Yirmi beş yaşındayım. Bence her şey aidiyet meselesi. Bir yere, bir göreve veya bir işe, hatta belki birisiyle ortak bir hayata ait olduğun zaman yavaş yavaş hayat anlamlaşmaya başlıyor. Özellikle ait olduğun hayatta en iyisi olmaya çalıştığında, çevrendekilere en iyisini yaşattığında.
Bu aidiyetin sana gelmesini beklersen her şey daha da kötüye gider. Bu yüzden fırsat kollayıp senin yakalaman lazım. Çünkü hayat sen bir şey yapmadıkça ve kendini bir yere yerleştirmedikçe zaten anlamsız, kabullenmek gerek.
Sırf bu ihtiyaçtan dolayı bazı insanlar bir şeylere fanatik oluyor, bazı görüşlerin körü körüne savunucusu olabiliyor ama kendileri bile farkında değiller.
Ben kişisel olarak mesleğimde en iyisi olmak için çalışmaya ve çok sevdiğim bir kadınla birlikte olmaya, ileride de mutlu hayat yaşayacak çocuklar yetiştirmeye adadım kendimi.
Senin yaşın o kadar ufak ki, verdiğin bütün kararları bozarak bir yola sıfırdan başlama fırsatın var. Bunun değerini bil. Çünkü bu anlamsızlığı kıramadan geçirdiğin yıllarla birlikte yarın otuzuna yaklaştığın zaman, on yedi yaşında olmayı dileyeceksin.