir. Örnekte verdiğimiz gibi kişilerin uygun şekilde giydirilmesi diyebiliriz. Bir uyum içerisinde giydirilmiş olan bu kişiler (müzikler) belli bir ahenk içerisinde yol alacakları için ve köprü geçişlerinde belli düzende geçecekleri için daha sağlıklı bir veri akışı sağlayacaklardır. İşte bu anlatmış olduğum şeyler bir ses kartının kayıt kalitesini göstermektedir. Basit ses kartlarındaki kayıt kalitesi, distorsiyon (bozulma, düzensizlik) olarak daha fazladır. Ses düzeninde etken olan diğer unsurlar da (frekans karakteristiği, THD, S/N, Üst frekans örnekleme yoğunluğu) gibi unsurlar da bir araya geldiğinde bir ses kartının kalitesi ortaya çıkmaktadır. Bu kaliteyi tutturmak için ses kartlarında sadece DSP (digital sound processor) değil yan donanımların da büyük etkisi vardır. Ciddi firmalarda (Asus, Creative gibi) bir ses kartında kullanılan kondansatörlerin bile belli bir kalitesi vardır. İşte bu yüzden bu tür kartlar daha pahalıdır.
Haa, farkı hissedebilecekmiyim dersen;
Bunun tek bir kriteri vardır. Dinlemekte olduğun hoparlörler ve amplifikatörün kalitesi gerçekten iyi ise, kaydettiğin eserin kaynağı ve giriş düzeni yeterli ise o zaman ciddi farklar göreceksin. Hatta bu kriterleri yerine getirdiğin zaman MP3 gibi formatları bile dinlemek istemeyeceksin.