Çok teşekkür ederimİnternetteki motivasyon konuşmalarından biri değil, birçok farklı film veya diziden alıntı yapılmış. İnternete girip hazır çevirisini ya da altyazısını bulamazsınız gibi bu yüzden.
Bu ve videonun hazır bir İngilizce altyazısının olmaması Türkçe çevirisini zorlaştırır. Üzerine uğraşılsa yapılabilir ama. Hatta bir yapay zekaya bile yaptırılabilir belki, ama altyazılar olmadan, video için kendi transkriptini oluşturması ve bunu çevirmesi gerekecek.
Bunu yapabilecek bir AI dil modeli var mı bilmiyorum, ama yaptırılabilirse çevirmen biri tarafından düzenlemesi yapılarak daha doğru, düzgün ve konuya uygun hale getirilebilir.
Videoyu anlayacak kadar İngilizcem olsa da azminize hayran kaldım. Elinize sağlık."Ölüm dediğiniz nedir? Bir son mu? Yoksa bir başlangıç mı? Peki ya, yaşamak nedir? Hayat dediğimiz bu şey nedir?
Siz ne için savaşıyor, mücadele veriyorsunuz?
Hayat... Hayat değerli bir şeydir çünkü tekrarı yoktur. Sonsuza kadar yaşayamayacağınızı anlarsınız ya... yaşamak size büyülü bir şey gibi gelir.
Ama eninde sonunda hepimiz ölürüz. Ve düşman her seferinde kazanır. Ama savaşmaya hep ihtiyacınız vardır, savaşmaktan hiç vazgeçmezsiniz.
'Biz sadece okyanusu görmek istemiştik.' 'Şimdiye kadar hiç görmedik.' 'Hiç okyanusu görmediniz ha?'
'Şu an dünyanın ortasındasın.' 'Cennette hep bundan konuşurlar. Okyanus.'
Aya gitmeye karar verdik! Geçen on yılda aya gitmeyi ve daha nice şeyler yapmayı seçtik, kolay olduğundan değil, zor olduğu için, bu hedefin gücümüzü ve yeteneğimizi sınaması, bizi daha iyi yerlere getirmesi için!
Hayattaki bütün emeklerinizin saçma olduğunu fark ettiğiniz anlar olur... Ve bütün bu çilelerinizden sonra gösterecek, elle tutulacak bir şeyiniz yoktur.
Hepimiz hayatta seçimler yaparız. Zor olan bu seçimlerle yaşamaktır. Bunun için size, sizden başka kimse yardım edemez.
Hayatın bir yerinde her şey ters gider, hem de her şey. Ve dersiniz ki, 'İşte benim için her şeyin sonu.' Ya bunu kabullenirsiniz, ya da çabalamaya, didinmeye başlarsınız. Bu böyledir. Başlamayı... seçersiniz.
Yeni bir başlangıcı, yeni şeyleri.
Yeni bir şeyler öğrenmede utanacak, çekinecek bir şey yoktur. Konunun dışına çıkıyorum ama hayatın bir yerinde, sesinize kulak verirsiniz ve kim olduğunuzu dünyaya duyurursunuz. Ve bu arada, siz, siz özgünsünüz. Siz en iyi arkadaşınız, öğretmeniniz, ebeveynleriniz gibi değilsiniz. Siz, sizsiniz. Özelsiniz.
Hayat... basit değildir. Bazen acı çekersiniz, bazen üzülürsünüz, ve bazen şaşırırsınız. Mutlu olursunuz.
Her şey değişir. Dünya her zaman güllük gülistanlık değildir. Kaba ve pis bir yerdir, ve ne kadar güçlü olursanız olun, size diz çöktürür ve öyle bırakır. Eğer izin verirsen. Ne sen, ne ben, ne başka biri, hayat kadar güçlü yumruk atamaz.
'Bir kamera alın ve bir şeyleri çekmeye başlayın. Sizden istenmesini beklemeyin, çünkü kimse sizden bunu istemeyecek. Kusursuz anı da beklemeyin, çünkü hiçbir zaman tam kusursuz olmayacaklar. Denemelisiniz, bir şeyler yapmaya başlamalısınız. Başarılı olamasanız bile, kötü olsa bile bunu gizleyebilirsiniz... ama sonunda bir şeyler öğrenmiş olacaksınız.' der James Cameron.
'Bana soracak olursanız hayatımın sizin için ilgi çekici, enteresan bir yanı yoktu. Ama benim için yeterince ilginçti. İlgilendiğim şeyler hakkında bir şeyler yazabileceğim bir dil, bir tür arıyordum ve fikirlerimi diğerlerinin de görmesini, onların da ilgisini çekmesini istiyordum.' der Christopher Nolan.
'Nasıl film yapacağınızı bilmek zorunda değilsiniz. Eğer sinemayla gerçekten ilgileniyor, bütün kalbinizle seviyorsanız, yeterince hırslandıktan, uğraştıktan sonra iyi bir film çıkarmanız kaçınılmaz olacaktır.' der Quentin Tarantino.
'Asıl fantezi, şu dünyada, şu an yaptıklarımızdır. Bütün bu kameralar, ışıklar, aynalarla. Belki bilmiyoruz ama yine de, bir şeyler yaratıyoruz.' 'Tam da şu anda.' 'Bir şeyler yaşıyoruz. Sıradan bir gün gibi değil, belki de bizden beklenen, doğal olan da değil, ama farklı bir şeyler orta koymak için uğraşıyoruz.'
'Do not go gentle into that good night. (Usulca gitme o güzel geceye.) Rage, rage against the dying of the light.' (Bağır, bağır öfkeyle ışığın yitişine.)
'Gerçekten yaşayıp yaşamadığımı sorgulardım. Yaşıyorum, ve işte, bunu insanlara da gösterdim.'
'Bütün bunlar benim, sizin ya da bizim için değil. Bir miras için. Geriye kendimizden bir şeyler bırakmayı seçtiklerimiz için.'
'Sana söz, yapacağım.' diye Carl'a söz verir Rick.
'İstediğiniz huzur için arkasına saklandığınız zırhı çıkarmak zorundasınız. Kendinizi kabul ettireceksiniz derken bir bakarsınız, görünmez olmuşsunuz. Sizin için parıldayan ışığın yolunda hiçbir şeyin durmasına izin vermeyin. Risk alın, sizi tüm ihtişamınızla görsünler.'
'Yapacağımız her şeye kendimizden bir parça katacağız. Bize kendimizi, kim olduğumuzu hatırlatması için. Olmak için bunca çaba sarf ettiğimiz şey için.'
'Hayat bir saniyesini bile boşa harcayamayacak kadar kısa.'
'Kimsenin size bir şeyi yapamayacağınızı söylemesine izin vermeyin. Benim bile. Bir hayaliniz varsa... Onu korumalı, sahip çıkmalısınız. İnsanlar bir şeyi yapamadıklarında sizi de başarısızlıkla suçlarlar. Bir şeyleri istiyorsanız, gidin ve yapın.'
'Ben ve tablolarım, biz bir bütünüz.' der van Gogh. 'Benim gördüklerimi başka kimse görmüyor, ve bu bazen beni korkutuyor. Aklımı kaçırdığımı düşünüyorum. Ama sonra, diyorum ki, 'Benim gördüklerimi göremeyen herkese göstereceğim kendimi.' 'Tanrı'nın Doğa, doğanın da en güzel şey olduğuna inanırım ben.'
'Şiir, güzellik, romans, aşk... biz bunlar için yaşarız.' der John Keating.
'Bazıları dünyanın çirkinliğini, kargaşasını görmeyi tercih eder.' der Dolores Abernathy. 'Ben güzelliğini görmeyi tercih ediyorum.'
'Artık özgürsün. Seninle yine görüşeceğiz.' der Gladyatör filminden Juba, Maximus'u toprağa vermiştir."
Bir iki saatte tamamıyla çevirdim metni. İlgilenen arkadaşların işine yarar umarım.
Çok teşekkür ederim seviliyorsun"ölüm dediğiniz nedir? Bir son mu? Yoksa bir başlangıç mı? Peki ya, yaşamak nedir? Hayat dediğimiz bu şey nedir?
Siz ne için savaşıyor, mücadele veriyorsunuz?
Hayat... Hayat değerli bir şeydir çünkü tekrarı yoktur. Sonsuza kadar yaşayamayacağınızı anlarsınız ya... Yaşamak size büyülü bir şey gibi gelir.
Ama eninde sonunda hepimiz ölürüz. Kötüler hep kazanır. Ama savaşmaya hep ihtiyacınız vardır, mücadeleden hiç vazgeçmezsiniz.
'Biz sadece okyanusu görmek istemiştik.' 'şimdiye kadar hiç görmedik.' 'hiç okyanusu görmediniz ha?'
'Şu an dünyanın ortasındasın.' 'cennette hep bundan konuşurlar. Okyanus.'
Aya gitmeye karar verdik! Geçen on yılda aya gitmeyi ve daha nice şeyler yapmayı seçtik, kolay olduğundan değil, zor olduğu için, bu hedefin gücümüzü ve yeteneğimizi sınaması, bizi daha iyi yerlere getirmesi için!
Hayattaki bütün emeklerinizin saçma olduğunu fark ettiğiniz anlar olur... Ve bütün bu çilelerinizden sonra gösterecek, elle tutulacak bir şeyiniz yoktur.
Hepimiz hayatta seçimler yaparız. Zor olan bu seçimlerle yaşamaktır. Bunun için size, sizden başka kimse yardım edemez.
Hayatın bir yerinde her şey ters gider, hem de her şey. Ve dersiniz ki, 'işte benim için her şeyin sonu.'ya bunu kabullenirsiniz, ya da çabalamaya, didinmeye başlarsınız. Bu böyledir. Başlamayı... Seçersiniz.
Yeni bir başlangıcı, yeni şeyleri.
Yeni bir şeyler öğrenmede utanacak, çekinecek bir şey yoktur. Konunun dışına çıkıyorum ama hayatın bir yerinde, sesinize kulak verirsiniz ve kim olduğunuzu dünyaya duyurursunuz. Ve bu arada, siz, siz özgünsünüz. Siz en iyi arkadaşınız, öğretmeniniz, ebeveynleriniz gibi değilsiniz. Siz, sizsiniz. Özelsiniz.
Hayat... Basit değildir. Bazen acı çekersiniz, bazen üzülürsünüz, ve bazen şaşırırsınız. Mutlu olursunuz.
Her şey değişir. Dünya her zaman güllük gülistanlık değildir. Kaba ve pis bir yerdir, ve ne kadar güçlü olursanız olun, size diz çöktürür ve öyle bırakır. Eğer izin verirsen. Ne sen, ne ben, ne başka biri, hayat kadar güçlü yumruk atamaz.
'Bir kamera alın ve bir şeyleri çekmeye başlayın. Sizden istenmesini beklemeyin, çünkü kimse sizden bunu istemeyecek. Kusursuz anı da beklemeyin, çünkü hiçbir zaman tam kusursuz olmayacaklar. Denemelisiniz, bir şeyler yapmaya başlamalısınız. Başarılı olamasanız bile, kötü olsa bile bunu gizleyebilirsiniz... Ama sonunda bir şeyler öğrenmiş olacaksınız.' der james cameron.
'Bana soracak olursanız hayatımın sizin için ilgi çekici, enteresan bir yanı yoktu. Ama benim için yeterince ilginçti. İlgilendiğim şeyler hakkında bir şeyler yazabileceğim bir dil, bir tür arıyordum ve fikirlerimi diğerlerinin de görmesini, onların da ilgisini çekmesini istiyordum.' der christopher nolan.
'Nasıl film yapacağınızı bilmek zorunda değilsiniz. Eğer sinemayla gerçekten ilgileniyor, bütün kalbinizle seviyorsanız, yeterince hırslandıktan, uğraştıktan sonra iyi bir film çıkarmanız kaçınılmaz olacaktır.' der quentin tarantino.
'Asıl fantezi, şu dünyada, şu an yaptıklarımızdır. Bütün bu kameralar, ışıklar, aynalarla. Belki bilmiyoruz ama yine de, bir şeyler yaratıyoruz.' 'tam da şu anda.' 'bir şeyler yaşıyoruz. Sıradan bir gün gibi değil, belki de bizden beklenen, doğal olan da değil, ama farklı bir şeyler orta koymak için uğraşıyoruz.'
'Do not GO gentle into that good night. (usulca gitme o güzel geceye.) Rage, rage against the dying of the light.' (bağır, bağır öfkeyle ışığın yitişine.)
'Gerçekten yaşayıp yaşamadığımı sorgulardım. Yaşıyorum, ve işte, bunu insanlara da gösterdim.'
'Bütün bunlar benim, sizin ya da bizim için değil. Bir miras için. Geriye kendimizden bir şeyler bırakmayı seçtiklerimiz için.'
'Sana söz, yapacağım.' diye Carl'a söz verir Rick.
'İstediğiniz huzur için arkasına saklandığınız zırhı çıkarmak zorundasınız. Kendinizi kabul ettireceksiniz derken bir bakarsınız, görünmez olmuşsunuz. Sizin için parıldayan ışığın yolunda hiçbir şeyin durmasına izin vermeyin. Risk alın, sizi tüm ihtişamınızla görsünler.'
'Yapacağımız her şeye kendimizden bir parça katacağız. Bize kendimizi, kim olduğumuzu hatırlatması için. Olmak için bunca çaba sarf ettiğimiz şey için.'
'Hayat bir saniyesini bile boşa harcayamayacak kadar kısa.'
'Kimsenin size bir şeyi yapamayacağınızı söylemesine izin vermeyin. Benim bile. Bir hayaliniz varsa... Onu korumalı, sahip çıkmalısınız. İnsanlar bir şeyi yapamadıklarında sizi de başarısızlıkla suçlarlar. Bir şeyleri istiyorsanız, gidin ve yapın.'
'Ben ve tablolarım, biz bir bütünüz.' der van gogh. 'benim gördüklerimi başka kimse görmüyor, ve bu bazen beni korkutuyor. Aklımı kaçırdığımı düşünüyorum. Ama sonra, diyorum ki, 'benim gördüklerimi göremeyen herkese göstereceğim kendimi.' 'tanrı'nın doğa, doğanın da en güzel şey olduğuna inanırım ben.'
'Şiir, güzellik, romans, aşk... Biz bunlar için yaşarız.' der John keating.
'Bazıları dünyanın çirkinliğini, kargaşasını görmeyi tercih eder.' der dolores abernathy. 'ben güzelliğini görmeyi tercih ediyorum.'
'Artık özgürsün. Seninle yine görüşeceğiz.' der gladyatör filminden juba, Maximus'u toprağa vermiştir."
Bir iki saatte tamamıyla çevirdim metni. İlgilenen arkadaşların işine yarar umarım.