Geçmişte kalmak

Geçmişi özlemek iyidir ama takılı kalmak bugünden çalar. Bakıyorum hayatıma iyi kötü ekonomik durumu düzelttik vs derken aslında hiçbir şey yapmadığımı fark ettim. Aynı şekil ben de tam tersi geleceğe takılı kalmak var. Gelecek gelecek diye diye hem olmadık hayalleri olmuş gibi yaşıyorsun gene bugünden çaldırıyorsun. Sadece hayal kurmuşum adamakıllı bir icraatim yok. Ölü ozanlar derneğinde diyor ya (Carpe Diem) tam onu bulmak lazım. Yoksa üniversite kazan kurtulacağım diploma al bitecek iş bul bitecek evlen oldu bu iş eee çocuk yap çocuğu okut ev aldım mı tamam vs derken mum gibi bitiveriyorsun. Kimse ben bu kadar yıl yaşarım diyemez. O yüzden tadını çıkart.

Sizi bilmiyorum ama geçmişi hatırladıkça içimi hüzün kaplıyor, üzüyor bu durum beni. Özellikle çok isteyip de yapamadığım şeyler aklıma geldikçe kahroluyorum. Ha o vakitten sonra ne yapıyorsun diye sorarsan da 1 sigara 2 bira ile geçiştiriyorum o duygularımı. Çok öfkeliyim hak edip de yaşayamadığım her şey için.

Bundan 10 sene sonra bugün içinde yapmadıklarını sigara bira ile geçiştirceksin. Belki şu an etkili ama ileride?
Değişen bir şey olmayacak. Depresif depresif ölmek çoğumuzun sonu bu. Hiçbir şey için geç değil.
 
Son düzenleme:
Duygularınızı 1 sigara 2 bira ile geçiştiriyorsunuz lakin gelecekte daha çok pişman olacaksınız. Mümkün mertebe uzak durun sigaradan biradan. Sizi üzen şeyleri hayatınızdan uzaklaştırın gerekse insanlar, gerekse mekanlar, gerekse geçmişiniz.

Bırakamıyor insan bir süre sonra, ne bileyim bir şarkı çalıyor arkadan yine geliyor aklınıza o zaman kendinizi her şeyden soyutlayıp sigara yakmak istiyor insan. Umarım yaşamazsınız dediğim durumları ama hayat toz pembe değil, herkes için adil de değil.

Suçlamaları kendinize yöneltip bazı şeyleri düzeltmeye ve geliştirmeye çalışmadığınız sürece hiçbir şey değişmeyecek.

Çok yoruldum artık hocam hataları kendimden aramaktan, bir süre sonra bıkkınlık geldi artık ne olacaksa olsun düşüncesindeyim.

Bir de size bunu yaşatanlar, yaşattıklarını yaşamadan ölmeyecekler diyorlar ya; karşı taraf anlamadığı sürece yaşasa ne olacak be kardeşim? Adam zaten benim moralimi bozmuş, belki de hayatımı etkilemiş. Yani o yaşasa ne olabilir ki? Ne anlayacak? Muhtemelen gülüp geçecek. Gene de böyle şeylere çok takılmamanızı tavsiye eder, elinizden geldiğince geleceğe bakmanızı tavsiye ederim. Söylemesi kolay, biliyorum fakat bunu yapmak mecburiyetindeyiz.

Zamanında açtığınız konuları fazlasıyla okudum, az çok sizin de ne yaşadıklarınızı biliyorum diyebilirim. Hocam öyle yaşamadan ölmeyecek cart curt hikaye, inanmıyorum artık şahsen. Bu hayatta inanın ki değer verdiğiniz birisini iftira uğruna kaybettikten sonra o acıyı çekse ne olacak çekmese ne olacak düşüncesindeyim. Hani derler ya hayırlısı olsun, değilmiş demek ki diye; madem hayırlı değil, neden hayatıma giriyor değil mi? Kafam çok karışık, kusura bakmayın başınızı ağrıttım :)

Bundan 10 sene sonra bugün içinde yapmadıklarını sigara bira ile geçiştirceksin. Belki şu an etkili ama ileride?
Değişen bir şey olmayacak. Depresif depresif ölmek çoğumuzun sonu bu. Hiçbir şey için geç değil.

Aslında her şey için geç diyebilirim, enerjim kalmadı şahsen benim hocam; yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum. Zaten hayat nedir ki? Maksimum 100 yıl 8 milyar kişi içerisinde kendinizi özel hissetmeye, hissettirilmeye çalıştığınız bir mekan değil mi :) Neşet Ertaş zamanında çok güzel demiş, bir anadan dünyaya gelen yolcu diyerek. Yorumunuz için teşekkür ederim.
 
Özellikle de hayatınız benimki gibi başarısızlıklarla doluysa geçmişe özleme bir de pişmanlıklar ekleniyor. :D Ayrıca sürekli geçmişe dönmek, geleceğe sırtımızı çevirmeye sebep oluyor.
 
Bırakamıyor insan bir süre sonra, ne bileyim bir şarkı çalıyor arkadan yine geliyor aklınıza o zaman kendinizi her şeyden soyutlayıp sigara yakmak istiyor insan. Umarım yaşamazsınız dediğim durumları ama hayat toz pembe değil, herkes için adil de değil.



Çok yoruldum artık hocam hataları kendimden aramaktan, bir süre sonra bıkkınlık geldi artık ne olacaksa olsun düşüncesindeyim.



Zamanında açtığınız konuları fazlasıyla okudum, az çok sizin de ne yaşadıklarınızı biliyorum diyebilirim. Hocam öyle yaşamadan ölmeyecek cart curt hikaye, inanmıyorum artık şahsen. Bu hayatta inanın ki değer verdiğiniz birisini iftira uğruna kaybettikten sonra o acıyı çekse ne olacak çekmese ne olacak düşüncesindeyim. Hani derler ya hayırlısı olsun, değilmiş demek ki diye; madem hayırlı değil, neden hayatıma giriyor değil mi? Kafam çok karışık, kusura bakmayın başınızı ağrıttım :)



Aslında her şey için geç diyebilirim, enerjim kalmadı şahsen benim hocam; yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum. Zaten hayat nedir ki? Maksimum 100 yıl 8 milyar kişi içerisinde kendinizi özel hissetmeye, hissettirilmeye çalıştığınız bir mekan değil mi :) Neşet Ertaş zamanında çok güzel demiş, bir anadan dünyaya gelen yolcu diyerek. Yorumunuz için teşekkür ederim.
Maalesef öyle akla bir şekilde geliyor kötü anılarımız, yaşadıklarımız vesaire. lakin bunları atlatmak için bir yerden başlamak gerekiyor hocam.
 
Zamanında açtığınız konuları fazlasıyla okudum, az çok sizin de ne yaşadıklarınızı biliyorum diyebilirim. Hocam öyle yaşamadan ölmeyecek cart curt hikaye, inanmıyorum artık şahsen. Bu hayatta inanın ki değer verdiğiniz birisini iftira uğruna kaybettikten sonra o acıyı çekse ne olacak çekmese ne olacak düşüncesindeyim. Hani derler ya hayırlısı olsun, değilmiş demek ki diye; madem hayırlı değil, neden hayatıma giriyor değil mi? Kafam çok karışık, kusura bakmayın başınızı ağrıttım :)

Sorun değil efendim, istediğiniz kadar yazabilirsiniz. Okumak isterim :) Bu, bana daha çok züğürt tesellisi gibi geliyor. Ne denebileceğini tam bilemedim de en uygun bu düşüyor sanırım. Züğürt tesellisinden farksız. İnsan, kendisini mutlu edebilmek ister. Yaşadıklarını unutabilmek için de yaşattığını yaşamadan ölmesin vb. tarzında söylemler ortaya atar. Bu, insanı daha da beter eder işte. Bazı şeyleri akışına bırakmaktan başka yapacak hiçbir şey yok.
 
Çok yoruldum artık hocam hataları kendimden aramaktan, bir süre sonra bıkkınlık geldi artık ne olacaksa olsun düşüncesindeyim.
Durumunuzu direkt olarak bilmediğim için yanlış yorum yapmak istemem bunlar genel düşüncelerim,

Değiştiremeyeceğiniz şeyler için hataları kendinizde aramak boş yere mentalinizi kıracaktır ancak değiştirebileceğiniz şeyler illa ki vardır. Hayatınızı, çevrenizi, işinizi hatta dünyaya bakış açınızı bile bir çırpıda değiştirebilirsiniz. Bu kadar özgürlük içinde depresif olmak bana mümkün gelmiyor, kendinizi mental olarak sizi yoran şeylerden sıyıramamak bana kalırsa götüreceği şeyleri feda edememekten geliyor. Aile evinin bırakılamaması döngüsü gibi, çok konforlu ancak yorucu.
 
Benim de benzer konum var. 2021 yılında açılmış. Zamana bırakın derim. Çünkü bunun çaresi yok.
Şu an böyle sorunum yok.

 
Yıl 2010,Yer : Taksim,ah ulan!
 

Dosya Ekleri

  • istanbul-turquie-on-aout-13-2010-istanbul-city-life-a-taksim-mg83dx.jpg
    istanbul-turquie-on-aout-13-2010-istanbul-city-life-a-taksim-mg83dx.jpg
    207,1 KB · Görüntüleme: 7
Yaşadıklarını unutabilmek için de yaşattığını yaşamadan ölmesin vb. tarzında söylemler ortaya atar.

