Şu ana kadar biyolojik ailem dahil 3 farklı ailede yaşayıp 3 farklı soyadı sahibi oldum. Biyolojik annem şizofren ve merhameti olmayan bir caniydi. Geçmiş konularda piknik tüpünde kızdırdığı bıçakla yaptığı işkenceleri anlatmıştım, bazılarının izi hâlâ duruyor...
Bir gün dışarıda kuzenimle oyun oynadıktan sonra eve geldim, evde yarı çıplak başka bir adam gördüm. Annem yanıma geldi ve beni durduk yere dövmeye başladı, söylemeyeceksin bunu babana tamam mı söylemeyeceksin diyerek ağzımı yüzümü dağıttı. Ondan sonra tatmin olmamış olacak ki sen söylersin geç sen şöyle dedi ve beni odaya kilitledi, odanın camlarında demir parmaklık vardı. Bir daha hiç kimseye bir şey söyleyemeyeceksin diyerek uzaklaştı. Sonra dış kapının sesini ve kilitlenmesini duydum, birkaç dakika sonra oda kapısının altından dumanlar gelmeye başladı. En başta ne olduğunu anlamadım ama sonra o alevler zaten ahşap olan kapıyı da tutuşturmaya başladı, içeri daha fazla duman ve sıcaklık girmeye başladı.
O anda tüm evin yandığından haberim yoktu tabii, daha 5 yaşına yeni girmişken o kadar algım yoktu. Dışarıda insanlar toplanmaya başladı, biyolojik akrabalarımdan kuzenim ve onun babası da gelmişti. Pencereme doğru bağırıp bana dışarı çıkmamı söylüyorlardı ama gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Duman yüzünden nefes alamamaya ve sıcaklık yüzünden tüm direncimi kaybetmeye başladım.
En son bilincimi kaybettim ve yere yığıldım, sonra gözlerimi açtığımda başımda kuzenim, babası, biyolojik babam, biyolojik annem olacak şerefsiz ve diğer komşular vardı. O şerefsiz o haldeyken bile evi yaktın diye önceden suratımı dağıttığı halde beni dövmeye devam etti, diğerleri onu uzaklaştırdı. O gün ne olduğunu soranlara hepsini birer birer anlattım ama kimse inanmadı. Sonradan kendisinin hayat kadınlığı yaptığı başka bir konuda ortaya çıktı da dediklerimin doğru olduğu anlaşıldı.
Çok uzun yıllar sonra biyolojik kuzenlerimden bazılarını buldum, buluştum ve uzun uzun sohbet ettik. O gün birlikte oyun oynadığım benden 3 yaş büyük olan kuzenim hatırlamadığım şeyleri anlattı. Amcamın penceredeki parmaklıkları keserek beni kurtardığını o zaman öğrendim ancak ne yazık ki geç bile olsa teşekkür edemedim çünkü 2006 yılında kalp krizinden hayatını kaybetmiş.
Sonuç olarak bu olayın travması yüzünden çok da uzak olmayan bir zamana kadar rüyalarımda sık sık yanan bir yerde kilitli kaldığımı görmeye devam ettim. En büyük fobim oldu ve mangal bile yakılırken yanında duramıyordum. Yemeği çok sıcak yiyemem, çay ve kahve gibi sıcak şeyleri içemem, çorbayı bile soğuttuktan sonra içebiliyorum. Kış aylarında bile soğuk suyla yıkanıyorum, kombiden 40 dereceye ayarlanmış sıcak suya bile elimi sokamıyorum. Bana fazla gelen sıcaklıktaki hiçbir şeye yaklaşamadım çok uzun süre. En son 4 yıl önce bu korkumun üzerine gidip yazlıkta arkadaşlarım için mangal yaktım, ateşle büyük bir sınamadan geçirdim kendimi. Şu anda o korkum en azından çakmak çakacak, ocak altı açacak ya da mangal yakacak kadar baskılandı fakat hâlâ en büyük fobim olarak kaldı.