- Katılım
- 1 Ekim 2017
- Mesajlar
- 1.638
- Makaleler
- 4
- Çözümler
- 13
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Merhaba, seçim sonrası içimi dökme ihtiyacı hissettiğim için bu yazıyı yazdım. Umarım bir kişiye bile faydası dokunabilir.
Seçimin kaybedilmesinin üzerinden 48 saate yakın süre geçti, ilk 24 saat yakın çevremin "kazanan" tarafta olmasından dolayı kısmi depresyondaydım ve açıkçası sağlıklı düşünemiyordum lakin kendime geldiğimde sosyal medya üzerinden çevreme baktığımda birçok kişinin ümitsiz olduğunu, bazı kişilerin artık sadece iktidar tarafında değil muhalefet tarafında bir değişim olması gerektiğini (ki bence de öyle) savunduğunu gördüm. Tüm bunların yanında bazı benim gibi genç arkadaşlarım, benden küçük yaşta olan kardeşlerim ise ümitsizliğe kapılmış durumda. Bu yazının tamamını okur musunuz bilemiyorum lakin ümitsiz durumda değiliz neden?
Ülkemizin parçalanmaz bütünlüğünü savunan ve muhalif olarak oy veren yaklaşık 25 milyon muhalif insan var. Ancak yine aynı şekilde iktidara oy verip (unutmayın ki bazı insanlar bayrak ile oluşturulan bir algı ile oy veriyor) yine aynı şekilde ülkemizin bütünlüğünü savunan insanlar da var. Yani sayımız hala çok daha fazla!
Bunların yanında bizden daha kötü şartlara sahip olmalarına rağmen bilgiye ve bilime aç, ülkenin koşulları gereği bizlerden dahi daha bilinçli biçimde yükselmeye devam eden bir nesil de var. Hayatın sosyal medyadan ibaret olmadığını bizlere bu seçim apaçık biçimde gösterdi. Sosyal medyada benim de karşıma çokça çıkan ve "izahı olmayan şeyin mizahı olur" lafının ardına sığınarak "X yılında X ırkından kocama beni boşamasın diye şunu bunu yapıyorum" veyahut "X yılında X dilinde soru soruyorum" gibi şeyler bizlerin moralini elbette düşürmekte lakin unutmayın; bunlar veyahut bunlar gibi kötü durumlardan kendilerine çıkar sağlayarak beslenen insan sayısı yazımın ikinci paragrafının başında belirttiğim bilime ve bilgiye aç gençlikten çok değil. Hala ümit var.
Bu yazımı okuyup aklınıza sakın muhalefetin bizleri kandırmak için biz kazandık onlar kaybetti gibi lafları gelmesin, hayır kaybettik. Onlar kaybettiler çünkü şunlar şunlar olunca bir sonraki seçimi kaybedecekler, HAYIR! Onların bunu yapmasına/yapabilmesine izin verdiği için muhalefet kaybetti, onlar kaybettiği için biz gençler de kaybettik. Çözüme ulaşmak istiyorsak başarısızlıklarımızı bahaneler ardına sığdırmaya değil kabullenip nerede hata yaptığımızı bularak onu düzeltmeye harcamamız gerekmekte.
Benim görüşümce bu hayatta kalma yanılgısına benzemekte, muhalefet kaybetmesine rağmen milletvekilimiz arttı, şu oldu bu oldu gibi bahanelerle doğru şeyler yaptıklarını doğru yerleri güçlendirdiklerini düşünmektedir, bu hatalıdır. Kaybettiğimiz şeyler daha fazladır. Şu anda bize düşen şey nasıl seçim döneminde "aman aday yıpranmasın, aman köstek olmayalım, aman X partisinden ilan edilmeyelim" diye düşündüysek, bizleri tıpkı iktidar gibi kendilerine oy vermeye muhtaç gören muhalefeti eleştirip yerine sadece değişimi başlatacak değil aynı zamanda gerçekten bizleri anlayan, sorunlara çözüm üretebilecek yeni bir muhalefet yaratmanın temellerini atmaktır.
Bu yazdıklarımı okuyup belki oflayıp puflayıp belki de umursamadan geçebilirsiniz, hakkınızdır. Bütün bu anlattıklarım belki de sizler için sadece bir hayalden öteye gidemeyecek ütopik bir yazıdır ama şunu unutmayın. Nasıl mevcut hükümetten memnun olmadığımız için birleşip ilk kez onlara yenilebilme korkusunu verdiysek yine aynı şekilde mevcut düzende memnun olmadığımız, bizi temsil ettiğini düşünmediğimiz insanları baskı altına alarak kısacası yine tek bir amaç uğrunda birleşerek değişimi başlatmaya çalışabiliriz.
Ülkemiz hepimizin de bildiği gibi bir demografik sorun altında ve artık bu sorunu ortadan kaldırmamız için sesimizi duyurabilmemiz gerekmekte. Benim yapabileceğim tek şey burada düşüncelerimi belirterek belki sizlerin de ümitsizliği kısa bir an bile olsa bırakıp düşünce üretebilmenizi sağlamaya başlamak. Şu anda bizler zor zamanların yarattığı güçlü kişiler olma yolunda ilerliyoruz umarım bu yolu başarılı biçimde yürüyecek ve mevcut düzenimizdeki haksızlıkları ortadan kaldırabilmek adına bilime ve liyakate döneceğiz.
Ve son olarak ülkemizin her bir toprağının yabancılara satılması konusunda endişe duyan kardeşlerim ve büyüklerim unutmayın ki 10 Ağustos 1920 yılında Devleti Aliyye yani Osmanlı Devleti Sevr Anlaşmasını imzalayarak vatan topraklarını dönemin en güçlü yabancı devletlerine vermişti, Türk milleti (Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve daha sayamadığım bu vatan için canını feda etmiş nice ırkın bütünü olarak) olarak nasıl o günlerde Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde vatanın toprak bütünlüğünü sağladıysak bu sefer de millet olarak bizim olanı birleşerek geri alacağız. Unutmayın her ne kadar onların parası olsa da bu vatanda çoğunluk bize ait. Bin yıldır buradayız, bin yıldır birimiz dara düştüğünde diğerimiz yardım eli uzattı. Ne zaman birimiz sıkıntıya düşse diğerimiz onun dermanı oldu.
Atatürk ilkelerinin önderliğinde ve bilimin ışığında elbet yine bu ülkeyi bizler kurtaracağız.
Saygılarımla.
Seçimin kaybedilmesinin üzerinden 48 saate yakın süre geçti, ilk 24 saat yakın çevremin "kazanan" tarafta olmasından dolayı kısmi depresyondaydım ve açıkçası sağlıklı düşünemiyordum lakin kendime geldiğimde sosyal medya üzerinden çevreme baktığımda birçok kişinin ümitsiz olduğunu, bazı kişilerin artık sadece iktidar tarafında değil muhalefet tarafında bir değişim olması gerektiğini (ki bence de öyle) savunduğunu gördüm. Tüm bunların yanında bazı benim gibi genç arkadaşlarım, benden küçük yaşta olan kardeşlerim ise ümitsizliğe kapılmış durumda. Bu yazının tamamını okur musunuz bilemiyorum lakin ümitsiz durumda değiliz neden?
Ülkemizin parçalanmaz bütünlüğünü savunan ve muhalif olarak oy veren yaklaşık 25 milyon muhalif insan var. Ancak yine aynı şekilde iktidara oy verip (unutmayın ki bazı insanlar bayrak ile oluşturulan bir algı ile oy veriyor) yine aynı şekilde ülkemizin bütünlüğünü savunan insanlar da var. Yani sayımız hala çok daha fazla!
Bunların yanında bizden daha kötü şartlara sahip olmalarına rağmen bilgiye ve bilime aç, ülkenin koşulları gereği bizlerden dahi daha bilinçli biçimde yükselmeye devam eden bir nesil de var. Hayatın sosyal medyadan ibaret olmadığını bizlere bu seçim apaçık biçimde gösterdi. Sosyal medyada benim de karşıma çokça çıkan ve "izahı olmayan şeyin mizahı olur" lafının ardına sığınarak "X yılında X ırkından kocama beni boşamasın diye şunu bunu yapıyorum" veyahut "X yılında X dilinde soru soruyorum" gibi şeyler bizlerin moralini elbette düşürmekte lakin unutmayın; bunlar veyahut bunlar gibi kötü durumlardan kendilerine çıkar sağlayarak beslenen insan sayısı yazımın ikinci paragrafının başında belirttiğim bilime ve bilgiye aç gençlikten çok değil. Hala ümit var.
Bu yazımı okuyup aklınıza sakın muhalefetin bizleri kandırmak için biz kazandık onlar kaybetti gibi lafları gelmesin, hayır kaybettik. Onlar kaybettiler çünkü şunlar şunlar olunca bir sonraki seçimi kaybedecekler, HAYIR! Onların bunu yapmasına/yapabilmesine izin verdiği için muhalefet kaybetti, onlar kaybettiği için biz gençler de kaybettik. Çözüme ulaşmak istiyorsak başarısızlıklarımızı bahaneler ardına sığdırmaya değil kabullenip nerede hata yaptığımızı bularak onu düzeltmeye harcamamız gerekmekte.
Benim görüşümce bu hayatta kalma yanılgısına benzemekte, muhalefet kaybetmesine rağmen milletvekilimiz arttı, şu oldu bu oldu gibi bahanelerle doğru şeyler yaptıklarını doğru yerleri güçlendirdiklerini düşünmektedir, bu hatalıdır. Kaybettiğimiz şeyler daha fazladır. Şu anda bize düşen şey nasıl seçim döneminde "aman aday yıpranmasın, aman köstek olmayalım, aman X partisinden ilan edilmeyelim" diye düşündüysek, bizleri tıpkı iktidar gibi kendilerine oy vermeye muhtaç gören muhalefeti eleştirip yerine sadece değişimi başlatacak değil aynı zamanda gerçekten bizleri anlayan, sorunlara çözüm üretebilecek yeni bir muhalefet yaratmanın temellerini atmaktır.
Bu yazdıklarımı okuyup belki oflayıp puflayıp belki de umursamadan geçebilirsiniz, hakkınızdır. Bütün bu anlattıklarım belki de sizler için sadece bir hayalden öteye gidemeyecek ütopik bir yazıdır ama şunu unutmayın. Nasıl mevcut hükümetten memnun olmadığımız için birleşip ilk kez onlara yenilebilme korkusunu verdiysek yine aynı şekilde mevcut düzende memnun olmadığımız, bizi temsil ettiğini düşünmediğimiz insanları baskı altına alarak kısacası yine tek bir amaç uğrunda birleşerek değişimi başlatmaya çalışabiliriz.
Ülkemiz hepimizin de bildiği gibi bir demografik sorun altında ve artık bu sorunu ortadan kaldırmamız için sesimizi duyurabilmemiz gerekmekte. Benim yapabileceğim tek şey burada düşüncelerimi belirterek belki sizlerin de ümitsizliği kısa bir an bile olsa bırakıp düşünce üretebilmenizi sağlamaya başlamak. Şu anda bizler zor zamanların yarattığı güçlü kişiler olma yolunda ilerliyoruz umarım bu yolu başarılı biçimde yürüyecek ve mevcut düzenimizdeki haksızlıkları ortadan kaldırabilmek adına bilime ve liyakate döneceğiz.
Ve son olarak ülkemizin her bir toprağının yabancılara satılması konusunda endişe duyan kardeşlerim ve büyüklerim unutmayın ki 10 Ağustos 1920 yılında Devleti Aliyye yani Osmanlı Devleti Sevr Anlaşmasını imzalayarak vatan topraklarını dönemin en güçlü yabancı devletlerine vermişti, Türk milleti (Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve daha sayamadığım bu vatan için canını feda etmiş nice ırkın bütünü olarak) olarak nasıl o günlerde Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde vatanın toprak bütünlüğünü sağladıysak bu sefer de millet olarak bizim olanı birleşerek geri alacağız. Unutmayın her ne kadar onların parası olsa da bu vatanda çoğunluk bize ait. Bin yıldır buradayız, bin yıldır birimiz dara düştüğünde diğerimiz yardım eli uzattı. Ne zaman birimiz sıkıntıya düşse diğerimiz onun dermanı oldu.
Atatürk ilkelerinin önderliğinde ve bilimin ışığında elbet yine bu ülkeyi bizler kurtaracağız.
Saygılarımla.
Son düzenleyen: Moderatör: