Az önce Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun eseri "Yaban'ı" okumayı bitirdim. Çok karmaşık duygular içerisindeyim ve bunu sizinle paylaşmak, okuyanlarla fikir alışverişi yapmak istiyorum.
İlk olarak kitap hakkında fikirlerimi yazmadan once ilk izlenimlerimi anlatarak başlamak istiyorum. Uzun süre kitap okumayınca Yaban'ı ilk okuduğumda epey zorlanmıştım, haftada bir okulda okuma saatlerinde okuyordum. Bu da bir cok şeyi unutmama sebep oluyordu. Kitaba bağlanmam biraz uzun sürdü. Ama sorunun benle ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü bana göre Emine'nin aşk hikayesi cok sıkıcı geldi orayı atlattiktan sonra olaylar heyecanlı hale gelmeye başladı ve beni kendisine bağladı ve her gün okumaya başladım. Yoksa kitabin konusu guzel ve sizi hemen bağlayacağını düşünüyorum. Konusu
Çanakkale Savaşı esnasında sol kolunu kaybeden İstanbullu Ahmet Celal karakterinin savaş sonrası işgal altındaki İstanbula dönmek istememesi, asker arkadaşı Mehmet Ali'nin teklifi üzerine Anadolu'daki bir köye yerleşmesi ve yaşadıklarını bir günlük edasıyla her gün not etmesi. Kitap Hakkındaki Duygu ve Düşüncelerinim
Kitabı okuduğunuzu varsayarak yazacaklarımi ona göre yazacağım. Okurken Ahmet Celal'in hissettiklerini okurken hissettiğimi söyleyebilirim. Kültür farki yüzünden yaşadığı yalnızlığı oyle güzel anlatmıştı ki okudugumun her sayfada kitapta kendimden bir parça daha buluyordum. Aslında insan olarak sosyal bir varlıkta olsak özümüzde yalnızız onu anladım.
Özellikle son sayfalarda boğazım düğümlendi ve tarif edilemez bir duygu içerisine girdim, hayata bakis açım değişti gerçi okumaya başladığımdan beri değişmişti de neyse...
Köylülerin gelecekte olacakları ön görmemesi ve düşman askerine yardım etmesi beni en çok sinirlendiren aynı anda uzen durumdu. Anadolu köylüsünün bu kadar cahil kalmasina üzülüyorum. Yanlışın cok oldugu yerde doğrunun yanlış kabul edilmesi kitabin can alıcı noktasiydi bence.
Bu benim ilk uzun yazı denemem oldu. Demek istediklerimi anlatamamış sizi boğmuş olabilirim. O yüzden kendimi geliştirmek adina tavsiyeleriniz varsa yazarsanız mutlu olurum. Asıl konuya gelicek olursam. Aklımda kitapla ilgili sorular var bunlari sizible tartışarak yanıt bulmak istiyorum. Bundan sonrası spoiler içerir.
Kitabı ilk okuduğumda son ana kadar gerçek yaşanmış bir olay olduğuna inanmıştım. Ama sonra içime bir kuşku düştü kitap bir kurgu mu? Böyle düşünmenin sebebi kitabin
ilk sayfasında bir heyetin bu defteri bulmasıyla başlamasıydi. Sanki gerçekte boyle bir defter var gihi hatta kitabın Arapça bir sayfası alintilanmisti. Ben de defterin Türkçeye çevirisiyle hikaye haline getirdiğini düşünmüştüm. Ama bunu daha sonra yazarın hikayeyi etkileyici hale getirmek amacıyla böyle yaptığını düşündüm . Kafam allak bullak şuan.
Diğer sorum Ahmet Celal Emine'yi bırakıp nereye gitti, ona noldu? Hareket edemeyen Emineye noldu?
Mehmet Ali askerden geri döndü mü döndüyse neler oldu?
Dip not: Kendi yazdıklarımı okuyunca anlatmak istediğim cogu şeyi anlatamadığımı gördüm.
Anlatacak çok şey var ama hislerimi anlatacak kelimeleri bulamıyorum.
Açık ara okuduğum en iyi roman...
Siz neler hissettiniz okuyunca çok merak ediyorum.