Buda der ki: "Zihnimiz eğitilmemiş, dizginlenmemiş bir at gibidir." (Budist değilim bu arada 
) 
Yani insan asla düşünmeden duramaz. Düşünmeden durduğunuz tek bir bak tek bir anın bile yok. Düşünmeyen tek insan, ölü insandır. 
Kişi asla durmadan düşünür. Üstelik tek bir fikir üzerine de değil aslında aynı anda onlarca şey üzerine düşünür. Tabi biz o an bunun farkında olamayız. Dolayısıyla insan düşünmeden duramadığı gibi asla tek bir düşünceye de odaklanamaz. Yani senin eline bir elma versem ve sana 1 dakika boyunca bu elmadan başka bir şey düşünme desem, bunu asla ama asla yapamazsın. 
Senin verdiğin örnekte oradaki kişilerin elinden her imkânı alıyorsun. Yapabilecekleri tek şey kendileri ile ilgilenmek oluyor. Zihnimiz dizginlenmemiş bir at olduğu için de kendi ile baş başa kaldığında konudan konuya atlamaya başlıyor. 
İlk başlarda bunu sorun etmezsin ancak süre ilerledikçe zihnin sürekli benzer şeyleri düşünmekten sıkılır. Yani o çılgın at, başka yaylalara koşmak ister ama maalesef bunu yapamaz. Hâl böyle olunca etraftaki cisimlere dokunmak ister, bulunduğu zemini hissetmek ister, odanın kokusunu sorgular bunların hiçbirini yapamıyorsa ya da bunları yapmasına rağmen hâla o odanın içindeyse affınıza sığınarak söylüyorum mastürbasyon yapar, uyur. Süre uzadıkça duvarları tırmalar, kendi vücudunu uyararak yeni şeyler düşünmek ister ve bunun içinde kendine zarar verir. 
Tüm bunlara rağmen hâla o lanet odanın içindeyse tekrardan zihnine döner. Ve bu defa çok farklı düşüncelere dalar. Evet, şizofreni belirtileri başlamıştır. 
Şu ana kadar anlattığım aslında hücre mahkumlarının yaşadığı şeyler. Bir insana verilebilecek en büyük ceza onu eylemsizliğe mahkum etmektir. Çünkü canlıyı canlı yapan şeyler onun eylemleridir, sen onun eylemlerini kısıtlarsan hayatta kalmak adına mücadele etmeye başlar. 
Tehlikeli olan kişinin kendisi ile baş başa kalması değil, kendisi ile baş başa kalmak zorunda olması. Yani ben odamın kapısını kapatıp kendi kendime 2 saat boyunca çeşitli şeyler düşünebilirim ve hiç de bir şey olmaz. Çünkü biliyorum ki o odanın kapısını ben kapattım ve dilediğim zaman kendimi kapattığım o odadan rahatlıkla çıkabilirim. Yani istediğim an eylemlerimi değiştirebilirim. Bir canlı olarak kendime yeni uyaranlar verebilir ve canlılığımı ayakta tutabilirim. Ancak sizin verdiğiniz örnekteki gibi yahut hapishanelerde olduğu gibi bir durum varsa, bir süre sonra bilinçaltımda bir hayatta kalma tehditi oluşacaktır. Çünkü o kapıyı ben kapatmadım! Korkarım ki dilediğimde o kapıyı açıp yeni eylemler gerçekleştiremeyeceğim. 
İşte bu noktada başta verdiğim döngüler başlar. Kişi canlılığını kaybetmemek için aska kendini tek bir duruma sıkıştırmaz. Tek bir duruma sıkışan tek şey, cansız varlıklardır. 
Ben böyle düşünüyorum. İyi günler.