Siz dil var, bir de alan var diye düşünüyorsunuz. Dilde uzmanlık ile alanda uzmanlığı ayırıyorsunuz.
Doğru ama eksik, bir de aralarında yazılımda uzmanlık katmanı mevcut. Dil->Yazılım Teknikleri -> Alanda uzmanlık gibi düşünebilirsiniz.
Mesela oyun geliştirme alanında uzman olan bir kişi, design patternler hakkında uzman olmalı.
Gömülü sistem alanında uzman birisi low level code yazma konusunda uzman olmalı.
Design patternlar oyun geliştirme dışında masaüstü programcılığında da işe yarayacak bir teknik bilgi.
Low level coding mesela işletim sistemi kodlayacakların da işine yarayacak bir teknik bilgi.
Dil ise sadece bir araç ancak mesela gömülü sistem kodlayacak birisi bu aracı nasıl kullanacağını iyi biliyorsa çok güçlü bir araç.
Resim yapmak isteyen birini düşünün, yağlı boya, suluboya, guaş muaş neyse bir araç seçiyor.
Mesela boya hakkında yeterince bilgi sahibi oluyor, yağlı boyayı nasıl beziryağı ile karıştıracağını, fırçasını tinerle nasıl temizleyeceğini, ne kadar sürede kuruyacağını vb. seçtiği boyanın teknik bilgilerini öğreniyor.
(Bu dil bilgisi)
Sonra resim teknikleri öğrenmeye başlıyor, nesne nasıl çizilir, ışık ve gölge nasıl tuvale aktarılır, perspektif nedir, insan nasıl çizilir vb. Bu bilgiler yağlıboyadan bağımsız resim bilgileridir, sulu boyaya da uyarlanır, karakalem çizime de uyarlanır yani. (Bu yazılım hakkındaki genel bilgiler, veri yapıları, design patternler, veritabanı bağlantısı vb.)
Sonra bu ressam bu bilgileri harmanlayıp bir portre ressamı oluyor, insan yüzünün detaylarını, insanın duygusal ifadesini resme aktarıyor, portrenin gözlerine bakınca hüzün ya da neşe hissedebiliyorsunuz.
Başka bir ressam ise bu bilgileri harmanlayıp savaş manzarası ressamı oluyor, kılıçlar, atlar, birbirine giren askerler, toz duman, aksiyonu çok iyi yansıtıyor, resme bakarken kendinizi savaşın ortasında hissediyorsunuz.
Başka bir ressam ise bu bilgileri harmanlayıp doğa manzarası ressamı oluyor, ağaçlar, gün batımı, deniz, dağ vs. büyük bir ustalıkla tuvaline aktarıyor ve bunları inanılmaz bir kompozisyon ile size sunuyor.
(Bu da bir alanda uzmanlaşmak)
Bu üç ressam da yağlıboyada uzman diyeceğimiz kişiler. 10 yıl boyunca yağlıboya ile yapılabilecek tüm renk karışımlarını, tüm teknikleri (katman katman çalışma, boyayı inceltmeden kullanma, ince, kalın, yelpaze vb. tüm fırçalar ile resim yapma vb. ) uygulamışlar, ezberlemişler.
Bu adamlar bundan sonra suluboyaya geçerlerse, ne kadar perspektif, ne kadar kompozisyon bilgisine (boyadan bağımsız bilgiler) sahip olsalar da 10 yıllık suluboya ressamları kadar iyi resim yapamayacaklar, ustalaşmaları için yıllar geçmesi lazım. Resme biz bakınca güzel resim diyeceğiz belki ama uzman bir suluboya ressamı gelince onların işlerindeki sorunları görebilecek, örneğin: bak burada istediğin rengi elde edemeyince ıslak bir bezle silmeye çalışmışsın ama ben bunu fark edebiliyorum diyecek mesela. Yağlıboyada bir yeri yanlış boyarsan kuruyunca üstünden tekrar boyayabilirsiniz ama suluboyada bunu yapamazsınız, alt katmanlar görünür, kapatamazsınız. Suluboya ressamı olabilecekler ama suluboya konusunda uzman olmaları vakit alacak. Suluboya nasıl kullanılır öğrendikten sonra ise suluboyanın güçlü ve zayıf noktalarını bilerek, zaten sahip oldukları resim (kompozisyon, renk, ışık, perspektif vb.) bilgisiyle yine manzara, portre vb. çizebilecekler.