Mutluluğun formülü

Katılım
16 Ocak 2019
Mesajlar
3.686
Çözümler
8
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Öğrenci
Deneyimlerimden ve gözlemlerimden yola çıkarak edindiğim izlenimler doğrultusunda söyleyebilirim ki mutluluğun formülü mutsuzluğa bağlı. Mutluluğa ulaşmak için öncelikle mutsuzluğa yol açan bir sorun yaşamanız gerekiyor. Ardından o mutsuzluğa yol açan sorunu ortadan kaldırdığınızda hissettiğiniz rahatlama ile beraber gelen mutluluk hissi bana göre en tatlı hislerden birisi.

Örnek olarak herkesin yaşadığı genel bir sorun, en basitinden bir su veya elektrik kesintisi durumunda hayatınız kısa süreliğine zorlaşıyor ve bu durum sizde mutsuzluğa yol açıyor. Ardından yaşanan kesinti sona erdiğinde bir rahatlama ve mutluluk hissediyorsunuz. Başka bir örnek: Evinizden, ailenizden uzak kalıyorsunuz diyelim. Başka bir şehirde öğrenci olmak veya askere gitmek gibi bir durum. Ailenizi, evinizi, mahallenizi, şehrinizi, ailenizin yemeklerini özlüyorsunuz. Belli bir süreden sonra evinize döndüğünüzde özlediğiniz unsurlara kavuşmuş oluyorsunuz. Bu da sizi özlem duygusundan kaynaklanan mutsuzluk durumundan çıkarıp mutluluğa eriştiriyor. Son bir örnek olarak mesela bir yakınınız sağlık sorunu yaşıyor veya kaza geçirip hastaneye kaldırılıyor. Siz de hastanede onun durumunun ne olacağını endişe içinde bekliyorsunuz. Sonra doktor çıkıyor ve hastanın önemli bir sorunu olmadığını, yakın zamanda iyileşmeye başlayacağını söylüyor. Bu da sizde büyük bir rahatlama, sevinç ve mutluluğa sebep oluyor.

Gördüğünüz gibi mutluluk duygusu durduk yere ortaya çıkmıyor. Öncesinde mutlaka mutsuzluğa yol açan bir deneyim yaşamanız gerekiyor. Yani mutluluğun formülü illa ki her zaman mutsuzluğa mı bağlı? Bunun başka bir yolu yok mu? Bu anlattıklarım genelde kısa süreli mutluluklardan oluşuyor. Hani derler ya "küçük şeylerle mutlu olmayı bilin" diye. İşte küçük şeylerin verdiği mutluluk da küçük oluyor. Etkisi kısa sürüyor. Bir süre sonra kendinizi küçük şeyler aramaktan yorulmuş halde buluyorsunuz. Sürekli bir mutluluk imkansız gibi bir şey herhalde. Hayatınız sorunlarla cebelleşirken mutsuzluğa düşüp, ardından sorunu çözüp ufak tefek mutluluklara erişmeye çalışarak geçiyor. Mutsuzluk daha uzun sürebilen bir olgu iken, mutluluk her daim kısa süren bir durum. Bu dengesizliğin kaynağı insanın açgözlülüğü müdür? Daha iyi bir formül gerçekten yok mu?
 
Deneyimlerimden ve gözlemlerimden yola çıkarak edindiğim izlenimler doğrultusunda söyleyebilirim ki mutluluğun formülü mutsuzluğa bağlı. Mutluluğa ulaşmak için öncelikle mutsuzluğa yol açan bir sorun yaşamanız gerekiyor. Ardından o mutsuzluğa yol açan sorunu ortadan kaldırdığınızda hissettiğiniz rahatlama ile beraber gelen mutluluk hissi bana göre en tatlı hislerden birisi.

Örnek olarak herkesin yaşadığı genel bir sorun, en basitinden bir su veya elektrik kesintisi durumunda hayatınız kısa süreliğine zorlaşıyor ve bu durum sizde mutsuzluğa yol açıyor. Ardından yaşanan kesinti sona erdiğinde bir rahatlama ve mutluluk hissediyorsunuz. Başka bir örnek: Evinizden, ailenizden uzak kalıyorsunuz diyelim. Başka bir şehirde öğrenci olmak veya askere gitmek gibi bir durum. Ailenizi, evinizi, mahallenizi, şehrinizi, ailenizin yemeklerini özlüyorsunuz. Belli bir süreden sonra evinize döndüğünüzde özlediğiniz unsurlara kavuşmuş oluyorsunuz. Bu da sizi özlem duygusundan kaynaklanan mutsuzluk durumundan çıkarıp mutluluğa eriştiriyor. Son bir örnek olarak mesela bir yakınınız sağlık sorunu yaşıyor veya kaza geçirip hastaneye kaldırılıyor. Siz de hastanede onun durumunun ne olacağını endişe içinde bekliyorsunuz. Sonra doktor çıkıyor ve hastanın önemli bir sorunu olmadığını, yakın zamanda iyileşmeye başlayacağını söylüyor. Bu da sizde büyük bir rahatlama, sevinç ve mutluluğa sebep oluyor.

Gördüğünüz gibi mutluluk duygusu durduk yere ortaya çıkmıyor. Öncesinde mutlaka mutsuzluğa yol açan bir deneyim yaşamanız gerekiyor. Yani mutluluğun formülü illa ki her zaman mutsuzluğa mı bağlı? Bunun başka bir yolu yok mu? Bu anlattıklarım genelde kısa süreli mutluluklardan oluşuyor. Hani derler ya "küçük şeylerle mutlu olmayı bilin" diye. İşte küçük şeylerin verdiği mutluluk da küçük oluyor. Etkisi kısa sürüyor. Bir süre sonra kendinizi küçük şeyler aramaktan yorulmuş halde buluyorsunuz. Sürekli bir mutluluk imkansız gibi bir şey herhalde. Hayatınız sorunlarla cebelleşirken mutsuzluğa düşüp, ardından sorunu çözüp ufak tefek mutluluklara erişmeye çalışarak geçiyor. Mutsuzluk daha uzun sürebilen bir olgu iken, mutluluk her daim kısa süren bir durum. Bu dengesizliğin kaynağı insanın açgözlülüğü müdür? Daha iyi bir formül gerçekten yok mu?
Bakış açısı hocam. Mesela ne zaman bir durumda sıkışsam, mutsuz olsam veya sevmişim böyle hayatı :D dediğim noktalarda hep ''Koskoca bir evrendeyiz, bu kadar da takmamak lazım'' diyorum. Mutluluk çok basit aslında ama bazen etrafımızdaki mutlulukları göremiyoruz. Görmek istediğimizde oluyor. Bence mutluluk her zaman iyi değil. Mutsuzluk bazen insanları harekete geçirebiliyor ve ardından harekete geçtiği şey sonucunda mutlu oluyor. Bir müzik açıp, kulaklık takıp dans etseniz mutlu olabilme ihtimaliniz yüksek. Hüzünlü şarkı açıp kafanızı yastığa koyarsanız büyük ihtimalle mutsuz olursunuz. Çok mutlu olunca insan mutsuzluğa karşı direnç de kaybediyor bana göre. Mesela kitap var yanımda ama okumam. Full pc'deyim. Aslında okusam o evrenlere dalsam ne kadar kaliteli ve mutlu zaman geçirmiş olurum. Mutsuz olduğumda o kitabı okuyup mutlu olmayı düşünemiyorum mesela. Dediğim gibi etraftaki mutlulukları da görmek gerek. Bakış açınızı değiştirip bazı şeylere simülasyondaymış gibi bakınca aslında çok takılacak bir şeyin olmadığını anlıyorsunuz. Mutsuz olmak da bazen güzel. Mutsuz olmanın getirisi de bir başka şimdi. O ruh halindeyken kendini salmamak çok güç kazandırır insana. İleride, geçmişteki mutsuz günleri hatırlayıp mutlu olursunuz mesela. Dediğiniz gibi mutsuz da olmalıyız. Sonunda bir mutluluk geliyor çünkü illaki. Bir de mutluluk çok olunca yoruyor bence. Her ikisinden dengeli şekilde almak daha güzel olur. :D
 
Dünya mutlu olmamız için tasarlanmamış bu yüzden insan mutlu olmayı amaç haline getirmemelidir. Hayatının ortasına sanat ve felsefeyi yerleştirmelidir mutluluk ve hüzün dengede olmalı der Arthur Schopenhauer
 
Nedense mutluluk bana geçici bir durum gibi geliyor. Şöyle hayatının geri kalanına baktığında, mutlu olduğun zamanların az. Hüzünlü, öfkeli, stresli olduğun zamanların fazla olduğunu görüyorum. Fakat arkadaşın kurduğu ilk cümleye de katılmadan edemiyorum, mutlu olmak için önce mutsuz olmak gerekir. Evet birbiriyle bağlantılı şeyler bence. Yani para vermeden pasta alamazsın, ya da tam tersi pasta vermeden para almazsın. Mutlu olmadan mutsuz olamazsın, mutsuz olmadan da mutlu olamazsın bence.
 
Mutluluğun formülü. Mutlu olmayı bi' şeye, başarıya, hedefe bağlamak değil, olduğun yerde, elindekilerle mutlu olmaktır. bkz:"Üniversite'ye geçeyim rahatlayım."
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı