Sürprizbozan Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı

Bu konuda spoiler olduğundan sürprizbozan olarak işaretlenmiştir. Spoiler olmadığını düşünüyorsanız konuyu rapor edebilirsiniz.
Katılım
17 Haziran 2022
Mesajlar
559
Çözümler
1
Yer
Karayipler....
Evet, hayatımda en ama en çok sevdiğim film serisinin en sevdiğim filminin incelemesini yapayım dedim. Bugün konumuz Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı. Başrolünü Kaptan Jack Sparrow olarak bildiğimiz bu film Lord Beckett diye bildiğimiz adamın Will Turner ve Elizabeth Swann ile ilgili idam fermanını Port Royal'e getiriyor. Çünkü bir önceki filmde yani Karayip Korsanları: Siyah İnci'nin Laneti filminde bu ikili Kaptan Jack Sparrow'un idam edilecekken kaçmasına yardımcı oldular. Ve Kaptan Jack Sparrow bir korsan. Bu yüzden verilen emirle Will Turner ve Elizabeth Swann ikilisinin ölümü istendi. Elizabeth Swann idam gününe kadar kodese tıktırıldı. Ve bir bilgi vereyim bu Elizabeth Swann ve Will Turner birbirlerini seviyor ve nişanlılar. Lord Cutler Beckett Will Turner'ı yanına çağırdı. Ona bir anlaşma teklif etti. Ve eğer istenileni yaparsa o ve Elizabeth idam edilmekten kurtulacak ve özgür olacak. Lord Beckett abimizin isteği ise, Kaptan Jack Sparrow'un elindeki pusula. Bu pusulayı Jack Tia Dalma'dan, yani insan formuna hapsedilmiş deniz tanrıçası Calypso'dan almıştır. Eğer Jack'den o pusulayı alıp ona getirirse onu ve o çok sevdiği nişanlısını serbest bırakacağını söyler. Will Turner ise Jack abimizi bulmak için her yeri arar tarar. Bilenlere sorar. Ve Jack'in bir adada olduğunu öğrenirler. Will Turner Jack abimizin tanıdıkları sayesinde bu adaya gelir. Ancak bunlar Will ile beraber gelmez. Onu adaya bıraktıktan sonra giderler. Will Turner adaya geldikten sonra başlar Jack abimizi aramaya. "Jack! Gibbs!" diye bağıra bağıra orayı burayı arar. En son Gibbs abimizin matarasını bir ağaca bağlı şekilde bulur. Bu matara aynı zamanda bir ipe bağlıdır. İpin götürdüğü yolu takip eder. Ağacın önünde resmen kamufle olmuş bir kızılderili gözünü açarak bağırır.



Will ise korkar ve bu kızılderili abilerimizin kurduğu tuzağa takılır. Tuzak onu baş aşağı şekilde asılı bırakır. Will kılıcını çekerek havada boşa sallar ve "Hadi, hanginiz geliyor? Bunu her gün yapabilirim." gibi şeyler söyleyip bağırır. Hiç aldanmayan bir kızılderili abimiz o adını bilmediğim tüftüfe benzeyen şey ile Will'in boynuna bir ok atar. Will kılıcını yere düşürür ve oracıkta bayılır. Yerliler bunu bağlamış liderlerine götürüyorlar. Liderlerine götürürler. Will bir bakıyor liderleri Kaptan Jack Sparrow abimiz :) Yarı baygın halde, "Jack seni gördüğüme gerçekten çok sevindim." der. Jack ise ayağa kalkar. Will'e bakar. Yerli olan siyahi abilerimizle değişik anlamadığımız bir dilde konuşur. Bu yerli abilerimiz ise Will'i götürmeye başlar. Will "Jack! Elizabeth onların elinde ve tutsak. Onu kurtarmam için bana o pusula lazım! Jaaack!" diye çığlık atmaya başlar. Will Turner'ı büyük bir topa benzeyen bir şekilin içine sokup onu orada tutsak ederler. Aynı zamanda Jack'in tayfası da buraya gelir ve tuzağa yakalanır. Bunları da Will'in olduğu değişik şekilli şeyin içine sokarlar. En son bunlar kaçmak için plan yapmaya başlar. Jack abimiz de aynı zamanda kaçmaya çalışır. Tabii kaçarken peşine biraz yerli takılır :) Will ve tayfa gemiye ulaşmıştır. Tayfa gitmek için hazırlanırken Will, "Jack nerede? O olmadan hiçbir yere gitmem." der. Sonra sol taraflarına bir bakarlar uzaktan depar atarak Jack bunların yanına geliyor. Will ilk başta tebessüm eder. Sonra bir bakarlar Jack'in arkasından 50-100 tane yerli onu kovalıyor. Will ise "Gitme vakti." der. Gemiye binerler. Jack ise "Beni bekleyin." gibi şeyler söyleyerek son gücüyle depar atarak o da gemiye biner. Will, Jack abimize durumu anlatır. Elizabeth'i kurtarmak için o pusulanın gerektiğini söyler. Jack ise, bu pusulayı Will'e vermek için bir şart koşar. Ve ona bir anahtar resmi gösterir. Ve filmi izleyen kişi anında o anahtarın hangi anahtar olduğunu anlar. Bu anahtar ölü adamın, yani bu film serisinde en ama en çok sevdiğim karakter olan Davy Jones'un sandığının anahtarıdır. Bu sandığın içinde Davy Jones'un kalbi vardır. Evet, olayı bilmeyenler için garip gelebilir. Ama bildiğiniz sandığın içinde Davy Jones'un hala atan kalbi var. Ve Davy Jones ölümsüzdür. Onu öldürmenin tek yolu o anahtarı bulmak, sonra sandığı bulmak. Sonra sandığı açıp içindeki kalbi bıçakla deşmek. Jack Sparrow o anahtarı almak için Davy Jones'un gemisine gitmesini ister. Will Turner, bir şekilde Davy Jones'un mürettebatına katılır. Gemide Davy Jones'un tayfasından bazılarının bir oyun oynadığını görür. Bu oyun perudo denilen oyundur.



Zarları atarsın ve bardakla üstünü kapatırsın. Kendi zarını tahmin ettiğin gibi karşı tarafın da zarını tahmin edersin. (Oyunun daha çok kuralı var ama ben sadece ana kural olan bu kuralı biliyorum) Will Turner bu oyunda istediği bir kişiye meydan okuyabileceğini öğrenir. Ve "Davy Jones'a meydan okuyorum!" der. Bütün mürettebat gülmeye başlar ve arkadan şimşeklerin çakılmasıyla Davy Jones abimiz sigma erkek gibi aşağıya iner. Ve "Teklifini kabul ediyorum." der. Sonra gelir ve "Nesine oynuyoruz?" der. Will Turner ise "Ruhuma, ve sonsuza dek bu mürettebatda hizmetime." der. Davy Jones "Peki neye karşılık?" der. Will Turner ise anahtar resminin olduğu deriden kağıdı masanın üzerine atar ve "Senden bunu istiyorum." der. Davy Jones deriden kağıdı eline alır ve anahtar resmini görür. Ve "Anahtarı nereden biliyorsun?" der. Will ise "Anlaşmalar oyuna dahil değil. Haydi, istiyorsan cayabilirsin." der. Davy Jones masaya oturur ve anahtarı gösterir. Anahtar Davy Jones abimizin ahtapot kollarının içindedir. Oyun oynama kısmını geçiyorum çok fazla detaya giriyorum uzadı yazı. Will Turner bu anahtarı çalar ve başka kaptanların gemisine sığınır. Sonra Davy Jones bu durumu farkeder ve Kraken olarak bildiğimiz deniz canavarını çağırır. O deniz canavarı Will'in sığındığı gemiyi devasa kollarıyla kırmaya parçalamaya başlar. Davy Jones'un asıl amacı Will'i öldürüp anahtarı geri almaktı. Ancak gemide Will hariç herkes ölür. Ve Will ise anahtarla beraber kaçar. Ve haçlar adasının yolunu tutar. Çünkü bu kalbin olduğğu sandık haçlar adasında gizlidir. Davy Jones anlar ki Will Turner Jack'in isteği yüzünden anahtarı çaldı. Hemen o da haçlar adasının yolunu tutar. Orada Jack Sparrow ve kariyeri mahvolmuş olan amiral Norrington vardır. Davy Jones ise lanetlidir. Yani sadece 10 yılda bir karaya ayak basabilir. Bu yüzden haçlar adasına o inmez. Mürettebatını sandığı alması için gönderir. Orada Jack Sparrow, Amiral Norrington, Will Turner birbirine girer. Hepsi kendisi için anahtarı alma peşindedir. Amiral Norrington sandığı Lord'a verip kaybettiği işi tekrardan kazanmak için, Will Turner ise direkt Davy Jones'u öldürüp onun gemisinde olan babasını kurtarmak için sandığı ister. Bunlar birbiriyle kapışır. Arada Davy Jones mürettebatı da sandığı çalmaya çalışır. Ama bu işte başarısız olurlar. En son Jack Sparrow sandığı alıp kumlarla dolu bir kavanoza koyar. Ancak sandığı kapatıp öylece içi boş şekilde bırakır. Bunlar artık gemidedirler. Jack kavanozu yanında olduğu için içi ferahtır.



Ama aslında o kavanozun içinde olan kalbi Norrington çoktan çalıp götürmüştür. Davy Jones birden ortaya çıktıktan sonra Jack Sparrow hiç korkmaz. Kavanozu havaya kaldırır ve "Bak seni ahmak, acaba bu kavanozun içinde ne vaar?" der. Değişik değişik hareketler yaparken kavanozu düşürür ve kırılır. Bir bakar kalp yok. Dökülen kumları karıştırır ve bir bakar kalp ciddi ciddi yok. En son bir şekilde Davy Jones'dan kaçarlar. Davy Jones ise sanki pes ediyormuş gibi geri çekilir. (Buraya kadar okuyan ve filmi bilmeyen arkadaş bir anda turan taktiği yapacak sanabilir ama öyle değil) Bu Jack'in tayfası sevinir ve Davy Jones'un pes ettiğini düşünür. Davy Jones ise 2.kez bu sefer Siyah İnci'ye saldırması için kraken'i tekrar çağırır. O sırada Elizabeth de bunların gemisindedir. Hani tutukluydu? diyenler olabilir. Ama bir şekilde kaçtı ve bunların yanına sığındı. Sonra kraken bunlara saldırırken herkes bota binip kaçmaya başlar. Normalde herkes gemiyi bıracaktır. Ama herkes gittiğinde Elizabeth ve Jack Sparrow gemide tek kalır. Elizabeth, Jack Sparrow'un eline bir kelepçe takar ve oracıkta bırakır. "Kraken senin peşinde, geminin değil, bizim de değil." diyerek tayfayla birlikte gider. Orada Jack Sparrow bir şekilde kelepçeyi çıkarır. Kılıcını çıkarır.


Kraken ağzını açınca zıplayıp onun ağzına ortasına kılıcı saplar. O sırada Kraken de ölmeden önce son hareketleriyle gemiyi batırır. Kraken ve Jack Sparrow ölür. İkisi de ölüler diyarına gider. Burada Jack Sparrow ölmüştür. Ancak ölüler diyarı olayının devamı devam filminde olacak. Şimdi bu filmi izledim zaten diyip okuyanlar vardır. Onlara spoiler olmasın diye onu anlatmıyorum diğer filmin konusu olduğu için. Davy Jones ise geminin battığını görünce "Jack Sparrow, hesabımız işte şimdi kapandı." der. Sonra bir anda tayfasından birine döner ve birden "Sandığı açın." der. Tayfa öylece bakınca "Sandığı açın onu görmem gerek." diyerek bağırır. Anahtar ile sandığın kilidini açarlar. Ama kapak hala kapalıdır. Davy Jones ise gelir ve sandığın kapağını kaldırır. Ve karşılaştığı şeyi görünce aşırı öfkelenir. "Lanet olsun sana Jack Sparrooooow!" diyerek çok sinirli ve kuvvetli bir sesle çığlıklar atmaya başlar. Sonra bu Jack'in tayfası sahnesi gelir.


Yani son sahne. Jack'i o gemide bilerek bırakanın Elizabeth olduğunu herkes öğrenir. Sonra Jack'i bir şekilde ölüler diyarından kurtarmaya karar verirler. Tia Dalma ise "O halde bu yolculukta bir kaptana ihtiyacınız var, o suları bilen bir kaptana." der. O sırada yukarı kattan aşağıya inen merdivenden ayak sesleri gelmeye başlar. Herkes o merdivene odaklanır. Aşağıya bir adam iner. Ve bir bakarlar karşılarındaki kişi Kaptan Hector Barbossa. Şaşırmalarının sebebi ise Barbossa bir önceki filmde ölmüştü. O sırada Hector Barbossa, "Söyleyin bana, gemime ne oldu?" der. Ve elmasından bir ısırık alıp gülmeye başlar. Film oracıkta biter. Gerçekten bitmesini istemediğim bir filmdi............ Şu an 17 yaşındayım. Bu seriyle tanıştığım zaman 10 yaşındaydım. Bu seriden daha iyisi gelmedi, gelmez, gelmeyecek. Mükemmel bir seri ya. İzlemeyen herkes mutlaka ama mutlaka izlesin. Detaylı yazmayayım uzun olmasın dedim. Destandan daha uzun oldu yahu :D Detaylı yazsaydım kim bilir ne olacaktı. Buraya kadar okuyan arkadaşlara teşekkürler, çok vaktinizi aldım. İyi günler dilerim.....
 
Evet, hayatımda en ama en çok sevdiğim film serisinin en sevdiğim filminin incelemesini yapayım dedim. Bugün konumuz Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı. Başrolünü Kaptan Jack Sparrow olarak bildiğimiz bu film Lord Beckett diye bildiğimiz adamın Will Turner ve Elizabeth Swann ile ilgili idam fermanını Port Royal'e getiriyor. Çünkü bir önceki filmde yani Karayip Korsanları: Siyah İnci'nin Laneti filminde bu ikili Kaptan Jack Sparrow'un idam edilecekken kaçmasına yardımcı oldular. Ve Kaptan Jack Sparrow bir korsan. Bu yüzden verilen emirle Will Turner ve Elizabeth Swann ikilisinin ölümü istendi. Elizabeth Swann idam gününe kadar kodese tıktırıldı. Ve bir bilgi vereyim bu Elizabeth Swann ve Will Turner birbirlerini seviyor ve nişanlılar. Lord Cutler Beckett Will Turner'ı yanına çağırdı. Ona bir anlaşma teklif etti. Ve eğer istenileni yaparsa o ve Elizabeth idam edilmekten kurtulacak ve özgür olacak. Lord Beckett abimizin isteği ise, Kaptan Jack Sparrow'un elindeki pusula. Bu pusulayı Jack Tia Dalma'dan, yani insan formuna hapsedilmiş deniz tanrıçası Calypso'dan almıştır. Eğer Jack'den o pusulayı alıp ona getirirse onu ve o çok sevdiği nişanlısını serbest bırakacağını söyler. Will Turner ise Jack abimizi bulmak için her yeri arar tarar. Bilenlere sorar. Ve Jack'in bir adada olduğunu öğrenirler. Will Turner Jack abimizin tanıdıkları sayesinde bu adaya gelir. Ancak bunlar Will ile beraber gelmez. Onu adaya bıraktıktan sonra giderler. Will Turner adaya geldikten sonra başlar Jack abimizi aramaya. "Jack! Gibbs!" diye bağıra bağıra orayı burayı arar. En son Gibbs abimizin matarasını bir ağaca bağlı şekilde bulur. Bu matara aynı zamanda bir ipe bağlıdır. İpin götürdüğü yolu takip eder. Ağacın önünde resmen kamufle olmuş bir kızılderili gözünü açarak bağırır.



Will ise korkar ve bu kızılderili abilerimizin kurduğu tuzağa takılır. Tuzak onu baş aşağı şekilde asılı bırakır. Will kılıcını çekerek havada boşa sallar ve "Hadi, hanginiz geliyor? Bunu her gün yapabilirim." gibi şeyler söyleyip bağırır. Hiç aldanmayan bir kızılderili abimiz o adını bilmediğim tüftüfe benzeyen şey ile Will'in boynuna bir ok atar. Will kılıcını yere düşürür ve oracıkta bayılır. Yerliler bunu bağlamış liderlerine götürüyorlar. Liderlerine götürürler. Will bir bakıyor liderleri Kaptan Jack Sparrow abimiz :) Yarı baygın halde, "Jack seni gördüğüme gerçekten çok sevindim." der. Jack ise ayağa kalkar. Will'e bakar. Yerli olan siyahi abilerimizle değişik anlamadığımız bir dilde konuşur. Bu yerli abilerimiz ise Will'i götürmeye başlar. Will "Jack! Elizabeth onların elinde ve tutsak. Onu kurtarmam için bana o pusula lazım! Jaaack!" diye çığlık atmaya başlar. Will Turner'ı büyük bir topa benzeyen bir şekilin içine sokup onu orada tutsak ederler. Aynı zamanda Jack'in tayfası da buraya gelir ve tuzağa yakalanır. Bunları da Will'in olduğu değişik şekilli şeyin içine sokarlar. En son bunlar kaçmak için plan yapmaya başlar. Jack abimiz de aynı zamanda kaçmaya çalışır. Tabii kaçarken peşine biraz yerli takılır :) Will ve tayfa gemiye ulaşmıştır. Tayfa gitmek için hazırlanırken Will, "Jack nerede? O olmadan hiçbir yere gitmem." der. Sonra sol taraflarına bir bakarlar uzaktan depar atarak Jack bunların yanına geliyor. Will ilk başta tebessüm eder. Sonra bir bakarlar Jack'in arkasından 50-100 tane yerli onu kovalıyor. Will ise "Gitme vakti." der. Gemiye binerler. Jack ise "Beni bekleyin." gibi şeyler söyleyerek son gücüyle depar atarak o da gemiye biner. Will, Jack abimize durumu anlatır. Elizabeth'i kurtarmak için o pusulanın gerektiğini söyler. Jack ise, bu pusulayı Will'e vermek için bir şart koşar. Ve ona bir anahtar resmi gösterir. Ve filmi izleyen kişi anında o anahtarın hangi anahtar olduğunu anlar. Bu anahtar ölü adamın, yani bu film serisinde en ama en çok sevdiğim karakter olan Davy Jones'un sandığının anahtarıdır. Bu sandığın içinde Davy Jones'un kalbi vardır. Evet, olayı bilmeyenler için garip gelebilir. Ama bildiğiniz sandığın içinde Davy Jones'un hala atan kalbi var. Ve Davy Jones ölümsüzdür. Onu öldürmenin tek yolu o anahtarı bulmak, sonra sandığı bulmak. Sonra sandığı açıp içindeki kalbi bıçakla deşmek. Jack Sparrow o anahtarı almak için Davy Jones'un gemisine gitmesini ister. Will Turner, bir şekilde Davy Jones'un mürettebatına katılır. Gemide Davy Jones'un tayfasından bazılarının bir oyun oynadığını görür. Bu oyun perudo denilen oyundur.



Zarları atarsın ve bardakla üstünü kapatırsın. Kendi zarını tahmin ettiğin gibi karşı tarafın da zarını tahmin edersin. (Oyunun daha çok kuralı var ama ben sadece ana kural olan bu kuralı biliyorum) Will Turner bu oyunda istediği bir kişiye meydan okuyabileceğini öğrenir. Ve "Davy Jones'a meydan okuyorum!" der. Bütün mürettebat gülmeye başlar ve arkadan şimşeklerin çakılmasıyla Davy Jones abimiz sigma erkek gibi aşağıya iner. Ve "Teklifini kabul ediyorum." der. Sonra gelir ve "Nesine oynuyoruz?" der. Will Turner ise "Ruhuma, ve sonsuza dek bu mürettebatda hizmetime." der. Davy Jones "Peki neye karşılık?" der. Will Turner ise anahtar resminin olduğu deriden kağıdı masanın üzerine atar ve "Senden bunu istiyorum." der. Davy Jones deriden kağıdı eline alır ve anahtar resmini görür. Ve "Anahtarı nereden biliyorsun?" der. Will ise "Anlaşmalar oyuna dahil değil. Haydi, istiyorsan cayabilirsin." der. Davy Jones masaya oturur ve anahtarı gösterir. Anahtar Davy Jones abimizin ahtapot kollarının içindedir. Oyun oynama kısmını geçiyorum çok fazla detaya giriyorum uzadı yazı. Will Turner bu anahtarı çalar ve başka kaptanların gemisine sığınır. Sonra Davy Jones bu durumu farkeder ve Kraken olarak bildiğimiz deniz canavarını çağırır. O deniz canavarı Will'in sığındığı gemiyi devasa kollarıyla kırmaya parçalamaya başlar. Davy Jones'un asıl amacı Will'i öldürüp anahtarı geri almaktı. Ancak gemide Will hariç herkes ölür. Ve Will ise anahtarla beraber kaçar. Ve haçlar adasının yolunu tutar. Çünkü bu kalbin olduğğu sandık haçlar adasında gizlidir. Davy Jones anlar ki Will Turner Jack'in isteği yüzünden anahtarı çaldı. Hemen o da haçlar adasının yolunu tutar. Orada Jack Sparrow ve kariyeri mahvolmuş olan amiral Norrington vardır. Davy Jones ise lanetlidir. Yani sadece 10 yılda bir karaya ayak basabilir. Bu yüzden haçlar adasına o inmez. Mürettebatını sandığı alması için gönderir. Orada Jack Sparrow, Amiral Norrington, Will Turner birbirine girer. Hepsi kendisi için anahtarı alma peşindedir. Amiral Norrington sandığı Lord'a verip kaybettiği işi tekrardan kazanmak için, Will Turner ise direkt Davy Jones'u öldürüp onun gemisinde olan babasını kurtarmak için sandığı ister. Bunlar birbiriyle kapışır. Arada Davy Jones mürettebatı da sandığı çalmaya çalışır. Ama bu işte başarısız olurlar. En son Jack Sparrow sandığı alıp kumlarla dolu bir kavanoza koyar. Ancak sandığı kapatıp öylece içi boş şekilde bırakır. Bunlar artık gemidedirler. Jack kavanozu yanında olduğu için içi ferahtır.



Ama aslında o kavanozun içinde olan kalbi Norrington çoktan çalıp götürmüştür. Davy Jones birden ortaya çıktıktan sonra Jack Sparrow hiç korkmaz. Kavanozu havaya kaldırır ve "Bak seni ahmak, acaba bu kavanozun içinde ne vaar?" der. Değişik değişik hareketler yaparken kavanozu düşürür ve kırılır. Bir bakar kalp yok. Dökülen kumları karıştırır ve bir bakar kalp ciddi ciddi yok. En son bir şekilde Davy Jones'dan kaçarlar. Davy Jones ise sanki pes ediyormuş gibi geri çekilir. (Buraya kadar okuyan ve filmi bilmeyen arkadaş bir anda turan taktiği yapacak sanabilir ama öyle değil) Bu Jack'in tayfası sevinir ve Davy Jones'un pes ettiğini düşünür. Davy Jones ise 2.kez bu sefer Siyah İnci'ye saldırması için kraken'i tekrar çağırır. O sırada Elizabeth de bunların gemisindedir. Hani tutukluydu? diyenler olabilir. Ama bir şekilde kaçtı ve bunların yanına sığındı. Sonra kraken bunlara saldırırken herkes bota binip kaçmaya başlar. Normalde herkes gemiyi bıracaktır. Ama herkes gittiğinde Elizabeth ve Jack Sparrow gemide tek kalır. Elizabeth, Jack Sparrow'un eline bir kelepçe takar ve oracıkta bırakır. "Kraken senin peşinde, geminin değil, bizim de değil." diyerek tayfayla birlikte gider. Orada Jack Sparrow bir şekilde kelepçeyi çıkarır. Kılıcını çıkarır.


Kraken ağzını açınca zıplayıp onun ağzına ortasına kılıcı saplar. O sırada Kraken de ölmeden önce son hareketleriyle gemiyi batırır. Kraken ve Jack Sparrow ölür. İkisi de ölüler diyarına gider. Burada Jack Sparrow ölmüştür. Ancak ölüler diyarı olayının devamı devam filminde olacak. Şimdi bu filmi izledim zaten diyip okuyanlar vardır. Onlara spoiler olmasın diye onu anlatmıyorum diğer filmin konusu olduğu için. Davy Jones ise geminin battığını görünce "Jack Sparrow, hesabımız işte şimdi kapandı." der. Sonra bir anda tayfasından birine döner ve birden "Sandığı açın." der. Tayfa öylece bakınca "Sandığı açın onu görmem gerek." diyerek bağırır. Anahtar ile sandığın kilidini açarlar. Ama kapak hala kapalıdır. Davy Jones ise gelir ve sandığın kapağını kaldırır. Ve karşılaştığı şeyi görünce aşırı öfkelenir. "Lanet olsun sana Jack Sparrooooow!" diyerek çok sinirli ve kuvvetli bir sesle çığlıklar atmaya başlar. Sonra bu Jack'in tayfası sahnesi gelir.


Yani son sahne. Jack'i o gemide bilerek bırakanın Elizabeth olduğunu herkes öğrenir. Sonra Jack'i bir şekilde ölüler diyarından kurtarmaya karar verirler. Tia Dalma ise "O halde bu yolculukta bir kaptana ihtiyacınız var, o suları bilen bir kaptana." der. O sırada yukarı kattan aşağıya inen merdivenden ayak sesleri gelmeye başlar. Herkes o merdivene odaklanır. Aşağıya bir adam iner. Ve bir bakarlar karşılarındaki kişi Kaptan Hector Barbossa. Şaşırmalarının sebebi ise Barbossa bir önceki filmde ölmüştü. O sırada Hector Barbossa, "Söyleyin bana, gemime ne oldu?" der. Ve elmasından bir ısırık alıp gülmeye başlar. Film oracıkta biter. Gerçekten bitmesini istemediğim bir filmdi............ Şu an 17 yaşındayım. Bu seriyle tanıştığım zaman 10 yaşındaydım. Bu seriden daha iyisi gelmedi, gelmez, gelmeyecek. Mükemmel bir seri ya. İzlemeyen herkes mutlaka ama mutlaka izlesin. Detaylı yazmayayım uzun olmasın dedim. Destandan daha uzun oldu yahu :D Detaylı yazsaydım kim bilir ne olacaktı. Buraya kadar okuyan arkadaşlara teşekkürler, çok vaktinizi aldım. İyi günler dilerim.....
Tekrar izleyesim geldi.
 

Geri
Yukarı