Hocam bugün bir sınavımızdaki metinde "(...) Eğitim sistemi dediğimiz şeyin temeli şu anda politika ve sosyoloji. Çocukların hepsi eşitmiş gibi sayılıp eşit eğitim verilerek eşit ve en yüksek sonuçları almaları bekleniyor. (...)" böyle bir kısım vardı. Güzel de yazmışlar. Günümüzde düşük alan çocuk (çok affedersiniz) geri zekalı, yüksek alan çocuk sanarsınız Einstein. Aile baskısı ve beklentileri de devreye giriyor burada. Kendileri zamanında eğitimi böyle gördükleri için aynı zannediyorlar. Onlar en son geleli bir çağ atladı dünya, çağ. Uygulamalı ve bireysel eğitim yaygınlaşmalı, çocuklar kendi yönelimleri üzerine yoğunlaşmalı. Türkiye'de şöyle bir sıkıntı da var. Ya iyi bir üniversiteye gidersin, ya da sanayide çalışırsın tarzında. Bu çok yanlış bir boakış açısı. Almanya'da mesela "ausbildung" denen bir sistem var. Şöyle açıklayayım:
Almanya'da 3 çeşit lise var: Realschule (alt tabaka), hauptschule (orta tabaka) ve gymnasium (üst tabaka). Bunları sırasıyla Türkiye'de meslek, Anadolu ve fen liselerine benzetebiliriz. Şimdi şöyle. Gymnasium okuyan çoğu hatta neredeyse tüm ğrenciler üniversiteye gidip eğitimlerine devam ediyorlar. Hauptschule okuyanların da belli bir kısmı üniversiteye gidebiliyor, geri kalanlar ausbildung yapıyor. Realschule'den de neredeyse hep ausbildung çıkıyor. Üniversite zaten bildiğimiz üniversite. Ausbildung ise, Türkçe çevirisi tam olmasa da şöyle denebilir, mesleki eğitim. Yani şöyle, Almanya'da diyorlar ki, "kardeşim sen sanayide mi çalışacaksın? Eyvallah, çalış ama çalışmak için de önce eğitimini alacaksın." garson mu olacaksın, aynı şekilde. Yani adamlar diyor ki, sanayide çalışacaksın da sanayide çalışanın iyisi olmaya çalışacaksın. İnsanları değerlendiriyorlar. Ve bu ausbildung yapan insanların da durumu kötü olmuyor.
Neyse ben buraya nereden geldim, evet Türkiye'de eğitim. Gerçekten vasat dönemlerden geçiyoruz ve çok da kısa sürecek gibi değil. İnşallah bir an önce kurtuluruz da tüm öğrenciler rahatlar. Buraya kadar okuduysan teşekkürler, umarım iyi anlatmışımdır.