Ne oluyor?

Aklıma hep takılmıştır. Ya şu olmasaydı ne olurdu. Ya burada bunu yanlış yapmasaydım bunlar olabilirdi gibi düşünceler hep kafamın içinde dolaşır durur. Aynısı Türkiye içinde düşünüyorum. Bizi bu duruma düşüren neler? Her şey nasıl daha farklı olabilirdi? Evimizde otururken ne oluyor? Neden? Konu rica ediyorum tartışmaya dönüşmesin.

Lodge dedi:

Aklıma hep takılmıştır. Ya şu olmasaydı ne olurdu. Ya burada bunu yanlış yapmasaydım bunlar Aynısı Türkiye içinde düşünüyorum. Bizi bu duruma düşüren neler?

Genişletmek için tıkla...

Ne durumu? Hangi duruma?

Lodge dedi:

Aklıma hep takılmıştır. Ya şu olmasaydı ne olurdu. Ya burada bunu yanlış yapmasaydım bunlar olabilirdi gibi düşünceler hep kafamın içinde dolaşır durur. Aynısı Türkiye içinde düşünüyorum. Bizi bu duruma düşüren neler? Her şey nasıl daha farklı olabilirdi? Evimizde otururken ne oluyor? Neden? Konu rica ediyorum tartışmaya dönüşmesin.

Genişletmek için tıkla...

Açıkcası ben de bu durumdayım. Bazen saatlerce düşünebiliyorum ve bunu yaparken de evin içinde deli danalar gibi dolaşıyorum. Ayaklarım ağrıyor haliyle. Bu sene yurda geçtim okul git gel derken fazla zaman bulamıyorum ama haftasonları yine aynı şeyler oluyor.

Her seçim bir kaybedistir. Geçmiş olayların ihtimalleri de geçmişte kalır, demisler. Her karar kazandığın bir tecrubedir. Tecrübe dediğimiz şey de geçmiş icin değil gelecek için lazım olur. Olumsuz sonuçlanan bir şey olsa bile bundan cikardigin dersleri lehine kullanabilmek önemli. Her insan yapamaz, yapamadığı için de keşkeler ve pişmanlıklar ile kendisini yer.

Olana bir sey yapamazsın ama gelecek her türlü senin elinde. Umut, hedef, hayal... Bu bence en büyük moral ve yasama kaynagi.

Bu kadar kasmana gerek yok bence. Alt tarafı bir oy hakkımız var. Kullanırız olursa olur olmazsa hayatımıza bakarız. Ondan sonra olacak her şey o siyasetçiyi seçenin vebalidir. Benim vicdanım rahat.

Diplomasız birisini Cumhurbaşkanlığı ve hatta Başkanlık makamına oturtmasaydık Her Şey Çok Güzel olabilirdi...
Dipnot: Deniz Baykal'ın içeri girdiği zaman affedilmesi için önerge vermesinden ötürü hayatı boyunca pişmanlığını en ağır şekilde yaşamasını umuyorum.

"recep tayyip erdoğan'ın hapsi için "bir şiir okudu hapis yattı" demek; sadece bektaşi'nin yaptığı gibi parmağını öne koymak değil, önünü arkasını her yerini kapatmaktır.

ben size cümlenin tamamını göstereyim

"12 aralık 1997 - recep tayyip erdoğan davet üzerine gittiği siirt’te, miting sırasında ziya gökalp'in 1912 yılında balkan savaşı için yazdığı asker duası'nın değiştirilmiş bir versiyonu ile; orduyu öven dizeyi söylemeden yerine "minareler süngü/ kubbeler miğfer/ camiler kışlamız/ müminler asker," mısralarını eklediği için diyarbakır devlet güvenlik mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. yargılama sonucu türk ceza kanunu’nun 312/2 maddesinden “halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçunu işlediği gerekçesiyle dört ay hapis cezasına çarptırıldı bu cezasını 24 temmuz 1999 günü tamamladı"(*)

yani şiiri değiştirip orduyu öven kısmı çıkaracaksın, dini öğeleri silah olarak betimleyip bunları şiire monte edeceksin, üstüne zaten önce söylediklerin yüzünden sabıkan kabarık olacak, sonra hala buna "şiir okudum hapse girdim" diyeceksin. kusura bakmayın ama tayyip bey'in amacı apaçık ortadadır."

Bu arada şiir okumaktan da değil, ‘Şu haline bak sarhoş adam. Şu adalete bak. Kimlere kalmış. Seni yakacağım. Hepinizi adlı tıbba göndereceğim, (hakime hitaben) Seni süründüreceğim. Yakacağım’ seçim kurulu başkanlığını basıp dediği bu laflar yüzünden içeri girmiştir. Siyasi bir kaynak olmasına karşın biraz araştırma ile bunun doğruluğunu teyit edebilirsiniz.