Yönetmen Hasan Karacadağ ile 2005 senesinde Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde bir panelde tanışmıştım. O aralar Dabbe'nin ilk filminin post prodüksiyon kısmı ile ilgileniyordu, çekimleri çoktan bitirmişlerdi. Okulun gazetesi için Türk Sinemasının neden korku alanında çok fazla üretken olamadığını sormuştum, "Bizler "korku" unsurlarını sadece kan ve çığlıklardan ibaret sanıyoruz toplum olarak, bence bütün mesele bu" demişti, bu cevabında korku unsuru olarak çok farklı bir bölgeye yöneldiğini anlamamıştım. Dabbe filmi vizyona girdiğinde ise tam olarak ne demek istediğini anladım. Korku filmleri de kendi içinde türlere ayrılıyor hali ile. Hasan hocam inançlar ve inançlar içindeki bir takım figürlere yönelmeyi seçmiş. Son filmi şahsen başarılı buldum. (Cin Çarpması) Sinematik öğelere baktığımızda senaryo, karakterler çok iyi harmanlanmıştı, diğer emsallerine göre olaylar zinciri hiçbir negatif sapma göstermeksizin ve çizgisel bir ilerleyişe sahipti. Tabi absürdlükler yok muydu? Vardı elbet, o kadar kanıta rağmen "bunlar düzmece faruk hocaaa" diyen doktor Ebru gerçekten sabır zorluyordu mesela. Genel olarak "Türkler korku filmi çekmesin ağbii yaağğ" düşüncesini yıkacak yegane kişi olarak görüyorum ben kendisini. Bu konuda da projeden projeye yükselen bir grafiğe sahip. Son filmi artık sadece Türkiye değil yurt dışında da izleyicilerle buluşacak.
Taylan Biraderler ve Hasan Karacadağ bu konuda bizleri temsil edebilecek vizyona ve yeteneğe sahip yönetmenlerdir.