Bu söylem, geçmişe hala öfke duyulduğunu, unutulamadığını bariz gösteriyor. Çok hoşuma giden bir metafor vardı hatırladığım kadarıyla hikayeleştirerek şuraya iliştirmek istiyorum.

"Hikayeleştirme sırf canım sıkıldığı için" Eğer bu hikayeyi sonuna kadar okuyacak arkadaşlar varsa ricam süprizbozanı hikayeyi okuduktan sonra açsınlar ve o kısıma kadar tekrar okusunlar. Metaforu merak eden direkt en sondaki süprizbozana bakabilir.

Uzun süredir hayallerimi süsleyen işi kurmak üzere bankadan girişimci kredisi talebinde bulunmuştum.
Onaylanmasını beklerken "ya onaylanırsa, her şey düşlediğim gibi giderse yine de başarısız olursam?", "ya onaylanmazsa, böyle fırsatların üst üste gelmesinin ve hayatımın tam olarak böyle bir şeye bir daha bu kadar uygun olmasının gerçekleşme olasılığı nedir?" gibi uykularımı kaçıran bir bekleme dönemine girmiştim. Yıllardır kendi işimi kurmayı düşler, becerilerim ile başkalarını zengin ettiğim için her günüm heba oluyormuş gibi hissederdim.

Gel gör ki şu an her şeyin mümkün yapacak, işimi kurmak için gerekli olan krediyi çekmeye yürürken içim içimi yiyordu ve başarısızlık ihtimali o içimdeki memur zihniyetini öylesine tetikliyor ki yürürken bayılacak gibi hissediyordum. Karar verebilecek kadar duru bir zihinde olmadığım için parayı teslim alayım, en kötü gider geri veririm suç mu kardeşim vazgeçmek? Diyerek parayı teslim aldım. Bankadan çıkıp yürürken parayı teslim aldığımı ilk etapta bu iş sürecinde benim için çok kritik rol oynayan çalışma arkadaşım olacak arkadaşım ile paylaştım ve hazır olup olmadığını teyit etme ihtiyacı duydum. Tam telefonumu çıkartmaya çalışırken bir deste param düştü, o sırada yoldan geçen bir bisikletli hiç tereddüt etmeden parayı alıp bisikletine binip hızlanmaya başladı. Hiç düşünmeden arkasından koşmaya başladım, adam paramı alıp kaçıyordu! Arkasından tutabileceğim bir durum içerisinde değildim ancak anlık olarak bisikletine tepip onu düşürmeyi düşündüm ve yaptım. Düşmüştü, kalktı, beni bıçakladı ve tüm paramı alıp uzaklaştı. Çünkü ben hazır değildim :)

Gerekli evrak işleri, dükkan tutulması, web sitesi, reklamlar vs. yoğun bir ay sonunda benim için özel bir sayı olan, Kasım ayının 1'inde resmi olarak vergi mükellefi olmuş ve tedarikçi müşteri zincirine atılmıştım.

İlk yılım, girdik artık bu dereye karşıya geçmeden dönmem! Psikolojisi ile geçmişti. Arkadan kredinin ödemesinin yaklaşması, müşterileri memnun etmek isterken bir yandan zarar etmemeye çalışmak, yeni müşterilerin gelmeyişi ve bilançonun zarar yazıyor olmasının stresi ile epey beni hırpalamıştı. Ancak bu süreç içerisinde yıllarca bu stresleri başkaları için çektiğimi ve neden bunca yıl kendimi başkaları zenginleşsin diye hırpaladığımı düşündüm ve sonuna kadar denemeye ve eğer olmayacağına emin olursam tekrar deneyeceğime dair kendime sözler veriyor ve kendimi inanılmaz bir hırs içinde buluyordum.

Şuan bu işin 5. yılındayım artık işe başladığım çalışma arkadaşım benim rolümü oynuyor ve işleri takip ediyor, yıllarca beni boğan fatura ödemelerimi finans çalışanlarım takip ediyor, müşteri arama işini dijital pazarlamacımız ve işin asıl kaynağını teknik ekiplerimiz yapıyor.

28 yaşındayım ve kendimi emekli etmek istersem şu gün edebiliyorum. "Bundan sonra çalışmak istemiyorum, sadece gezeceğim" dersem, hayatımın geri kalanı boyunca yatırımlarım ve dönen çarklarım sayesinde hiçbir maddi sıkıntı çekmeden bunu yapabileceğimi biliyor ve geleceğe umut ile bakabiliyorum.

Burada aslında para = zaman. Eğer size yapılan bir deste edecek vakit kaybını kendinize dert edinip peşinden koşarsanız o süreçte kaybedeceğiniz para aslında kayıp bir geleceği temsil ediyor.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı