Hala daha Türk askerini şehit etme muhabbeti dönüyor. Güvenli hava sahası diye uçak yolladılar, düşürdük. Büyükelçisini yolladılar, vurup öldürdük. Üstüne Putin aramızı bozmak istiyorlar dedi bir şey yapmadı. S400'de anlaşırız hop oradan ABD ile uçak için anlaşırız. ABD'ye bunun yarısını yapsak kafamıza nükleer atar. Artı olarak Kurtuluş savaşında Atatürk'ün çağrılarına kulak verip ödeneksiz olarak para yardımı yapıp Ermenilere karşı korunmamızı da sağladır. Bu sayede bütün gücümüzü Batı cephelerine vererek kazandık. Ben Ruslara kızamıyorum açıkçası.
Neyin güvenli hava sahası? Rusya ile karşı kutuplardayız Suriye, Libya ve Ukrayna'da. Fiili olarak düşmanın konumunda ve bu ülke senin hava sahanı ihlal edip telsiz uyarılarını umursamayarak gövde gösterisinde bulunuyor. Bunu bir pilot kafasına göre yapamaz, bunun için emir verilir. Yunanistan ile olan durum farklı, aynı birlikteyiz, sınır komşusuyuz ve Ege Denizi ada haritasının darlığı yüzünden 1000+ km/s ile yol alan jetlerle ufak bir koordinasyon hatasında bile hava sahası ihlalleri yapıyorsun. Bazıları karşılıklı taciz emriyle yapılıyor ki aynı birlikte olduğun için ancak Ege üzerinde 2 tarafın pilotlarının it dalaşı oyunuyla bitiyor her yıl onlarca karşılaşma, diğerinde ise faal olarak düşmanın olan ülke sahana dalıyor. Uçağın vurulması gayet normal.
Büyükelçi olayına gelelim; büyükelçiyi kimin öldürdüğü de ortada. Biz yapmışız gibi lanse edilecek durum değil, en fazla biz koruyamadık dersin. FETÖ'nün varlığını zamanında Atatürkçü subaylar haykırdığında FETÖ eliyle hepsini içeri tıktılar, onları dinlemeyenler yüzünden yaşanan sonuçlardan birisi oldu büyükelçi krizi. Liderlerinin Türkiye topraklarına giremediği, buradakilerin de fare gibi dehlizlerde saklandığı darbeci bir örgütün yaptığını Rusya bile bizim üstümüze yıkmadı. Bu kadar üstümüze alınacağımız bir durum değil, ihlal yapan uçağını vurmak bile bundan daha büyük bir tepkiye neden oldu Rusya'da.
Gelelim ABD'ye bunun yarısını yaparsak kısmına; 21. yüzyılda ABD nükleer gücünü sadece mütekabiliyet gözeterek kullanabileceği bir kamu baskısına sahip, 2. Dünya Savaşı sırasında olduğundan daha farklı bir iç politikaya sahipler.
Kurtuluş savaşı konusundaki Rusya yardımları da tamamen dönemin şartlarında karşılıklı çıkar ve gerçekten masada anlaşma yapılabilecek tek Rus liderin o anda "denk gelmiş" olmasıyla alakalı bir durum. Karşılıksız değildi, onu da geçtim Türki cumhuriyetlerin kendilerinin gönderdiği kaynaklarla yapıldı o yardımlar. Ruslar da bu işten korkunç bir komisyon aldı, hem o dönemde İngiltere/Fransa/İtalya ile gayrı resmi sınır komşusu olmaktan kurtuldular hem de verilen 100 birimlik yardımın 80 birimini cebe indirerek kâr yaptılar. Bunlardan neden bahsetmiyorsun? Daha sonra Sovyetlerin bizden boğazlar üzerinde hak talebinde bulunup üstüne doğu topraklarımızı isteyip vermememiz durumunda işgal etme tehdidinden neden bahsetmiyorsun? Şu anda neden mecburen NATO tarafında olmamızdan bahsetmiyorsun?
Söylediklerin arasında bir tek Rusya politikamızın dönekliği kısmı tamamen doğru. Bu da bizim dış ilişkilerdeki beceriksizliğimizin sonucu. Bir milletin sınır tehdidi yüzünden bir birliğe kaçmak zorunda kalıyorsun istila edilmemek için, ondan sonra o birliğin de kurulmasının tek nedeni olan ortak düşmanınla iş birliği içine giriyorsun... S-400 konusunda da burada 3-4 yıl önce de söyledim, cumhuriyet tarihimizde yaptığımız en büyük birkaç hatadan birini yaptık. 2018 öncesi ile 2022 şartlarını yan yana koyup karşılaştırınca her şey ortada.