Oyun oynamak ile hayatı oyun olmak ya da oyunda gereğinden fazla vakit geçirmek de diyebilirim, farklı şeyler bence. Tebrik ederim. Ben size katılıyorum. Oyun, seni hayattan düzenli şekilde koparıyorsa ve duygu durumuna etki ediyorsa sıkıntı var demektir. Ya da sosyal bir aktivite yerine boş zamanda, oyun tercih ediliyorsa..
Ben çok erken başladım oyun oynamaya, çoğunluk gibi. Ama eve ilk bilgisayar aldıkları zaman resmen bağımlı oldum bir oyuna. Bilinçsiz bir kullanıcıydım ve çocuktum, ailem hiç kontrol ya da müdahale de etmemişti fark etmediği için. Yani gereğinden çok fazla vakit geçiriyordum. Bayağı süre devam etti böyle ve açıkçası sonralardan farkedilebiliyor bunlar. O vakitlerde dışarıda oynamak, bir şeyler okumak, ders çalışmak ya da ne bileyim bisiklet, kaykay, paten vs. bir şeylere kafa yormaya çalışmış olmak isterdim. İstanbul'da yaşıyorum mesela, daha sonralardan gezebildim İstanbul'u, daha erken gezmeliydim ama ilgimi çekmiyordu ki. Bir şeye kapılınca birçok şey pas geçiliyor. Hayat asla bunlardan ibaret değil. Bu benim kendi öz eleştirim.
Herkes bir oyun tufanına kapılmış. Dozajını bilenler, hayatında birçok şeyle beraber yürütenler harici diyorum tekrar söyleyeyim. Oyun boş iştir. En basit ulaşabileceğin birçok şey ondan daha faydalı. Mesela bulmaca çözmek, kitap okumak, dizi, film, belgesel izlemek, ilgi alanına göre müziğe, dansa, farklı dillere vs yönelmek.
Ayrıca her zaman eğlenceye de sebep olmuyor, hani "öyle mutluluk veriyor ki bırakamıyorum" diye bir şey de yok. Hırs yaptırıyor, heves ettiriyor, para harcattırıyor, sinirlendiriyor.. Bir nevi uyuşturuyor. Birçok oyunu oynadım, daha çok eğlendin mi gerildin mi deseler, dengede ya da daha çok stres oldum derdim sanırım. Göz yorgunluklarını da saymıyorum.
Umarım gamerlar beni taşlamazlar