Sorgulamakta problem yok ancak her şeyden somut kanıt beklemen saçma olur. Dinler'deki pek çok olay metafiziğin ilgi alanına girer, deney ve gözlem ile inceleyebileceğin bir şey değildir. Eğer mantıksal bir temele dayandırmak istiyorsan teist filozofların argümanlarını inceleyebilirsin.Eğer bir dine inanmak istiyorsan o dini sorgulamazsın. Bir dine ortada somut bir kanıt olduğu için değil inanmak istediğin için inanırsın. Dinlerde sorgulamaya yer yoktur. Sorgularsan zaten bizim kulübe hoşgeldin. Çoğu insan zaten dinini gram sorgulamadığı, annesi/babasından gördüğü için o dine inanarak bir ömür yaşıyor.
Hristiyanlıkla İllüminatiyi yan yana getirmedim, orada başka bir konuya geçtim ki ilişkisi elbette var. İllüminatinin ilk çıkışı ile Kilise'nin yaklaşımı hatta illüminatinin çıkış sebebinin bizzat Hristiyanlık dini olduğunu biliyoruz. İnsanların, özgür düşünce sistemini kısıtlayan kilise, bilime karşı sert bir bariyer çekmiş, bilim adamlarını dogmalarıyla durduruyordu. Öyle ki kilise "insan gözünden çıkan ışınlarla görür, Dünya, evrenin merkezidir" diyen Aristoteles'i savunup, yeni dünya ve evren bilgilerine tamamen kapanmıştı. Bu bilgileri sunanları klasik bir şekilde 'şeytanın yolunda' diye yaftalıyordu. Bu dönemde yer alan bilim adamları da Aydınlanma anlamındaki illüminatiyi kurarak çalışmalarına başladı. Fakat biz de bu kuruluşu nedense Hristiyanların bakış açısıyla halâ Şeytana Tapanlar olarak tanımlıyoruz.Hristiyanlık ile İllüminati ne alaka onu anlamadım. Ne gibi bir mantıksızlıkla karşılaştın mesela açıklar mısın?
Tefsire bakmak bilgisizlik göstergesi değildir. Tefsirleri okumak pek çok konuda gereklidir, Arapça'da bir kelime 15-20 farklı anlam kazanabilir ve bunu çeviren kişi eğer dile ve tarihsel kullanımına yeterince hakim değilse yanlış anlamlarda çeviriler ortaya çıkabilir. Çeviri doğru olsa dahi Türkçe'ye geçince anlamı değişen kelimeler, Türkçe'de anlam veremeyeceğin söz sanatları da bulunmakta.Yanlış anlaşılma diye bir şey yok, İslam dini açık büfe değil, istediğim ayeti beğeneyim, istemediğim ayeti, tefsir mealle geçiştireyim mantığı veya yanlış çeviri diyeyim. Ergenliğe yeni girmiş, ortalama eğitim ve zeka seviyesinde biri bile Kur'an'ı anlayabilir.
Kur'an genel olarak tertemiz bir anlatıma sahip, tam anlamıyla anlayabilmek için bu kadar şey gerekli olsa bu Kur'an'ı çeviren insanlar boşuna mı çeviriyor? Nedense bu tefsir, meal diyen insanlar hep absürt bir ayet sorgulandığında tefsir, meal diyor, halbuki kendileri İslam'ın barış ve güzellik dini olduğuna dair ayet görünce hiç acaba tefsirine, mealine baksam mı demiyor. İşte o yüzden diyorum ki okuduklarınız üzerine düşünün, yazan her şeyi anlamsızca kabul etmeyin.Tefsire bakmak bilgisizlik göstergesi değildir. Tefsirleri okumak pek çok konuda gereklidir, Arapça'da bir kelime 15-20 farklı anlam kazanabilir ve bunu çeviren kişi eğer dile ve tarihsel kullanımına yeterince hakim değilse yanlış anlamlarda çeviriler ortaya çıkabilir. Çeviri doğru olsa dahi Türkçe'ye geçince anlamı değişen kelimeler, Türkçe'de anlam veremeyeceğin söz sanatları da bulunmakta.
llluminati'ye dair belgeler 1776'da Baverya'da kurulduğunu gösteriyor. Nasıl bir örgüt olduğuysa muamma. Çok eski tarihlere giderek saçma bir ilişki kurmuşsun.Hristiyanlıkla İllüminatiyi yan yana getirmedim, orada başka bir konuya geçtim ki ilişkisi elbette var. İllüminatinin ilk çıkışı ile Kilise'nin yaklaşımı hatta illüminatinin çıkış sebebinin bizzat Hristiyanlık dini olduğunu biliyoruz. İnsanların, özgür düşünce sistemini kısıtlayan kilise, bilime karşı sert bir bariyer çekmiş, bilim adamlarını dogmalarıyla durduruyordu. Öyle ki kilise "insan gözünden çıkan ışınlarla görür, Dünya, evrenin merkezidir" diyen Aristoteles'i savunup, yeni dünya ve evren bilgilerine tamamen kapanmıştı. Bu bilgileri sunanları klasik bir şekilde 'şeytanın yolunda' diye yaftalıyordu. Bu dönemde yer alan bilim adamları da Aydınlanma anlamındaki illüminatiyi kurarak çalışmalarına başladı. Fakat biz de bu kuruluşu nedense Hristiyanların bakış açısıyla halâ Şeytana Tapanlar olarak tanımlıyoruz.
Hayır değil, hiçbir din tertemiz bir anlatıma sahip değil. Öyle olsaydı eğer mezhep ayrılıkları oluşmazdı. Kitaplarda şiirsel ve mecazi anlatımlar hakimdir, bunların ne manaya geldiğini anlamak için Tefsir kullanılıyor. Arapça ve din tarihi üzerine uzun araştırmalar yapmış kişilerin Tefsirlerini okuduğunda kafanda anlamlandırabiliyorsun durumu.Kur'an genel olarak tertemiz bir anlatıma sahip, tam anlamıyla anlayabilmek için bu kadar şey gerekli olsa bu Kur'an'ı çeviren insanlar boşuna mı çeviriyor? Nedense bu tefsir, meal diyen insanlar hep absürt bir ayet sorgulandığında tefsir, meal diyor, halbuki kendileri İslam'ın barış ve güzellik dini olduğuna dair ayet görünce hiç acaba tefsirine, mealine baksam mı demiyor. İşte o yüzden diyorum ki okuduklarınız üzerine düşünün, yazan her şeyi anlamsızca kabul etmeyin.
Çok eski tarihlere gittiğimi düşünüyorsun fakat benim de verdiğim tarih bu zaten. Yani Aristo'ya takılmışsın sanırım ben illüminati Aristo zamanında kuruldu demedim. "Aristo'nun görüşlerini savunan kilise" şeklindeki cümleyi kurdum. İllüminati zaten 18. Yüzyılda kurulan bir örgüt. Sorun da bu zaten kilise, halâ M.Ö 350'li yılların görüşlerini savunuyordu 18. Yüzyılda. Yeni çalışmalar yapan bilim adamlarına karşı geliyor hatta idam ettiriyordu. İllüminati'nin de çıkış noktası budur. Biraz önyargı var sanırım.llluminati'ye dair belgeler 1776'da Baverya'da kurulduğunu gösteriyor. Nasıl bir örgüt olduğuysa muamma. Çok eski tarihlere giderek saçma bir ilişki kurmuşsun.
Bu dediğinin hala Hristiyanlığın mantıksızlığıyla olan ilişkisini anlamadım.
Kilise'den bahsettiğin Hristiyanlığı tanımlayan bir kavram değil. Belli bir yıla gidip şu topluluk şunu savunuyor şeklinde herhangi bir dine eleştiri yapman çok saçma. Dini temsil eden kutsal kitaplarıdır, ona inanan kitle değil. Kitle değişir ama kutsal kitap değişmez, yegane kaynağın odur.Çok eski tarihlere gittiğimi düşünüyorsun fakat benim de verdiğim tarih bu zaten. Yani Aristo'ya takılmışsın sanırım ben illüminati Aristo zamanında kuruldu demedim. "Aristo'nun görüşlerini savunan kilise" şeklindeki cümleyi kurdum. İllüminati zaten 18. Yüzyılda kurulan bir örgüt. Sorun da bu zaten kilise, halâ M.Ö 350'li yılların görüşlerini savunuyordu 18. Yüzyılda. Yeni çalışmalar yapan bilim adamlarına karşı geliyor hatta idam ettiriyordu. İllüminati'nin de çıkış noktası budur. Biraz önyargı var sanırım.
Hristiyanlığın kutsal kitabını.. pardon kitaplarını sayabilir misiniz?Kilise'den bahsettiğin Hristiyanlığı tanımlayan bir kavram değil. Belli bir yıla gidip şu topluluk şunu savunuyor şeklinde herhangi bir dine eleştiri yapman çok saçma. Dini temsil eden kutsal kitaplarıdır, ona inanan kitle değil. Kitle değişir ama kutsal kitap değişmez, yegane kaynağın odur.
@KojiroHyuga04 Sözüm sana.Yoo, dediğimde ne var ki?