Sürprizbozan Baldurs's Gate 3 Deneyimlerim

Bu blog girdisinde spoiler olduğundan sürprizbozan olarak işaretlenmiştir. Spoiler olmadığını düşünüyorsanız blog girdisini raporlayabilirsiniz.
Oyunu an itibarıyla bitirdim ve 2.kez başlıyorum. Başlamadan önce, yaşamış olduğum deneyimi kısaca paylaşmak isterim:

Not: Bazı yerlerde yan görevler ile ilgili spoiler olabilecek noktalar var, bu konuda aşırı hassas kişiler varsa uyarmış olayım.

1.Hikaye:
Oyuna, beynimize yerleştirilen bir solucanın gösterildiği, etkili bir açılış videosu ile başlıyoruz. Bu sadece bize değil, birçok kişiye yapılan bir işlem ve bu solucanlar farklı beyinlerde de olsa, kişiler yan yana geldiklerinde etkileşime girebiliyor, yani karşınıza enfekte olan birisi geldiğinde onun gelmişini, geçmişini irdeleyebiliyorsunuz.

Rivayet odur ki, beynine solucan yerleştirilen hasta, bir süre sonra form değiştirerek “zihinyüzen” diye anılan farklı bir tür canlıya dönüşmektedir. Herkesin beynine solucan yerleştirerek “tek tip” toplum yaratıp, beyin kontrol yöntemi ile bilinen dünyayı ele geçirmeye çalışan, bir baş kötü+3 yardımcı kötümüz var.

Amacımız, zihinyüzene dönüşmeden önce beynimizdeki solucandan kurtulmak ve bize bunu yapanların cezasını kesmek.

Ek olarak, hikayede ilerlerken yanımıza katılacak, enfekte olmuş yan karakterler de var ve bunların da kendi hikayeleri mevcut. Bu yan hikayelerin üzerinde bayağı çalışılmış, özellikle Lae-zel, Gölgeyürek ve Astarion'un hikayeleri ve sonları müthiş. Birçok duyguyu birlikte yaşayacaksınız.

2.Oynanış:
İzometrik-sıra tabanlı-RPG türündedir. Yani; tepeden görünümlü kamera açısıyla oynanan, savaşların hamle sırasına göre yapıldığı(satranç misali), rol yapma(hikayenin gidişatına etki etmek) deneyimi sunan bir oyundur.

Tepeden görünüm kamera;
Farenin tekerleği ve Q W E tuşları ile, kamera açısında oynama yapılabiliyor. Burada ufak bir eleştiri yapacağım, ben oyunu oynarken yaklaşık 400 civarı SS aldım, manzaralar olsun karakter etkileşimleri olsun çok iyi yerler var. Yüksek yerler, derin mağaralar gibi bazı yerlerde kamera kontrolleri bana yeterli gelmedi, manzaraları tam istediğim açıyla alamadım.

Sıra tabanlı oynanış;
Adından belli zaten ama hiç bu tarz bilmeyen için basitçe, sırası gelenin kılıcını salladığı, okunu attığı, büyüsünü yaptığı bir mantık. Sırası gelmeyen yoldaşı ölüyorken bile kımıldayamaz…

RPG,
Karakter etkileşimlerinde aldığınız kararların, oyuna etki ettiği bir konudur ve bunu çok güzel, ayarında yapmışlar. Yeri geliyor aldatma ile yasak olan bir bölgeye “ben komutanın misafiriyim” diyerek geçiş izni alabiliyorsunuz, yeri geliyor “3 tane dev trolü tokatladım, bu eldivenlerin fiyatını ona göre ayarla kardeşş” diyebiliyorsunuz. Hatta yeri geliyor kendi propagandanızı yapan gazete bile bastırıp, “halk kahramanı” kisvesi altında tüccarlardan fiyat indirimi bile koparabiliyorsunuz.

