Sauya
Centipat
- Katılım
- 15 Eylül 2024
- Mesajlar
- 7
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Öncelikle söylemeliyim ki bu yazacağım kitabın çok erken aşaması ve başlangıç kısmı. Yani olaylar ve durumlar değişebilir. Sizden ricağım böyle başlangıçlı bir kıtabı nasıl bir gözle baktığınızı ve gerçek hayatızla bir bağlantı kurup bir olaya bakış açınızı değiştirdiyse yani kitabı bu test aşamasını okuduktan sonra kendinizde farklı bir şey hissederseniz bana iletmeniz beni çooook mutlu eder. İştee başlangıç kısmını aşığaya bıraktım. Not: (kitaptaki karakterin bazı hal ve hareketleri garip kaçabilir ama bunun neden olduğunun öğrenilmesi için kitabın çok başı o yüzden açıklamadım.) İyi okumalarrr.
Uyandım, ayağa kalktım ve beklemeye başladım. Neden beklediğimi soruyorsanız bende bilmiyorum, bilmeme de gerek yok zaten. Eğer herhangi bir şey yapmaya herhangi bir arzum yok ise herhangi bir şey yapmamam gayet normal. Tabii kendimle konuşmak da bir şey sonuçta. Bunu saymamam kendi açımdan üzücü oldu, sonuçta hayatımın bir şeymiş gibi tanımlandırabileceğim tek şeyi bu. Onu es geçmem, bana sıkıcı geldiği için mi yoksa onu kabullenip ona göre hayatımı şekillendirdiğim ve kendime bu olayı anlatırken zaten kendimle konuşma fiilini canlandırmamla mı alakalı bilmiyorum. Açıkçası bilmem de önemli değil sonuçta yine buradayım yine kendimle konuşuyorum ve konuştuklarımın yanlış veya doğru olmasının hiçbir önemi yok. Tabii ki kendim açımdan demiyorum bunu. Eğer bir dünya var ise bir toplum var ise onlar için hiçbir önemi yok. Odamın ortasında yalnız başıma ayakta dikilirken ki içimden söylediğim cümlelerin yanlış olmasının hiçbir anlamı yok. Onlar sadece düşünebildikleri düşünceler üzerinden düşünürler. Bu aslında benim işime gelir çünkü biraz önce kendimce fikir ayrılığına düştüm ve beni onların var olan bencilleştirilmiş zihinleri kurtardı. Bunu düşünmek açıkçası bana düşüncelerimin zamanla ne kadar değişebileceğini gösteriyor. Acaba ileride ne kadar farklı zorluklarla veya en kötüsü kolaylıklarla karşılaşıp şu anki düşüncelerimi ölümüne reddedeceğim. Tabii muhtemelen bu kolay ve zor olayları yine ben oluşturacağım ama neyse. Aslında şu an bir örneğini bile kendim oluşturabilirim. Çocukken dışarıdaki her şeyin çok güzel olduğunu ve hiçbir kötülüğün olmadığını düşünürdüm. Şu an ise biraz önceki gördüğünüz gibi karamsarlaştım diyebiliriz. Acaba bunun nedeni nedir, sonuçta odamda hiçbir şey değişmedi yine aynı çim zemin ve siyah yuvarlak duvar. Garip, bu odaya olan merakım mı buna vesile oldu yoksa burada kaldığım süre mi? Muhtemelen odaya olan merakım değildir sonuçta dediğim gibi herhangi bir arzum yok o yüzden hiç odayı araştırmaya çıkmadım. Belkide 1-2 km yürüsem bu odadan çıkacağım ve burada kaldığım yılların bir anlamını çıkaracağım. Aslında bunun için dışarı çıkmak istemem yine garip. Neden bir hedef belirleyip o hedef gerçekleşince gerçekleştireceğim anlam çıkartmasını hedefden önce gerçekleştirmiyorum. Sonuçta bu benim hedefime giden yolda çok işime yarayacak belki de hedefime gitmek için tek gerekli olan şeydir. Tabii ki bunun için çok büyük bir öngörü oluşturmam lazım. Çıktığımda ölüceğim bir öngörüyle yaşarsam benim için bayağı kötü bir hayat akışı seçmiş olurum. Acaba dışarıda böyle hatalar yapan insanlar var mıdır? Muhtemelen yoktur sonuçta bu siyah odada olan benim bunları kafaya takan da benim. İnsanlar ve toplum en doğru olanı birlikte yaşadıkları yüzyıllar içerisinde çözmüşlerdir. Tabii ki evrende yaşayan tek kişi ben değilsem. Acaba nasıl iletişim kuruyorlardır. Zihnimde biri ile muhabbet etmeyi düşünemiyorum, hayal etmek çok zor. Eğer öyle bir şey var ise muhtemelen buradan çıktığımda onlara adapte olmak için çok zorluk çekeceğim. Bir dakika ne çıkması yüzyıllardır buradasın sence buradan çıkabileceğini mi düşünüyorsun. Haklısın... Çıkmayı arzulamam hataydı sonuçta ben hiçbir şeyi arzulamam... Neden hiçbir şeyi arzulamam kelimesini çok söylüyorum ki. O kadar çok söyledim ki bu kavram kendi edindiğim bir ideoloji mi yoksa bu doğuştan gelen benliğimin bir eseri mi emin değilim. Belkide dışarıdaki kafamda kurduğum toplumlara benzemek için kendimce kendimi tanıtabileceğim bir ideoloji kurmuşumdur ama sırf toplum için kendimi bir kutuya sınırlamak iyi bir şey mi? Yıllar geçmesine rağmen hala farklı özelliklerimi tanımlandırmak o kadar zevkli ki... Buna da örnekleme yapmadan duramıyorum. Kendimi kutudan çıkartıp tüm gökyüzüne salınsam, uçsam, özgürce dolaşsam ve en sonunda konduğum yeri kendim olarak tanımlasam, her şey daha güzel olmaz mı? Asıl kendimi tanıdığım şey o konduğum yer olmaz mı? Kendi konacağım yeri çok çok sonradan fark ediyorum, daha yolun başındayken kendimi, o koyacağım yeri belirlemem ve hapsetmem, kutuda hep o konacağımı düşündüğüm yerde beklemem doğru mu? Acaba dışarıdaki toplumlar kendini sırf toplumun bir parçası olmak için sıkıyor mudur? Aslında eğer kendini topluma bağlamak için sıkanlara var ise muhtemelen kendini toplumdan ayırmak isteyen kişilerde vardır. Konacağı yerin güzelliğine ve hayatını nasıl etkileyeceğini değil konacağı yerin ne kadar kalabalık olduğuna bakarlar. Böyle böyle gökyüzünde uçup uçup dururlar ve hiçbir zaman yere inemezler. İnseler bile sırf toplumdan ayrılmak için indikleri bu yer onları memnun etmeyecek ve geri uçmaya çalışacaklar. Ama ilk başta uçmaya çalışırken yalnız olmadıklarını hatırlayacaklar. Ve umutsuz bir şekilde hayatlarının sonunu bekleyecekler, hayat enerjileri yavaş yavaş yok olacak, bir canavar tarafından emilecek. Bu canavar ise kendi oluşturdukları ego olacak. Sakın yanlış anlamayın o ego başından beri oradaydı aynı kalkmasına yardım ederkenki gibi... Ah şimdi anladım demek benim hiçbir şeyi arzulamama düşüncem sadece zihnimde oluşturduğum bir canavar, benim kendi egom... Bekle! Yine mi geldin? En son seni görüşümün üzerinden yüzyıllar geçti. Biraz değişmiş gibisin, önceki takım elbisende kravatın yoktu. Yine bana boş boş bakıp bir anda yok olmayacaksın değil mi? Senle iletişim kurmak isterim. Burada çok yalnızım ve fikirlerim değişti, yani artık arzuladığım bir şey oldu, olmalı... Tabii bu arzum seninle iletişim kurmak olması benim arzu bulma arzuma göre güzel bir arzumu bilemiyorum. Ahh yine saçmalıyorum şu anlık tek arzum olması daha iyi olacak. Acaba şu an beni duyuyor musun? Nasıl iletişim kurabileceğimi bile bilmiyorum. Hatırlar mısın önceden seni kâle bile almamıştım. Demek ki bende bir şeyler değişmiş değil mi? Bu son dönemde ne oldu ki bana. Yine aynı yerde ve aynı mekandayım. Muhtemelen benim etkilenmemi sağlayan farklı bir etmen olmalı...
Uyandım, ayağa kalktım ve beklemeye başladım. Neden beklediğimi soruyorsanız bende bilmiyorum, bilmeme de gerek yok zaten. Eğer herhangi bir şey yapmaya herhangi bir arzum yok ise herhangi bir şey yapmamam gayet normal. Tabii kendimle konuşmak da bir şey sonuçta. Bunu saymamam kendi açımdan üzücü oldu, sonuçta hayatımın bir şeymiş gibi tanımlandırabileceğim tek şeyi bu. Onu es geçmem, bana sıkıcı geldiği için mi yoksa onu kabullenip ona göre hayatımı şekillendirdiğim ve kendime bu olayı anlatırken zaten kendimle konuşma fiilini canlandırmamla mı alakalı bilmiyorum. Açıkçası bilmem de önemli değil sonuçta yine buradayım yine kendimle konuşuyorum ve konuştuklarımın yanlış veya doğru olmasının hiçbir önemi yok. Tabii ki kendim açımdan demiyorum bunu. Eğer bir dünya var ise bir toplum var ise onlar için hiçbir önemi yok. Odamın ortasında yalnız başıma ayakta dikilirken ki içimden söylediğim cümlelerin yanlış olmasının hiçbir anlamı yok. Onlar sadece düşünebildikleri düşünceler üzerinden düşünürler. Bu aslında benim işime gelir çünkü biraz önce kendimce fikir ayrılığına düştüm ve beni onların var olan bencilleştirilmiş zihinleri kurtardı. Bunu düşünmek açıkçası bana düşüncelerimin zamanla ne kadar değişebileceğini gösteriyor. Acaba ileride ne kadar farklı zorluklarla veya en kötüsü kolaylıklarla karşılaşıp şu anki düşüncelerimi ölümüne reddedeceğim. Tabii muhtemelen bu kolay ve zor olayları yine ben oluşturacağım ama neyse. Aslında şu an bir örneğini bile kendim oluşturabilirim. Çocukken dışarıdaki her şeyin çok güzel olduğunu ve hiçbir kötülüğün olmadığını düşünürdüm. Şu an ise biraz önceki gördüğünüz gibi karamsarlaştım diyebiliriz. Acaba bunun nedeni nedir, sonuçta odamda hiçbir şey değişmedi yine aynı çim zemin ve siyah yuvarlak duvar. Garip, bu odaya olan merakım mı buna vesile oldu yoksa burada kaldığım süre mi? Muhtemelen odaya olan merakım değildir sonuçta dediğim gibi herhangi bir arzum yok o yüzden hiç odayı araştırmaya çıkmadım. Belkide 1-2 km yürüsem bu odadan çıkacağım ve burada kaldığım yılların bir anlamını çıkaracağım. Aslında bunun için dışarı çıkmak istemem yine garip. Neden bir hedef belirleyip o hedef gerçekleşince gerçekleştireceğim anlam çıkartmasını hedefden önce gerçekleştirmiyorum. Sonuçta bu benim hedefime giden yolda çok işime yarayacak belki de hedefime gitmek için tek gerekli olan şeydir. Tabii ki bunun için çok büyük bir öngörü oluşturmam lazım. Çıktığımda ölüceğim bir öngörüyle yaşarsam benim için bayağı kötü bir hayat akışı seçmiş olurum. Acaba dışarıda böyle hatalar yapan insanlar var mıdır? Muhtemelen yoktur sonuçta bu siyah odada olan benim bunları kafaya takan da benim. İnsanlar ve toplum en doğru olanı birlikte yaşadıkları yüzyıllar içerisinde çözmüşlerdir. Tabii ki evrende yaşayan tek kişi ben değilsem. Acaba nasıl iletişim kuruyorlardır. Zihnimde biri ile muhabbet etmeyi düşünemiyorum, hayal etmek çok zor. Eğer öyle bir şey var ise muhtemelen buradan çıktığımda onlara adapte olmak için çok zorluk çekeceğim. Bir dakika ne çıkması yüzyıllardır buradasın sence buradan çıkabileceğini mi düşünüyorsun. Haklısın... Çıkmayı arzulamam hataydı sonuçta ben hiçbir şeyi arzulamam... Neden hiçbir şeyi arzulamam kelimesini çok söylüyorum ki. O kadar çok söyledim ki bu kavram kendi edindiğim bir ideoloji mi yoksa bu doğuştan gelen benliğimin bir eseri mi emin değilim. Belkide dışarıdaki kafamda kurduğum toplumlara benzemek için kendimce kendimi tanıtabileceğim bir ideoloji kurmuşumdur ama sırf toplum için kendimi bir kutuya sınırlamak iyi bir şey mi? Yıllar geçmesine rağmen hala farklı özelliklerimi tanımlandırmak o kadar zevkli ki... Buna da örnekleme yapmadan duramıyorum. Kendimi kutudan çıkartıp tüm gökyüzüne salınsam, uçsam, özgürce dolaşsam ve en sonunda konduğum yeri kendim olarak tanımlasam, her şey daha güzel olmaz mı? Asıl kendimi tanıdığım şey o konduğum yer olmaz mı? Kendi konacağım yeri çok çok sonradan fark ediyorum, daha yolun başındayken kendimi, o koyacağım yeri belirlemem ve hapsetmem, kutuda hep o konacağımı düşündüğüm yerde beklemem doğru mu? Acaba dışarıdaki toplumlar kendini sırf toplumun bir parçası olmak için sıkıyor mudur? Aslında eğer kendini topluma bağlamak için sıkanlara var ise muhtemelen kendini toplumdan ayırmak isteyen kişilerde vardır. Konacağı yerin güzelliğine ve hayatını nasıl etkileyeceğini değil konacağı yerin ne kadar kalabalık olduğuna bakarlar. Böyle böyle gökyüzünde uçup uçup dururlar ve hiçbir zaman yere inemezler. İnseler bile sırf toplumdan ayrılmak için indikleri bu yer onları memnun etmeyecek ve geri uçmaya çalışacaklar. Ama ilk başta uçmaya çalışırken yalnız olmadıklarını hatırlayacaklar. Ve umutsuz bir şekilde hayatlarının sonunu bekleyecekler, hayat enerjileri yavaş yavaş yok olacak, bir canavar tarafından emilecek. Bu canavar ise kendi oluşturdukları ego olacak. Sakın yanlış anlamayın o ego başından beri oradaydı aynı kalkmasına yardım ederkenki gibi... Ah şimdi anladım demek benim hiçbir şeyi arzulamama düşüncem sadece zihnimde oluşturduğum bir canavar, benim kendi egom... Bekle! Yine mi geldin? En son seni görüşümün üzerinden yüzyıllar geçti. Biraz değişmiş gibisin, önceki takım elbisende kravatın yoktu. Yine bana boş boş bakıp bir anda yok olmayacaksın değil mi? Senle iletişim kurmak isterim. Burada çok yalnızım ve fikirlerim değişti, yani artık arzuladığım bir şey oldu, olmalı... Tabii bu arzum seninle iletişim kurmak olması benim arzu bulma arzuma göre güzel bir arzumu bilemiyorum. Ahh yine saçmalıyorum şu anlık tek arzum olması daha iyi olacak. Acaba şu an beni duyuyor musun? Nasıl iletişim kurabileceğimi bile bilmiyorum. Hatırlar mısın önceden seni kâle bile almamıştım. Demek ki bende bir şeyler değişmiş değil mi? Bu son dönemde ne oldu ki bana. Yine aynı yerde ve aynı mekandayım. Muhtemelen benim etkilenmemi sağlayan farklı bir etmen olmalı...
Son düzenleyen: Moderatör: