Rehber Memrise ile kelime tekrarı yapmak için dil kursu oluşturma

Öncelikle hesabımızı açıyoruz. Ardından bilgisayardan bu linke giriyoruz: Memrise

Karşımıza böyle bir ekran gelecek. Hesabınız yeniyse tıkladığınızda buraya atmayabilir.

1701810392526.png


Kurslar sekmesine tıklıyoruz. "Bir kurs oluştur" yazısına tıklayarak kurs açacağız.

1701810448347.png


Ardından kursu oluşturma ekranı geliyor. Kursu kurs listemizde ayırt edebilmek için bir ad koyuyoruz. Sonra öğretilen, yani öğrenmek istediğimiz dili yazıyoruz. Konuştuğumuz dili de seçiyoruz.

Etiketler: Herkese açık kursların bulunmasını kolaylaştırır.

Açıklama: İnsanların kursun ne ile ilgili olduğunu ve ne amaçladığını anlatmaya yarar.

Kısa Açıklama: İnsanların kursa girmeden gördüğü bir-iki cümlelik açıklamadır.

1701810572941.png


Ardından kelime ekleme ekranı bizi karşılıyor.

Kelime ekleme ekranında direkt kelimeleri ve anlamını ekleyerek kursu oluşturabiliyoruz. Alternatifler ekleyerek eş anlamlılarını da koyabiliyoruz. Ayrıca ses dosyası yüklememize de olanak sağlıyor.

1701810879591.png


Fakat seviye seviye eklemek istersek, yani kelimeleri gruplandırmak istersek, alttaki seviye ekle tuşunu kullanarak kursu bölümlere ayırabiliyoruz.

1701810977654.png


Ardından kaydet ve devam et diyerek kurs ana sayfasına geliyoruz.

1701811042995.png


Birinci seviyeye girip "Bu kelimelere çalış." diyerek çalışmamızı yapıyoruz.

1701811113849.png


Çalışmayı yaptıktan sonra kelimeler bu şekildeyse henüz öğrenilmemiş demektir. Ayrıca ilk çalışma genel olarak test olur.

1701811185513.png


Bir ya da iki kez daha test ve yazılı olarak çalıştıktan sonra kelimelerin yanında sonraki tekrar için kalan zaman yazar ve seviye çiçek açar.

1701811286861.png


5 saat sonra ya da ertesi gün geldiğinizde kurs ana sayfasında tekrar için buton çıkacaktır. Tekrarları aksatmamalısınız ve sürekli yapmalısınız. Örnek:

1701811710824.png


Yeni kelimeler eklemek istediğinizde, kendi kursunuzun ana sayfasındaki "Kursu Düzenle" butonuna tıklayarak yeni kelimeler ve seviyeler ekleyebilirsiniz.

1701811834196.png


Mobil uygulamasında da oluşturduğunuz bu kursu görüntüleyip çalışabilirsiniz fakat kelime ekleyemezsiniz. Ayrıca, bazı kişilerde arayüz farklı görünüyor. Kurs oluşturamıyorlar. Pro almaya zorlanıyorlar. Sebebini ve çözümünü bilmiyorum. Yıllardır ücretli planı almadan kullanıyorum.

Kendim İngilizce, Japonca ve Almanca için kullanıp faydasını gördüm. Yıllardır kullandığım bir uygulamadır. Düzenli tekrar ederseniz kelimeler kolayca aklınızda kalacaktır. Bunu yeterli olmadığını, cümle kurmayı ve okuma yapmayı ihmal etmemeniz gerektiğini eklemeliyim. Dil öğrenmek bir süreçtir ve yalnızca kelime çalışarak başarılacak bir şey değildir.

Atladığım, tam anlatmadığım bir kısım varsa sorabilirsiniz. Görselle açıklarım.

İyi çalışmalar.
 
Son düzenleme:
Güzel ve faydalı bir rehber olmuş elinize emeğinize sağlık.
 
Dil öğrenmek bir süreçtir ve yalnızca kelime çalışarak başarılacak bir şey değildir.
Telaffuz kurallarını öğrenmek, pratik yapmak ve grameri çözmek gerekiyor. Telaffuz için de IPA gerekli. IPA olmadan bir kelimeyi doğru okuduğunuzu sanıp aslında yanlış telaffuz yüzünden hakaret ettiğiniz bile olabiliyor. Telaffuzu ve grameri çözdüğünüzde yeni kelime öğrenmeniz ve pratik yapmanız gerçekten kolaylaşıyor. Zamanla kelimelerin kendilerini öğrendiğinizde ve eklerin ne işe yaradığını çözdüğünüzde bazı kelimelerin ne olduğunu anlamak için sözlüğe bile ihtiyacınız olmuyor. :)

Masa başında oturup tüm gün kelimelere bakarsanız büyük ihtimalle çoğunu unutursunuz, hatırladıklarınızı doğru telaffuz edemezsiniz ve nerede kullanacağınızdan emin olamazsınız fakat bir kelimeyi yerinde, bir cümle içinde gördüğünüzde o yeni kelimeyi anlamak için biraz düşündüğünüzden ve kullandığınızdan dolayı aklınızda kalıyor. Tüm gün saçma sapan kelime listelerine bakmak yerine gerçekten kullanacağınız kelimeleri kullanmanızı öneririm. Zamanla kullandığınız tüm kelimeleri öğrenmiş oluyorsunuz ve kalan kelimeleri öğrenmek pek zor olmuyor. Daha marketteki yiyecek adlarını bilmeden neredeyse teknik seviyede olan mühendislik kelimelerine falan bakmak iyi bir fikir değil. :)

Son olarak şunu tekrarlıyorum: IPA ve telaffuz çok önemli. Dildeki sesleri ve telaffuzu çözdüğünüzde hem konuşurken hem de dinlerken daha rahat olacaksınız. Bir kelimenin ne olduğunu anlamaya çalışmakla, kendi dilinizde ne anlama geldiğini düşünmekle uğraşmayacaksınız. Mesela, "livre" veya "book" dendiğinde aklınıza kitabın kendisi gelmeli, Türkçedeki "kitap" sözcüğü değil. Su istediğinizde "Şu önümdeki cismi isteyeceğim. Kendi dilimde buna şunu diyordum, bu dilde ne demeliyim?" yerine direkt o kelimenin su olduğu aklınıza yerleşmeli. Kelime listeleriyle de bu şekilde olması biraz zor oluyor.
 
@Tim Doğrusu zaten önce IPA'nın ne olduğunu öğretmekten geçiyor. Daha önceden bu konu üzerine yazılar okumuştum. Bizim eğitim sistemimizde direkt kelime ve gramer ile başlayıp telaffuz da çat pat konuşan hocalar tarafından öğretilince pek bir şey beklememek lazım bu açıdan. Tamamen kişinin kendi çabasına kalıyor.

Zaten ben de kişinin kendi çabasına kaldığını düşündüğüm için bu rehberi hazırladım. YDS sınavındaki puanım ve JLPT sınavındaki puanım bu uygulamanın işe yaradığının bir kanıtı. Önce cümle içinde kullanımını görüp farklı anlamlarını keşfettikten sonra uygulamaya geçiriyordum ya da aldığım kurslarda öğretilen kelimeleri tekrar etmek için bu uygulamayı kullanıyordum. Düzgün bir tekrar ile kelimeler güzelce pekişiyor.

Kelimelerin karşılığını da öğrenmenin önemli olduğunu düşünüyorum. "Book" kadar basit bir kelimede sorun olmayabilir ama "conscientiousness" gibi kelimelerde başka bir dildeki karşılığını öğrenmeden kelime öğrenilmiyor. İleri seviyede şart. Deneyimle sabit. İngilizceyi Türkçeden, Japoncayı İngilizceden, Almancayı da hem Türkçeden hem de İngilizceden öğrendiğim için biliyorum. Her yolu deneyimledim. En güzelinin karşılığını en az başka bir dilde daha görmek olduğunu anladım. Tabii bu benim için böyle. Dil öğrenmede yapılanların da kişiden kişiye değiştiğini düşünüyorum. Körü körüne savunamam. Zaten kelimeler oturduktan sonra İngilizce cümle kurarken İngilizce düşünüyorum, kafamdan Türkçe karşılıkları geçmiyor. Düşünmeden anlamlandırıyorum. Türkçeden farksız oluyor.

Son olarak, başkalarının kelime listeleriyle pek haşır neşir değilim. Kendi listelerimi oluşturup çalışmamın sebebi de bu. Akademik makale de okuduğum için en azından İngilizcede günlük hayatta pek kullanılmayan ama yazı dilinde (haberlerde, makalelerde vs.) kullanılan kelimeleri öğrenmek gerekiyor. A2 İngilizce ile de yaşanır C1 İngilizce ile de yaşanır fakat C1 İngilizce ile bir fikriniz ve anlatacağınız konular, yorumlar olur. A2 ile ancak derdinizi anlatırsınız. Fark burada. Kimsenin günlük hayatta "consequently" kelimesine ihtiyacı yoktur fakat benim gibilerin buna ihtiyacı var. Yine de güzel gelen kelime listelerini de bulup çalışırım. Her şeyden bir fayda vardır.
 
Bizim eğitim sistemimizde direkt kelime ve gramer ile başlayıp telaffuz da çat pat konuşan hocalar tarafından öğretilince pek bir şey beklememek lazım bu açıdan.
Üniversitelerde ve bazı özel okullarda düzgün bir şekilde öğretiliyor ama ortaokulda “what” kelimesini “vat” veya “enfant” kelimesini “anfa” diye okuyanlara “Sorun yok.” deyip devam ettikleri sürece büyük sorun var. Öğrenci hem duyduğu kelimeleri, sesleri bilmediği için anlayamıyor hem de kendi de konuşamıyor.

Kelimelerin karşılığını da öğrenmenin önemli olduğunu düşünüyorum. "Book" kadar basit bir kelimede sorun olmayabilir ama "conscientiousness" gibi kelimelerde başka bir dildeki karşılığını öğrenmeden kelime öğrenilmiyor.
“Conscientiousness” kelimesini öğrenmek zor değil. Gelen ek belli, “conscientious” kelimesinden yola çıkabilirsiniz ki Merriam Webster da bu şekilde tanımlamış.


Kelimeleri çeviri ile öğrenmek, “ser” ve “estar” ya da “être” ve “avoir” gibi kelimeleri çevirmeye sebep oluyor ve sonra da “I am hungry.” demek için “J’ai faim.” yerine “Je suis faim.” diyen kişilerle karşılaşıyoruz. Hatta “Je suis chaud.” diyen bile olabiliyor. Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve İsveççe gibi dilleri öğrenirken hiç başka dillerdeki anlamlarına bakmam gerekmedi. En kötü durumda bile ilgili dildeki aynı anlamda başka bir kelime verilebiliyor.

Kimsenin günlük hayatta "consequently" kelimesine ihtiyacı yoktur fakat benim gibilerin buna ihtiyacı var. Yine de güzel gelen kelime listelerini de bulup çalışırım.
Bunlar kullanılabilecek kelimeler. Gidip aşırı teknik kelimeleri öğreten listeler var. 100 yılda 1 kere duyacağınız tarzdan hepsi.
 
Son düzenleme:
Üniversitelerde ve bazı özel okullarda düzgün bir şekilde öğretiliyor ama ortaokulda “what” kelimesini “vat” veya “enfant” kelimesini “anfa” diye okuyanlara “Sorun yok.” deyip devam ettikleri sürece büyük sorun var. Öğrenci hem duyduğu kelimeleri, sesleri bilmediği için anlayamıyor hem de kendi de konuşamıyor.

Üniversitelerde de düzgün öğretiliyor demek yanlış. "Capital" kelimesini "kipitıl" diye okuyan hoca gördüm. Kulağımı tırmalıyordu. Sorsan İngilizce seviyesi C1. Eğitim sistemine geleceksek buradan konu bitmez o yüzden...

“Conscientiousness” kelimesini öğrenmek zor değil. Gelen ek belli, “conscientious” kelimesinden yola çıkabilirsiniz ki Merriam Webster da bu şekilde tanımlamış.


Soyut kelimeleri öğrenmenin somutlardan zor olduğunu anlatmaya çalışıyorum. "Book" ve "conscientious" arasındaki fark burada ortaya çıkıyor. Yoksa öğrenmesi zor değil.

Kelimeleri çeviri ile öğrenmek, “ser” ve “estar” ya da “être” ve “avoir” gibi kelimeleri çevirmeye sebep oluyor ve sonra da “I am hungry.” demek için “J’ai faim.” yerine “Je suis faim.” diyen kişilerle karşılaşıyoruz. Hatta “Je suis chaud.” diyen bile olabiliyor. Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve İsveççe gibi dilleri öğrenirken hiç başka dillerdeki anlamlarına bakmam gerekmedi. En kötü durumda bile ilgili dildeki aynı anlamda başka bir kelime verilebiliyor.

Öğrendiğiniz diller birbirlerinden uzak değil. Benim öğrendiğim diller Koreceyi de kattık sayarsak birbirinden farklı dil ailelerine, kurallara ve hatta abecelere sahip. Dolayısıyla benim için çeviri ile öğrenmek önemli oluyor. Zaten bir dildeki kelimeyi ya da cümleyi başkasına anında çevirip söyleyemiyorsam onu öğrenememiş sayarım. Kendim konuşup anlarım sorun yok fakat anlatabilmem de gerek diye düşünürüm.

Bunlar kullanılabilecek kelimeler. Gidip aşırı teknik kelimeleri öğreten listeler var. 100 yılda 1 kere duyacağınız tarzdan hepsi.

Örneğin, tıbbi terimleri öğretecek kadar gereksiz ileri gidenleri ben de sevmiyorum zaten. Tıp okumayan biri için gereksiz.
 
Üniversitelerde de düzgün öğretiliyor demek yanlış. "Capital" kelimesini "kipitıl" diye okuyan hoca gördüm. Kulağımı tırmalıyordu. Sorsan İngilizce seviyesi C1. Eğitim sistemine geleceksek buradan konu bitmez o yüzden...
Aslında dil bölümlerinden bahsediyordum. Derslerde özellikle IPA işleniyor ve kitaplarda gösteriliyor. İspanya’da ve Fransa’da aldığım derslerde de buna dikkat ediliyordu.
Soyut kelimeleri öğrenmenin somutlardan zor olduğunu anlatmaya çalışıyorum. "Book" ve "conscientious" arasındaki fark burada ortaya çıkıyor. Yoksa öğrenmesi zor değil.
Soyut kelimeler biraz daha zor olabilir ama kelimenin en temel hâlini öğrendiğinizde ve ilgili bir içerikte gördüğünüzde gerisi pek zor olmuyor. Sözlükte kullanımıyla birlikte veriliyor. Pratikle de aklınıza yerleşmiş oluyor. Ne yazık ki her kelimenin başka bir dilde karşılığı da yok. Bazı kelimeler için tek yol, ilgili dilde kontrol etmek. Muhtemelen yabancı bir kelimeyi kontrol ettiğinizde diğer dildeki karşılığının aynı şekilde destan gibi bir cümle olduğuna veya hiç olmadığına denk geldiğiniz olmuştur. Sonuçta ana dili Fransızca veya Türkçe olan birisi de bilmediği bir şeyle karşılaşınca sizinle aynı şekilde kendi sözlüğüne bakıyor. Başka bir dildeki çevirisine ihtiyaç duymuyor. Çeviriye bakmanın diğere bir sorunu da sizi yanıltabilmesi. Kontrol ettiğinizde kendi dilinizdeki kullanımla karıştırabiliyorsunuz. "I am hungry." derken aklınızda "be" fiili olduğu için "J'ai faim." yerine "Je suis faim." diyebiliyorsunuz. Sözlükten bakarsanız o kelimenin gerçekten ne işe yaradığını anlıyorsunuz. Bazı kelimeleri çevirilerine bakarak öğrenmeniz direkt imkansız oluyor. Kendi yerinde, kendi tanımıyla öğrenmeniz gerekiyor.
Öğrendiğiniz diller birbirlerinden uzak değil. Benim öğrendiğim diller Koreceyi de kattık sayarsak birbirinden farklı dil ailelerine, kurallara ve hatta abecelere sahip. Dolayısıyla benim için çeviri ile öğrenmek önemli oluyor. Zaten bir dildeki kelimeyi ya da cümleyi başkasına anında çevirip söyleyemiyorsam onu öğrenememiş sayarım. Kendim konuşup anlarım sorun yok fakat anlatabilmem de gerek diye düşünürüm.
İspanyolcayı öğrenirken A1 seviyesinden son seviyeye kadar sadece İspanyolca konuşulan bir kursa gitmiştim. Dilde belirli bir seviyeye gelene kadar çevirilerine bakmanız mecburi oluyor ama zamanla buna hiç ihtiyacınız kalmıyor. A2 seviyesinde bile her şeyi ilgili dildeki kaynaklarla öğrenebiliyorsunuz. Diğer yandan, alfabesi farklı olan Rusça, Arapça ve Japonca dillerine bakmıştım. Fransızca ve diğer bildiğim diller kadar ilgimi çekmediği için bunlara ağırlık vermedim ve dolayısıyla C2 seviyesine ulaşmadı. Alfabesini ve en azından birkaç yüz kelimeyi bilmeden ilgili dildeki kaynakları okuyamazsınız ama onda da yeterli seviye ulaşınca diğer dillerden bir farkı kalmıyor.

Çeviri konusu tamamen farklı. Bir dili bilmeniz çeviri yapabileceğiniz anlamına gelmiyor. Bazı şeylerin karşılığı yok ve kültüre özel. Bunlar için yeni, yakın veya daha geniş anlamı olan bir karşılık bulmanız gerekebiliyor. Hatta bazen çevirisi mümkün olmadığı için not bile düşülebiliyor. Çeviri eğitimim de olduğu için İngilizce, Fransızca, İspanyolca, İsveççe ve Türkçe arasında çeviri yapabilirim ama çeviri eğitimi olmayan kişi için bunu yapmak daha zor ve yerine göre hatalı olacaktır. Tabii ki basit bir seviyede çevirebilirsiniz ama profesyonel olmayacaktır. Çeviri yapabilmek için öğrendiğiniz dildeki her şeyi kendi dilinizde sözlükle yeniden öğrenmeniz gerekmiyor. Bir şeyin ne olduğunu bilince zaten doğal olarak kendi dilinizde ne dendiğini de bilmiş oluyorsunuz. İstisna olan şeyleri tabii ki kontrol edebilirsiniz. Deyimler ve atasözleri mesela zorluk çıkarabilir.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı