Anasayfa Makale 90’ların En İyi 20 Oyunu

90’ların En İyi 20 Oyunu

90’larda oyun oynamaya başlayanları ve oyun dünyasını değiştirmiş efsane oyunlar bu yazımızda sizlerle! İşte seçtiğimiz 20 90’lar klasiği…

Her zaman için görürsünüz 1990’larda çocuk olmak, 90’ların en güzel şarkıları, en güzel dizileri. Unutulan o kadar ince bir nokta var ki aslında. 1990’lara gelindiğinde ortada Bilgisayar Oyunları piyasası oluşmaya başlamıştı. Hatalarını düzeltip, doğru kararları yerinde uygulayan kimseler, şirketlerini bir üst basamağa çekmiş, 90’lar boyunca unutulmaz oyunlar çıkartmışlardı.

Bazı oyunlar hiç hatırlanmayacak biçimde kaybolmuş. Bazıları ise hatırlandığında insanın aklında güzel bir anımsama getiriyor. Belki o dönemin kıymetini bilemedik, şu anki hızlı tüketim çılgınlığının bir parçası olan oyunları oynuyoruz. O zamanlar bilgisayarlara oyun almak aileler için lüks bir harcama iken şimdilerde internet ortamından her birine ulaşılabiliyor. Bu da oyunların değerini düşürüyor.

Technopat olarak sizler için bir araştırma yaptık. 90’lar boyunca aklımıza kazınmış oyunların hepsini tekrar gün yüzüne çıkarıyoruz. O dönemin teknolojisi ile yapılmış, geriye kalan boşlukların oyuncuların hayal gücü ile doldurabildiği güzel oyunlar.

Bu liste, kişisel bir oluşumdan çok, kamuoyunun ve tüm oyun severlerin ortak görüşleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Şimdiden belirtmek isterim, yazılmayan, unutulan oyunlar varsa mutlaka gözden geçirilmiş ancak listeye girememişlerdir.

20 – Sensible Soccer 1992

1992 yılında Sensible Software adlı bir firma tarafından Amiga ve Atari ST için piyasaya sürülmüştü. 90’lı yıllara damgasını vurmuş oyunun hala turnuvaları düzenlenmektedir. Oldukça basit bir oynanışı olan Sensible Soccer, bütün futbol oyunlarının atası sayılabilir.

Geniş takım yelpazesiyle, bugün Fifa ve Pes gibi oyunların oyuncu datalarından daha fazlasını barındırmaktaydı. Bu oyun kadar oyuncu bilgisi içeren bir başka futbol-menajerlik oyunu piyasaya sürülmedi.

Sensible Soccer’ı bu kadar ünlü yapan basitliğiydi. Bu basitliğin kendi içerisinde de bir zorluğu vardı elbet. Kuşbakışı olarak gördüğünüz sahada sadece 2 tuş yardımı ile atağa çıkıyor ya da karşı takıma karşı defans yapıyordunuz.

Oynanabilecek, yapılacak şeyler o kadar az olmasına rağmen gene de oldukça zorluydu. Açılan ortanın kafa vuruşu ile gole çevrilmesi; işte bunu başarabilen insanlar oyunun ilahı haline gelmiş oluyorlardı.

Daha sonrasında 2007 yılına kadar oyunun yeni versiyonları çıkmış olsa da ilki kadar başarılı değildi. Oyunun modlanabilme özelliği sayesinde bugün Sensible Soccer, güncel takımların güncel kadroları ile oynanabilme imkanına sahip.

19 –  Out of This World 1991

Another World ya da Outer World olarakta bilinen Out of this World ilk sinematik oyunlardan biriydi. Garip grafikleri, inanılmaz ses kullanımı ve sinematografik anlatımıyla Out of This World 90’lı yıllar boyunca 1 milyonun üzerinde kopya satmıştı.

İlk olarak Amiga 500, Atari ST ve Apple IIGS ve DOS platformları için çıkarılmıştı. Konu itibariyle bilim kurgu ögelerini oldukça uyumlu ve tadında kullanmış bir oyundu. Ana karakterimiz Lester Knight Chaykin adında bir fizikçi. Gizli araştırmalar sürdüren Lester, hatalı giden bir deney sonucunda başka bir gezegene ışınlanır. Hikayemiz de işte burada başlıyor.

İnsanımsı uzaylıların elinden kurtulmaya çalışan Lester’ı canlandırdığımız oyunun arkasında aslında yabancı olmayan biri var: Eric Chahi, az ama öz oyun yapmasıyla tanınıyor.

Daha öncesinde Delphine Software International için çalışan Eric, 90’lı yılların ortasında bu şirketten ayrılıyor. Daha sonra üzerinde uzun yıllar çalıştığı Heart of Darkness(1998) oyununu piyasaya çıkarıyor. Bir çocuğun karanlık korkusu üzerine odaklanmış oyun o dönemde oldukça ilgi çekiyor. Uzun süren sessizliğinin ardından 2011 yılında tanrıcılık oyunu From Dust ile karşımıza çıkıp tekrar gönlümüzü fethediyor.

Out of This World, böylesine başarılı bir  yapımcının elinden çıkma. 15. Yıl şerefine Windows XP üzerinde oynanabilecek bir versiyonu çıkarıldı. 20. Yılı şerefine ise IOS destekli tüm platformlarda oynanabiliyor. iPhone ve iPad üzerinden 20 yıl sonra tekrar oynanabilen oyun için 2012 yılının ilk çeyreğinde Android işletim sistemleri için de bir versiyon çıkarılması bekleniyor.

18 – Tomb Raider 1996

Ünlü İngiliz Arkeolog Lara Croft ile ilk tanışmamız 1996 senesine uzanıyor. Ondan sonra bizi 9 oyun ve 2 film ile takip edecek, hayran kitlesini geliştirecektir. Bu başarıyı sağlayan Core Design, sanıyoruz, ilk çıkardığı Tomb Raider oyununun bu kadar tutulabileceğini beklemiyordu.

Çıktığı sene Sega Saturn için sunulan oyun takiben MS-Dos ve PlayStation versiyonlarıyla da adını duyurdu. Bugüne kadar 8 milyon üzerinde kopya satan ve birçok oyun kriteri tarafından 10 üzerinden 9 alan oyunun hikayesi de bir o kadar ilgi çekici.

Küçük yaşta anne babasını kaybeden Lara Croft, ailesinden kalan büyük miras sayesinde kendisini yetiştirmiş, bir arkeolog olmuştur. Bu işin arkasında biraz da kadim eşyalara ve hazinelere olan saplantısını da eklemek gerek. Böylece oyunun adının da nereden geldiği belli oluyor: Tomb Raider – Mezar Soyguncusu

Tomb Raider birçok oyuncu tarafından oldukça benimsenmişti. 3. Görüş açısı üzerinden, 3D oynama seçeneği, oyunu döneminde daha da odak noktası haline getirmişti. Platform havasında geçen oyun süresince elimize geçen pompalı tüfek ve uzilerle vahşi hayvanlardan, bizi öldürmeye çalışan paralı askerlere kadar bir çok canlıyı öldürebiliyorduk. Bu dişi Indiana Jones, karşımıza bize kafamızı patlatacak ufak bulmacalarla da çıkıyordu.

2003 yılında Nokia N-Gage için de bir versiyonu sunulan oyunun serisi halen devam etmekte. 2012’nin son çeyreğinde çıkacağı belirtilen yeni Tomb Raider oyununun, PS3, XboX 360 ve PC platformlarında boy göstereceği belirtiliyor. Yeni grafikleri ve yeni görünüşüyle Lara Croft’un gençliğini konu alacak oyunu Square Enix çıkaracak.

17 – Leisure Suit Larry 6: Shape Up or Slip Out ! 1993

Kadın düşkünü  Çılgın Larry’nin 1993 yılında çıkan 6. oyunu birçok oyuncu tarafından asla unutulamaz. Larry 6, oynanabilirliği, kara mizah içeren kurgusu, Larry’nin şaklabanlığı ve rol yapma unsurları ile unutulmazlar arasına girmiştir.

MS-Dos için çıkarılan oyunda bulunan bulunan çirkin Larry Laffer karakteri aynı zamanda seriye isim babalığı yapmakta. Tüm Leisure Suit serisi boyunca –ki 1987’den 2009’a kadar sürmüş bir seridir– Larry’i yöneterek kadınlarla olan ilişkilerini düzeltmekteyiz(!). Koca kafalı, hafif kel ve garip bir espri anlayışı olan bu adamın bayanlara olan düşkünlüğü oyunun asıl malzemesini oluşturmakta.

Çıplaklık ve argonun kullanıldığı Larry 6, yapımcısı Al Lowe tarafından soft yetişkin olarak tanımlanıyor. Satışa çıktığı dönem +15 ibaresi bulunan oyunda Larry, televizyondan kazandığı bir çekiliş sayesinde bir Spa-Masaj merkezinde bedava kalma kuponu kazanır. Ancak gittiği yerdeki çalışanların ona karşı kötü davranması, olayları baltalayacak, kadınlara ulaşmamızdaki en büyük engel olacaktır.

Kendi kendisinin türü olan Larry 6, oynayanları tarafından asla unutulmayacak bir oyun haline gelmiştir. Yeni versiyonları o kadar ilgi çekici olmasada klasik serinin takipçileri için hayatlarının bir döneminde ikon haline gelmiştir.

16 –  Sim City 3000 1999

Electronic Arts’ın bir alt departmanı olan Maxis tarafından geliştirilen Sim City, 1989 yılında ilk kez oyuncu karşısına çıkmaktaydı. 1993 yılındaki sürümü grafik olarak yenilnen oyun 1999 yılına gelindiğinde kendi türünün 1 numarası olacaktı.

Sim City, şehircilik oyunlarının atasıydı ve insanları bir şehir tasarlayıp yönetmeye çağırıyordu. Sim City 3000, bu konuda oldukça başarılı ve yenilikçi bir oyundu. Şehir planlaması, yolların dizaynı, yer altı şebekesi vs. bunların hepsi oyunu etkileyen konulardı. Sanayi kısmının yaşanan yerlerden uzak olması, nüfusun yaşanabilirlik oranını artırıyor daha çok insanı şehrinize çekiyordu.

İş imkanını artırmak refah seviyesine katkı sağlayan önemli bir özellikti. Şehir içerisine kuracağınız, hastaneler, polis karakolları, itfaiye binaları önemli merkezlerdi. Şehirde çıkabilecek olaylara karşı anında müdahale için gerekli olan yapıları kurmak refah seviyesini de olumlu yönde geliştiriyordu.

Sim City 3000, oyuncuya tam da arkasına yaslanmış her şeyin yolunda gittiğini hissettirirken birden ortaya çıkan doğal afetleriyle yerinden zıplatıyordu. Deprem, volkan, meteor ve hatta uzaylı saldırısı tüm şehri bir kaos ortamına sokuyordu. Oyuna eğlence katan önemlin noktalardan biriydi elbet.

Ayrıca Sim City, birçok unutulmaz mimariyi de oyuncunun zevkine sunuyordu. Eyfel kulesi, Empire State Binası, İkiz Kuleler hatta Aya Sofya bile oyunda bulunmaktaydı. Yapımcı Will Wright, bu oyundaki başarısıyla Sims oyunlarında önemli bir adım atmış olacak devamında çıkaracağı The Sims gibi oyunlarda oyuncularının desteğini önceden almış olacaktı.

15 – Grand Theft Auto 2 1999

GTA 5’in çıkışını heyecanla bekleye durun bu işin aslında nasıl patlak verdiğine bir bakalım isterseniz. Rockstar firması GTA 2’den bir sene önce kurulmuş, çıkardığı Grand Theft Auto 1 ve GTA London 1961-1969 oyunlarından başka ellerinde gösterebilecekleri seçenekleri olmayan bir firmaydı. Yani Grand Theft Auto, Rockstar için herşeyin başlangıcıydı.

Firma 1. oyun ve London serüveni ile kendine has bir kitle oluşturmuştu. Grand Theft Auto 2 ise tam bir patlama noktası oldu. Oyun bugün Rockstar North olarak bilinen DMA Design tarafından programlanmıştı. Devam oyunu olan GTA 2’nin ne kadar başarılı olacağı bilinmezken PC ve Playstation için piyasaya sürülmüş bulundu.

Kuş bakışı bir görüş açısıyla oynanan oyun Amerika Birleşik Devletlerinin herhangi bir kentinde geçiyordu. Fallout benzeri Retro-Fütüristik havası ile oyuncuya başka bir dünyaya çekiyordu. Oyun aslen çetelerin içerisinde kendisine yer bulmaya çalışan bir karakteri anlatıyordu. Oyunun geçtiği şehirler boyunca karşımıza çıkan Yakuza, Zaibatsu gibi çetelerin arasına karışıp mafya dünyasında yükselmeye çalışıyorduk.

Ya da bunu yapmıyor şehri tam bir kaos ortamına sürüklüyorduk. Elimize aldığımız LAV silahı ile insanları yakıyor, çaldığımız araba ile polis kovalamacası yaşıyorduk. Şehrin ücra köşesine zula edilmiş Tankları bulup aranan listesinde en üst seviyeye çıkıyorduk.

İnsanlar oyunun aslında bir amacı olmadığını anladıkları zaman, oyunun ucu açık dünyasına kendilerini kaptırmış bulundular. Önceki oyunlara nazaran geliştirilen grafik teknolojisi, biraz önce değindiğimiz ucu açık dünya, radyonun etkisi ile birlikte piyasaya bomba gibi düşmüş oldu.

Rockstar Games’in gözbebeği olan GTA serisi bugün kendi içerisinde bir dünya yaratmış durumda. Takiben çıkan oyunlar aslında devamı değil, ana hikayeyi anlatan oyunlardı. Çünkü GTA 2 2013 yılında geçiyordu.

Eğer annenizi çok sinirlendirdiyseniz ve hayali bir şekilde gözünüzün önünde, 6 tane polis kafası aşağı yukarı hareket ediyorsa GTA 2’nin hayatınızdaki yeri ve eğlencesi bol olmuş demektir.

14 – Street Fighter II 1991

Dövüş oyunlarının ustası, Capcom’un en çok satan oyunlarından biri, çocukluğumuzda tüm paramızı jetonlara yatırıp atari salonlarındaki harcanan vaktin ta kendisi: Street Fighter II. 1991 senesinde piyasaya düşen SF2, başta Amerika olmak üzere dünyanın birçok ülkesindeki atari salonlarının vazgeçilmezi olmuştu.

14 Milyon’dan fazla satan oyun, dönem itibari ile dövüş oyunlarına bambaşka bir boyut kazandırmış, takipçilerinin örnek aldığı bir ustalık belgesi olmuştur. 8 oynanabilir karakteri ve 4 bossu bulunan SF2, içerdiği combolarla oyuncuyu can evinden vurmuştu.

Çeşitli kombinasyonlarla yapılan, Haudoken, Sonic Boom, Yoga Flame gibi saldırılar bugün bile sosyal medya üzerinde kendisine yer bulmaktadır. Oyunda ki amaç oldukça basit olmasına karşılık – karşına çıkan tüm adamları yenilmeden döv – karşılıklı oynanabilme özelliği sayesinde, birçok turnuvası düzenlenmiştir. Devam oyunları, sunduğu yeni karakterlerin dışında bir artısı olmasa da dövüş oyunlarında bir devrim gerçekleştirmiştir.

Bir yandan tek başınıza rakipleriniz pataklayabilir, araya sıkıştırılan bonus bölümler ile araba tekmeleyebilir ya da en yakın arkadaşınızın sinirini bozacak combolar gerçekleştirebilirsiniz. Street Fighter II, hala bir çok oyuncunun oynadığı, turnuvalarının düzenlendiği bir oyun olmuştur.

13 – Baldur’s Gate 1998

Baldur’s Gate, masaüstü rol yapma oyunları oynayanların uzun süredir beklediği bir oyundu. Dungeons and Dragons (Zindanlar ve Ejderhalar) sisteminin 2. Edisyonu temel alınarak hazırlanan oyun, Unutulmuş Diyarlar’da yani Faerûn’da geçmekteydi. Birçok okuyucu bu isimlere oldukça yabancı olabilir.

Dungeons and Dragons, bir tür masaüstü rol yapma oyunu sistemidir. Oyuncuların, sadece hayalgücüne dayanarak, tasarladıkları, gittikleri, gezip gördükleri bir oyun yöneticisi eşliğinde oynanan bir oyundur. Unutulmuş Diyarlar, Ed Greenwood tarafından geliştirilmiş üzerine romanlar yazılmış bir fantastik kurgu diyarıdır. Greenwood ardından, Unutulmuş Diyarlar’ın duyulmasını sağlayan kişi R.A. Salvatore olmuştur.

Bu ufak bilginin ardından Baldur’s Gate’e dönebiliriz. İşte oyunumuz Unutulmuş Diyarlar’da bulunan Kılıçlar Denizi (Sea of Swords) bölgesinde geçmekteydi. BioWare tarafından geliştirilen ve Interplay tarafından hazırlanan oyun büyük sükse yaratmıştı. 6 farklı karakter yaratıp başladığımız oyunda, her nesne ve her kişi ile iletişime geçebiliyorduk. Diyalogların oyuncunun kararlarına bırakılması, araya giren sahneler insanı coşturdukça coşturuyordu.

Yarattığımız her 6 karaktere göre farklı saldırı çeşitleri ve farklı düşünce şekilleri oluşmaktaydı. Elbette o güne kadar RPG unsuru barındıran oyunlar mevcuttu. Ama Baldur’s Gate kadar başarılısı daha önce gelmemişti. Kullandığı grafik motoru ve altyapı sistemi, devam oyunlarında ve ek paketlerinde sonrasında çıkacak olan Planescape: Torment ve Ice Wind Dale serilerinde de kullanılacaktı.

1998 senesinde GameCenter, IGN ve bir çok Bilgisayar Oyunu eleştirmenleri tarafından yılın oyunu seçilmiş, üstüne üstlük o senenin en iyi RPG sistemi ödülünü almaya hak kazanmıştır. Akıcı oyun kurgusu, oyuncuya verilen seçim hakları, diyaloglar, dövüş sistemi ve Unutulmuş Diyarlar’ın birleştiği akıl almaz güzellikte bir oyun olmuştu.

12 – Resident Evil 2 1998

Resident Evil 2, ilk oyunun 1996 yılındaki başarısının ardından Japonya’da korkunun ustaları olarak bilinen Hideki Kamiya ve Shinji Mikami başkanlığında, iki seneye yakın bir sürede hazırlanmıştı. Capcom, oyunu ilk olarak Playstation platformuna çıkardı. Oyunun ses getirmesi ardından hemen PC, Nintendo 64 ve Dreamcast versiyonları da oyuncu beğenisine sunuldu.

Oyun, Resident Evil’in kaldığı noktadan 2 ay sonrasını konu almaktaydı. Umbrella Şirketi tarafından araştırılan T-Virüs, kontrol edilememiş tüm Raccon City’e bulaşmıştı. İnsanları yürüyen ölülere çeviren bu virüsün bilinen herhangi bir çaresi olmamakla beraber, Lean Kennedy ve Claire Redfield komutasında işin sır perdesini aralamaya çalışıyorduk.

Capcom, yaşanabilecek olası bir Zombi istilasını oldukça başarılı bir şekilde hayata geçirmişti. Korku unsurlarının oyun içerisine gerçekçi olarak yedirilmesi, mermi konusunda yaşanan sıkıntı, zombilerin ürkünçlüğü oyuncuyu korkutuyor, ancak oyunun başından da kaldırmıyordu. Oyuncularda, ekran başında birer zombiye dönüşmekteydiler.

Resident Evil 2, birçok eleştirmen tarafından gelmiş geçmiş en iyi 100 oyun içerisinde bulunmaktadır. Gerçekçi bir şehir içerisinde yapılan araştırmalar, bilmeceler ile bölünüyor, ücra bir köşeden fırlayan yaratık yüzünden oynayan kimseyi yerinden sıçratıyordu. Ayrıca oyunun içerisine yedirilmiş uygun ambiyans ve endüstriyel müzik, oyunu daha da karanlık daha da gerilim dolu bir havaya sokuyordu.

2007 yılında, Playstation Network üzerinden indirilebilir versiyonu çıkmış oyunculara bu sefer korku, Dual Shock etkisiyle verilmeye çalışılmıştı. Resident Evil 2’nin bu denli ses getirmesi devam oyunlarını ve sonunda Milla Jovovich, başrölündeki 4 filme kadar uzanacaktı.

11 – Command & Conquer: Red Alert 1996

C&C: Red Alert, Westwood Studios tarafından geliştirilen, gerçek zamanlı strateji oyunuydu.  Daha sonra Playstation için bile bir versiyonu çıkarılan Red Alert, kendine has bir oyuncu kitlesi oluşturacak serinin ilk ayağıydı.

Hikaye, bizim dünyamızdakine oldukça benzeyen ancak işin biraz ütopik havasına kaçılmış bir versiyonuydu. Soğuk Savaş döneminde Amerikan ve Sovyet birliklerini yönetmekle görevlendirilmiş üst düzey bir komutandık. Verilen görevleri yerine getirerek düşmanımızı alt etmeye çalışıyorduk.

Hızlı oyun yapısı ve tarafların dengeli tasarlanmasından ortaya çıkan eğlence uzun bir süre boyunca strateji sever oyuncuların ilk danıştığı oyun olacaktı. Paralel bir dünya da geçen Red Alert’ta, Einstein’in geliştirdiği zamanda yolculuk makinasıyla, 2. Dünya Savaşı’nı ortaya çıkaran Adolf Hitler’i öldürüyorduk.

Böylece Nazi Almanyası kurulmamış oluyordu. Ancak bu boşluktan yararlanan büyük bir Sovyet Rusya’dan bahsedilmekteydi. İşte Ally birliğini karşısına alacak yegane güç onlar olacaktı. Bu noktadan sonra ise oyuncunun keskin zekası ve oyunu ne kadar hızlı oynayabildiğine bakılıyordu. Ayrıca Tanya ile tanışma da ilk olarak bu oyuna tekabül eder.

10 –  Metal Gear Solid 1998

Ortalama olarak her oyun eleştirmeni tarafından 10 üzerinden 9 puan ile ödüllendirilen Metal Gear Solid, hala kendi tarzında birinci oyun olmayı sürdürmektedir. Konami tarafından geliştirilen oyunda Solid Snake adı verilen gizli bir ajanı oynamaktaydık. Görevimiz karanlık köşelere saklanıp, düşmanlara gözükmeden verilen görevi yerine getirmeye çalışmaktı. Bu birini öldürmekten, gerekli olan bilgileri kaçırmaya hatta nükleer silahları durdurmaya kadar giden geniş bir yelpaze içerisindeydi.

Ana Karakterimiz ile her bölüm sonunda bulunan oyun sonu canavarı ile kapışmak zorundaydık. Tüm bölüm boyunca onun zayıf yanlarını araştırmakta ve onu alt etmeye çalışmaktaydık. Oyun kontrolleri oldukça alışılabilir olmasına karşın, yapay zekanın oldukça başarılı olması oynayanları terletiyordu.

Kendi grafik moturundan renderlenmiş ara sahneleri ve seslendirmeleriyle sadece gizlilik üzerine kurulu bir oyun olmadığını bize açıklamıştı. Derinlemesine bir konusu olan Metal Gear Solid peşi sıra gelen oyunlarıyla da her zaman için oyun severlerden tam puan almayı başarmıştır.

9 –  Age of Empires 2: The Age of Kings 1999

Listeye ve akıllara kazınacak bir strateji oyunu: Age of Empires 2. Dönemin en çok tutulan oyunlarını çıkaran Microsoft Games tarafından hazırlanmış oyun Orta-Çağ teması üzerine odaklanmıştı.

Pers, Bizans, Kelt, İngiliz, Çin, Moğol ve hatta Türk gibi bir çok ırkın tarihi bilgileriyle kapsamlı bir şekilde içerisinde barındıran AoE2, strateji oyunlarının unutulmazı haline gelmiştir. Uzun yıllar boyunca, hatta 3. oyunun çıkmasına rağmen, vazgeçilememiş hala internet üzerinden savaşların canlandığı bir oyun olmuştur.

Oyuncuya tanıdığı çok kaynaklı sistem, askeri strateji düzeni ve çağlar arasında atlayıp teknolojiyi geliştirme özelliği herkesi tav eden belli başlı özelliklerdendi. Her oyuncunun kendine has, içini dışını bildiği bir ırkı bulunmaktaydı. Hangisinin atlı süvarilerine daha çok bonus aldığını ya da hangi birimin diğerine kolayca üstünlük sağladığı konusunda tartışmalar yaşanıyordu.

Batı, orta, doğu Avrupa ve Orta Asya kökenli, 13 toplumu barındıran oyunda ayrıca unutulmaz tarihi olayları da yeniden canlandırabiliyorduk. Cengiz Han’ın istilası, Selahaddin Eyyübi’nin kutsal toprakları koruması ya da William Wallace önderliğindeki Kelt toplumunun ayaklanmasını adım adım oynayabilmekteydik.

İnternet kafelerde, LAN üzerinden yapılan büyük ittifaklarla, düşmanlara karşı turnuvalar düzenlenmekteydi. İnternet üzerinden de oldukça kalabalık bir takipçi sayısı bulunmaktaydı. MSN Gaming Zone 2006 yılına kadar Multiplayer desteğini sağlamaktaydı. Şu an onun yerine GameSpy Arcade ya da GameRanger gibi internet firmaları oyuna server ve destek sağlamakta.

Kendi içerisinde barındırdığı ince espri anlayışı ile de beğeni toplamıştı. Oyun için kullanılabilir hilelerden biri olan “how do you turn this on” hilesi, oyuncuya son model bir Shellby Cobra vermekteydi. Ateş eden(!) bu araç ile orta-çağ dokusu altında çiftçilik yapan işçileri öldürebiliyordunuz.

İlk oyunun getirisi hemen onu takip eden sene içerisinde, The Conquerors ek paketi ile devam edecekti. Orta Amerika’nın unutulmuş toplumları Aztek, Maya gibi yeni ırkların oyuna dahil edilmesiyle oyun daha bir şenlenecekti.

8 – Worms Armageddon 1999

Team17 tarafından geliştirilen Worms serisinin en aksiyon dolu en eğlenceli versiyonu her zaman için Worms Armageddon olmuştur. Tur tabanlı dövüşe dayalı bu oyunda, kontrol ettiğimiz kurtçukları seçeceğimiz oldukça egzantirik silahlar ile donatıyor, rakiplerimizi alt ediyorduk.

Uçan Kuzu, Muz Bombası, Holly Grail gibi unutulmayan saldırı silahları barındıran bu eğlenceli ve oldukça sayko oyun PC, Dreamcast, Playstation gibi bir çok platform üzerinden piyasaya sunulmuştu.

Okuldan fırlayıp en yakındaki arkadaşımızın evine giderek, tek bir bilgisayar ekranı başında topluca kavga dövüşe giriyor, kimin sırası geldiyse rakibine yapacağı saldırıyı meraklı gözlerle izliyorduk. Eğlenceli ses ve müzik kayıtlarını değiştirip, kendi sesimizi kaydediyorduk. Eğlenceli olan oyun, kendi sesimizi duyunca daha bir eğlenceli hale geliyor saatin nasıl geçtiğini bilmiyorduk.

Devamı sırasında yapılan 3D hatasından biraz geç dönülerek tekrar 2D versiyona geçildi. Şu an yeni versiyonu Steam üzerinden eski eğlencesini kaybetmemiş bir şekilde hala çılgınlarca oynanmaya devam etmekte. Kulağınızı kabartırsanız kurtçukların bağırış çağırışlarını bile duyabilirsiniz.

7- Diablo 1996

Şu an dünyanın en büyük 3 oyun şirketinden biri olan Blizzard’ın piyasaya sürdüğü ve insanları çılgınca peşinden sürüklediği, şeytan avlamaca oyunu 1996 senesinde piyasaya çıktığında tam anlamıyla insanların üzerinde cehennem etkisi bırakmıştı.

Ufak bir şirketin geliştirdiği Diablo’nun yayın hakları Blizzard tarafından satın alınmıştı. Aslında tur tabanlı hazırlanan sistemin, gerçek zamanlıya dönüştürülmesi oyunun kırılma noktası olmuş olabilir. Diablo, karakterimizin amansız kötülüğe karşı verdiği mücadeleyi konu almaktaydı.

İlk bakıldığında ve amaçsızca mouseun sol tuşuna abanıldığında sadece yaratıkları öldürmekten geçen bir oyun olduğu sanılıyordu. Aslında işin arkasında harikalar yaratan Blizzard şirketi bulunmaktaydı. Arka planda dönen kendini içine çeken kurgu, oyuncuyu aslında bambaşka bir diyarın, kurtuluş hikayesinin ortasına atıyordu.

3 farklı sınıftan biri, Warrior, Rogue, Sorcerer, seçilerek, yaklaşık 16 zindan bölümü geçildikten sonra oyuna adını veren Diablo ile karşılaşan oyuncuların bir çoğunun,  ne yapacağını bilemez halde çıldırıp sokaklara çıktığı belirtilmişti.

Cennet ve Cehennemin kavgasının ortasında bulunan Tristram bu yıkımdan en çok hasar görmüş kasabaydı. Birçok yolgeçer tarafından yardım edilmeye çalışılsa da olayın kopma noktası – ve Mouse ne kadar hızlı tıkladığınız– tamamen oyucunun elindeydi.

Dünya çapında 2.5 Milyon kopya satan oyun, GameSpot tarafından gelmiş geçmiş en iyi oyun olarak gösterilmiştir. Keza 2000 senesinde çıkan Diablo 2 ve sıcaklığı hala dinemeyen Diablo 3 etkisi, serinin ne kadar başarılı bir şekilde devam ettiğini kanıtıdır.

6- Starcraft 1998

Blizzard şirketinin bir başka başarılı oyunu olan StarCraft, ilk çıktığında Warcraft’ın uzayda geçen versiyonu olarak lanse edilmiş, önyargı ile yaklaşılmıştı. Ancak oyunun içeriği hiçte öyle değildi. Döneme uygun düzenlenmiş grafikler, ilgi çeken ses kullanımı, görevler arasında oyuncuya hazırlanmış sinematik görüntüler halen hafızalardadır.

Starcraft, galaksiler arası bir strateji oyunudur. Terran, Zerg ve Protoss ırklarından birini seçtiğinizde, hepsinin kendisine ait bir hikayesinin olduğunu fark ediyorsunuz. Sadece ordu yapıp düşmanı alt etmekten çok, tüm galaksiye yayılmış 3 mutlak gücün neden o noktaya geldiğini ve yarıştan düşmemesi gerektiğini kavrıyorsunuz.

Terranların gelişmiş teknolojik aletleri, Protossların akıl durduran uzaylı(!) güçleri ve Zerglerin amansız saldırıları oyunu en iyi anlatabilecek noktalar. Kristal ve Gaz üzerine odaklı kaynak olmasına rağmen oyuncuya herhangi bir ünite sınırlandırılması getirilmemesi, tüm ekrana yayılmış orduların olabileceğinin ufak bir habercisiydi aslında.

İnternet üzerinden, battle.net desteği ile milyonlara ulaşan oyun, strateji turnuvalarının en büyüğü haline gelmişti. Kore tarafından milli spor ilan edilen ve sürekli olarak turnuvaların düzenlenmesi Starcraft’ı yeni çağın satrancı olarak da adlandırabilmemize olanak sağlamıştır.

Doğru kararların, satranca nazaran daha hızlı verilmesi gerekiyordu. Rakibin saldırılarının tahmin edildiği tamamen denge üzerinde olan bu oyun, en ufak hatada bile karşıdaki oyuncunun profesyonelliği eklendiği zaman ağır bir hezimet ile sonuçlanabiliyordu.

Oyun, Warcraft’ı tasarlayan kişinin yani Chris Metzen’in hayalgücünün ürünüydü. Şirketin CEO’su da olan Chris Metzen, oyunculara inanılmaz bir deneyim sunuyordu. Sadece stratejik açıdan değil oyuna eklenmiş, Jim Raynor, Kerrigan ve Zeratul gibi karakterler, kişilikleri ve oturmuş tavırlarıyla en yakın yoldaşımız haline gelmişti.

Serinin devamı StarCraft 2 çıkana kadar oyuncular uzun bir süre piyasaya çıkan kitap, çizgi roman ve manga ile yetinmişlerdi. 2012 senesinin son çeyreğinde çıkması planlanan StarCraft 2’nin ikinci kısmı Heart of Swarm büyük beklentiler taşıyor. Serinin ilk oyunu oyuncularda bu denli büyük bir etki bırakmış.

5 – Doom 1993

İd Software tarafından hazırlanan Doom, gerçekçi ve 3boyutluya yakın grafikleri ile 1993 yılının en önemli olaylarından birisiydi. FPS oyunlarının atası olarak kabul edilen Doom –öyle ki Wolfenstien’ın ilk FPS olduğu unutulmuştur– oldukça karanlık bir havaya sahipti. Yetkililer tarafından vahşet ve kan unsurunun çok fazla kullanıldığı söylenen Doom aslında, söylenilenden daha fazlaydı.

Mars’ın ufak uydusu Phobos’a ulaşıp canını kurtarmaya çalışan bir Space Marine’ı kontrol ettiğimiz oyunda, karşımıza cehennemden fırlama zebaniler çıkmaktaydı. Yaratık modellemeleri , silahları, sesleri ile oldukça korkutucu bir oyun ortaya çıkmıştı.

Yapımcıları oyunun 2 sene içerisinde 10 milyondan fazla oyuncuya ulaştığını açıklamıştı. Oyuncular tarafından tekrar kodlanabilir içerikte olan oyun, herkese kendi haritasını tasarlama imkanı veriyordu. Böylece oyunun tekrarından sıkan oyuncular birbirleriyle harita alışverişi yapabiliyor, eğlencelerine devam ediyorlardı.

Doom’un etkisi FPS ve oyun dünyasına etkisi ne kadar büyük olursa olsun devam oyunları bir o kadar başarısız olmuştu. Kendini tekrar eden oyunlar pek dikkat çekmemiş, ilk oyunun yanında sönük kalmışlardı. 2004 yılında çıkan Doom 3, yeni grafik teknolojisini kullanmıştı. İlk oyunun hissettirdiği korkuyu tekrar yaşatan oyun uzun bir süre ağızlardan düşmeyecekti. Doom 3’ün başarısı, oyunu beyaz perdeye aktaracaktı.

2008 yılında, oyunun yapımcısı John Carmack, olası bir Doom 4 oyunundan bahsetmişti. Ancak aradan birkaç yıl geçmesine rağmen kamuoyuna ne bu yeni oyunun çalışmasından ne de yapılan geliştirme sürecinden bahsedilmedi. Doom dikkatleri üzerine çekmiş, 1993 senesinde oyun dünyasında bomba etkisi yaratmıştı. Bilgisayar Oyunlarının kilometre taşlarından biri olarak her zaman için hatırlanacaktır.

4 –  Fallout 1997

War, War never Changes !

Ron Pearlman’ın kadife gibi sesiyle birçok oyuncunun aklına kazınmış bu ünlü sözler asla unutulmayacaklar arasında en üst sıralarda kendisine yer buluyor. Adından sıkça söz ettirecek olan Interplay’in en başarılı serisinin başlangıcı.

Fallout, bizimkine oldukça benzeyen bir dünyada retro-fütüristik bir hava içerisinde, 50lilerin nükleer savaş korkusunu ütopik bir biçimde ele almış bir oyun. Ancak öyle bir oyun ki, oynanabilirliği, rol yapma unsurları ve kurgusuyla başarıya tam anlamıyla ulaşmış bir oyun.

22. Yüzyıl’ın ortalarında patlak veren Büyük Savaş’ın ardından tüm dünya çöle dönüşmüştür. Nükleer bombaların, acemi bir askerin ateş ettiği mermiler kadar kullanılması sonucu dünya yaşanmaz bir hal almıştır. Yaşanacak kısımları ise oldukça endişe vericidir: Mutasyona uğramış canlılar, radyoaktivitenin zehirlediği su ve besin kaynakları, anarşizm, toplumun çaresizliği yeni dünyanın hakimleri.

Maceramız, bu savaşların çıkabileceğini ihtimal veren bir firmanın inşa ettiği yeraltı barınağında başlıyor. Anne babamızın doğru zamanlaması ile yerleştiğimiz bu sığınak bebekliğimizden beri bildiğimiz yegane dünya. Dışarıdaki dünya bizim için gerçekten bir kapalı kutu(!) Görevimiz, Barınak Yöneticisi’nin verdiği tamirat işiyle başlıyor. Suyun arıtılmasında kullanılan Water Chip’in arızalanması sonucunda, barınağın büyük bir sıkıntıya düşeceği ortaya çıkıyor. Bu yüzden en yakındaki barınağa gidip bu aleti tamir ettirmemiz gerekiyor.

Oyun ana hatları ile aşağı yukarı böyle bir başlangıç hikayesine sahipti. Oyuna has geliştirilmiş SPECIAL sistemi ile –Strenght, Perception, Endurance, Charisma, Intelligence, Agility, Luck – karakterimizin özelliklerini belirliyorduk. Elde ettiğimiz puanlar ile yeteneklerimizi oluşturuyorduk. Silah kullanmadaki beceri, hırsızlık, kilit açma, tuzak bulma, dış dünyada hayatta kalma gibi önemli özellikleri geliştirebiliyorduk.

Oyunun ayrıca 50li ve 60lı yıllara ait öneml ikonlara yaptığı gizli göndermeler oldukça eğlenceliydi. O dönemin önemli Bilim-Kurgu dizisi Doctor Who’nun TARDIS’i oyun içerisinde gözüküyordu ya da kaza yapmış bir UFO’nun içerisindeki Elvis resmi.

Birçok ödül alıp adından sıkça söz ettiren Fallout, serisinin ilk oyunuydu. Interplay yayın haklarını satana kadar seri bu şirket üzerinden geliştirilmekteydi. Ancak iflasını açıklayıp batmaya başladığı dönemde tüm haklarını Bethesda Softwork’e satmış, Fallout 3boyutlu dünyayla tanışmıştı.

Diyalog unsurlarının oldukça etkili olduğu, korkutucu bir ütopyadan ufak tüyolar veren Fallout oyuncular tarafından gelmiş geçmiş en iyi oyun olarak nitelendirmektedir. Ancak ne var ki liste de geriye kalan 3 oyunumuz daha var.

3 – The Secret of Monkey Island 1990

Lucasfilm Games tarafından geliştirilen Monkey Island, korsanlar çağındaki Karayipleri konu almakta. Ana karakterimiz olan Guybrush Threepwood korsan olmak isteyen genç bir maceracıdır. 2D boyutlu, point-and-click adventure türündeki oyun grafiksel yönden hiçbir zaman üstünlük taslamamıştır.

Çizgi filmden çıkma havası ile birileriyle konuşmak, eşyaları almak, bakmak ve dolaşmak üzerine olan Monkey Island içerdiği kendine has mizah unsurları ile tam bir eğlence oyunuydu. İçerdiği irili ufaklı bulmacalar ile ekran başındaki oyuncuya tatlı vakitler geçiriyor. Ne onu sıkıntıya sokuyor ne de kendinden sıktırıyordu.

Oyunun yaratıcısı ve ana hikayenin yazarı olan Ron Gilbert oyun hakkında “ Hayatındaki en önemli şeyi, rüyalarının peşinden giden genç bir adamın ufak bir adaya çıkmasıyla başlayan bir macera bu. Kariyerindeki amacının, asıl doğru üzerindeki noktaya varmak olduğunu düşünen bu genç adam, hikaye boyunca aslında bu işin doğrusunun sevgiden geçtiğini anlar. Buna güleceksiniz ama işin aslını fark ettiğinizde iş işten geçmiş olacak” açıklamasını yapmıştır.

Lucasfilm Games’in beşinci oyunu olan The Secret of Monkey Island, firmanın geliştirdiği SCUMM yazılımını kullanmaktaydı. Asıl açılımı Script Creation Utility for Maniac Mansion olan bu yazılım dili ilk olarak Commodre 64’e çıkan Maniac Mansion(1987) için tasarlanmıştı. Bu yazılım uzun bir süre boyunca Lucasfilm Games’in eli ayağı olacak, çıkaracağı birçok oyunun altyapısında bunu kullanacaklardır.

2009 yılında elden geçirilmiş grafikleri ve sesleriyle Special Edition adı altında tekrar piyasaya sürülmüştür. Oyuncular tarafından oldukça başarılı bulunan bu versiyonun hala daha satışı devam etmektedir.

Computer Gaming World’s ve IGN sitelerinin Hall of Fame kısmına konulan oyun gelmiş geçmiş en iyi oyunlar arasında gösterilmektedir. Devamı olarak çıkan oyunlar, ilk oyunun havasından hiçbir şey kaybetmemiş ama ilki kadar da vazgeçilmez olamamıştır.

2 – Half-Life 1998

Bilim-Kurgu özelliklerini tadında ve o kadar iyi kullanan Half-Life, FPS’nin başlangıcı olmasa da 1998 yılında çıkmasıyla bu tarzda çıkacak olan oyunların tüm düşünce yapısını baştan aşağıya değiştirmiştir. Teorik Fizikçi olan Dr. Gordon Freeman, olarak oynadığımız oyun Valve tarafından piyasaya sürülmüştü. Yeraltına kurulmuş Black Mesa adlı şirkette işe başlayan Freeman, bir anda kendini hatalı giden bir deneyin ortasında bulur.

Şirket bir başka dünyaya açılan teleportu aktive etmiş, oradaki yaratıkları dünyamıza getirmiştir. Gordon Freeman’ın hayatta kalma mücadelesini eline aldığı kırmızı levye ile başladığımız oyun, oyun dünyasının en ikonik karakterlerinden birini yaratmıştır.

2006 yılında çıkan devam oyununa kadar 20 milyon kopya sattığı söylenmekte. Half-Life’ın bu kadar satmasının arkasında yatan sebeplerden biri de oyunun ara sahnelere girmeden sürekli olarak devam etmesiydi. Karakterin, gözünden tüm yaşananları izleyen oyuncu asla onu dışarıdan görmüyordu ama onunla bir oluyordu. Sürekli olarak bir hareket halinde olan oyunda sadece kayıt edildiği zamanlarda duraksama yaşıyor yoksa hiç durmadan devam ediyorduk.

Oyun ile beraber tanıştığımız Headcrabs, Bullsquids ve Vorigaunts gibi garip yaratıklar kurgunun tavan yaptığı yerde bizi şaşkınlığa boğuyordu. Ayrıca ilerleyen safhalarda olayı örtbas etmeye çalışan HECU ekipleriyle karşılaşan Freeman, hayatta kalmak için bir de onlarla mücadeleye giriyordu.

Açıkça Doom oynanış tarzından etkilendiği hissedilen oyun Quake grafik moturu kullanmaktaydı. Oyunun içerisine başarıyla yedirilen korku unsurları ve hikayenin devamlılığı Half-Life’ı en iyilerin en iyisileri arasına sokuyordu.

Ek paket olarak, Black Mesa’daki olayları örtbas edip çözmeye çalışan askeri canlandırdığımız Opposing Force adlı bir alternatif hikayesi mevcut. Half-Life’ın başında gözüken işe geç kalmış güvenlik görevlisi Barney Calhoun’u oynadığımız oldukça kısa oynanış süresi olan Blue Shift ve modlanarak hala oynanan Counter-Strike adlı oyunları da mevcut.

Guiness Rekoarlar kitabında, “En çok Satan FPS oyunu” olarakta bir ödülü bulunan Half Life, başlı başına bir kültür haline gelmiş durumda. Modları, ek paketleri, hikayesi, devam oyunları ve asla unutulmayacak Levyesiyle, Half-Life insanlık tarihinin gördüğü en başarılı oyunlardan biri.

1-  Grim Fandango 1998

Listenin başındaki oyun birçok oyun sever tarafından duyulmamış olsa da, tüm kriterlerce ve her yönüyle tam puanı hak etmiş tek oyun olma özelliği taşıyor. Kara mizah unsurlarıyla bezeli Grim Fandango LucasArt tarafından 1998 yılında piyasaya sürüldü. Tim Schafer tarafından hikayesi yazılan ve hazırlanan oyun 3D bilgisayar oyunlarının dikkat çektiği bir dönemde çıkmıştı.

Bu macera ve bulmaca çözme oyunu, LucasArt’ın yanlış reklam politikaları yüzünden oldukça arka planda kalmıştı. Oyunda, Manuel “Manny” Calavera adındaki karakteri yönetiyoruz. Kendisi ölüler diyarında bir turizm acentasında çalışmaktadır. Ölü ruhlar yer altının dokuzuncu katmanına geçebilmek için yayan bir biçimde 4 sene boyunca yürümektedirler. Bu yolculuğun daha rahat sürebilmesi ve ruhların parçalanmadığından emin olmak için çeşitli kampanyalar ve servis paketleri sunulmaktadır.

Kendisinin özel müşterilere ait olduğunu düşünen Manny, asıl ilgilenmesi gereken müşterilerini bırakarak daha üst tabakadan kişilerle görüşmeye başlar. Bu davranış onu işinden edecek ve daha önce hiç bulaşmadığı karanlık işlerin içerisine sokacaktır.

Grim Fandango, LucasArt için daha öncesinde Monkey Island’da belirttiğimiz SCUMM yazılım sistemi yerine GrimE adını verdikleri 3 boyutu destekleyen ve point-and-click mantığından çıkan ilk oyun olmuştur. Fantastik havası ve 4 yıla yayılmış uzun senaryosu ile bir süre sonra aileden biri olmuştur.

Oyunculara sunduğu bulmacalar günlerce akıllarından çıkmayan, gece uykuları kaçıran bir oyundu. Uykunun en tatlı yerinde yataktan fırlayıp kaldığınız yeri geçmeniz ise bir o kadar tatlı bir o kadar sevinçli bir başarıdır.

Monkey Island severlerin bir anda ona benzeyen bir oyunla karşılaşmaları ancak oyunun gidişatının hiçte öyle renkli olmadığını görmek garip bir histi. Zihinde kalıcı müzikleri, derinlemesine karakter tasvirleri ve bittikçe yeniden başlanası kurgusuyla Grim Fandango aslında çok fazla anlatılmaması gereken bir oyun.

Bilmeyenin en kısa sürede başlaması, bilenin ise en kısa sürede unutup yeniden başlaması dileğiyle.

Yeni bir Dünya: Minecraft