Eğitim Sistemi Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Bunlar milattan beri var olan şeyler. Çocuklar kol gibi bırakıyorsa, hormonların etkisiyle sevişiyorsa eğitim sistemi ne yapsın?

Su şişesi sokan yeni bir şey olabilir nereye soktuğuna bağlı olarak. Tuvalete sokuyorsa normal ama kendisine sokuyorsa garip.
Haha, bunlar normal karşılanıyor bizim okulda. Her gün farklı şeyler duyuyoruz, duyunca da şaşırtmıyor yani.(Okullar açık olduğu zamandan.)
 
Bir öğretmen ve ilkokul 4. sınıftan beri bilgisayar dünyasını takip eden, oyun oynayan biri olarak görüşlerimi yazıyorum:
Eğitim sistemi 50 yıl önce de köhne idi şimdi de aynı. Bakanlık, il ve ilçe kadroları her bakana, iktidara uyum sağlıyor duymak istediklerini söylüyor, tepeden alınan kararın sonuçları ve sahada uygulanırken olabilecek sıkıntıları söylemiyorlar yalakalık sevdasından. Bakan ve müsteşarlar tayfası da başbakana reform yapıyoruz ayağına şov yapıyor. İngiltere en az 50 yıllık eğitim sistemini uyguluyor. Teknoloji gelişti, iletişim çağı vs. ama sistemi komple çöpe atmıyorlar. Küçük düzenlemelerle çağa uygun hale getiriyorlar. 20 yıl önce okula giden birey anne veya baba olunca çocuğunu ne zaman kayıt ettireceğini, ne yapacağını biliyor. Bizde bırak veliyi öğretmen ve hatta idareci her yıl okul açılmaya yakın veya açılınca bir ton değişiklik ve bina tadiratı ile karşılaşıyoruz. Eskiden tayin zamanı belli idi, okul yaz tatilinde iken olurdu. İdareci atamaları da keza öyle. Şimdi okul açıkken yapılıyor, bu karmaşa size ahır gibi lavabo, okulda disiplin sorunları, idareci acemiliğinden öğretmen başıboşluğu gibi durumlarla karşılaşoyorsunuz. Eskiden idarecilik kadrolu makam idi. Artık 4 yılda bir değişiyor. Okulunuza yeni gelen idareci ya başka okuldan gelme ya da öğretmenlikten yeni geçme. İdareciliğe, okula, personele, veliye, çevreye, diğer kamu kuruluşlarına, belediyeye, valiliğe, emniyet müdürlüğüne yabancı ve bunlardan faydalanmak için gerekli usül ve adaba sahip değil. Bir idareci bu ilişkilerle okulu ihya eder.
Okulul kültürünü bitiren bir hamle. Gerekçe basit yenilik. Sonuç kendi idarecisini yerleştirmek.
Okul saatlerinde ise tek bir başarı durumu yok. Günde 4 saat eğitimle de çok başarılı olan ülke var, günde 7 saat gibi sürelerle de başarılı olan ülke var. Yeter ki kendi toplum yapını bil, gelecek hedeflerini, ileride nasıl bir toplum hedeflediğini bil. İnsanlar istiyor diye her yere belli bir türde eğitim veren lise açılmaz. Oy için her yere üniversite açılmaz. İlk önce dünyanın gidişatına bakarsın, gelecekte dünya nasıl olacak ve ben nasıl insan yetiştirip nasıl bir toplum hedefliyorum dersin. Sonra bu hedefini toplumla kültürle bağdaştıracak ortak değerlere dokunmalısın ki eğitim sistemin toplumdan dışlanmasın, hazmedilsin ve yabancılık çekilmesin. Gerçekten milli bir eğitim sistemi için Evrensel gerçeklerden ve uluslararası gelecek öngörüsünden yola çıkarak yerelleşmeye doğru gitmeli ama evrensel doğrularla yerel değerler çelişiyorsa da yerel değerin ya da olgunun yanlışlığını kabul etmeliyiz. Tarihimiz eşsizdir ama bir dereden iki defa yıkanılmaz. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'a yürürken ecdadı gibi geleneksel taktiği uygulamamış. Toplar yaptırmış, karadan gemiler yüzdürmüştür. Osmanlı savaş ganimeti ve ticaret yolları üzerine olan gelirine o kadar güvendi ki coğrafi keşiflere, sanayi devrimine, reform ve rönesansa kayıtsız kaldı. Zamanında kendisini başarılı kıldı diye eski anlayışının esiri oldu. Her zamanın ruhu ve şartları ayrıdır. Eğitimde Osmanlıcılık gibi fikirler yerine akıl ve mantığa kulak verin. Eğer doğruysa tüm yollar yine o kapıya çıkar zaten.
Gelelim öğretmen meselesine eskiden 40 günlük kursla öğretmenler alındı. Ben eğitim bilimleri okudum. Bilgi insan beyninde nasıl oluşur, davranış nasıl kazandırılır ve kalıcı olur. Bebeklikten itibaren fiziksel ve zihinsel gelişim aşamalarını gördüm. Tüm bu konuları değişik yorumlayan ve değişik çözüm önerileri sunan fikir akımlarını da gördüm. Eğitim sistemi oluşturma ile ilgili dersler gördüm. Evet eğitim sistemi kurmanın formülü var, aşama aşama gerekli araştırmalar ve çalışmalarla milli bir sistem oluşturuluyor. Eğitim sistemini siyasiler değil eğitim bilimciler kurar. İlgili araştırma komisyonlarıyla aylarca veya yıllarca çalışır, veri toplar.
Benim olaya bakışımla 40 günlük öğretmenin aynı kefede ve sizlere eğitim veriyor. Kendini çok iyi geliştiren elini öpeceklerim de var ama bu iş şansa bırakılmaz. Geçtiğimiz yıllarda öğretmenlere alan değişikliği hakkı getirildi. Üniversite diplomasındaki yan dala göre. Sınıf öğretmeni bilgisayar öğretmeni oldu. Türkçe öğretmeni tarih öğretmeni oldu. Eğitimde tam bir geriye gidiş var.
Özellikle lise öğretmenleri sonra da benim gibi alt kademelere doğru öğretmen maaşlarında iyileştirme lazım. Özellikle lise dedim çünkü öğrencilerin yaş ortalaması arttıkça öğretmenin o çocuklara daha iyi hitap etmesi, beyin fırtınasına katlanabilmesi ve öğrencileri etkileyip dersi sevdirmesi lazım. Öğretmenin entellektüel kalabilmesi, bilgilerini taze tutabilmesi için bu uğurda para harcaması gerek. Gezip görmeli, araştırmalı vs. Daha fazla gelir için özel ders, kurs, dersane derken kendidine vakit ayıramıyor. Derler ya cebimdeki kelimeler, işte o kelimelerin bitmemesi lazım.
Eskiden çocukların tırnak uçlarına cetvelle vururlardı. Bildiğin işkence, sonra dayak... Bunun mağduriyetini biz yeni öğretmenler çekiyoruz. İlkokul öğretmeniyim. Duygusal olarak çocuğu etkilemek için yeri gelir sarılıyorum, çocuk özel bir sorununu anlatacak sınıfta rencide olmasın diye ayrı konuşmam lazım. Art niyetliler çoğaldığı için mesafe koyuyoruz. İdarecilerimiz de bizi uyarıyor aman ha önceki senelerde şu hocamıza böyle şikayet oldu vs. diye. Bu mesafe de yeni nesle soğuk tavır olarak görünüyor.
Yaz yaz bitmez...
Ezberci eğitim konusunu açayım. Genel itibariyle öğrenen bir bilgiyi veya olguyu pasif şekilde izleyerek, dinleyerek öğreniyorsa buna ezberci eğitim denir. Kitap, tablet, bilgisayar olması farketmez. Yaparak, yaşayarak, gezerek, deney düzeneğinde değişkenlerle oynamak suretiyle sonuca etki ederek yapılan eğitim gibisi yoktur ama bu da masrafı ve ders öncesi hazırlık zamanını çok çok arttırır. Bunkarın dışında en etkili ve kalıcı öğrenme yöntemi ise başkalarına öğretmektir. Bu seviyede çaba harcarken beyin her yönüyle zorlanıyor.
 
Son düzenleme:
Yani söyleyecek pek bir şey yok sistem berbat ötesi henüz lise 1 başladım ve geçen yıl girdiğim sınavın neden bu kadar zor(bana göre kolay) olduğunu çözemedim belki de çoğu insanı meslek erbabı gibi bir şey yapmak istiyor olabilirler.
 
Akıllı olanlar üniversiteye gitmeyip iş öğrendi akıllı olmayanlar üniversite okudu. (!)

Şaka bir yana dördüncü sınıftan beri her sene tense konularını gördük hiçbir şey hatırlamıyorum.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı