Yahu gerçekten hayretle okuyorum yazılarınızı. Ben zaten Kuran'da gereklilik olduğunu yazan ayetlerin bulunduğunu bu gerekliliği yerine getirmenin tarifinin de Hz. Muhammed'in bize öğrettiğini söylüyorum. Bahsedilen ayette dinin farzlarının yerine getirilmesinin bize güçlük çıkarmasından değil Allah'ın bize tanıdığı esnekliklerden bahseder. Ayeti kendi arzularınıza göre yorumlayıp hadis inkarı boyutuna geçirmeniz, gusül gibi ibadetler için en önemli öncelik olan farzı "zorluk" olarak tanımlamanız yeni din uyduruşunuzun kanıtıdır.
Bazı hadisleri "çelişki" olarak nitelemeniz İslam'daki fıkhi anlayış eksikliğinizden kaynaklanıyor. Örneğin, İslam'da hırsızın cezası kati iken eğer devlet halkın fakirliğini önleyici tedbirler almadıysa ve kişi fakirliği neticesiyle hırsızlık yaptıysa devlet cezayı tatbik edemez. Aynı şekilde bir hadiste ceza uygulanır ve ceza uygulanmaz yazdığında bu durum iki hadisin çelişmesini değil, iki hadisin farklı durumlar ve koşullar altında ele alınması gerektiği anlamına gelir.
Hayatında hadis okumamış diyerek ad homineme de başvurmanız doğrusu şaşırtmadı zira yazdığınız her cevap tamamen asılsız ve temelsizdir. Karşı tarafı dahil etme ihtiyacınız sizin argümanlarınızın temelsizliğinden ileri geliyor. Kuran Allah'ın kelamıdır. İman ederiz ama Kuran'ı yeryüzündeki her insandan daha iyi anlayan, yürüyen Kuran olan Hz. Muhammed'i Kuran'ı anlamak anlamak için rehber olarak kabul etmediğiniz an din ile bağlantınız kesilmiştir.
Hadisler olmadan kafirden farkınız yoktur. Örnekler:
Rekat Sayılarını bilemezsiniz. Namazın Vakitlerini tayin edemezsiniz. Cuma Namazı kılamazsınız. Zekat veremez, hangi maldan ne kadar vereceğinizi tayin edemezsiniz. Hac yapamazsınız. Orucu bozan halleri bilemeyeceğiniz için oruç da tutamazsınız. Fitre veremezsiniz. Cenaze namazı kılamaz, ölünüzü kefenleyemez, yıkayamazsınız. Hayvanları İslami usule göre kesemez, helal et yiyemezsiniz.
Nahl Suresi 44. Ayet:
"...İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik."
Eğer her şey Kur'an'da "açıkça ve detaylıca" yazsaydı, Allah Peygamber'e "açıklaman için" (li-tubeyyine) demez, "tebliğ etmen için" derdi. Peygamberin görevi sadece ayeti okumak değil, onu hayata geçirerek açıklamaktır (beyan etmektir).