Dönüşüm kitabının sonu

Katılım
1 Nisan 2019
Mesajlar
1.791
Çözümler
4
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Arkadaşlar öncelikle iyi günler dilerim. Franz Kafka'nın Dönüşüm adlı kitabını okudum ama sonunu pek sentezleyemedim. Hikayenin başlangıcını ve gidişatını göz önünde bulundurduğumda sonunda ailenin verdiği umursamaz tavrı pek anlayamadım.
Metnin bu kısmında spoiler bulunmakta!
Kitabın sonunda Gregor'un öldüğünü düşünen hizmetçi neden bu sorunu halletmenize gerek kalmadığını söyleyip evden uzaklaşıyor? Yoksa Gregor yarı canlı bir biçimde açık camdan uzaklaşıp gidiyor mu? Bütün bunları bir metafor olarak da anlayabiliriz ama ben kitaptaki o sonunu tam olarak kavrayamadım. Açıklayabilir misiniz?
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Kitabın sonu trajik bir hayat gerçeğini anlatır. Şöyle:

Herkese uygun yaşarsan, normlara, topluma biat edersen insanlar tarafından sayılırsın. Kısacası sisteme, insanlara faydan olursa yaşarsın.

Zaman geçtikçe okuyup araştırdıkça, düşünüp sorguladıkça kendini bir boşlukta hissedersin ve toplum normları, sistemin kuralları, her şey sana saçma gelir ve bunlara uymaktan vazgeçersin. Akabinde toplum tarafından dışlanırsın ve "yalnızlık" hissi son seviyesine kadar hissettirir sana kendini. Eninde sonunda ölürsün. Trajik olan ise kimsenin ölümüne üzülmemesidir. (Anlatılan kayıtsızlık bu anlamda.) Kurtulmuşlardır çünkü senden.

İnsanlara yararlı olduğun ölçüde iş görürsün. Yaramadığın an seni böcek misali ezerler.(Anlatılan yine bu)

Sanırım yeterli olmuştur. Olmadıysa seve seve yardımcı olabilirim. Franz Kafka' dan bahsedecek olursak eserleri gerçekten derin bir mana taşıyan ağabeyimiz. Dava adlı kitabında da buna benzer psikolojik bir tema ele almıştı.(Hoş hemen hemen her eseri böyle ya...) Onu da okumanı öneririm.
 
Kitabın sonu trajik bir hayat gerçeğini anlatır. Şöyle:

Herkese uygun yaşarsan, normlara, topluma biat edersen insanlar tarafından sayılırsın. Kısacası sisteme, insanlara faydan olursa yaşarsın.

Zaman geçtikçe okuyup araştırdıkça, düşünüp sorguladıkça kendini bir boşlukta hissedersin ve toplum normları, sistemin kuralları, her şey sana saçma gelir ve bunlara uymaktan vazgeçersin. Akabinde toplum tarafından dışlanırsın ve "yalnızlık" hissi son seviyesine kadar hissettirir sana kendini. Eninde sonunda ölürsün. Trajik olan ise kimsenin ölümüne üzülmemesidir. (Anlatılan kayıtsızlık bu anlamda.) Kurtulmuşlardır çünkü senden.

İnsanlara yararlı olduğun ölçüde iş görürsün. Yaramadığın an seni böcek misali ezerler.(Anlatılan yine bu)

Sanırım yeterli olmuştur. Olmadıysa seve seve yardımcı olabilirim. Franz Kafka' dan bahsedecek olursak eserleri gerçekten derin bir mana taşıyan ağabeyimiz. Dava adlı kitabında da buna benzer psikolojik bir tema ele almıştı.(Hoş hemen hemen her eseri böyle ya...) Onu da okumanı öneririm.
Yorumun için çok teşekkür ederim. Peki Gogol'dan palto kitabını okumuş muydun ? Dostoyevski hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık diyor. Ama o kitap benim için biraz büyük bir iddiada bulunarak yazıyorum ama iyi değildi. Siz ne düşünüyorsunuz ?
 
Gogol Rus edebiyatının öncülerindendir. Nükteli bir anlatımı var. Bahsettiğin kitabı okumadım ancak okunur, güzeldir. Onun yanı sıra Ölü Canlar, Bir Delinin Hatıra Defteri gibilerini de okuyabilirsin. Bunların dışında kitap önermemi istiyorsan "Dorian Gray' in Portresi, Veba, Yabancı(Albert Camus), Şeytanın Günlüğü" bunları okumanı şiddetle öneririm.
 
Gogol Rus edebiyatının öncülerindendir. Nükteli bir anlatımı var. Bahsettiğin kitabı okumadım ancak okunur, güzeldir. Onun yanı sıra Ölü Canlar, Bir Delinin Hatıra Defteri gibilerini de okuyabilirsin. Bunların dışında kitap önermemi istiyorsan "Dorian Gray' in Portresi, Veba, Yabancı(Albert Camus), Şeytanın Günlüğü" bunları okumanı şiddetle öneririm.
Albert Camus'tan Yabancı kitabını 2 gün önce bitirdim. Ardından dönüşümü bitirdim. Yalnız yabancı kitabındaki karakterin sürekli olarak umursamaz halinin gösterilmesi ve bu anlatılan şeyin kitabın ilk sayfalarında okuyucuyu boğarcasına anlatılması gerçekten benim kitapla olan aramı açtı. Eğer yazılış amacı okuyucunun empati kurabilme isteğini defetmek ise tamamı ile doğru yazılmış. Siz nasıl düşünüyorsunuz bilmiyorum.
 
Egzistansiyalizm felsefesinin edebiyata yansımış en büyük isimlerinden birkaçı.

Bireyin çevreye duyduğu kayıtsızlığı anlatıyor ve akıl almaz bir şekilde yapıyor bunu. Kitabın ilk cümlesinden: "Bugün annem öldü ya da dün bilmiyorum." Cümleyi duyunca diyorsun ki: "Vay be, adama bak! Annesinin ölümü onun üzerinde nasıl da şok yaratmış." Halbuki hiç öyle değil. Etrafındaki her türlü objeye, olaya karşı öyle bir kayıtsızlık var ki ölü bir ruh gibi dolaşıyor ortalıkta Meursault. Çok uç bir insanı işlemiş Camus: Yaşayan ölü. 20. yüzyıl insanının en temel problemi bu galiba: Varolmak.
 
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı