Perfect tense biraz ince bir mevzudur. Genelde ilk bakışta tam oturmaz çünkü bir Türkçede böyle bir kullanıma sahip değiliz. Simple past ile karşılaştırarak açıklamaya çalışayım:
Örneğin eve yeni geldiniz. Ayakkabılarınızı çıkarıp odanıza girdiniz ve çantanızı bıraktınız. Telefonda biri size nerede olduğunuzu sorduğunda sizin vereceğiniz cevap Türkçe olarak ''Eve geldim.'' olacaktır. Aslında buradaki anlam İngilizce düşündüğümüzde geçmiş değil. Buna geçmiş olarak bakmıyorlar.
Hemen şimdi geldiniz, o eylem bitti ama
etkisi sürüyor. Etki derken? Mesela halen terlisiniz, halen evde oturuyor konumuna geçmediniz. Daha üstünüzü değiştirmediniz. Eve gelme eylemi bitti, artık evdesiniz lakin halen evdeki bireyler gibi ''evde kalma eylemine hazır'' da değilsiniz. Burada vereceğiniz cevap ''I arrived home.'' yerine ''I have arrived home.'' olsa daha iyi olurdu. Tabii native olarak kimse ''geldin mi'' sorusunda bu resmi cevabı vermez, mesela yani
Başka bir örnek vereyim, öğretmenim bu şekilde anlatmıştı:
Duvarların yeni boyanmış olmasını present perfect ile bildiriyoruz. ''Yeni boyandı daha. Kokusu bile duruyor, bak.''
Sevgilinizden ayrıldınız. Bu olay yeni olmuşsa, halen sindiremiyorsanız dostunuza içinizi açarken present perfect tense ile konuşabilirsiniz. Unutmuşsanız, artık önünüzdeki maçlara bakmaya başlamışsanız eski sevgiliniz hakkında past tense ile konuşabilirsiniz
Gereksiz görünüyor olabilir ama aslında bu sayede bir olay geçmişte mi kaldı yoksa yeni mi gerçekleşti, anlayabiliyoruz. Umarım aklınızda bir şeylerin şekillenmesini sağlayabilmişimdir.
Past perfect ise bir olayın diğerinden önce gerçekleştiğini belirtir. Pek kullanılmıyor aslında ama bilmemiz gerekiyor. Bir örnek verelim:
''After Ivan
had finished reading, he
put out the light.''
''Ivan okumayı bitirdikten sonra ışığı söndürdü''
Önce okuyor, o eylem bitiyor. Sonra ışığı söndürüyor. Kronolojik bir durum var. İki cümlede simple past kullanabilirdik de.
Takıldığınız yer olursa konu sahibi dışındakiler de sorabilir.