Ekonominin ilk kuralı üretimdir.
Üretilen ürünler ise talepler doğrultusunda tüketilir.
Üretim, tüketimden fazla ise, ekonomi büyüyor demektir.
Üretim tüketimden az ise ekonomi geriliyor demektir.
Kısaca arz talep unsuru.
Ekonomideki büyüme unsurunun kriteri:
Bir ürünü ilk yıl 100TL maliyet ile üretebiliyor, ikinci yılda ise aynı ürünü 90TL ye mal edebiliyorsan eknomi yüzde 10 büyümüş demektir.
Arz talep dengesi içerisinde bu ürün, aynı fiyata veya daha az fiyata satılabilir.
İkinci unsur.
Bir ürünü üretebilmek için yapılan alımlar.
Bir ürünü tam anlamıyla dışa bağımlı olmadan kendin üretebiliyorsan, bu ürün, ekonomik büyümede etkendir. O ürünün tüm parçalarını dışardan getirtiyorsan, bu ürünü ürettiğin söylenemez ve ekonomide hiçbir katkısı yoktur.
(Belki işçilik olarak belli bir oranda paran içerde kalır)
Bir ürünü üretebilmek için gerekli olan malzemelerin bir kısmını veya hepsini dışardan karşılamak zorunda isen, o malzemelerin bedelini karşılamak zorundasındır. Uluslararası sistemde bu olayın tek karşılığı ALTIN'dır.
Altın ile ödeme, kendi cebinden yemek anlamına geldiği için, bu malzemelerin bedelini MAL olarak ödemelisin.
Yani uluslararası ticarette en önemli emtia, MAL veya ALTIN'dır.
Eğer bir mal'ın bedelini karşılayamıyor ve her daim KAĞIT ile ödeme yapıyorsan, (Kağıt kelimesi burada para'dır) yeni bir alımda, aynı ürün için daha fazla ödemen gerekebilir. Bu unsur da kullandığın kağıt unsurunun hiçbir değeri olmadığı anlamına gelir.
(Dövizlerdeki artış unsuru)
Türkiye'de hiçbir alanda, hemen hemen hiç üretim yoktur. Çoğunluk pazar, Çin pazarıdır ve, hemen hemen çoğu ürünler, Çin'den getirtilmektedir. Çinden getirtilen tüm ürünlere ise, DOLAR olarak ödeme yapmaktasın. Çünkü aldığın hiçbir mal için herhangi bir mal veremiyorsun. Çünkü hiçbirşey üretmiyorsun
ET ve benzeri gıdaların bazılarının da dışardan getirildiği günümüzde, bazı gerçeklikler ortadadır.