Oyunda, vereceğiniz kararların birbirlerini etkilemesi ve ileride karşınıza bir şekilde çıkıyor olması, aldığınız keyfi katlıyor. Buna da bir örnek şöyle vereyim, ACT1 de bir cadı var Etzel teyze, bu cadı görevindeki yaptıklarınız ve verdiğiniz kararlar ACT3'te karşınıza kesin çıkacak, nasıl çıkacağını siz belirliyorsunuz. ACT3'teki etkilerini görünce “vay ulan, mevzulara gel” demiştim.

Diyalog uzunlukları kararında olmuş, ne 5-6 satırlık paragraf şeklinde cümle var, ne de 2 kelimelik cevaplar var.

NPC'lerin kendi aralarındaki diyaloglarını, arada durup dinlediğimde, genel olaylarla ilgili konuşmaları benim hoşuma gitmişti. Mesela bir yerde “duydun mu … kişi öldürülmüş, o bile güvende değilse bizim sokaklarda hiç şansımız yok” diye bir konuşma geçiyordu, ve bu konuşma hakikaten de o kişi öldürüldükten sonra yapılıyor(yazılımcı arkadaşlar ne var bunda, 2 trigerla yapılacak basit bir konu diyebilir, size basit kardeşim, neyse konudan sapmayalım).

Yan karakterlerin kendi aralarında atışmaları da güzel, Lae'zel ile Gölgeyürek ha bire didişiyorlar, arada müdahale etmeniz bile gerekebiliyor. Tarafınızı iyi seçin.

Yan karakterlerin hikayelerinin nasıl sonlanacağı size kalmış, Lae'zel'den örnek vereyim yine, kraliçesiyle karşılaştığınızda bir ikilemde kalabilirsiniz. Yine ileride karşınıza çıkacak sonuçların, ön kararlarını bu kraliçeyle karşılaştığınızda veriyorsunuz. Sürprizli bir kraliçe bu ablamız, 2.oynayışımda onunla ilgili planlarım var.

RPG ile ilgili son olarak şunu diyeyim, yoksa daha çok uzayacak, “Adamın biriyle, birisini öldürmek üzere anlaştınız, sonra hedefteki kişiyle karşılaşınca o da size “Benim başıma ödülü koyan kişi, benim ortağım ve sana da ihanet edecek, beni ortadan kaldırınca sıradaki hedef sen olacaksın, o yüzden beni değil onu öldür, sonra gel 1V1 kapışalım, beni de öldürürsen X2 katı ödül almış olacaksın” diyor. Bu durumda, bize ihanet eden kişinin, ihanet ettiği kişiye, ihanet etme şansımız var(İhanetception), öyle bir RPG var, o kadar diyeyim.

3.Grafik-Animasyonlar:
Gerek manzaralar, gerek mekan tasarımları, gerekse karakterlerin modellemesi muazzam iyi geldi bana. 400 küsur SS aldım oyunda, F12'nin dili olsa da konuşsa.

Karakter animasyonları, yüz mimikleri başarılı. Sadece benim karakter arada alakasız yüz ifadesi takınıyor, o kadar olsun diyelim.

4.Tavsiyeler-Notlar-Buglar:
Oyunda “quicksave-quickload(F5-F8)” bunu çok sık kullanacaksınız, ki kullanın zaten, yoksa hikayenin %70'den fazlasını kaçırma ihtimaliniz var. Adamlar da bir kısıt koymamışlar, diyalog ortasında bile F5 yapılabiliyor.

Her karakterin envanterinde 1 tane mum mutlaka olsun, savaş sırasında mumu önüne koyup yakın, elinde ne varsa yanan muma batırın, silahı alev alacaktır ve vereceği hasara alev hasarı eklenecektir.

Eşyaları envanterde tutmaya çok gerek yok, “sağ tık-kampa gönder” diyerek kamptaki sandığa sınırsız eşya gönderebilirsiniz.

Oyunda level sistemi biraz daha arttırılsa daha iyi olurmuş dedirtti bana, ben ACT1-2'yi köşe bucak gezdiğimden ve çok sık savaş yaptığımdan, 12 seviye ACT3'e geçtim, böyle olunca ACT3'teki savaşların değeri biraz daha azalıyor hissi oluştu. Level sınırı şöyle 20 filan olsa daha hoş olurmuş.

