The Tribal Chief
Kilopat
- Katılım
- 26 Nisan 2020
- Mesajlar
- 6.940
- Makaleler
- 44
- Çözümler
- 9
Psikolojik olarak %50 hastalıktan, %40 ders stresinden, %10 diğer etkenler.
Hastalık kendi kendine oldu. Ona yapacak bir şeyim yoktu. İlaçlar ile düzeltilmeye başlattılar. Çok şükür iyileştim sayılabilirim. Bu etkenlerden dolayı hastaneye yatmışlığım var.
%50 kısım: Ben yapmadan kendi kendine oluşan bir hastalık diyebiliriz. Bu her şeyimi etkiledi. Bu %50 kısma ilaçlarla tedavi ediliyor. Çok şükür keyfim yerinde.
%40 kısım: Benim en nefret ettiğim kısımdır. Bir aralar sürekli çalışan ben 4 yıldır boşa kürek sallıyorum. Mizacı (Anlamı: (insanda) içsel eğilimlerin, huy, takıntı vb.) Olanın zaten kazanması hayli zor. ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi bilgisayar mühendisliği gibi çok yüksek yerleri düşündüm. Ki ben de mizaç var. Onu yeni fark ettim.
Kazanabilir miydim? Çok küçük bir ihtimal... Takıntılı ve mükemmeliyetçi yapım yüzünden hep en büyüklerini düşündüm. Kendimi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Hiçbir şeyin garantisi yok ama denemeye de değer. Peki ben ne oldu da böyle oldum? Ders ders ders... Çok ama çok ders çalışmanın farkındayım. Günde ortalama 5 saat ders çalışıyordum okuldan geldikten sonra ama hastalık geldi ve ders ve hedeflerim patlak verdi.
97 tane (tek tek saydım ) test kitaplarım var. Kitaplar TYT'den Türkçe, matematik, sosyal ve fen kitaplarından hepsi var. AYT kitaplarımın sayısal olanları da var. Tek tük eski kitaplar var. Onlara göz gezdirdim. Eylül'de devletimizin mezunlara ders verdiği kurs var. Oraya katılacağım fakat mizacım tutarsa yine patlak verir. Bu sefer sağlığımdan olmak istemiyorum.
Tek tük işlerde çalışmışlığım var. Ancak uzun çalışamadım. İşte her neyse...
Ders vs iş olayını karşılaştırınca ikisinin de avantajları var. Ya derste robot gibi ders çalışacağım ya da iş hayatına atılacağım. Eee akademik kariyerde olmadı. Elimdeki o 97 tane kitabı resmi kurum gibi bir yere verip iş hayatına atılacağım.
Sizce nasıl fikir? Akademik kariyer ben de istiyorum ancak sterse girdiğim için pek fazla çalışmaya tıpa yemiyor.
Hastalık kendi kendine oldu. Ona yapacak bir şeyim yoktu. İlaçlar ile düzeltilmeye başlattılar. Çok şükür iyileştim sayılabilirim. Bu etkenlerden dolayı hastaneye yatmışlığım var.
%50 kısım: Ben yapmadan kendi kendine oluşan bir hastalık diyebiliriz. Bu her şeyimi etkiledi. Bu %50 kısma ilaçlarla tedavi ediliyor. Çok şükür keyfim yerinde.
%40 kısım: Benim en nefret ettiğim kısımdır. Bir aralar sürekli çalışan ben 4 yıldır boşa kürek sallıyorum. Mizacı (Anlamı: (insanda) içsel eğilimlerin, huy, takıntı vb.) Olanın zaten kazanması hayli zor. ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi bilgisayar mühendisliği gibi çok yüksek yerleri düşündüm. Ki ben de mizaç var. Onu yeni fark ettim.
Kazanabilir miydim? Çok küçük bir ihtimal... Takıntılı ve mükemmeliyetçi yapım yüzünden hep en büyüklerini düşündüm. Kendimi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Hiçbir şeyin garantisi yok ama denemeye de değer. Peki ben ne oldu da böyle oldum? Ders ders ders... Çok ama çok ders çalışmanın farkındayım. Günde ortalama 5 saat ders çalışıyordum okuldan geldikten sonra ama hastalık geldi ve ders ve hedeflerim patlak verdi.
97 tane (tek tek saydım ) test kitaplarım var. Kitaplar TYT'den Türkçe, matematik, sosyal ve fen kitaplarından hepsi var. AYT kitaplarımın sayısal olanları da var. Tek tük eski kitaplar var. Onlara göz gezdirdim. Eylül'de devletimizin mezunlara ders verdiği kurs var. Oraya katılacağım fakat mizacım tutarsa yine patlak verir. Bu sefer sağlığımdan olmak istemiyorum.
Tek tük işlerde çalışmışlığım var. Ancak uzun çalışamadım. İşte her neyse...
Ders vs iş olayını karşılaştırınca ikisinin de avantajları var. Ya derste robot gibi ders çalışacağım ya da iş hayatına atılacağım. Eee akademik kariyerde olmadı. Elimdeki o 97 tane kitabı resmi kurum gibi bir yere verip iş hayatına atılacağım.
Sizce nasıl fikir? Akademik kariyer ben de istiyorum ancak sterse girdiğim için pek fazla çalışmaya tıpa yemiyor.
Son düzenleyen: Moderatör: