joster17
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
- Meslek
- Öğrenci
Ardakaşlar İngilizce proje ödevim var. Ama Yandex, Google gibi çeviri servisleri doğru çeviremiyor diye çevirmek istemedim. Eğer İngilizce bilen biri varsa şunları çevirebilir mi?
Ödev: Tehlikeli sporlar.
1. Paraşütle atlama.
Yeterli bir yükseklikten atlanılması sonucu paraşüt adı verilen kumaşın güvenli bir hızda yere inmek amacıyla açılması olarak gerçekleşen eğlence sporudur.
Paraşütçüler çoğunlukla uçaktan atlar ve genellikle düzlüklere ve açık bir göğe ihtiyaç duyarlar. Küçük bir havaalanından yola çıkılır ve paraşütçüler yaklaşık 4000 metre yükseklikte uçaktan atlarlar. Çoğunlukla "karın aşağı" pozisyonda bir süre serbest düşerler. Takla ve dönüşler gibi hava gösterileri yapabilirler. Sonunda, 760 metre civarında tam şişecek şekilde paraşütlerini açarlar. Paraşütçüler, belirlenmiş bir alana inmeyi amaçlar. Paraşütçüler serbest düşüş sırasında saatte 190 km ve üzeri hızlarda hareket eder. Kullandıkları paraşütler bu koşullarda açılmaya dayanabilecek biçimde tasarlanmış ve kendiliğinden şişen kanat paraşütleridir. Ana paraşüt bozulur veya açılmazsa kuşamdaki otomatik bir sistem devreye girer ve yedek paraşüt açılır. Paraşütler de serbest atlayışcıların süzülmeyi idare etmek ve yere güvenle inebilmek için kullandıkları yönlendirme kordonları ve kulpları vardır.
2. mağara dalışı.
İki tip mağara dalışı vardır.
Birincisi deniz suyu seviyesinin yükselmesi sonucu giriş ağzı denizin içinde kalmış mağaralara dalmaktır. Yani normal dalışınızı yaparken denizin dibinde gördüğünüz bir deliğin içine girip ilerlemek gibi bir şey. Genel olarak tuzlu su olmasına rağmen arada bu tarz mağaraların içinden denize doğru kaynayan tatlı su kaynakları bulunabilir. Suyun ısısında ani soğuma, görüş mesafesinde azalma ve tabii mağaraya giriyorsunuz mutlak karanlık olayına karşı hazırlıklı olmak gerekir.
İkincisi ise bir mağaranın içerisindeki göle dalarak su altı tünelleri aramak, eğer su altı Tune'li bulunursa devam ederek başka bir yerden çıkılıp çıkılamayacağını araştırmaktır ki asıl psikopat olanı budur. Dış dünya ile alakasız stabil bir ortam olduğundan mağaraların içinde suyun sıcaklığı yılın 12 ayı sabittir, genellikle dört ila yedi derecedir. Ona göre soğuk su ekipmanı kullanılmalıdır. Su ne kadar berrak gözükse de dibindeki çamur kum suyu kolaylıkla bulandıracağından görüş mesafesi kuvvetli su altı fenerleri ile bile bir iki metreye düşebilir. Sağlam bir kılavuz ipi ve makara bu yüzden şarttır ki yolunuzu bulasınız. Deniz ortamı gibi geniş geniş takılmak genelde mümkün değildir, o yüzden dar tünellerde ekipmanın sağdan soldan çıkan kayalara takılmaması için önleminizi almalısınız. Mümkünse 3 litrelik falan bir yedek tüp ve yedek regülatör ve yedek fener ve yedek çakı ve yedek beyin bulundurmadan dalmayın. Bu tarz dalışın diğer bir adı da sifon geçişi yapmaktır, u şeklindeki tünelin bir tarafından girip öbür tarafından çıkmak gibi.
3. Boğa Rodeosu.
Orta ve kuzey Amerika'da gerçekleştirilen yarışma amaçlı bir gelenektir. Rodeo İspanyolca bir kelimedir ve hayvanların markalanmak üzere toplanması anlamına gelir. Asıl olarak bir ticari faaliyetin parçası olan sürü çobanlığına ait bu işlem, zamanla geleneksel ve yarışma amaçlı bir karakter kazanmıştır. Amaç; bel kısmı bir kemerle sıktırılmış ve bundan rahatsız olarak vahşileşen boğanın üzerinde 8 saniyeden daha fazla kalabilmektir. Hayvanın üzerinde eğer yoktur. Bu etkinliğe katılan kovboylar için bull riders denilmektedir. Yarışma esnasında şiddetli biçimde yere düşme, vahşi hayvandan kaynaklı darbelere maruz kalabilme tehlikesi nedeniyle pek çok sakatlık yaşanabilmektedir. Ayrıca bull fighters adı verilen, kovboy yere düştükten sonra ya da 8 saniye sonunda kovboyun yere inmesinin ardından boğayı sakinleştirmek için alanda bulunan ve bu görevi yerine getiren kovboylar bulunmaktadır.
4. Dağcılık.
Dağlarda yürüyüş ve kamp kurmanın yanı sıra tırmanma sporunu da kapsayan bir doğa sporu. 18 le 19. yüzyıllarda Avrupa'lı (İngiliz ve fransızlar başta olmak üzere) zenginlerin boş zamanlarını değerlendirme ve hayatlarının rutinlerini yeni maceralarla süsleme arayışı neticisinde bir spor sayılmaya başlanan dağcılık, 20.yüzyılın başında diğer ulusların da ilgisini çekmeyi başarmıştır. Uluslararası bir spor haline gelmesi ise, 1931 yılında, merkezi Cenevre'de olan uluslararası dağcılar birliği (uıaa)'nin kurulmasıyla mümkün olmuştur. İzleyen yıllarda, belirli teknik ve emniyet yöntemlerinin geliştirilmesine paralel olarak kendine özgü disiplini ve ilkeleri olan bir spor haline dönüşen dağcılık, birçok doğa sporunun da önünü açmıştır.
Günümüzde en çok rağbet gören doğa sporlarından biri olsa da, bu spora eklenebilecek yeniliklerin azalması, yeni neslin yeni doğa sporlarına daha fazla ilgi duyması ya da bu tür sporlara yönelmesi nedeniyle, 20. yüzyılın başındaki popülaritesini kaybetmeye başlamıştır.
5. Rafting.
Raft adı verilen botlarla (sallarla), tepesi yüksek nehirlerde yapılan bir nehir sporudur. Raftingde asıl olan içinde bulunduğunuz raftı devirmeden, kürekle yönlendirerek kayalar ve engeller arasından geçirmektir. Rafting, 6 ile 8 kişilik takımlar halinde yapılır ve başarılı olabilmek tek vücut gibi hareket eden bir takım olabilmekten geçer. Bu sporda akarsular zorluk derecesine göre altı dereceye ayrılırlar. 6. derece en zor parkurları, 1. derece ise en kolay parkurları belirtir.
Ödev: Tehlikeli sporlar.
1. Paraşütle atlama.
Yeterli bir yükseklikten atlanılması sonucu paraşüt adı verilen kumaşın güvenli bir hızda yere inmek amacıyla açılması olarak gerçekleşen eğlence sporudur.
Paraşütçüler çoğunlukla uçaktan atlar ve genellikle düzlüklere ve açık bir göğe ihtiyaç duyarlar. Küçük bir havaalanından yola çıkılır ve paraşütçüler yaklaşık 4000 metre yükseklikte uçaktan atlarlar. Çoğunlukla "karın aşağı" pozisyonda bir süre serbest düşerler. Takla ve dönüşler gibi hava gösterileri yapabilirler. Sonunda, 760 metre civarında tam şişecek şekilde paraşütlerini açarlar. Paraşütçüler, belirlenmiş bir alana inmeyi amaçlar. Paraşütçüler serbest düşüş sırasında saatte 190 km ve üzeri hızlarda hareket eder. Kullandıkları paraşütler bu koşullarda açılmaya dayanabilecek biçimde tasarlanmış ve kendiliğinden şişen kanat paraşütleridir. Ana paraşüt bozulur veya açılmazsa kuşamdaki otomatik bir sistem devreye girer ve yedek paraşüt açılır. Paraşütler de serbest atlayışcıların süzülmeyi idare etmek ve yere güvenle inebilmek için kullandıkları yönlendirme kordonları ve kulpları vardır.
2. mağara dalışı.
İki tip mağara dalışı vardır.
Birincisi deniz suyu seviyesinin yükselmesi sonucu giriş ağzı denizin içinde kalmış mağaralara dalmaktır. Yani normal dalışınızı yaparken denizin dibinde gördüğünüz bir deliğin içine girip ilerlemek gibi bir şey. Genel olarak tuzlu su olmasına rağmen arada bu tarz mağaraların içinden denize doğru kaynayan tatlı su kaynakları bulunabilir. Suyun ısısında ani soğuma, görüş mesafesinde azalma ve tabii mağaraya giriyorsunuz mutlak karanlık olayına karşı hazırlıklı olmak gerekir.
İkincisi ise bir mağaranın içerisindeki göle dalarak su altı tünelleri aramak, eğer su altı Tune'li bulunursa devam ederek başka bir yerden çıkılıp çıkılamayacağını araştırmaktır ki asıl psikopat olanı budur. Dış dünya ile alakasız stabil bir ortam olduğundan mağaraların içinde suyun sıcaklığı yılın 12 ayı sabittir, genellikle dört ila yedi derecedir. Ona göre soğuk su ekipmanı kullanılmalıdır. Su ne kadar berrak gözükse de dibindeki çamur kum suyu kolaylıkla bulandıracağından görüş mesafesi kuvvetli su altı fenerleri ile bile bir iki metreye düşebilir. Sağlam bir kılavuz ipi ve makara bu yüzden şarttır ki yolunuzu bulasınız. Deniz ortamı gibi geniş geniş takılmak genelde mümkün değildir, o yüzden dar tünellerde ekipmanın sağdan soldan çıkan kayalara takılmaması için önleminizi almalısınız. Mümkünse 3 litrelik falan bir yedek tüp ve yedek regülatör ve yedek fener ve yedek çakı ve yedek beyin bulundurmadan dalmayın. Bu tarz dalışın diğer bir adı da sifon geçişi yapmaktır, u şeklindeki tünelin bir tarafından girip öbür tarafından çıkmak gibi.
3. Boğa Rodeosu.
Orta ve kuzey Amerika'da gerçekleştirilen yarışma amaçlı bir gelenektir. Rodeo İspanyolca bir kelimedir ve hayvanların markalanmak üzere toplanması anlamına gelir. Asıl olarak bir ticari faaliyetin parçası olan sürü çobanlığına ait bu işlem, zamanla geleneksel ve yarışma amaçlı bir karakter kazanmıştır. Amaç; bel kısmı bir kemerle sıktırılmış ve bundan rahatsız olarak vahşileşen boğanın üzerinde 8 saniyeden daha fazla kalabilmektir. Hayvanın üzerinde eğer yoktur. Bu etkinliğe katılan kovboylar için bull riders denilmektedir. Yarışma esnasında şiddetli biçimde yere düşme, vahşi hayvandan kaynaklı darbelere maruz kalabilme tehlikesi nedeniyle pek çok sakatlık yaşanabilmektedir. Ayrıca bull fighters adı verilen, kovboy yere düştükten sonra ya da 8 saniye sonunda kovboyun yere inmesinin ardından boğayı sakinleştirmek için alanda bulunan ve bu görevi yerine getiren kovboylar bulunmaktadır.
4. Dağcılık.
Dağlarda yürüyüş ve kamp kurmanın yanı sıra tırmanma sporunu da kapsayan bir doğa sporu. 18 le 19. yüzyıllarda Avrupa'lı (İngiliz ve fransızlar başta olmak üzere) zenginlerin boş zamanlarını değerlendirme ve hayatlarının rutinlerini yeni maceralarla süsleme arayışı neticisinde bir spor sayılmaya başlanan dağcılık, 20.yüzyılın başında diğer ulusların da ilgisini çekmeyi başarmıştır. Uluslararası bir spor haline gelmesi ise, 1931 yılında, merkezi Cenevre'de olan uluslararası dağcılar birliği (uıaa)'nin kurulmasıyla mümkün olmuştur. İzleyen yıllarda, belirli teknik ve emniyet yöntemlerinin geliştirilmesine paralel olarak kendine özgü disiplini ve ilkeleri olan bir spor haline dönüşen dağcılık, birçok doğa sporunun da önünü açmıştır.
Günümüzde en çok rağbet gören doğa sporlarından biri olsa da, bu spora eklenebilecek yeniliklerin azalması, yeni neslin yeni doğa sporlarına daha fazla ilgi duyması ya da bu tür sporlara yönelmesi nedeniyle, 20. yüzyılın başındaki popülaritesini kaybetmeye başlamıştır.
5. Rafting.
Raft adı verilen botlarla (sallarla), tepesi yüksek nehirlerde yapılan bir nehir sporudur. Raftingde asıl olan içinde bulunduğunuz raftı devirmeden, kürekle yönlendirerek kayalar ve engeller arasından geçirmektir. Rafting, 6 ile 8 kişilik takımlar halinde yapılır ve başarılı olabilmek tek vücut gibi hareket eden bir takım olabilmekten geçer. Bu sporda akarsular zorluk derecesine göre altı dereceye ayrılırlar. 6. derece en zor parkurları, 1. derece ise en kolay parkurları belirtir.
Son düzenleyen: Moderatör: