Yugoslavya tarihi

Baştan söyleyeyim, Boşnak soykırımını detaylı anlatmayacağım. Çünkü o kendi başına bir konuyu hak ediyor. Hazırsanız başlıyorum.

1. Dünya Savaşı sonrasında Slav halkları arasında Habsburg Hanedanlığından ayrılma düşüncesi doğmuştu.
Bu düşünceye öncülük eden Sırplar, Slovenler ve Hırvatlar 1917 yılında Londra'da toplanarak Yugoslavya Komitesini kurmuşlardı. Habsburg monarşisinin çöküşü Güney Slav milliyetçiliğini hızlandırmıştı. Hırvatistan, Ekim 1918'de aldığı bir kararla bağımsızlığını ilan etmişti. Sonra da Sırplar ve Slovenler, yeni oluşturulan Yugoslavya Krallığına katılmaya karar vermişlerdi. Ayrıca bu krallık 13 Temmuz 1920'de Paris'teki büyükelçiler konferansında uluslararası tanınırlık kazanmıştı. Ama ülkeyi kimin yönetceğine bir türlü karar verilemiyordu. Özellikle Sırplar ve Hırvatlar bu konuda hiç anlaşamıyordu. Sırp bir milletvekilinin, 2 Hırvat milletvekilini öldürmesi olayların doruk noktası olmuştu. İkinci dünya savaşının başlamasıyla Yugoslavya ilk başta tarafsız kalmaya karar vermişti. Ama Mihver devletlerin yayaılmacı politikası sonucu hem güneyi hem de kuzeyi işgal edilmişti. Balkanlarda sadece Yunanistan ve Yugoslavya işgal edilmemişti. Arnavutluktaki İtalyan kuvvetleri Yunanistana saldırmış ama başarılı olamadıkları için Almanlardan yardım istemişlerdi. Bunun üzerine Hitler, Yugoslavyaya iki seçenek sundu. Ya askerlerini Yugoslavya üzerinden geçirmesine izin vereceklerdi ya da Yugoslavyayı işgal edip askerlerini öyle geçirecekti. O tarihte Yugoslavyanın başındaki Prens Paul, Alman baskısına boyun eğmek üzereyken Britanya ve Hırvatların desteklediği askeri bir darbe ile Paul indirilip yerine 2. Petar geçirilmişti. Bu Hitler'in planını bozmuştu. Sovyetlere saldırmadan önce güneyini güvence altına almak isteyen Hitler 6 Nisan 1941 yılında Yugoslavyaya saldırmış ve sadece iki hafta sonra Yugoslavya teslim olmak zorunda kalmıştı. Slovenya Almanyaya bağlanmış, İtalya Dalmaçya'yı almış ve Karadağ'da göstermelik bir meclisle bağımsızlık ilan etmişlerdi. Kosova, İtalyan nüfuzu altındaki Arnavutluğa verilmiş, Vojvodina Macarlara verilmiş, Banat doğrudan Alman yönetimine girmişti. Sırbistan'da kukla bir rejim başa geçirilmiş, Makedonya Bulgaristana verilmişti. Bosna Hersek, Hırvatistana verilmiş ve Ante Pavelic yönetiminde faşist bir kukla rejim kurulmuştu. İşgali kabullenmeyen bir grup Yugoslav, Partizanlar isminde bir direniş hareketi başlatmıştı. Başlarında da Yugoslavyanın Atatürk'ü olan Josip Broz Tito vardı. Tito önderliğindeki Yugoslavya Komünist Partisi, Temmuz 1941'de işgale karşı silahlı bir ayaklanma başlatmıştı. Amaçları da Yugoslavyayı tekrar birleştirmekti. Komünist gerillalar, Eylül 1941'de Uzice şehrini ele geçirmişlerdi. İki kere Alman saldırısına maruz kalsalar da Müttefiklerin Balkanlara çıkartma yapmasına kadar cephelerini korudular. Sonrasında Alman ordusunu yarıp hücuma geçen ordu önce Karadağı sonra da 1941 Mayıs'ında da Bosna'nın bazı kesimlerini ele geçirmeyi başardılar. 1944 yılında Almanların işgal ettikleri toprakları geri vermesiyle Yugoslavya kurtulmuş oldu. Tito'nun komşu ülkelerde "Halk Demokrasisi" olarak adlandırılan ayaklanmaları desteklemesi, Atina hükümetine karşı çıkan Yunan komünistleri desteklemesi ve Yugoslavyada açıkça komünist bir rejim uygulaması üzerine Batı Bloğu, Tito'dan desteğini çekti. Bu sırada Yugoslavyayı, Sovyetlerin yönetim biçimine göre şek,llendirmek isteyen Stalin ile Yugoslavyanın bağımsız bir devlet olarak kalmasını isteyen tito'nun arası açılmıştı. Bu da dünyadaki tanınırlığını arttırdı. Çünkü o özel bir devletti. Doğu Bloğunda Komünist bir rejimle yönetilen ve SSCB üyesi olmayan tek ülkeydi. Bu da Amerika'ya, Batı Bloğu'na ve Komünist olmasından dolayı SSCB'ye yaklaştı. Hatta maddi ve askeri yardımlar bile sağladı. Tito, 1980 yılında ölünce yerine Kolektif Başkanlık İdaresi geldi. 1984 yılında yönetim Veselin Djıranovic'e verildi. 1989 yılında görülen ekonomik ve siyasal bunalım, Hırvatistan ve Slovenya arasında ilişkilerin bozulmasına sebep olmuştuşu. Doğudaki yenileşme hareketleri Yugoslavyaya da yansıdı ve 1990 yılında çok partili yönetime geçildi. Ama ülkeyi kimin yöneteceğine karar verilemiyordu. Sırplar kendilerini doğal lider olarak görüyordu ama Hırvatlar biz eşit değil miydik, diyordu. Bunun sonucunda da Slovenya, Hırvatistan, Makedonya ve Bosna Hersek, bağımsızlığını ilan etti. Bu dalgada en büyük acıyı 1991 yılında hükümet, Bosna Hersek'in bağımsızlığını ilan edince ülkedeki Hırvat ve Sırplar buna itiraz etti. Sırplar yaşadıkları bölgenin Yugoslavyaya, Hırvatlar da Hırvatistana bağlanmasını isteyince Boşnak Soykırımı başlamış oldu. Hırvatlar Almanyadan, Sırplar da Yugoslavyanın kalan ordusundan yararlanıp kendilerini savunabilecek hatta saldırabilecek güce gelmişlerdi. Bosna Hersek ise bir orduya sahp değildi ve dışarıdan destek alamıyordu. Bunun üzerine Boşnaklar, Aliya Izzetbegoviç önderliğinde direnişe geçtiler. Özellikle Türkiye, Pakistan ve Suudi Arabistandan gelen mücahitler sayesinde Sırplardan üstün bir konuma geçmeyi başarmıştı. 14 Aralık 1995 yılında yapılan anlaşmayla Bosna toprakları Sırbistan ve Bosna Hersek arasında bölündü. Daha sonra Yugoslavya ismini Sırbistan-Karadağ adını almış ve bu sayede de Yugoslavya adı tarihe karışmıştı. 3 Haziran 2006'da Karadağ'ın, 2008 yılında ise Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesiyle ülkenin ismi Sırbistan olmuş ve Yugoslavya yıkılmıştı.




Biraz uzun oldu farkındayım. Dediğim gibi Boşnak Soykırımını daha detaylı olarak anlatacağım.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı