hakanaytekin
Yoctopat
- Katılım
- 17 Haziran 2023
- Mesajlar
- 12
- Eylemsel ve davranışsal bozukluklar temel alınmıştır.
- En ağır şiddette eylemsel bozukluklar ve davranışsal bozukluklar icra eden / sergileyen %30'luk grup, kırmızı ile çok düşük algılı olarak mimlenmiştir.
- Otoritenin boşluğunda ve eylemsel bozukluğun sonucu öldürücü olduğunda eylemi sonlandıran %35'lik grup, sarı ile düşük algılı olarak mimlenmiştir.
- Katı surette eylemsel bozukluğun sonuçları öldürücü olduğunda, eylemi sonlandıran %35'lik grup, siyah ile normal algılı olarak mimlenmiştir.
- Her ne olursa olsun otorite eşliğinde en ağır şiddette eylemsel ve davranışsal bozuklukları icra eden ve sergileyen %65'lik grup, kırmızı ve sarı ile çok düşük algılı ve düşük algılı olarak mimlenmiştir.
- Bu benzetim törecilik kuramı, aracılı durum kuramı, uyum kuramı, itaat ve otorite deneyleri baz alınarak yapılmıştır.
- Bir topluluk içerisinde her üç kişiden ikisi potansiyel olarak, otoritenin eşliğinde en ağır şiddette eylemsel bozuklukları icra etmekte ve davranışsal bozukluklar sergilemektedir ki, otoritenin bunu onaması ve failin bundan mesul olmayacağının garantisini vermesi yeterlidir. Burada bir tahvil söz konusudur.
- Ok işareti grupların birbirine karşı icra ettikleri eylemleri ve davranışları ifade eder.
Gerçek ve gerçeklik olgusuna göre de, insanlar şu şekli alacaktır.
- Gerçek yani Real ya da sıklıkla ifade edildiğiyle olgu, nesnel ve tartışmasız herkesçe de kabul edilirdir.
- Gerçeklik yani Reality yada sıklıkla ifade edildiğiyle realite, insandan insana toplumdan topluma değişen sübjektif tartışmaya açık nesnel olmayan nasıl algılandığıyla alakalı kurgu olan, herkesçe kabul edilemeyendir.
Örnek : Bir bardak elinizden düşüp kırıldığında, Tüh nazar çıktı nazar kurşun döktürmeliyim nefesi kuvvetli bir hocaya gideyim de beni okuyup üflesin bu gerçeklik bir önermedir.
Günümüzde ki sanal gözlükler Virtual Reality glass buna en iyi örnektir denilebilir, Oyuncular bazen gerçekten o kadar koparlar ve gerçekliğe takılırlar ki, yaralanırlar maddi olarak zarara uğrarlar, başını yaralamak televizyonu kırmak vesaire vesaire.
Gerçekten gerçekliğe doğru kayan bir skalada cezai ehliyet sınırlanmakta, muhakeme ve melekeler ve soyut beceriler de azalmaktadır.
Bu yüzden çok düşük algılıya doğru giden bir skalada bu profilde bireyler için müşahede altına alınmak, psikiyatrist tarafından müşahede altında tutulmak, ruh ve sinir hastalıklarında müşahede altına alınmak, hakların sınırlanması sorunsalı açığa çıkmaktadır.
( * ) Bu durumda, söz konusu gerçekliğe aykırı unsurların barındırıldığı bir çevrede, kendilerini tehdit altında hisseden çok düşük ve düşük algılı bireylerde , en ağır eylemsel ve davranışsal bozuklukları icra etmek / sergilemek suretiyle çevrelerine kendi gerçekliklerini kabul ettirmeye çalışırlar.
Kendi gerçekliklerini kabul ettirebildiğine dair, gözlemler elde ettiği ve bunu da pekiştirdiği sürece de rahatlama elde ederler. Bu yüzden de oldukça fanatik ve gerçekten uzak olurlar. Buna müsaade edildikçe de sınırsız hoşgörü sarmalı kuramının da ön gördüğü üzere, o toplum artık çöküşe doğru ilerler.
Bundan sonrası, kapasite görünümleri üstünden gidecektir.
1 = Başlangıç ( Patrimonyal devlet )
İnsanlar biyolojileri / fıtratları gereği, sosyal kimlik kuramının ve asgari grup paradigmasının ön gördüğü üzere süreğen şekilde gruplara ayrılırlar.
Her grup kendi grubunu yüceltir ve kendisine ; yakın gördüğü grupları tarafına çekmeye çalışır . Kendisine uzak gördüğü grupları ise dışlarlar ve aşağılarlar .
En ufak meselede bile ihtilafa düşen bu gruplar ; kendi kültürlerini oluştururlar ve işbu kültürler ; silsileler şeklinde nüfusa yayılır . İşbu gruplar ; silsileler şeklinde kümelenir ve kümelenen gruplar da birbirine karşı bir çatışmaya girer . Hangisinin baskın ve hangisinin çekinik olduğuna göre ; toplumsal yaşantının akışında söz sahibi olurlar . Bu süreçte ; gruplar ve kümeler arası tansiyonun da şiddetine bağlı olarak ; bazıları sindirilir eritilir asimile edilir ve sinerler . İşbu pasifize edilmiş grupların bireyleri de ; bireysel ve finansal ihtiyaçlarını karşılayamaz bir noktaya gelir ve dışlanırlar . O toplumda barınamazlar .
2 = Aksayan devlet
İşbu gruplar ve kümeler arası çatışma ; tansiyonu daha da körükler . Süreç ilerledikçe ; grupların ve kümelerin yeni nesilleri; işbu kültür silsilelerinden etkilenirler . Yeni nesiller de gittikçe daha da fazla çatışarak ; tansiyonu sönümlenemez bir boyuta getirirler İşbu süreçte ; bireyler / gruplar / kümeler arası tansiyona ; karşı tolerans gittikçe azalır . Makro ve mikro boyutlarda eylemsel bozuklukların ; yaşandığı bu dönemde ; infialler ile birlikte toplumsal bir takım acı olaylar da yaşanmaya başlar.
3 = Çözülen devlet
İlerleyen süreçte ; gruplar ve kümeler arası çatışma ; önlenemez bir hale gelir ve sönüm ihtiyacı artar . Nüfusun geneline sirayet eder . Mikro ve makro ölçekte ; travmaya sebebiyet verici eylemler görülür . Tansiyonun da şiddetiyle ; işbu eylemler ; eylemsel bozukluk halini alırlar . Şiddetin ve sadistliğin boyutu akıl almaz bir hale gelir . Vaziyet istikrarlı hale gelir . Nüfusun geneli ise işbu sadistlikten ve şiddetten etkilenmeye başlar.
4 = Çöken devlet
Bu süreçte ; daha çok taraftar toplayan ; kümeler ve gruplar arasından ; caydırıcılığı ve etkinliği bakımından ; baskın olanları diğerlerinden sıyrılarak ; nüfusun genelinde ; mutlak bir otorite oluştururlar . Nüfusun geneli işbu otoriteye ; itaat eğilimi sergiler . Diğer gruplara ve kümelere nazaran ; az sayıda taraftar toplasalar bile ; donanımlı olmaları ve potansiyelleri ; diğer grupları ve kümeleri çekinik hale getirir . İşbu küme ve grup tarafından ; diğer bütün küme ve gruplar ; sindirilir ve eritilir . Sonuç olarak ; her bir siyasi / idari birime sirayet eden ; işbu grup ve kümelere ait kültür silsilesi ; toplumsal yaşantıyı düzenleyen ve şekillendiren ; tek unsur haline gelir.
Nüfusun geneli ; gerek mikro gerekse makro bazda ; travmaya sebebiyet verici ; akıl almaz boyutlar da ; şiddet eylemlerine maruz kalırlar . Bu eylemlerin sonucunda ; Ampute edilmek gibi durumlar da yaşandığı için ; karşı eylemde bulunup da sonuç almak ; imkansız hale gelir . Nüfusun genelinin ; olayların seyrine ve gelişimine ; müdahil olması söz konusu bile olmadığı için ; Vaziyet süreğen şekilde istikrarlı hale gelir .
İşbu gruplar ve kümeler ; işbu grupların ve kümelerin tesir alanının dışında kalan ; çok daha donanımlı ve etkin başka gruplar ve kümeler tarafından ; bertaraf edilmedikçe ; vaziyet süreğen şekilde ; istikrarlı kalmaya devam eder.
5 = Tehdit
İşbu gruplar ve kümelere mensup bireyler de ; gerek makro ve gerekse mikro şekillerde ; benzetim yetisi sergileyebilecek ; akli melekeler ve muhakeme yetisi pekte görülmediği için ; illa ki tesir alanın dışında ki gruplarla ve kümelerle eylemsel bozukluk olacak şekillerde ; etkileşime geçerler. Her ne kadar ; işbu grupları ve kümeleri yönlendiren ; bir diğer başka gruplar ve kümeler olsa da ( Çok daha güçlü ve etkin ) ; kontrol altında tutulamazlar ; nihayetinde işbu gruplar ve kümeler ; tesir alanın dışındaki ; gruplar ve kümelerle ; çatışmaya başlar.
Sonuç olarak da işbu grup ve kümelerden ; çok daha baskın ve etkin ; caydırıcı ; konsolide ; diğer gruplar ve kümeler ; kendisinden çok daha donanımlı şekilde ; eyleme geçerler . İşbu grupların ve kümelerin tesiri altında ; sindirilmiş ve eritilmiş gruplar ve kümeler de ; etki alanının da ortadan kalkmasıyla ; işbu gruba ve kümeye karşı eyleme geçerler ; dışarıdan gelen çok daha baskın ve etkin olan ; grubun veya kümenin etrafında konsolide olurlar . İşbu gruplar ve kümeler ise ; ilk serpildikleri zamana geri dönerler . Bu sefer karşılarında ; kendilerine karşı birleşmiş olan ; konsolide olmuş ; kendilerinin karşıtı olarak kimliklenmiş ; diğer grupları ve kümeleri görürler . Kendilerinden çok daha baskın ve etkin bir diğer küme ve grup ile birlikte .
Sonuç olarak işbu gruplar ve kümeler ; varlıklarını kaybederler . Mevcudiyetleri son bulur . İşbu grup ve kümelerin tesir alanının dışından ; eyleme geçerek ; vaziyete son veren ; çok daha baskın ve etkin olan ; caydırıcı küme ve grup ise ; toplumsal yaşantıyı şekillendiren ve düzenleyen ; dinamikleri kurumları / etkileri yaratmaya çalışır .
Bu süreci ilerleten gruplar ve kümeler için ; süreç yıpratıcı olur . Potansiyellerini ve mukavemet yetilerini azaltır . Bu süreci ilerleten gruplar ve kümelerde ; sosyo demografik ve sosyo kültürel değişimler meydana gelir .
Bu yüzden de ; bu süreci ilerleten gruplar ve kümelerin karşıtı diğer gruplar ve kümeler ; vaziyetten istifade ederler . Yıpratıcı olan bu süreçte ; süreci ilerleten küme ve grup ; diğer gruplara ve kümelere bir takım tavizler vermek zorunda kalır . Diğer grupların ve kümelerin karşısında ; çok daha zayıf bir duruma düşerler .
Bu yüzden de ; onların da karşıtı olan gruplar ve kümelerle birlikte anlaşma yoluna giderek ; vaziyeti muhafaza etmeye çalışırlar.
6 = Neden insanlar Primitiftir?
Gerek nöro-biyolojik , gerekse zoolojik , gerekse sosyolojik , gerekse psikolojik .. insanlar fıtratı gereği ; primitif yani ilkeldir . İnsansıdır ! Kalabalıklaştıkça muhakeme yetilerini ve benzetim yetilerini büyük oranda kaybederler . Soyut becerileri azalır . Mutlak gördükleri karizmatik ve gelenek ; otorite figürlerine itaat eğilimlidir .
Dehşet yönetimi kuramı , Sosyal kimlik teorisi .. İnsanlar .. tehdit his ettiğinde ve birey üzerindeki tansiyon yükseldiğinde .. insanlar .. grupçu ve marjinal fanatik aykırı fikirlere kapılırlar .
Kabilecilik başlar ! Popülizmin Zoolojik yansıması da budur .
Bu yüzden insanlar ; karizmatik gelenek otorite figürlerine .. itaat eğilimi sergiler .
İrade koyan parladığını gördükleri ; figürlerin peşinden giderler .
Milgram deneyinin de ispatladığı gibi ; sadistçe ve en iğrenç eylemleri ; sergilemekten dolayı en ufak bir vicdan azabı dahi çekmeyecek hale gelirler.
7 = Çözüm
- Farklılıklar zenginliğimiz değillerdir, Hayat-i idame ettiğimiz çevrede hepimiz normal nominal standart bir algıda olmalıyız.
- Çevremizde eylemsel bozukluklara ve davranışsal bozukluklara karşı, bunları sergileyen bireylerle etkin mücadele etmeliyiz.
- Anayasaya riayet vatandaşlığa riayet etmeliyiz, bu türden gruplaşmalara mani olmalıyız.
- Tasarruflarımızı ve mevduatlarımızı iyi değerlendirmeli sürekliliğini sağlamalı ve tasarruflarımızı harcarken ince eleyip sık dokumalıyız.
- Çevremizde bu türden bozuklukların ısrarında olanlar var ise şayet, sinirsel açıdan öğrenebilmesi için onu terbiye etmeliyiz.
- Eğer ki psikiyatrik hastaysa psikiyatrdan psikologdan pedagogdan destek almasını sağlamalıyız.
- Çevremizdeki tüzel varlıkların otoritelerin düşük algılıların çok düşük algılıların mümkünse de normal algılıların eline geçmesine kati surette karşı olmalıyız, ne yazık ki bu pozisyonlar yüksek bir algı ya da çok yüksek algı gerektirmektedir.
- Gerçekten nesnellikten bilimden asla kopmamalıyız, En Hakiki mürşit ilimdir fendir bundan başka yol aramak gaflettir cehalettir dalalettir gerçekliktir.
- Çevremizde grupçuluğa izin vermemeliyiz, mümkünse de tansiyon gördüğümüz yerde sönüm etmeliyiz, fanatikleri de çekinik hale getirmek durumundayız.
- Çevremizi muhafaza etmeliyiz edemiyorsak da, çevremiz içinde konumumuzu muhafaza etmeye çalışmalıyız onu da muhafaza edemiyorsak çevremizden uzaklaşmalıyız.
- Herkesin nominal bir algıda buluştuğu bir durumda, günümüz standartları karşıladığımız müddetçe de işbu kazanımlarımızı bizden sonraki nesillere de aktarma gayretinde olmalı, aksine hareket edenleri de kati suretle elimine etmeliyiz.
- Medeniyet ne yazık ki çok naiftir, Medeniyet gibi düzenlilikler uzay zamandaki rastlantısallık da çok zor açığa çıkan bir entropidir, Kararlı entropiler bu yüzden çok çabuk dağılırlar, O yüzden de ilgili düzenliliğin kati surette korunmaya ihtiyacı vardır.
- İnsanlar düzenlilik prensibiyle hareket eden canlılardır, Bu yüzden kaotik tansiyon bir ortamda bulundukları takdirde bu düzenlilik özelliklerini kaybederler, İnsanda bu açıdan naiftir.
- İnsanın da bu açıdan korunması gerekir, İnsan bu yüzden çevresini şekillendirmek durumundadır. Düzenlilik ortadan kalkmaya başladığı an Düzensizlik insanda tansiyonu ve zorlantıyı dürtüyü tetikler ve insanlar düzensizlikler bozukluklar icra etmeye sergilemeye başlar, Bu yüzden biz kadar çevremizde de düzenlik düzenlilik olmak durumundadır. Algı düştükçe de bu düzensizliklere karşın tolere gittikçe azalır, azalmasının sonucunu da icra edilen sergilenen bozuklukların şiddetinde görürüz.
- Bu açıdan en azından nominal normal bir algıya sahip olmak mümkünse de yüksek bir algı ya da çok yüksek bir algıya sahip olmak elzemdir, çevremizde tüzel varlıklar otoriteler de çok yüksek algılı ya da yüksek algılı bireylerin güdümünde olmalıdır.
- Bu bizim düzensizliklere karşın olan direncimizi arttırır, düzensizliklere maruz kaldığımız durumlarda da düzenli ve doğru pratikler rutinlere yönelmeliyiz. Bu açıdan tüzel varlıklar ve otoriteler önemlidir. Bunlarında kati surette korunmaları gerekir.
- Yani düzenlilik esastır, ve düzenliliğin korunması herkesçe de kabul edilmesi gerekir.
Son düzenleme: