Ben de biraz genel kültürümüze yönelik düşünerek yazmak istiyorum. Önce kendimden başlayarak...16 yaşıma kadar evden pek çıkmazdım, en fazla 1 KM ilerde ki basketbol potası olan okulun bahçesinde basketbol oynardım kendi kendime, ve müzikler dinlerdim. Bununla birlikte ablam, annem ve yakın tanıdıklarımla vakit geçirirdim. Ve aslına bakarsanız o zamanlarda kendimi mutsuz hissetmiyordum, taa ki kendimi mutluluğu arayan birisi olarak duyumsayana kadar. Bunun gelişimide şu şekilde olmuştu...Bu zamanlardan yakın zaman sonra mahalleden aynı müzikleri dinlediğim birisi ile tanışmıştım, o kişi beni Kadıköye götürdü, ve orada esrar içen bir grup yaşıtlarım olan insanlarla tanıştım. 10 dakka sonra hep birlikte Fransız koleji vardı, oranın bahçesine gitmiştik, ve kısa süre önce tanıdığım bu insanlar esrar içmeye başlamıştı, ben de ne içtiklerini sormuştum önce, onlarda bana "kafanı çok güzel yapar, mutlu olursun" demişti. Ve tüm samimiyetimle diyorum hiçbir şekilde mutlu olmayı o an sorgulamamıştım, sadece bilmediğim bir şey vardı ortada, ve yeni tanıdığım kişiler. Ne yapacağımı bilemediğim için, yaşımında verdiği o deneyimsizlikle şaşkındım. İçlerinden birisi bana içmemi teklif etmişti, ben de istememiştim, hepsi birlikte aynı psikoloji ile üzerime yaklaşınca içmek zorunda kalmıştım, daha sonra öyle uzun yıllar devam etti. Uyuşturucu kullanarak mutlu olduğumu, ve eskiden hiç mutlu olmadığımı söz de anlayan birisine dönüşmüştüm. Taa ki yine bir gün kendi kendime "bu ben değilim" diye sorguladığım bir güne kadar. O güne kadar dışarıda uzun yıllar yatıp kalktım uyuşturucu kullanarak, ve bununla birlikte elimde hep bir defterim olurdu yazılar yazdığım, bunları yazarken hiçbirinin farkında değildim, ama sadece uyuşturucu kullansamda o yazıları yazarken pek iyi olmadığımı biliyordum en azından. O günden sonra yazılarımı okuduktan sonra kendimi kaybettiğimi anlamıştım mutluluktan ve mutsuzluktan öte. Kullandığım şeylerin ben de etkisi büyüktü, çünkü neyi fazla ve hızlı tüketirseniz tüketin, bu insanın tüm yaşamını etkileyen bir boşluğa dönüşüyor. Tekrar ayağa kalkmam gerekiyordu, çünkü sevdiğim insanlar ben de artık eski enerjiyi göremiyordu. İsteksizdim, gülerken ve severken bile bunu sanki bir şey olması için yapıyormuşum gibi düşünüyordum. E uzun süre bunu öyle düşünerek yaptığım için kurtulması zor oldu benim için, hatta bazen yine aynı boşluğa düşerim. Şimdi gelelim genel kültür içinde yaşayan toplum insanlarına. Kendi edindiğim deneyim çok uç bir yaşamdı, ama genel olarak insanların yaşam biçimi, ne kadar benim yaşadığım hayata farklı görünsede, sonuçlar aynıydı. Ben kendimi uyuşturup mutlu olduğunu düşünen bir ergendim, toplum insanlarıda benzer şeyleri yapıyordu. Ve hatta günümüzde ki çocuklar bile artık mutlu olması için bir şeylere gereksinimi var gibi. Elinde tablet olmayan, ne bileyim tüketemeyeceği bir şey olmadığı zaman mutsuz hissediyor, çünkü çevresinde ki çocuklar dahil ebeveynleri bile bu tutumla yaşama tutunuyor. Eski çocuklar mutluluğunu yaratarak bulurdu. En azından var olanı geliştirerek, ama şimdi ki insanlar var olanı tüketerek mutlu olduğunu sanıyor. Bu mutluluk değildir. Çünkü bu nasıl anlatılır bilemem, ama gereksinimi olması beni doğruluyor. Bu sanki bir tür alışılagelmiş bir düzene ayak uydurmak gibi, bir tür çaresizlik gibi, insan mutlu olmak için artık değişmesi gerek, bence insanın mutlu olması bunlarla ilgili değil. Bir hayvan severken, bir insan severken, doğayı izlerken, yıldızlara bakarken, nasıl olursa olsun, bulutlara bakarken, o bulutlar yokken gökyüzünün renginden bile huzur bulan insan zaten mutluluğu aramaz. Onu arayan her kim olursa olsun çaresiz birisidir. Demek istediğim huzur herkesin çok yakınlarında aslında, ama biz gerçeği görmektense, bize bunları unutturan, ve kendine bağlayan her şeye bağlı kalmayı seçiyoruz. Kendi istencimiz bu değil ama, yani düşünün hayatlarımız ne kadar birbirine benziyor, ve her önüne gelen "kendi seçimim" diye ekliyor. Anlıyorum, böyle bir şey demeseydi herkes, o zaman neyden kaçtığını bilmek batmazdı. Ben de kaçıyorum aslında, ama bir gün olacak benimde, ve herkes gibi alışkanı olduğu bu durağan hayattan kendimi koparacağım, ve daha sade olan yaşamı süreceğim. Şimdilik bu benim uzun zamandır hep içimde istediğim bir hayal olarak devam etti, yapılması çok zor bir şey de değil aslında, ama alışmış kudurmuştan beterdir. Gerçekten hiç hoşnut değilim burada bile olmaktan. İşim gücüm yok bilgisayar ile vakit geçir, çık dışarı zamanı hızlı geçirmek için bir takım iletişimler kur, akşam oldu mu bir önce ki akşam gibi kendini tekrar eden aynı şeyleri yap, ve sonra uyu, tekrar devam et kaldığı yerden. Süreklilik bu değil.