Hikaye hakkında ne konuşursam konuşayım spoiler'a girebilir fakat ufak bir değinmek istiyorum. Oyun açıkçası 1. bölüm gayet yerinde olması gerektiği gibi yavaş yavaş gidiyor ve bölüm tadında bitiyor. 2. ve 3. bölümde ise oyun, oyuncuya duygu yüklenimi yapmak istiyor fakat bunu ne yazık ki aşırı iyi bir şekilde yapamıyor. Bu duygu yüklenimin tam olarak yapılamamasını Deck9'un biraz deneyimsizliğine veriyorum. Öte yandan oyunumuz diğer oyunlara göre daha kısa olmakta ve olaylar bir yerden sonra çok hızlı gelişmekte.
2. ve 3. bölümün aksine 4. ve 5. bölüm oyun yapmak istediğini çok iyi yapıyor. Heyecan, gerilim, duygusallık ve sevgi. 4. ve 5. bölüm hepsini içeriyor diyebilirim. 4. ve 5. bölüm sayesinde karakter ile gerekli bağlar tamamen kurulabiliyor, hikayede yerine oturmayan taşlar tamamen oturuyor ve en nihayetinde yaptığınız seçimler neticesinde oyunumuz bitiyor fakat yaptığımız seçimler sonların sadece varyantlarını etkiliyor o kadar, temelde 2 sonumuz var denilebilir sadece.
Rahatlıkla söyleyebilirim ki bu oyunda karakterlerin mimikleri diğer oyunlara kıyasla gerçekten çağ atlamış denilebilir, aşırı gerçekçi bir hal almış. Mimiklerin yanında Life is Strange serisindeki en özgün ve en iyi güce sahip karakteri Alex diyebilirim. İnsanların ne hissetiklerini, ne düşündüklerini görüp ve onların hissettiklerini otomatik olarak hissediyor olması hem Alex'in canını yakıyor, hem de işe yarar bilgileri öğrenmeye yardımcı olabiliyor ve bunlar iyi/kötü, çok iyi/çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Grafiksel olarak pek farklılık olmasa bile fark edilebilir bir fark var fakat bu fark büyük olmamasına rağmen saçma bir şekilde sistemi zorlayabiliyor.
Her ne kadar fazla olmasa bile oyunda yan görevler mevcut. Canınız sıkıldığı vakit özel gücünüz ile insanlara yardımcı olabiliyorsunuz. Öte yandan oyunda 1 zor bir de kolay 2 tane minigames'imiz mevcut. Bu minigames'ler gerçekten insanı ekrana bağlayacak ve Life is Strange oynadığınızı size unutturacak cinsten minigames'ler.
Öte yandan Haven Springs canlı ve yaşayan bir dünya izlenimini gerçekten veriyor. Diğer Life is Strange oyunlarına göre daha renkli, canlı bir dünya söz konusu. Eğer LiS 1'i sevdiyseniz, eğer Tell Me Why'ı sevdiyseniz, eğer LiS 2'yi sevdiyseniz bu oyunu da seveceğinizi düşünüyorum. Kişisel olarak konuşmam gerekirse LiS 2 her ne kadar epey başarılı bir oyun olsa bile True Colors bana dokunmayı daha çok başardı diyebilirim.
Öte yandan bu oyunumuz hikayesel olarak ve etkileyicilik olarak LiS 1'in yanına asla yanaşamaz, LiS 1 her zaman daha özel ve güzel olarak kalmaya devam edecek. Sonuç olarak oyun aşırı iyi bir hikaye kurgusuna, akışına sahip değil fakat oyun karakterleri derinden anlatıyor, tanıtıyor. Her karaktere aşırı derinden girmese bile önemli kişilerin hikayesini gerçekten derinden anlatıyor ve oyunculara güzel yansıtıyor.
Bu oyun alınır mı, alınmaz mı? Bu oyun kesinlikle bu fiyata mümkün değil alınmaz fakat bir LiS fanı olarak yaptık bir delilik. Bu oyun güzel bir indirime girdiği vakit alınır mı? Bu oyun gerçekten güzel bir indirime girerse şans verebilirsiniz.
Öte yandan 30 Eylül'de Steph'i konu alan DLC'miz yolda ve bu DLC'den gerçekten umutluyum. Onun hakkında da değerlendirmelerimi ileteceğim.