@Roiberic von Nische Dostum kendi yaşıtlarımda gözlemlediğim bir şey var. Ben buna ergenlik sendromu diyorum. Bu sendrom hayatının bir anında geliyor ve kişiden kişiye etkisi belli bir süre sürüyor. Bu 3 yıla yayılıyor ikinci yıl çok sancılı oluyor genelde gördüğüm kadarı ile.
Yani şunu diyeyim, hayatımızın bazı dönemlerinde ailemize, eğitim sistemine, yaşadığımız hayata, geçmişteki yetiştirilme tarzımıza, ekonomik durumumuza, yaşıtlarımıza, siyasi iklime, geleceğe olan bakış açımızda hatta dini inancımıza karşı bile çok çok büyük bir karamsarlık oluyor. Kendine dahi saygı duymuyorsun ki yazdıklarına göre evet, sen de kendine hiç saygı duymuyorsun. Pek çok şeyi derinlemesine sorguluyor ve genellikle işin karanlık tarafı ilgini çekiyor.
İşte her şeyi sorguladığın "hayatta tutunacak bir dalın kalmıyor." Ne uğruna yaşadığını bilmediğin ve yarın ne olacağını kestiremediğin için kalbinde kocaman bir boşluk oluşuyor. Ve bu boşluğu da maalesef platonik aşk dolduruyor. Aslında sen o kızdan çok o kızın sende bıraktığı etkiyi, kafandaki hayalini, içinde doldurduğu boşluğu seviyorsun hatta sevmek yanlış bir sözcük olur sen o kıza saplantı ile bağlanıyorsun. Maalesef bu da sana zarar veriyor.
Ama dediğim gibi, bu dönem de geçecek. Tüm bu yukarıda yazdığım şeyleri olduğu gibi kabullenmeye başlayacaksın. Bu yaşadıkların seni ürkütmesin. Bu dönem bizlerin gelişimi için çok değerli. Asıl bu dönemde hayata karşı bakış açımızın ölene kadar ne olacağının temellerini atıyoruz.
Şöyle diyebilirsin "e sınıf arkadaşım tamam da ben şimdi ne yapacağım?"
Dostum öncelikle kalbini bir hançer ile dolduruyorsun. Evvela o hançeri oradan sökmeni öneriyorum. Yaz tatili gelmeden açıl o kıza. Bak eğer açılmazsan bir yaz boyu o hançeri kalbinde taşıyacaksın ve bu senin canını çok yakacak. Üstüne üstlük önünde seni bekleyen bir sınav ve hedeflerin var. Anlıyorum kendine saygın kalmadı ama kendine bu kötülüğü de etme. Git açıl, sonra ne olursa olsun ha %99.9 ret yiyeceksin ama mert gibi bu ihtimali bilmene rağmen karşısına çık ve içinden geçenleri söyle.
Bu kalbindeki hançeri bir anda çekip atacaktır tabi bunun etkisiyle o kalp bir süre kanayacak, varsın kanasın. Kalbin pıhtılaşır ama o hançere alışamaz.
Bu hançeri söktük mü? Tamaaam. Zaten yolu yarıladık. Şimdi de sana çok insani bir gerçeği hatırlatayım: İnsan sosyal bir varlıktır.
Kişi, sevmeye ve sevilmeye muhtaçtır. Aileni çocukluğundaki kadar sevmiyor olabilirsin. Onlara eski saygını duymuyor olabilirsin. Korkarım ki bunlar senin için çok büyük kayıplar zira bu dünyada sen öldüğünde arkandan ağlayacak bir onlar var. Bunu sende biliyorsun. Sana nasıl davranırlarsa davransınlar seni karşılıksız seven yalnızca onlar var bu hayatta. O halde onlara yaklaş. İnan bana aileni sevmek ve kendine o eve ait hissetmek bile insana çok büyük bir güven veriyor. Hayatında seni destekleyen ve sana önem veren insanlar olduğunu biliyor ve o özgüven ile sağlam adımlar atıyorsun.
Gene aynı maddeden gidecek olursak, asosyal olma. Arkadaşların olsun. Dışarıya çıkabileceğin insanlar olsun. Ya şu derdini buraya dökmeni gerektirmeyecek, seni anlayarak dinleyebilecek insanlar olsun hayatında. Derdini sürekli kendi içine döke döke kendini eriteceksin, yapma bunu kendine.
Daha çok şey söylenebilir belki ama şu son söyleyeceğim şeyi yapmadıktan sonra gerisi lafugüzâf!
Kendine saygı duy. Bak bu çok önemli. Kolay bir cümle, bak 3 sözcük ile yazıyorum ama senin bütün hayatı o 3 sözcüğe bağlı işte. Kendine saygı duymayan adama ne bir başkası saygı duyar ne de hayatın kendisi.
Kendine saygı duymayan adam, kendini önemsemiyor demektir. O halde ne birisi je de hayat seni önemsemeyecektir.
Kendine saygı duymayan adam, kendine zarar verir. E o halde hem insanlar hem de hayat sana zarar verecektir. Kendine saygı duymayan adam, kendini sevmiyor demektir. O halde ne hayat ne de insanlar seni sevmeyecektir. Bunu ben sonsuza kadar götürebilirim. Bak 3 sözcükle yazdığım cümlenin önemini görüyor musun?
Yaşam dediğin şey ortalama 70 yıl. Çok kısa bir süre. Bu kısıtlı süreyi kendini ezikleyerek, bur şeylere isyan ederek ve mutlu olmadan mı geçireceksin? Hayır, sen bunu yapmayacak kadar akıllı ve mutlu olmayı hak edecek kadar değerlisin. Ne kadar değerli olduğunu sen de görmelisin.
Sesli konuşmaya ihtiyacın varsa müsait bir zamanda konuşurum. Çünkü ben senin aksine sana defer veriyorum.
O halde iyi günler dilerim, benim "değerli" sınıf arkadaşım.