Toplanan altınları harcayacak yer ve eşya yok. En kaliteli eşyaları zaten öldürdüklerimden alıyorum, loot konusunda da her şeyi topladığımdan fazla para birikti, parayı harcayacak mecra bulamadım. Oyunun son savaşına geldiğimde 102K para vardı üstümde(bu arada tek slotta Max 99.999 altın toplanıyormuş onu da görmüş olduk).Yani parayı harcayabileceğimiz mekanlar ile ilgili, birkaç ufak dokunuş olabilirmiş, eğlence mekanı açmak yönetmek olsun, ya da panayıra yatırım yapalım, palyaçoya rakip filan çıkaralım, ya da ne bileyim Baldur's Gate gazetesine rakip bir gazete firması açalım vs.

Oyunda bir tane bugla karşılaştım(eğer bug değilse lütfen düzeltin). ACT1'de zeminlere indiğimiz bir maden ocağı tarzı görev var, lavların içerisinde, 400HP'li metal bir boss ile kapıştığımız. Burada rahat 1-2 saat uğraştım, ama işin içinden çıkamayıp çözümüne bakıp geçmiştim. Bugu söylemeyeceğim, oraya gelince siz de bir uğraşıp duruma bakın bakalım.

5-sonuç:
Fiyatını ve gördüğü ilgiyi sonuna kadar hak eden bir eser ortaya çıkmış, bu türle alakanız yoksa bile oynayan bir arkadaşınızdan izleyin %90 başlarsınız.

Oyunun Türkçe olmasında emeği geçenlerin, başta Larian ve değerli içerik üreticilerimiz olmak üzere ellerine, ağızlarına sağlık, bu oyundan sonra Türkçe çıkmayan her AAA oyuna tepkimizi koyabiliriz ve bu oyunu örnek gösterebiliriz, gram bahane öne süremezler.

Steam kütüphanemde max 5 oyun olacak olsa birisi kesinlikle bu olurdu.

Oyundan aldığım ekran görüntülerinden birkaç örnek:
  • resim7.jpg
    resim7.jpg
    304,9 KB · Görüntüleme: 305
  • resim6.jpg
    resim6.jpg
    380,6 KB · Görüntüleme: 106
  • resim5.jpg
    resim5.jpg
    420,9 KB · Görüntüleme: 108
  • resim4.jpg
    resim4.jpg
    483,5 KB · Görüntüleme: 102
  • resim3.jpg
    resim3.jpg
    427,6 KB · Görüntüleme: 92
  • resim2.jpg
    resim2.jpg
    224,6 KB · Görüntüleme: 100
  • resim1.jpg
    resim1.jpg
    214,1 KB · Görüntüleme: 99

Yorumlar

Evet taze taze bitmişken ben oyunun iyi yanlarından bahsetmeyeceğim. Zaten bahsediliyor, bahsetmişsin, bahsedilecek. Ben direkt olumlu ve olumsuz eleştirilerimi sunayım. Yılın oyunu benim için direkt, söylememe gerek yok.

İlk olarak oyundaki bazı animasyonlar direkt yok ve glitchli animasyonlara denk geliyorum ara sıra. Alpha sürümünde çok daha fazlaydı bu, çıkışta toparladı ama hala denk geliyorum. Sorun glitch olması değil, bazı animasyonlar direkt yapılmamış. Misal kampta birisi ile konuşmak için tıklıyorum, elindeki iş ile uğraşırken bir anda bana teleport olurmuşçasına dönüp bakıyor.

Bunu eleştirmiş olmak için eleştirmiyorum. Oyunun animasyonları zaten bir CRPG standartı için mükemmel. Larian sağ olsun gerçekten bir CRPG sonunda AAA bir yapım gibi hissettiriyor artık. Üst seviye sunum kalitesi, karakter mimikleri falan derken aşmış artık o konuda. Zaten üzen şey de bu, bu konuda bu kadar kaliteli bir yapımda şöyle ufak tefek ama göze batan animasyon yokluklarını görmek üzüyor. Sağlık olsun diyelim.

Performans konusunda Patch 3 ile beraber Act 3'de ciddi bir toparlama gözlemledim, artık rahatlıkla oynanabiliyor.

Karakterlerin ilişkilerinde approval almak çok kolay, hali ile ilişkiyi ilerletmek de çok kolay. Ben mesela Act 1'in sonlarına doğru Shadowheart ile açılabilecek tüm diyalogları açıp kendisine yürümüştüm. Sonra Act 2'nin sonuna kadar aramızda tek bir gelişme dahi olmadı. Her sorduğumda da "hele şu bir bitsin de bakalım" minvalinde cevaplar alıyordum. O konudaki pacing'de biraz sorun var gibi. Larian bu durumu fark etmiş olacak ki, Patch 3 ile bazı approval kısımlarında düzenleme getirdi. Notlarda görebilirsiniz.

Combat esnasında düşmanın hamlesini yaptıktan sonra bazen 20 saniye hiçbir şey yapmadan bekleyip sırayı bana geçirmemesi sinir bozucuydu.

Trader'ların sahip olduğu para, oyundaki item bolluğuna nazaran çok düşük. Elimdeki her şeyi satacağım ama sırf Trader'da para kalmadı diye satamıyorum boşa gitmesin diye ve sattığı itemlerin %90'ı almaya değecek şeyler bile değil. Hani şunu alıp dengeleyeyim de diyemiyorum.

Crafting konusunu ben Divinity OS 2'de sevmiyordum, bu oyun için de değişmedi bu. Crafting'i komple yok etsek oyundan, oyun hiçbir şey kaybetmezdi ve onun için harcanan zamanı oyunun farklı yerlerinde kullansak çok daha iyi olurdu. Yani sırf "topladığım malzemeler ile bir şeyler yaptıktan sonra satayım da para gelsin" mantığında kullandım hep.

Çünkü pot veya elixir kullanma ihtiyacı Act 1'in ortasından sonra komple ortadan kalktı benim için. Spell çeşitliliğinin aşırı artışı ile beraber paralel oldu anlayacağınız üzere. Varlıklarını hiçbir zaman aramadım, envanterimde sürekli bir gereksizlik olarak gördüm. En son "madem kullanmıyorum bari satayım" dedim.

Scrollar yine Divinity'den gelen güzelliklerini koruyorlar. Ben yine varlıklarını hiç aramadım, hatta %90'ını sattım ama alakasız bir karaktere alakasız bir spell castletip düşmanlara hoş sürprizler yapmak çok keyifli ve beklenmedik bir şey.

Act 2 benim favori bölümümdü. En büyük etken ise atmosfer. Hali ile ona paralel olarak ilerleyen karakterler ve göre yapıları. Hepsi dark, hepsi lanetli... Çok güzel. En dolu Act elbette Act 1 ama çok çeşitlilik daima en iyisi olmak zorunda değil.

Evet ben yavaş yavaş istemeden övme kısımlarına geçmeye başlamışım. O kadar kötü yanını yazdım diye yanlış anlaşılmasın, ben bu oyuna bayıldım. Nihayetinde bir insan ürünü, hoşlanmadığımız yanları elbet olacak ve dile getirmeliyiz ki oyun sektörü tembelliğe kaçmasın. Boşuna yılın oyunu değil benim için. Üstte yazdıklarım tamamen kişisel deneyimler, sizlerde farklı olabilir ve katılmayabilirsiniz. Çok normal.

Animasyonlar, seslendirmeler, atmosfer, RPG ögeleri, combat, sunum, karakterler... Elimizde tam paket harikülade bir oyun var. Devasa bir emek söz konusu. Oyunu sevenlere de en ince detayına kadar oynamak düşer.
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
YunusYENEROGLU
Okuma süresi
4 dakika okuma
Görüntüleme
598
Yorumlar
2
Son güncelleme

Oyun kategorisindeki diğer girdiler

YunusYENEROGLU adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı