Bunu ilk gördüğümde yazmamıştım ama şimdi yazayım. Hiç. Hiçbir şey. Normal makinelere bozulunca ne oluyorsa sana da o olacak. Sonuçta sende, bende birer makineyiz.
Ölüm sonrası olan karanlığı bile göremeyeceksin. Çünkü bunu fark eden bir bilincin bile olmayacak. Sonuçta bedenin artık çalışmıyor. Beynin de diğer organlar gibi bir organ olduğundan o da duracak. Seni sen yapan beynin... (Ayrıca ölüm sonrası karanlık diye bir şey de yok. Sen öldükten sonra geriye kalan her şey senin için anlamını yitiriyor. Ayrıca karanlığın olduğunu bilebilmek için bile onu fark edebilmek lazım. Sende o bile olmayacak.)
Ölümü göremezsin ama hissetmeye çalışabilirsin. Şöyle düşün, hatta düşünme, uygula. Birden bütün duyu organlarının köreldiği farz et. Birden gözlerini kapat mesela. O an gördüklerin(hissettiklerin), işte ölüm o. Ama bu bile senin son görebileceğin şey olacak.
Evren kocaman bir yer ve ona ölçekle Dünya, yani yok gibi bir şey. Zamanda da aynısı geçerli. Evrenin var olduğundan bu yana geçen zamana bakarsak eğer Dünya sadece son birkaç saniyesinde var oldu gibi. Ne anlatmak istiyorum şu an ben? Hocam, ölüm bir sondur. Ötesi yok.
Ruh da dini inançlara ait bir olgudur. Gerçekliği ispatlanmış değil.
En nihayetinde varlığımızın kökeni bu Dünya. Bizimle birlikte diğer tüm canlılarda olduğu gibi. Diğerlerinden farklı bir muamele göreceğimizi sanmak biraz komik. Çünkü zamanında bizim de o hayvan dediğimiz şeylerden farklı olmadığımız dönemlerimiz oldu. Ne yani o zamanki bizlerin ruhları toprağa karıştı da iki ayağa kalkıp çanak çömlek yapmaya başlayınca mı ruhumuz değer kazandı?
Zamanında okuyup da hoşuma giden bir yazı olmuştu:
" Tanrı varsa eğer muazzam bir espri anlayışı olmalı. İnsanı yaratıp ona bilinç verdikten sonra ortalama 60-70 ömür biçmek komedi gibi. "
NOT: Bu sözü kimin dediğini hatırlamıyorum ama insanların ortalama ömür süreleri zaman zaman ve yer yer farklılık gösterir.