İzleyecek film bulamayanlara öneriler #5

Katılım
30 Temmuz 2019
Mesajlar
7.643
Makaleler
1
Çözümler
128
Yer
Ankara


1711809893842.png


Vortex: Yaşlılık ve bunamadan mustarip sevgi dolu bir çiftin hayatının son günlerine odaklanıyor. Vortex'te Gaspar Noé, kendi ölümlülüğü üzerine de düşündüğü son derece kişisel bir pencereden bakıyor. Önce ölümle burun buruna gelmesine neden olan beyin kanaması geçirip, pandemide de COVID'e yakalanmasının ardından gerçekleştirdiği bu projeyi Gaspar Noé, kalplerini yitirmeden önce akıllarını yitiren insanlara adıyor.

Yorumum: Yaşlılığı, hastalığı, bıkkınlığı, yalnızlığı, rutini, aile bağlarını sıkı bir şekilde ele alan bir film. Bu zamana izlediğim hiçbir film sanırsam bu şekilde yaşlılığı ele almamıştı. Nedeni ise bu film gerçekler ile yüzleştiriyor. Yaşlılığın, yalnızlığın bunaltıcı ve yorucu duygularını izleyiciye net şekilde veriyor. Zorlukları izleyiciye empati kurması yoluyla hissettirebiliyor. Kullandığı sinema teknikleri, açısı izleyici vuruyor bu arada. Alışılmışın dışında çekimler var. Bu da filme bağlanmaya sebep olan etkenlerden biri.

Film süresi olarak bayağı uzun. Filmin en büyük eksisi budur. Onun dışında tek mekanda geçen filmleri sevmiyorsanız uzak durun. Zaten film yaşlılık ile alakalı olduğu için bayağı bunaltıcı ve yorucu bir film. Tek mekan filmleri de sevmiyorsanız hiç izleyemezsiniz.



1711810308641.png



Hounds of Love (Av Köpekleri): Vicki Maloney, rahatsız bir çift tarafından banlıyor sokağında rastgele bir biçimde kaçırılır. Çift arasındaki dinamiği gözlemlediğinde, hayatta kalmak için yapması gerekenleri fark etmeye başlar.

Yorumum: Alışılmış korku, kaçırılma filmlerinin aksine daha gerçekçi ve daha geren bir film. Sapık karı-koca tarafından kaçırılan Vicki Maloney karakterinin aileyi çözmesinde ve birbirine düşürerek kaçma girişimini, uğraşını konu ediniyor. Yine tek mekan bir film fakat hızlı akan ve oyunculukları kaliteli bir film. Onun için tek mekan olması pek yormuyor.

Filmde aşırı aksiyon yok. Bu beklenti ile izleyecekseniz izlemeyin. Daha çok karakter psikolojileri üzerine odaklanan bir film. Filmde Tek kişinin gözünden bakılmıyor. Kaçıran ve kaçırılan kişilerin saklı düşüncülerine, hikayelerini de konu ediniyor. Onun için DRAM unsuru da bulunduruyor.



1711812355691.png


Teströl és Lélekröl (Beden ve Ruh): Budapeşte yakınlarında bir mezbahada finans direktörü olarak çalışan iyi huylu Endre (Géza Morcsányi), kendi halindeki bir hayat sürmektedir. Şirkete yeni gelen kalite kontrol uzmanı Maria (Alexandra Borbély) ise kimseyle iletişim kurmayan, obsesif kompülsif eğilimlere sahip olması nedeniyle herkesten uzak duran genç bir kadındır. Bir gün şirkette yaşanan polisiye bir vakanın ardından, durumun sorumlusunu ortaya çıkarmak adına şirkete dışarıdan bir psikolog çağrılarak tüm çalışanlarla görüşmesi istenir. Bu kontroller sırasında Maria ve Endre'nin her gece birbiriyle tıpatıp aynı rüyaları gördüğü ortaya çıkınca, ikilinin arasında tuhaf, gizemli bir bağ olduğu anlaşılır.

Yorumum: Filmin ismi aslında her şeyi ele veriyor. :) Asosyal olan Maria bir beden ve yalnız yaşayan Endre ise bir ruh. Bu film Maria ve Endre'nin aynı rüyaları görmesi ile beden ve ruhun birleşmesini konu ediniyor. Her iki karakterinde yaşamlarının yalnızlığına, takıntılarına bir yolculuk gibi bir film. İş ve iş dışı yaşantılarındaki duygularını güçlü bir şekilde ele veriyor. Maria'nın takıntılarını, Endre'nin bıkkınlığını ve yaşama isteğinin olmamasını yaptıkları eylemler ile göz önüne seriyor.



1711812983270.png


King of Comedy (Kahkalar Kralı): Rupert Pupkin, eğlence sektörüne atılmaya çalışan hayalperest ve hevesli bir stant-up komedyenidir. Başarılı bir komedyen ve talk-show sunucusu olan Jerry Langford ile tanışınca Rupert, büyük şansının nihayet geldiğine inanır. Langford'un programına dahil olmaya çalışır ancak ekibi, Cathy Long ve son olarak Langford'un kendisi tarafından sürekli olarak reddedilir. Rupert, kendisinin ve Langford'un meslektaş ve arkadaş olduğu ayrıntılı ve saplantılı fantezilere kapılır.

Yorumum: Robert De Niro benim çok sevdiğim bir oyuncu değil fakat bu filmdeki performansını ve rolünü çok sevmiştim. Film komedyen olma hayalini rahatsız edici ve hastalıklı bir noktaya taşıyan Rupert Pupkin karakterinin yolculuğuna konuk ediyor. Uzun yıllardır hayalini kurduğu komedyenlik için utanmaz, aldırış etmez tavırlar ile kaç defa da reddedilse de Langford'un peşini bırakmıyor. Bu filmin komedisi, mizahı çok orijinal ve yerindeydi. Hem eğlence sektörünün içine hem de ünlülerin yaşantısına bir bakış atıyordu. Ayrıca gerçek hayattan uyarlanmış bir filmdir. İzlemenizi tavsiye ederim.



1711813833244.png


O Brother Where Art Thou? (Neredesin be Birader?): Üç arkadaş, hem hazineye hem de özgürlüğe kavuşmak için hapishaneden kaçma planları yaparlar. Pek çok komik olayın gerçekleştiği bu filmde, üç kaçkın, acımasız bir kanun adamı tarafından da takip edilmektedir.

Yorumum: Müzikleri, mizahı, komedisi, oyunculukları, hikayesi üst noktada bir film. Yapılmış en iyi komedi bile olabilir. Üç arkadaşın hapisten kaçış serüvenini konu eden bir film. Bu serüven boyunca kimi yerde eleştirel kimi yerde ise eğlendiren bir film. Alışılmışın dışında bir mizah sunuyor. Karakterlerin aptal olması filme ayrı bir hava katıyor. Müzikleri ise zaten filmi bambaşka noktalara götürüyor.

Kaynaklar:
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Technopat Haberler

Geri
Yukarı